Konya denince aklıma Prehistorik döneme uzanan tarihi, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindeki Çatalhöyük Neolitik Alanı, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindeki Beyşehir Eşrefoğlu Camii, Hitit uygarlığına ev sahipliği yapması, Selçuklu devletine başkentlik yapmış olması geliyor elbet ama Mevlâna ve felsefesinin burada doğmuş olması da benim için fazlasıyla önemli. Boşuna değil, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras listesinde bulunan Mevlevî Sema Töreni, özellikle Şeb-i Arus törenleri sırasında binlerce kişiyle dolup taşıyor. O zaman hep birlikte Konya’nın hem tarihi yerlerini gezip hem soyut değerlerini hissedelim mi? Zaten dememişler mi, Gez dünyayı, gör Konya’yı, diye?

Bedesten

Konya’nın tarihteki adı İconium, “Kutsal İkon Ülkesi” anlamına geliyor. Konya ve çevresinde yerleşik düzen Prehistorik (tarih öncesi) Çağ’dan başlamış. Hitit egemenliğinden sonra şehir Frig, Konya (Kavania), Lidya ve Büyük İskender’in istilasına uğramış. 1071 Malazgirt Meydan Savaşı’nda Anadolu’nun büyük kısmıyla birlikte Konya, Selçuklular tarafından Bizanslılar’ın elinden alınmış. 1076-1080 ve 1097-1277 yılları arasında Anadolu Selçuklu Devleti’ne başkentlik yapmış. Konya Selçuklu Başkenti, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici listesinde bulunuyor.

Mevlâna Müzesi

Konya’nın çinicilik ve halıcılık ile de ünlü olduğunu biliyor musunuz? Bursa ve Kütahya ağırlıklı olarak Osmanlı desenleri ile çinicilik konusunda uzmanlaşırken Konya çinilerinde Selçuklu desenleri dikkat çekiyor.

Konya Çini

Mevlâna Celaleddin-i Rumî kimdir?

Madem Mevlâna dedik, onu anmaya en önemli sözlerinden biriyle başlayalım:

Gel, gel
Ne olursan ol, gel
İster kâfir, ister mecusi, ister puta tapan ol, gel
Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel…

Mevlâna doğru yoldan ayrılanları gafletten uyandırmış, inancın kudretini hatırlatmış ve aklın önemini sürekli vurgulamış bir alim. Biraz daha yakından tanıyalım mı Mevlâna’yı?

Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugünkü Afganistan sınırları içinde bulunan Belh şehrinde doğmuş. Babası Bilginlerin Sultanı unvanını alan Bahaeddin Veled’miş. Moğol istilası nedeniyle ailece Belh’ten ayrılıp Bağdat üzerinden Kabe’ye gelmişler, burada Hac görevini yapmışlar. Sonra da Karaman’a gelerek bir medreseye yerleşmişler. Karaman’da 7 yıl yaşamışlar. Mevlâna bu süre içinde Gevher Hatun’la evlenip 2 çocuk babası olmuş. Gevher Hatun ölünce Kerra Hatun ile ikinci evliliğini yapmış. Ondan da 2 çocuğu olmuş.

Mevlâna Celaleddin-i Rumî Kaynak:Wikipedia (Por Chyah – Trabayu propiu, CC0, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=61232929)

Selçuklu Devleti o yıllarda en parlak dönemini yaşıyormuş, başkenti Konya imiş. Sultan Alaaddin Keykubat, Mevlâna’nın babası Sultanü’l-Ulema Bahaeddin Veled’in ilim adamları ve sanatkârlarla dolu olan Konya’ya yerleşmesini istemiş. Altunaba (İplikçi) Medresesi’ne yerleşen Sultanü’l-Ulema bir alim olarak bu medresede vaazlar vermeye başlamış.

Sultanü’l-Ulema ölünce müritleri oğlu Mevlâna’nın etrafında toplanmış. İplikçi Medresesi böylece Mevlâna’nın vaazlarını dinlemeye gelenlerle dolup taşmış.

Altunaba (İplikçi) Medresesi

Şems-i Tebrizi kimdir?

Mevlâna 15 Kasım 1244 yılında Şems-i Tebrizi ile karşılaşmış. Şems’te “mutlak kemalin varlığını”, cemalinde de “Tanrıların nurlarını” görmüş. Ancak Şems aniden ölünce Mevlana uzun yıllar inzivaya çekilmiş. Daha sonra da tasavvufi fikir ve düşüncelerini anlattığı Mesnevi gibi eşsiz eserlerini dünya edebiyatına hediye etmiş. Hayatını “Hamdım, piştim, yandım” olarak niteleyen Mevlâna’yı yakan kişi de Şems’tir.

Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız
Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir

diyen Mevlâna’nın ölüm günü 17 Aralık’tır. Bu ölüm günü Konya’da Şeb-i Arus yani düğün gecesi olarak kutlanır. Sema gösterileriyle taçlandırılan törenler her yıl gösterileri izlemeye gelen binlerce kişiyle dolup taşar. Ne de olsa onun ölüm gününde ağlamak yakışık almaz, düğün gününde gama kedere yer yoktur.

Mevlevî Sema Töreni Allah’a ulaşma yolunun derecelerini sembolize eden, içinde dini öğe ve temalar barındıran ve bu hâliyle ayrıntılı kural ve niteliklere sahip tasavvufî bir tören. Mevlevîliğe özel bu seremoni, Mevlâna Celaleddin-i Rumî zamanında belli bir kurala bağlı kalmaksızın yapılırken Sultan Veled ve Ulu Arif Çelebi zamanından başlayarak disiplinli bir şekilde icra edilmiş. Bu kurallar Pir Adil Çelebi zamanına kadar geliştirilmiş ve son şeklini alarak günümüze kadar gelmiş. Tören birbiriyle bütünlük içinde farklı tasavvufî anlamlar içeren naat, ney taksimi, peşrev, Devr-i Veledî ve 4 selâm bölümünden oluşuyor. Mevlevî müziği ile icra ediliyor. Mevlevî Sema Törenleri, UNESCO somut olmayan kültürel mirası listesinde yer alıyor.

Konya

Mevlevî Sema Töreni heykeli

Konya gezilecek yerler

Konya gezilecek yerler listesi oldukça fazla. Şehir merkezi geniş bulvarlar, büyük meydanlar, Selçuklu mimarisi yapıları ve de Mevlâna’nın yansıttığı maneviyat ile tüm ziyaretçilerini fazlasıyla etkilemeyi başarıyor. Şehir dışına çıkınca da antik kentler ve tarihi zenginliği olan yerleşimler dikkat çekiyor. Tuz Gölü Özel Doğa Koruma Alanı (Ankara-Konya-Aksaray) da 2013 yılından beri UNESCO Doğal Miras listesinde bulunuyor.

Konya

Kadınlar Pazarı (Melike Hatun Çarşısı)

Konya bir de UNESCO Öğrenen Şehirler Küresel Ağı (GNLC) üyesi. Öğrenen şehirler, diğer şehirlere var olan sorunlarına çözüm bulmak konusunda destek oluyor, diğer şehirlerle kalkınma konusunda fikirler paylaşıyor.

Konya’nın ruhunu hissedebilmek için Mevlana Kültür Merkezi‘nde her cumartesi 21:30’da, İRFA İrfan Medeniyeti Araştırma ve Kültür Merkezi’nde her cuma 20:30’da, her pazar 14:30’da ücretsiz olarak düzenlenen Sema törenine katılmanızı öneririm.

Mevlâna Müzesi

Selçuklu Sultanı tarafından Mevlâna’nın babası Sultanü’l-Ulema Bahaeddin Veled’e hediye edilen gül bahçesine 1274 yılında bir türbe, 1396 yılında da çini kaplı külah-kubbe yaptırılmış. Mevlâna’nın türbesinin bulunduğu bu yer 1927 yılında müze olarak ziyarete açılmış. Konya’da sadece bir yere gelinecekse bence burası Mevlâna Müzesi olmalı. Oldukça etkileyici bir enerjiye sahip olan müzeyi gezerken insan çok yoğun manevi duyguları tadıyor.

Konya

Mevlâna Müzesi

Müzede Kur’an-ı Kerim’in okunduğu Tilavet Odası, Semahane, Mescit, Mesnevi’sinin sergilendiği bölüm, dervişlerin ikametgâhı için yaptırılan Derviş hücreleri ve yemek ihtiyacının karşılandığı Matbah gibi bölümler var. Bence en etkileyici bölümse türbe kısmı.

Yeşil Kubbe’nin tam altında Mevlâna’nın ve oğlu Sultan Veled’in mezarları var. Mezarların üzerindeki mermer sandukalar 1565’te Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmış.

Konya

Mevlâna Müzesi

Sultan Selim Camii

Sultan Selim Camii, Osmanlı Sultanı II. Selim’in şehzadeliği ve Konya valiliği sırasında 1558-1587 yılları arasında yapılmış.

