Memleketim İzmir, Ege’nin incisidir. Türkiye’nin üçüncü büyük şehri olan bu güzel kent, gemilerle çevrilmiş uzun ve dar bir körfezin başında yer alır. Sahili boyunca palmiye, hurma ağaçları ve geniş caddeler uzanan İzmir, benim gözümde Türkiye’nin en özel ve en yaşanabilir kentidir. İzmir Tarihi Liman Kenti, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici listesinde yer alır. İzmir, UNESCO Öğrenen Şehirler Küresel Ağı (GNLC) üyesidir. İlçesi Bergama, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindedir. İlçesi Efes, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindedir. Ancak bütün bunlara ilaveten, İzmir’in en büyük özelliklerinden biri de işgal edildiği gün ilk kurşunun atılarak ulusumun Kurtuluş Savaşı’nın başlaması, işgalin sona erdiği gün de Kurtuluş Savaşı’nın sonlanmış olmasıdır.

Victor Hugo efsane dizelerinde İzmir için şöyle demiş:

İzmir bir prensestir
Çok güzel küçük şapkasıyla
Mutlu ilkbaharlar durmaksızın onun çağrısına yanıt verir
Nasıl vazo içindeki çiçekler gülümserse
O da denizler arasından ışıldar
Hatta Arşipel’in yaratılışından çok daha tutkulu…

İzmir Limanı, Mersin Limanı’ndan sonra Türkiye’nin en büyük limanı sayılıyor. Canlı ve kozmopolit olan şehir, uluslararası sanat festivalleri ve İzmir Enternasyonal Fuarı ile de adını duyuruyor.

Kordonu ve Konak sahil yolu doldurma olan kentte yüzyıllar önce bugünkü Kemeraltı çarşısı bir iç liman, Kadifekale ve Agora bir liman kalesi, Hisarönü Camii de deniz kıyısında bir camiymiş. Bugünse doldurulan bu alanlarda hareketli bir hayat sürülüyor.

Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk heykelinde atın bir ayağı havada görülüyor. Burada ulusun mücadelesinin zaferle neticelendiğini ifade ediyor.

İzmir’de gezilecek yerler listesi

Dedim ya, burası yaşanacak şehirdir, diye. Ben bu şehre gidince kendimi yuvama dönmüş hissederim, çocukluğumda olduğu gibi yeniden burada yaşamak isterim. Yine de yaşamak bir yana, gezilecek yerlerinden de bahsetmek gerek elbet.

Karşıyaka Balıkçı Barınağı’nda gün batımı

Saat Kulesi

Saat Kulesi, II. Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. yıldönümünü kutlamak için 1901 yılında inşa edilmiş. Konak Meydanı’nda yer alan ve kentin sembolü hâline gelen Saat Kulesi; Hükümet Konağı, Kemeraltı Çarşısı girişi, Konak Yalı Camii ve Büyükşehir Belediye Binası arasında yer alıyor.

İzmir

Saat Kulesi

Kemeraltı

Tarihi Kemeraltı Çarşısı ilk açıldığında baharatçıların, demircilerin bulunduğu kapalı bir alanmış. Günümüzde ise mağazalar, sinemalar ve kafelere ev sahipliği yapıyor. Alışveriş yapmak istiyorsanız adresiniz burası olmalı.

Kemeraltı Çarşısı

Kemeraltı Çarşısı’ndaki meşhur Hisarönü Kemeraltı Söğüşçüsü’nde oturup mutlaka kelle söğüşün tadına bakmanızı öneririm.

İzmir

Hisarönü Kemeraltı Söğüşçüsü’nde yenen söğüş bir başka

Hâlen kapalı olan özelliğini koruyan Kızlarağası Hanı ise geleneksel kahvehaneler ile dolu bir yer. Burada da mutlaka kumda yapılan kahveyi yudumlayın.

İzmir

Kızlarağası Hanı

Konak Pier

Fransız mimar Gustov Eiffel tarafından tasarlanan Konak Pier binası, 1875-1890 yılları arasında inşa edilmiş. Şehrin en popüler alışveriş mekânları ve restoranları günümüzde Pier’in içinde yer alıyor.

Konak Pier

Bayraklı Höyüğü (Tepekule)

Smyrna Antik Kenti’nin kuruluş tarihi ve yeri konusunda kesin bilgiler olmasa da Smyrna Körfezi’nin kuzeydoğusunda yer alan bir adacık üzerinde, Halkapınar kaynağı ve bu kaynağın oluşturduğu gölcükle çevrelenen bir kutsal alanın yakınında kurulduğu sanılıyor. Bugünkü Bayraklı semtindeki Tepekule höyüğünün, eski İzmir’in kuruluş yeri olduğu kabul görüyor.

