İç Anadolu bölgesinin gözbebeği Eskişehir gelişen sanayi ve şehircilik anlayışıyla ülkemizin en önemli kentlerinden birisi. Eskişehir bünyesinde barındırdığı üniversiteleri, gençlerin şehre kattığı ruh ve enerjisi, kültürel mirasları, sanat yapıları ve planlı sanayisi ile Avrupalı kentler görüntüsüne ulaşan, eğitim ve bilim kenti olan özel bir kentimiz. Eskişehir 2013 yılında Türk Dünyası Kültür Başkenti seçilmesiyle de adını duyuran bir kent. Bu kültür başkentliğinin amacı da Türk dili konuşan halklar ve ülkeler arasında dostane ilişkiler kurmak ve kültürel birliği ve dayanışmayı sağlamak.
Arkeolojik çalışmalar Eskişehir yöresinin tarihinin Paleolitik Çağ’a (GÖ 600000-12000) dayandığını gösteriyor. İlk Tunç Çağı (MÖ 3000-2000) boyunca yoğun olarak iskan görülen bölgede MÖ 14. yüzyılda Hititliler devlet kurmuş. Kent daha sonra tarihte Frig, Pers, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı hakimiyetine girmiş.
Eskişehir gezilecek yerler
Üniversitede okuduğum günlerde (yani 100 yıl kadar önce 🙂 ) Eskişehir‘e gitmiştim, ama kentin çehresi zaman içinde öylesine değişti ki fotoğraflardan gördüğüm eşsiz kareleri kendi gözümle de görme vakti çoktan geldi. Bu isteğimi gerçekleştirmek üzere ben de annemle birlikte yollara çıktım. Sonuçta İç Anadolu’nun bu Avrupai kentine gitmeyi çok da geciktirmemeliydim.
Eskişehir gezim bununla da sınırlı kalmadı. Daha sonra Prontotour‘un düzenlediği basın gezisi ile de kenti biraz daha fazla keşfetme şansını yakaladım. Şimdi buyrun gezdiğimiz yerlere birlikte de göz atalım.
Sazova Bilim Kültür ve Sanat Parkı
Sazova Bilim Kültür ve Sanat Parkı‘nın içinde Bilim ve Deney Merkezi, Su Altı Dünyası (biz de bu harika akvaryumu gezip nemoları ve köpekbalıklarını fotoğrafladık), Minyatür Türk Dünyası, Uzay Evi, Nuh’un Gemisi ve Masal Şatosu var. 26 kuleli Masal Şatosu bana Disneyland‘a gitmişim hissini verdi. 26 kule olmasının sebebi de Eskişehir’in plakasının 26 olması!
Odunpazarı Evleri
Odunpazarı Evleri kentin en eski yerleşim yeri olan Odunpazarı’nda bulunan Osmanlı Dönemi’nden kalma tarihi evlere deniyor. Burası UNESCO Dünya Mirası geçici listesinde yer alıyor. Umarım kalıcı listeye de kısa zamanda geçer.
Bölge 2002 yılından sonra hayata döndürüldü. 200’den fazla ev restore edilerek kenti yılda 250.000 turistin ziyaret etmesi planlandı. Bu proje çok da başarılı oldu. Çünkü Odunpazarı tarihin ışığında günümüze capcanlı ulaşmayı başardı.
Odunpazarı Evleri’nde ne mi yaptık? Kırım Tatar Çibörek Evi‘nde çibörekleri ellerimizden yağları aka aka yedik 🙂 . Üzerine gelen samsa tatlısı (içi incirli, cevizli bir çeşit baklava) da eminim aldığımız kalorilere ekstra faydalı olmuştur 🙂 . Yemeğin üzerine izlediğimiz Kırım dansı ise günümüzün kısmeti oldu.
Kurşunlu Camii ve Külliyesi
Kurşunlu Camii ve Külliyesi 1525’te Kanuni Sultan Süleyman’ın veziri Çoban Mustafa Paşa tarafından yaptırılmış. 1920’den beri kapalı olan külliye 2008’de yeniden hayat bulmuş. Külliyenin içinde bir de Lületaşı Müzesi var.
