İşte tarih zengini ülkemizin eşsiz antik kentlerinden biri: Stratonikeia. Muğla’nın Yatağan İlçesi’nin Eskihisar Köyü sınırları içinde yer alan Stratonikeia, Geç Tunç Çağı’ndan günümüze kadar kesintisiz yerleşime sahne olan bir antik kent. En önemli özelliğiyse Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu, Beylikler, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti dönemlerine ait yapı ve kent dokusunun birlikte görülebileceği nadir yerlerden biri olması. UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici listesinde yer alan antik kentte bütün bu dönemleri birbirine karışmış hâlde görüyor, olağan dışı bu dokuya hayran kalıyorsunuz.
Hititler döneminde ismi Atriya olan yerleşime Arkaik Dönem’de Khrysaoris, Klasik Dönem’de Idrias denmiş. I. Antiokhos M.Ö 281 yılından sonra bu yerleşimin ismini değiştirerek karısının ismini vermiş. Böylelikle aşk uğruna ismi Stratonikeia olan yerleşim, ölümsüz aşkların yaşandığı yer olarak ünlenmiş.
Kentte farklı armatura yani sınıflara ait 14 gladyatör mezar steli bulunmuş. 2. ve 3. yüzyıllarda burada eğitim ve gösteri amaçlı dövüşler yapıldığı düşünülüyor. Bu nedenle kente gladyatörler şehri deniyor.
Stratonikeia siyasi merkez iken Hekate kutsal alanının bulunduğu Lagina da dini merkez imiş. Kentin giriş kapısından başlayan kutsal yol nekropolden geçerek Lagina’daki Hekate kutsal alanına ulaşıyormuş. Ancak nekropol sahası günümüzde kömür ocakları havzası altında kalarak yok olduğundan artık sadece bu yolun varlığını hayal etmekle yetiniyoruz.
Helenistik Dönem boyunca Seleukos, Ptolemaios, Makedonyalılar, Rodos ve Roma arasında el değiştiren Stratonikeia Antik Kenti, M.Ö 130-129 yılında tamamen Roma’ya bağlanmış. Anadolu’nun fethinden sonra Türk hâkimiyetine giren kentte Beylikler, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi’nde de yerleşim devam etmiş.
Stratonikeia’yı özel yapan en önemli şeyse burada yaşanan aşk hikâyesi. Ancak bu öyle bir aşk hikâyesi ki ancak fimlerde olabilir denecek kadar çetrefilli.
Büyük İskender’in generallerinden biri olan Seleukos I Nikator, Hindistan seferi sırasında kendini başarılarıyla ispat etmiş. İskender’in ölümünden sonra çıkan Diadoki Savaşları’nda Babil satraplığını ele geçirmiş. Daha sonra Seleukos Krallığı’nı kurarak tarih sahnelerinde yerini almış.
Stratonikeia – Ölümsüz aşkın kenti
Gelelim aşk hikâyesine. Seleukos Krallığı’nı kuran Seleukos I Nikator’un oğlu I. Antiokhos çok hastalanmış. Bir gün hekimlerden birisi prensin kalp atışlarının üvey annesi Stratonice yakınına gelince çok hızlandığını fark etmiş. Bunu duyan Seleukos I Nikator oğlu ve karısı Stratonice hakkında ne yapması gerektiğini halkına sormuş. Halk genç prens ile üvey annesinin evlenmesini isteyince Kral Seleukos I Nikator da karısı Stratonice ile oğlu I. Antiokhos’u evlendirmiş.
Stratonikeia’da gezilecek yerler listesi
Muğla‘nın Yatağan İlçesi’nin Eskihisar Köyü sınırları içinde yer alan Stratonikeia dünyanın mermerden inşa edilen en büyük kentlerinden biri. Miletli ünlü şehirci-mimar Hippodamos’un kendi adıyla anılan Hippodamos planına göre inşa edilen kent, bu plan doğrultusunda birbirine paralel ve dik sokaklardan oluşan ızgara tipi bir şehircilik anlayışıyla kurulmuş.
Antik kentte Helenistik dönemden bir yapı ile Osmanlı dönemine ait bir ağa evini yan yana görebiliyorsunuz. Osmanlı Dönemi’nde döşenen taş yollarda yürürken gözünüzün önünden yüzlerce yılın aynı anda akışına tanıklık ediyorsunuz.
Antik kentin korunan kısımlarında 2 farklı sur duvarı, 1 gymnasion, 1 tiyatro, 2 Roma hamamı, 2 agora, 2 Roma çeşmesi, 2 anıtsal şehir kapısı, 1 meclis binası (Bouleuterion), 3 tapınak, 2 sütunlu cadde, 3 nekropol, 4 kilise, 3 köy meydanı kompleksi, 1 beylikler dönemi hamamı (Selçuk hamamı), Şaban Ağa Camii, 3 Osmanlı çeşmesi, ağa evleri (Abdullah ve Hadi Eskişar Evi-1876, Mehmet Eskişar Evi-1909, Hasan Şar Evi-1940) görülüyor.
Selçuklu Hamamı
Selçuklu döneminde yapılan hamam yakın zamanda aslına uygun olarak restore edildi.
Hamamın içinde cam içinde koruma altına alınan giriş, soyunmalık, ılıklık, sıcaklık, traşlık ve odunluk kısımlarını görüyorsunuz.