Bayraklı Höyüğü (Tepekule) – Athena Tapınağı

Kadifekale

M.Ö 6. yüzyıldaki Pers saldırılarından sonra duraklama dönemine giren Smyra Antik Kenti, M.Ö 4. yüzyılda Kadifekale’ye (antik çağlardaki ismiyle Pagos Tepesi) taşınmış. Burası yeni Smyrna Antik Kenti’nin akropolisi olmuş. Kadifekale’den kenti kuşbakışı izleyebiliyorsunuz.

İzmir

Kadifekale’den manzara

Agora Açık Hava Müzesi

Namazgah semtindeki Agora; Smyrna Antik Kenti’nin yeni kurulduğu bölgedeki pazar yeri, politik toplantılar ve halk mahkemelerinin yapıldığı bir alan olmuş. Roma döneminde mermer döşeli büyükçe bir avlu çevresinde sütun ve kemerler üzerine çok katlı olarak inşa edilen Agora, dünyada kent merkezinde bulunan en büyük agoralardan birisi ve 3 katlı yapısıyla da dünyadaki tek örnek. Agora M.S 178 yılında yaşanan depremden sonra büyük bir onarım görmüş.

Agora

Tarihi Asansör

1907 yılında Nesim Levi Bayraklıoğlu isimli bir Musevi hayırsever tarafından inşa edilen Asansör; uzun yıllar Nesim Levi’ye, sonra Ayla Ökmen’e ait olmuş. 1983’te Ayla Ökmen tarafından İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağışlanan yapı restore edilerek 1992’de hizmete girmiş. Mithatpaşa’dan Asansör’e giden sokağa da orada yaşayan Dario Moreno’nun ismi verilmiş.

İzmir

Asansör

Asansöre çıkınca nefis bir manzara sizi karşılıyor.

Asansör’den manzara

Kordon Boyu

İzmir’e gelip Alsancak semtinde ve Kordon Boyu’nda yürümeden olmaz. Hele ki sahil boyunca sıralanan kafelerde, barlarda oturmadan hiç olmaz. Sahil şeridinde yer alan 1. Kordon (Kordon Boyu) ve paralel caddesindeki 2. Kordon, bu şehrin kalbidir.

Kordon Boyu

Kordon Boyu’ndaki Balık Pişiricisi ve Deniz Restaurant, mezeleri ve deniz ürünlerini tatmak için popüler adresler arasında sayılabilir.

Kordon Boyu

Benim memleketimde simite gevrek, çekirdeğe çiğdem, sigortaya asfalya, mısıra darı denir. Siz de bir İzmirli gibi hissetmek istiyorsanız, ya bu kelimeleri kullanacaksınız ya da Kordon’a gelmişken gevrek, midye dolma ve boyoz tadacaksınız. Yalnız unutmayın! Boyozun yanında haşlanmış yumurta da yemeniz gerekiyor. Çünkü racon böyle.

Gündoğdu Meydanı

Atatürk Evi ve Müzesi

1. Kordon’daki Atatürk Müzesi binası, 1875-1880 yıllarında halı tüccarı Takfor tarafından ev olarak yaptırılmış. 9 Eylül 1922’de sahibi tarafından terk edilince hazinenin mülkiyetine geçirilmiş. İzmir’e giren Türk ordusu burasını karargâh olarak kullanmış. 17 Şubat 1923’te İzmir İktisat Kongresi toplandığında Atatürk şahsi çalışmalarını burada yürütmüş. 13 Ekim 1926’da İzmir Belediyesi tarafından satın alınarak Atatürk’e hediye edilmiş. Atatürk 1930-1934 yılları arasında İzmir’e her gelişinde bu evde kalmış. Müze olarak 1941’de açılmış. İçinde Mustafa Kemal Atatürk’ün eşyaları sergileniyor.

İzmir

Atatürk Evi ve Müzesi

Kültürpark

Fuar alanı olarak da anılan Kültürpark, Atatürk’ün isteği doğrultusunda Behçet Uz öncülüğünde 1 Ocak 1936 yılında kurulmuş. Amacı da Türkiye Cumhuriyeti’nin diğer devletlerle olan ekonomik bağlantısını sağlamak olmuş. Fuar çoğu zaman İzmir Enternasyonal Fuarı olarak anılıyor. Her yıl giyimden sanayi ürünlerine, kitaptan süs bitkilerine kadar çeşitli fuarlara ve sergilere ev sahipliği yapıyor.