Eskişehir denince lületaşından bahsetmemek haksızlık olur. Yerin 380 metreye kadar çeşitli derinliklerinde yumrular halinde bulunan lületaşı çıkarıldığında nemli ve yumuşak yapısıyla kolaylıkla yontulabiliyor. Dünyanın en mükemmel pipo malzemesi de olan lületaşı Eskişehir’de sanatkârların elinde işlenerek pipo ve takıya dönüştürülüyor.
Atlıhan El Sanatları Çarşısı
Sanat atölyeleri ve sergilerin bulunduğu Atlıhan‘dan eli boş döneceğinizi hiç sanmıyorum.
Çağdaş Cam Sanatları Müzesi
Çağdaş Cam Sanatları Müzesi şehrin en güzel konaklarının birinin içinde yer alıyor. Cam işçiliğindeki sanatı görmek için ziyaret etmelisiniz.
Yılmaz Büyükerşen Balmumu Müzesi
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Yılmaz Büyükerşen’in adını taşıyan Balmumu Müzesi şüphesiz ki derin bir anlatımı hak ediyor. Ancak balmumu heykellerinin yapımına başlama hikâyesi çok daha etkileyici.
Ata’mızın Londra‘daki ünlü Madame Tussauds Mumyalar Müzesi’nde ona hiç benzemeyen bir heykeli varmış. Üstelik bu heykel büyük devlet adamlarına ayrılan bölümde sergilenmiyormuş. Sayın Büyükerşen bundan duyduğu rahatsızlıkla balmumu heykel çalışmaya başlamış. Rahmetli Mustafa Koç da bu duruma el koymuş ve Madame Tussaud Müzesi ile görüşmelere başlamış. Müze heykeltraşlarının Prof. Büyükerşen’le birlikte çalışması ve Koç grubunun £ 70.000 ödemesi koşuluyla bu teklifi kabul etmiş. İşte günümüzde Atamız’ın Londra‘da büyük devlet adamlarına ayrılan bölümde sergilenen heykeli Prof. Büyükerşen’in eseri! (Dipnot: Bu hikâyeyi köşeyazısında duyuran Yılmaz Özdil’e de ayrıca teşekkürler!)
Yılmaz Büyükerşen Balmumu Müzesi‘nde hocanın balmumu çalışmalarının içinde Ata’mızın ailesi, devrimleri, tüm cumhurbaşkanlarımız ve sanatçılar sergilenmiş. Oldukça etkileyici ve mutlaka görülmesi gereken bir müze olduğunu söylemeden edemeyeceğim.
Odunpazarı Modern Müze
OMM (Odunpazarı Modern Müze) Türkiye’den ve dünyadan modern ve çağdaş sanat eserlerinin sergilendiği bir müze. Tarihi Odunpazarı evlerinin arasında yer alan OMM binası dünyaca ünlü mimarlık ofisi Kengo Kuma and Associates (KKAA) tarafından tasarlandı, Eskişehirli mimar ve koleksiyoner Erol Tabanca tarafından 2019 yılında hayata geçirildi.
Devrim arabası
Tülomsaş Fabrikası içinde Türkiye’de ilk ve tek kez üretilen Devrim arabası sergileniyor.
Porsuk Çayı’nda tekne gezintisi
Gondollar ve teknelerle gezilen Porsuk Çayı‘nda biz de keyifli bir tekne turu yaptık. Tekne gezintisi sırasında çimlere uzanmış keyif yapan pırıl pırıl üniversite gençliğini izledik. Rengârenk köprülerin altından geçerken de dünya kenti Eskişehir’i iyice içimizde hissettik.
Kent Park
Kent Park havuzları, göleti, geniş yeşil alanı, en önemlisi de yapay plajıyla Eskişehir’in gururu olmuş bir park. Porsuk Çayı’ndan bir kol alarak oluşturulan ve klorlanan artezyen suyuyla yüzmek için sağlıklı hale getirilen plajı 330 m uzunluğundaki kumsalıyla yaz aylarını geçirmek için favori bir yer olmuş. Hani ben de Eskişehir’de yaşıyor olsam bu parktan hiç çıkmazdım.
