Eskişehir denince benim için akan sular duruyor. Ancak bu şehre gelince gezilecek yerler de sadece şehir merkeziyle kısıtlı olmamalı. O nedenle Frig Vadisi ve Sivrihisar adı yeterince duyurulmamış olan antik kalıntılarıyla keşfedilmeyi bekleyen cevherler olarak karşınızdalar. Nasreddin Hoca’nın, Yunus Emre’nin, Hızır Bey’in doğum yeri olan Sivrihisar volkanik bir kaya kütlesinin eteğinde, sivri kayalıkları ile dikkat çeken bir yer.
Bu önemli kişilerden biraz daha fazla bahsetsem iyi olacak. Felsefi mizahın en büyük temsilcisi olan Nasreddin Hoca 1208 yılında Sivrihisar’ın Hortu köyünde doğmuş. Katiplik, kadılık, mahkemelerde bilirkişilik yapan Hoca’nın fıkralarında Anadolu insanı hep kendinden bir parça bulmuş ve bu fıkralar yüzyıllardır anlatılmaya devam etmiş.
Hak ve halk şairi Yunus Emre ise 1240 yılında Sivrihisar’ın Sarıköy köyünde doğmuş. Yaradan’dan ötürü 72 millete gönül kapılarını -ayırıp kayırmadan- ardına kadar açan bu derviş gönüllerde taht kuran Anadolu’nun en önemli mutasavvıf halk şairi.
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz
sözleriyle de tanınan Yunus Emre Türk-İslam halk düşüncesinin en önemli yapı taşlarından birisi.
Hızır Bey (Hızır Çelebi bin Celaleddin) Osmanlı alimlerinin büyüklerinden ve Nasreddin Hoca’nın torunlarından biri.
Sivrihisar gezilecek yerler
Sivrihisar gezilecek yerler listesine bir bakalım.
Ulu Camii
Ulu Camii 1274 yılında Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin müritlerinden Emineddin Mikail tarafından yaptırılmış. 67 direk ile Türkiye’nin en büyük ahşap direkli camisi olma özelliği taşıyor. Minberi orijinal olan cami UNESCO Dünya Mirası Geçici listesinde bulunuyor.
Alemşah Kümbeti
Alemşah Kümbeti Selçuklu döneminde 1327 yılında Melik Şah tarafından şehit edilen kardeşi Sultan Şah anısına yaptırılmış.
Kılıç Minaresi
Kılıç Minaresi 1244 yılında Şeyh Mehmet Efendi tarafından yaptırılmış. Mescit tahrip olmuş, ama minare ayakta.
Surp Yerrortutyun (Ermeni Kilisesi)
İlk kez 1650’de inşa edilen Ermeni Ortodoks kilisesi 1876’da yangın sonucu zarar görmüş. 1881 yılında Patrik Nerses Varjabedyan döneminde mimar Mintes Panoyat tarafından yeniden inşa edilmiş. Kilise Anadolu’nun en büyük 3 kilisesinden biri.
1853-1856 Kırım Savaşı’nda padişah Abdülmecid fermanı ile Kırım ve Kafkasya’dan göçen Ermeniler Sivrihisar’a yerleştirilmiş. 1916 yılında da topluca Suriye’ye dönmüşler. Kilise uzun yıllar bakımsız kaldıktan sonra 2009 yılında Belediye imkânları ile kısmen de olsa salonu kullanılır hale getirilmiş.
Ermeniler yaşadıkları süre boyunca Sivrihisar kültürüne ciddi katkıda bulunmuş. Özellikle el sanatında (kuyumculuk), terzilik (bayan) ve bağcılık konularında çok etkili olmuşlar. Kendi adlarını taşıyan bağ ve bağ evleri (gavurkoyu) hamamları halen mevcut. Ermeni yemek çeşitleri de halen sürdürülüyor.
Saat Kulesi
1899 yılında dönemin kaymakamı olan Hacı Mehmet Efendi tarafından yaptırılmış. Kule günümüzde Sivrihisar’ın simgesi konumunda.
Zaimağa Konağı
Zaimağa Konağı cumhuriyet öncesi Bakanlar Kurulu’nun Ankara dışında toplandığı tek yer olarak tarihi sahnelerinde yerini alan bir konak.
Pessinus Antik Kenti
Ballıhisar Köyü’nün içindeki Pessinus Antik Kenti Hitit sonrası dini inançlarla Tanrıça Kybele adına kurulmuş. Kral yolunun bir kısmı buradan geçtiği için Pessinus, Frigya Krallığı’nın önemli ticaret merkezlerinden birisi olmuş.
Hak ettiği değeri bulmamış olsa da buranın bir gün önemli antik kentlerimizden birisi olmasını ümit ediyorum. Buradaki tarihi değerlerimiz umarım yok olmadan bakıma alınır, etrafındaki otlar temizlenir ve güzel bir sunumla ziyaretçilerine zenginliğini sunar.
Sivrihisar’da nerede yemek yenir?
Sivrihisar ilçesi tarih boyunca çeşitli uygarlıkların uğrak yeri olması nedeniyle zengin bir mutfak kültürüne de sahip. Siz ne yediniz derseniz bamya çorbası, dolma, güveç, tatlı olarak da baklava, höşmerim ve un helvası diyeceğim. Bunların yeneceği yer olarak da Çeşmi Cihan‘ı tavsiye edeceğim.
Eski kent dokusunu koruyabilen Sivrihisar‘da zamanın ağırlığını taşıyan dar sokaklar arasında kaybolmaya çalışın. Yok olmaya yüz tutmuş tarihi evlerin restorasyonu ile eski ihtişamlı günlerine geri döndürülmeye çalışılan Sivrihisar‘ın belki henüz yeterli albenisi yok, ama eğer Eskişehir bugünkü haline ulaştıysa ilçesi Sivrihisar neden ulaşmasın, öyle değil mi?