İEF – Kültürpark

İzmir Arkeoloji ve Etnografya Müzesi

1927 yılında Aya Vukla Kilisesi’nde ziyarete açılan İzmir Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, 1984’ten beri Konak’ta Bahribaba Parkı içindeki modern müze binasında hizmet veriyor. Müzede Smyrna, Efes, Bergama, Milet, Klazomenai, Teos antik kentlerinden çıkarılan buluntular sergileniyor.

İzmir Arkeoloji Müzesi

Karşıyaka (Nam-ı diğer 35,5)

Kentin kendine has semti Karşıyaka, hem kardeşi hem de başına buyruk arkadaşıdır. Püfür püfür bir vapur yolculuğu yaparak buraya gelmekse şehir gezisinin olmazsa olmazıdır.

İzmir

Karşıyaka – 35,5

Karşıyakalılar İzmirliyim demez. Çünkü onlar Kutsal Topraklar Karşıyakalı’dır. Karşıyaka’da onları Kutsal Topraklara Hoşgeldiniz yazılı KSK bayrağı karşılar.

Atatürk’ün annesi Karşıyaka’da yaşamıştır, kabri Karşıyaka’dadır. Eşi Latife Hanım, Karşıyaka’da yaşamıştır. Atatürk’ün eşi Latife Hanım’ın ailesi Uşakizadeler’e ait olan ve annesi Zübeyde Hanım’ın öldüğü Uşakizade Köşkü, Latife Hanım Anı Evi olarak bu semtte yer alır.

Teleferik Balçova

Teleferikle 3 dakika süren ve enfes bir şehir manzarasının eşlik ettiği yolculukla Balçova’nın tepesindeki tesislere ulaşabilirsiniz. Bu piknik alanında kendin pişir-kendin ye bölümünden yararlanabilir ya da restoranlarda yemeğinizi yiyebilirsiniz.

Teleferik Balçova

İnciraltı

İnciraltı semti önceleri bataklık ve ağaçlardan oluşan bir yermiş. İncir ağaçlarının bu bölgede çok olmasından dolayı günümüze ismi İnciraltı olarak gelmiş. 1960’lı yıllarda denizi ve plajı ile meşhur olan semte o yıllarda insanlar tekneleriyle gelip halk plajında yüzüyorlarmış. Günümüzdeyse burası AVM’leri, kafeleri ve restoranlarıyla gözde bir semt.

İzmir – İnciraltı Deniz Müzesi

Urla

Evet, Urla bana göre kentin en güzel yerleşimlerinden biri. Deniz kenarındaki sevimli merkezi, Urla bağ yolu ve mis gibi havasıyla burası şehrin medar-ı iftiharı.

Urla

Klazomenai Antik Kenti

Urla İlçesi’nin İskele Mahallesi’nde ve Karantina Adası’nda bulunan Klazomenai Antik Kenti, 12 İon kentinden birisi imiş. Buradaki yerleşimin M.S 5. yüzyıla kadar devam ettiği sanılıyor. Antik kentteki buluntuların en önemlisi ise dünyada kurulan ilk zeytinyağı fabrikası.

Klazomenia Antik Kenti

Sasalı Doğal Yaşam Parkı

Çiğli Sasalı’daki 425 dönümlük alanda Türkiye’nin ilk Doğal Yaşam Parkı açıldı. 120 türe ait hayvanın tel örgüler ardında değil, doğal ortamlarındaki gibi yaşadığı park, yılın 365 günü ziyarete açık.

Sasalı Doğal Yaşam Parkı

Şirince

Eski adı “Tepedeki Efes” olan Şirince’nin Aydınoğulları döneminde kurulduğu sanılıyor. 19. yüzyılda Osmanlı yönetimi altındaki bu Rum köyü, 1924’teki mübadeleyle boşaltılmış. Selanik ve çevresinden gelen Türk aileleri buraya yerleştirilmiş. Günümüzde meyve şarapları, karadut suyu ve eski evleriyle ön plana çıkıyor. Şaraplarının en popüleri yaban mersini şarabı olsa da böğürtlen, vişne, ahududu, çilek, elma, şeftali, ayva, kavun, nar, kivi gibi pek çok şarap çeşidi var.

Şirince

Efes Antik Kenti

Selçuk İlçesi’ndeki Efes Antik Kenti‘nin tarihi M.Ö 7000 yıllarına dayanıyor. Antik dönemin en önemli merkezlerinden birisi olan Efes, tarih öncesi dönemden başlayarak Helenistik, Roma, Doğu Roma, Beylikler ve Osmanlı dönemleri boyunca yaklaşık 9.000 yıl kesintisiz yerleşim görmüş. Burası tarihinin tüm aşamalarında çok önemli bir liman kenti, kültürel ve ticari merkez olmuş. Efes Antik Kenti, beraberinde Çukuriçi Höyük, Ayasuluk Tepesi (Selçuk Kalesi, St. John Bazilikası, İsa Bey Hamamı, İsa Bey Camii, Artemision) ve Meryem Ana Evi ile birlikte UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor.