Şaban Ağa Camii
Evliya Çelebi bu camiden Tabakhane Cami (Sulu Cami) olarak bahsediyor. Caminin ilk yapıldığı yıl bilinmiyor. Ancak 1876 yılında büyük bir tadilat geçirdiği veya yeniden yapıldığı sanılıyor. Cami yeniden yaptıran veya onarımdan geçiren kişi Şaban Ağa’nın ismi ile anılıyor.
Caminin içi oldukça ilginç. Tabanındaki tarihi eserlerin üzeri camla çevrili. Bir yanda geçmişi, bir yanda bugünü birlikte yaşayarak ibadet edebiliyorsunuz.
Köy Meydanı
Antik kentin içindeki Eskihisar Köyü 1957 yılındaki deprem nedeniyle antik kentin kuzeyine taşınmış. Daha sonra bu alanda kömür çıkarılmaya başlanınca köy yeniden taşınarak şimdi bulunduğu 3. yerinde kurulmuş. Ancak Eskihisar Köyü’nde halen yaşayan birkaç aile var. Geldiğinizde kahvehane, çeşme ve köy odasının da bulunduğu köy meydanında çınar ağaçlarının gölgesinde gözleme yiyip çay içmeyi ihmal etmeyin. Ayrıca ev yapımı reçellerin ve turşuların da tadına bakın. Hatta bu reçellerden ve turşulardan satın alın. Ben daha önce hiç tatmadığım acı biber reçeli ve armut turşusuna bayıldım. Birer kavanoz da satın aldım.
Bakır ürünleri yapan Mehmet Usta’yı da ziyaret edin. Belki bir cezve veya sahan satın almak isteyebilirsiniz.
Roma Hamamı
Kentteki Roma hamamları sadece yıkanılan yerler değil, insanların gezdikleri, vakit geçirdikleri, dinlendikleri alanlarmış.
Gymnasion
M.Ö 2. yüzyılda yapıldığı sanılan Gymnasion, Antik Yunan ve Roma’da gençlerin düşünsel ve bedensel olarak eğitildiği, spor etkinliklerinde bulunduğu bir yermiş. MS 360 yılındaki depremle büyük hasar görmüş. Kent kazılarında bulunan 14 gladyatör mezar steli ise gladyatörlerin varlığını ve burada eğitildiklerini gösteriyor.
Batı cadde ve kilise
Batı cadde üzerinde kilise kalıntıları görüyorsunuz.
Bouleuterion (Meclis Binası)
Bouleuterion yani Meclis Binası’nın kuzey duvarının iç cephesinde 1. yüzyıla tarihlenen bir takvim yazıtı var. Grekçe yazılan Menippos’un takvim yazıtı 12 ayın isimlerini ve ayın günlerinin sayısı ile Stratonikeia takviminin başlangıç yılını içeriyor. Meclis Binası’nın kuzey duvarının dış cephesinde ise Latince yazılan bir yazıt var. Bu yazıtta Roma döneminde Stratonikeia’da satılan mal ve hizmetlerin adları ile bunların M.S 301 yılındaki fiyatları var. Bu yazıttan kentte en önemli gelirin zeytincilik ve bağcılık olduğu anlaşılıyor. Binanın dış duvarlarında ise Osmanlıca yazıtlar ve süslemeler bulunuyor.
Tiyatro
Tiyatro kentin güney kısmındaki Kadıkulesi Tepesi’nin başladığı doğal yamaca inşa edilmiş. Helenistik dönemden bu yana varlığı bilinen tiyatroya Roma İmparatorluğu döneminde ilaveler yapılmış. Özellikle de Augustus ve hemen sonrasındaki dönemde yapıda büyük değişiklikler olmuş.
Augustus ve İmparatorlar Tapınağı
Tiyatronun güneyindeki bir üst terasta yer alan Augustus İmparatorlar Tapınağı’nda Augustus kutsal alanı inşa edilmiş. Augustus döneminde yapılan tapınak Augustus ve diğer imparatorlara adanmış.
Ağa Evleri
Antik kentte 18. ve 19. yüzyıla tarihlenen ağa evleri var. Bu evlerin bazıları aslına uygun yenilenmiş ama bazıları harap durumda. Yine de her halleriyle çok güzeller.
Boya Atölyesi
Antik dönemdeki dokuma Osmanlı Dönemi’ne kadar kesintisiz devam etmiş. Osmanlı Dönemi’ne ait boya atölyesinde iplerin dinlendirildiği ve yıkandığı yerler var. Burada aynı anda üç renkte boyama yapılıyormuş.
Kuzey sütunlu cadde ve kuzey sütunlu anıt
Kuzey sur duvarı üzerinde yer alan Kuzey Şehir Kapısı, Lagina Hekate Kutsal Alanı’ndan gelen Kutsal Yol’un nekropol içinden geçerek şehre ulaştığı yer. Burası kente erişim noktası olmasının yanı sıra törensel olarak da büyük bir öneme sahip.
Stratonikeia’da kuzey-güney ve doğu-batı yönünde olmak üzere iki ana caddenin varlığı biliniyor. Kuzey Cadde’nin doğu kısmında Tanrı ve İsa Mesih’e ithaf edilen kiliseler ve işlikler yer alıyor. Batı kısmında kilise, mezarlar var. Caddenin en güneyinde de Roma Hamamı görülüyor.
Stratonikeia’yı bir gün UNESCO Dünya Mirası listesinde görmeyi umut ediyorum. Geçici listede olması yetmez. Burası kalıcı listeye girmeyi kesinlikle hak eden bir antik kent.
Siz de fikrinizi belirtin