Şimdi azıcık uzak yerlere uzanıp bir de oralara bakalım mı?
Frig Vadisi
Bundan tam 2.500-3.000 yıl önce Frig uygarlığının yaşadığı topraklarında Frig Yolu‘nu yürümeye ne dersiniz? Biz bu uygarlığı altın kulaklı Kral Midas‘tan tanıyoruz. Binlerce yıllık tarihi yaşamak, hem de doğayla başbaşa olmak her gün yaşayamayacağınız kadar özel bir deneyim olacak…
Sivrihisar
Nasreddin Hoca’nın, Yunus Emre’nin, Hızır Bey’in doğum yeri olan Sivrihisar volkanik bir kaya kütlesinin eteğinde sivri kayalıkları ile dikkat çeken bir yer. Eski kent dokusunu koruyabilen ilçede zamanın ağırlığını taşıyan dar sokaklar arasında kaybolmaya çalışabilirsiniz.
Sakaryabaşı
Peki dalış yapmaya ne dersiniz? Yok canım, burada dalış mı yapılır demeyin. Çünkü yapılıyor. Çifteler ilçesindeki Sakaryabaşı ülkemizin üçüncü büyük nehri olan Sakarya Nehri’nin doğduğu yer ve de nehrin en önemli kaynağı. Sakaryabaşı dendiğinde Türkiye’nin en güzel dalış noktaları listesine girmeyi hak eden eşi benzeri olmayan bir yeri hayalinize getirebilirsiniz. Bunun için Türkiye dalış bölgeleri yazıma bir göz atmak isteyebilirsiniz. Buraya geldiğinizde tek faaliyetin dalış olduğunu da zannetmeyin. Tesislerde yemeğinizi yiyebilir, çimenlere uzanarak doğayı hissedebilirsiniz. Kuş cıvıltılarının bolca duyulduğu Sakaryabaşı’nda su altı da su üstü de sizi kendisine hayran bırakacak.
Eskişehir’de nerede yemek yenir?
Gelelim yeme-içme mekânlarına.
Kırım Tatar Çibörek Evi
Meşhur çibörek için burayı öneriyorum.
Eskişehir Çibörek Evi
Çibörek denemek istiyorsanız öneriyorum.
Palette Restaurant
Zengin menüsü ile kaliteli bir akşam yemeği mekanı.
Abacı Konak Otel
Şehrin içinde, ama zamanın dışında olacağınız, 11 tarihi konak ile süslenen bu tarihi otel mutlaka uğramanız gereken bir yer. Otelde konaklamasanız bile yemek yemek için gelmenizi, ya da en azından bahçesinde bir kahve içmenizi mutlaka öneririm. Abacı Konak Otel ile ilgili daha fazla detayı sonraki bir yazımda da paylaşacağım.
Mazlumlar Muhallebicisi
Yıllardır devam eden bu aile işletmesinde su muhallebisi yemeden sakın dönmeyin.
Karakedi Bozacısı
Buranın bozaları bir efsane.
Trakya
Trakya yaprak ciğeri ve mezeleri ile çok özel bir restoran.
222
Eğlencelenin merkezi 222 farklı konsept ve etkinlikleri ile sizi bekliyor.
Kente katkılarından ötürü Yılmaz Büyükerşen‘e saygılarımı ve teşekkürlerimi gönderiyorum. Şehri TOKİ’lerle değil, devasa parklarla doldurmuş. Burayı tam anlamıyla bir dünya kenti yaparak gelecek nesillere çok güzel bir miras bırakmış. Kendisiyle yüzyüze tanıştığımda ne kadar mutlu olduğumu da anlatmam imkânsız. Ne mutlu Eskişehirlilere ki Büyükerşen Hoca’nın sihirli dokunuşlarıyla güzelleşen bir şehirde yaşıyorlar!
Bu güzel İç Anadolu kentimizi sizin de keşfetmeniz dileğiyle…