Efes Antik Kenti – Celcus Kütüphanesi

Bergama Antik Kenti

Bergama İlçesi’ndeki Bergama Antik Kenti (Pergamon), Caicus Nehri’nin (günümüzde Bakırçay) kuzey ucunda kurulmuş eski bir Yunan kenti. Tarihi M.Ö 7-6. yüzyıla kadar uzanan kent, Büyük İskender’in M.Ö 323 yılında ölümü sonrası Attalids Ailesi yönetimindeki Bergama (Pergamon) Krallığı’na bağlanmış ve M.Ö 282-133 yılları arasında başkentlik yapmış. Burası Orta Çağ’ın sonlarına kadar bilim ve kültürün en önemli aktarım aracı olan yazı ruloları ve kitapların imalatında kullanılan parşömenin ana vatanı. UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindeki Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı; Pergamon (çok katmanlı kent), Kibele Kutsal Alanı, İlyas Tepe, Yığma Tepe, İkili, Tavşan Tepe, X Tepe, A Tepe ve Maltepe Tümülüsleri olmak üzere 9 bileşenden oluşuyor.

Bergama Antik Kenti – Akropol

Erythrai Antik Kenti

Çeşme İlçesi’ndeki Erythrai Antik Kenti, Yunan mitolojisine göre Giritli önder Erythros tarafından kurulmuş. Ardından Atina Kralı Kodros soyundan gelen Kleopos/Knopos isimli oikistlerin önderliğinde İon kolonistlerince büyütülüp geliştirilmiş. Antik çağda 12 İon devletinin önde gelenlerinden biri olan Erythrai, Ege’deki önemli liman yerleşimlerinden biriymiş.

Erythrai Antik Kenti – Ildırı

Teos Antik Kenti

Seferihisar ilçesi uluslararası bir ağ olan Cittaslow yani Sakin Kentler Birliği’ne üye oldu. Seferihisar ilçesinin en eski yerleşimi olan Teos Antik Kenti’nin kuruluşuysa M.Ö 1000 yıllarına dayanıyor. Mitolojiye göre Zeus ile Semele çiftinin oğulları olan Şarap Tanrısı Dionysos’un oğlu Athamas tarafından kurulduğu iddia ediliyor. Pers, Lidya, ardından yine Pers yönetiminde kalan Teos, İonlar’la birlikte bağımsızlığını kazanmış. Ticarette önemli bir yer hâline gelmiş. Teos Antik Kenti’nde Şarap ve Bereket Tanrısı Dionysos adına yapılan antik dünyanın en büyük Dionysos Tapınağı bulunuyor.

Teos Antik Kenti

Claros

Menderes İlçesi’nde bulunan Claros, adı çok fazla duyulmamış olsa da aslında çok önemli bir yer. Burası antik çağlardaki 3 kehanet merkezinden (Didim‘deki Didyma Apollon Tapınağı, Yunanistan’daki Delphoi yani Delfi, Klaros Apollon Tapınağı) biriymiş. Claros kutsal alanı, kurulduğu M.Ö 13. yüzyıldan M.S 4. yüzyılda Hristiyanlığın yayılmasıyla birlikte terk edilmesine kadar Bilicilik Merkezi olarak işlev yapmış. Hiçbir zaman bağımsız bir kent olmamış, sürekli olarak Kolophon’a bağlı olarak gelişmiş.

Klaros

Kolophon Antik Kenti

Menderes İlçesi’ndeki Kolophon Antik Kenti, Pyloslu göçmenler tarafından kurulmuş. İonialılar’ın bölgeye gelişi ile birlikte 12 İon kentinden biri hâline gelmiş. İon kentleri arasında deniz kenarında olmayan tek kent olmasına rağmen güçlü bir donanmaya sahipmiş. Antik çağlarda adını at çiftlikleri ve at yetiştiriciliği ile duyurmuş. Pek çok ünlü isim burada yetişmiş. Kolophon terk edildiğinde halkı güneydeki Notion’a çekilmiş. Notion’a da Yeni Kolophon ya da Kıyıdaki Kolophon denilmeye başlanmış.

Ancak günümüzde Kolophon Antik Kenti tam bir hayal kırıklığı. Levha yok, antik kenti bulmak neredeyse imkânsız. Halkın söylediğine göre daha 20 yıl öncesine kadar buluntular görülüyormuş ama artık tamamen kaderine terk edilmiş durumda.

Kolophon Antik Kenti’nden manzara

Metropolis Antik Kenti

Metropolis Antik Kenti, Torbalı ilçesinde kurulan bir İon kenti. İonia-Lydia sınırındaki konumu, güney komşusu Ephesos ve kuzey komşusu Smyrna gibi iki önemli metropolü birbirine bağlayan ticaret yolunun ortasında bulunması nedeniyle zengin bir kent olmuş. Antik kentte Zeus kült merkezi, akropolis, nekropolis, tiyatro, bouleuterion, Roma hamamı, kuzey mozaikli salon, Vedius gymnasionu görülüyor.

Metropolis Antik Kenti

Key Museum

Türkiye’nin en büyük otomobil müzesi olan Key Museum; Torbalı ilçesinde, 7.000 m² alan üzerinde kurulu. Müze 2015 yılında E. Özgörkey Grubu İcra Kurulu Başkanı Murat Özgörkey ile İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Selim Özgörkey’in koleksiyonerlik ruhundan doğdu. Müzede 1886 yılında üretilen ilk otomobilden bugüne kadar otomobil dünyasının önde gelen markalarından seçkin örnekler sergileniyor.

İzmir

Key Museum

Bayındır

Seracılık ve çiçek yetiştiriciliği açısından önemli bir yere sahip olan Bayındır İlçesi, antik çağlarda Kral Yolu üzerinde bulunan Efes ve Sardes arasındaki önemli noktalardan birisi olmuş.

Bayındır

Tire

Tire İlçesi tarihsel olarak oldukça zengin bir yerleşim. Hitit, Frigya, Lidya, Pers, Helen, Roma, Bizans, Osmanlı uygarlıklarının izler bıraktığı ilçe, Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde Şehr-i Muaz-zam Tire olarak adlandırılıyor. Burası köftesi ile de meşhur.

Tire

Tire’ye gelmişken Kaplan Köyü’ne gidip mis gibi havasını soluyabilir, ormanda yürüyüş yapabilir, restoranlarda oturup özel lezzetler tadabilirsiniz. Kaplan Dağ Evi’nde tattığım keşkek ve kuzu etli sarımsak yemeğinin lezzeti efsaneydi. Kesinlikle tavsiye ederim.

Kaplan Dağ Evi’nde tattığım keşkek ve kuzu etli sarımsak yemeği

Ödemiş

Ödemiş İlçesi, içinde doğal güzellikleri ve tarihsel varlıkları barındırıyor. Merkezde ziyaret edilecek yerler arasında Ödemiş Tarihi Arasta Çarşısı, Ödemiş Müzesi, İbrahim Hakkı Ayvaz Kent Müzesi, Bedia Akartürk Sanat Müzesi, Ödemiş Yıldız Kent Arşivi ve Müzesi sayılabilir. Yaylalara çıkmak isteyenler Gölcük, Bozdağ, Subatan, Horzum, Elmabağı, Kemer, Hamamköy, Çamyayla, Başova, Ayvacık, Gündalan, Küçük ve Büyük Çavdar yaylalarına çıkabilir. Tarih meraklıları Birgi’yi ziyaret edebilirler.

Ödemiş

Birgi

Ödemiş ilçesindeki Birgi; Ulu Cami ve Çakırağa Konağı gibi tarihi yapılara ev sahipliği yapıyor. UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici listesinde bulunuyor.

Birgi

İzmir sadece merkeziyle, antik kentleriyle değil, yakınındaki deniz kıyısı kasabalarıyla da yaşanılacak şehir unvanını hak ediyor. En fazla 1 saatte ulaşacağınız Çeşme‘de, Karaburun’da, Çandarlı’da, Dikili’de, Cittaslow yani Sakin Kentler Birliği’ne üye Foça‘da, balığınızı yiyip, Ege Denizi’nin serin sularında yüzüp, akşam şehir merkezine dönerek evinizde uyuyabilirsiniz.

İzmir insanıyla, medeniyetiyle, gavur İzmir lakabıyla başka türlü bir kent. Boşuna değil, ben ve benim gibi ondan uzak yaşayan İzmirliler için hep birşeyler eksik kalıyor, aklımızın bir köşesinde hep şehrimiz takılı oluyor.

Cahit Külebi’nin Atatürk’e Ağıt’ında dediği gibi:

İzmir’in denizi kız, kızı deniz
Sokakları hem kız hem deniz kokar…