Konya – Sultan Selim Camii

Yusuf Ağa Kütüphanesi

1795 yılında Kethüda Yusuf Ağa tarafından yaptırılan bina hâlen oldukça önemli eserleri barındıran bir kütüphane olarak hizmet veriyor.

Yusuf Ağa Kütüphanesi

Şems-i Tebrizi Türbe ve Camii

Şems Parkı’nın içinde yer alan mescidin içinde Şems-i Tebrizi’ye ait olduğuna inanılan bir türbe var. Şems’in burada öldürülüp kuyuya atıldığı söylense de bunun kesinliği ispatlanmış değil. Yine de türbe Konya’da Mevlâna Müzesi’nden sonra en çok ziyaret edilen yerlerden biri. Ben de hayranı olduğum Şems’in türbesini oldukça duygulanarak gezdiğimi söylemeliyim.

Konya

Şems-i Tebrizi Türbe ve Camii

Karatay Medresesi Çini Eserler Müzesi

Karatay Medresesi Çini Eserler Müzesi, Selçuklu Sultanı II. İzzedd in Keykavus zamanında 1251 yılında yaptırılmış. 1955 yılında ziyarete açılan müzede Selçuklu devri, Beylikler devri ve Osmanlı dönemi çinileri sergileniyor. Anadolu Selçuklu Medreseleri (Konya, Kayseri, Sivas, Erzurum, Kırşehir), 2014 yılından beri UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici listesinde bulunuyor.

Konya

Karatay Medresesi Çini Eserler Müzesi

Şerafeddin Camii

Şerafeddin Camii 12. yüzyılda Şeyh Şerafeddin tarafından yaptırılmış. 1636 yılında yıktırılıp yeniden inşa edilmiş.

Konya

Şerafeddin Camii

İnce Minare Müzesi

Selçuklu mimarisinin güzel bir yansıması olan İnce Minareli Medrese, Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykavus zamanında veziri tarafından Hadis ilmi okutulmak üzere yaptırılmış. Müzede Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait eserler sergileniyor.

Konya

İnce Minare Müzesi

Alaaddin Camii

En eski Selçuklu eserlerinden olan Alaaddin Camisi’nin yapımına 12. yüzyılda başlanmış, 13. yüzyılda tamamlanmış. Caminin avlusunda pek çok Selçuklu sultanının mezarı bulunuyor.

Konya

Alaaddin Camii

Aziziye Camii

Aziziye Camii, 1671-1676 yıllarında Osmanlı döneminde Damat Mustafa Paşa tarafından yaptırılmış. 1876’da yangında yanan cami Sultan Abdülaziz’in katkısıyla 1897 yılında tekrar inşa edilmiş.

Konya

Aziziye Camii

Kapı Camii

Bedesten Çarşı’sında bulunan Kapı Camii (Kapu Camii), Konya kapılarının birinin etrafında yer aldığından bu ismi almış. İlk olarak 1658 yılında Mevlevi Dergâhı postnişlerinden Pir Hüseyin Çelebi tarafından yaptırılmış.

Konya

Kapı Camii (Kapu Camii)

II. Kılıç Arslan Köşkü

Selçuklu Köşkü, Sultan II. Kılıçarslan (1156-1192) döneminde yapılmış, Sultan Alaaddin Keykubad tarafından onarılıp genişletilmiş.

Konya

Selçuklu Köşkü (Alaaddin Köşkü-II. Kılıçarslan Köşkü)

Sahip Ata Vakıf Müzesi

Sahip Ata Külliyesi, Anadolu Selçuklu Devleti vezirlerinden Sâhib Atâ Fahreddin Ali tarafından 1277 yılında mimar Keluk b. Abdullah’a yaptırılmış. Külliye yerleşim planı olarak, kuzeyde câmi, câminin mihrap duvarına bitişik inşâ edilmiş içinde Fahreddin Ali, eşi ve çocuklarının kabirleri bulunan türbe, türbenin güney duvarı bitişiğinde hânkâh, hemen yol aşırı karşısında çifte hamam yer alıyor. Külliyenin hânkâh (dergâh) kısmı Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından Sâhib Atâ Vakıf Müzesi olarak düzenlenerek ziyarete açıldı.

Konya

Sahip Ata Vakıf Müzesi

Arkeoloji Müzesi

Neolitik, Erken Bronz, Hitit, Frig, Grek, Roma ve Bizans dönemine ait eserlerin sergilendiği Arkeoloji Müzesi 1962’de ziyarete açıldı.

Konya

Arkeoloji Müzesi

Atatürk Müzesi

1912 yapımı ev 1928’de Konyalılar tarafından Atatürk’e hediye edilmiş. Ev, müze olarak 1964’te açılmış.

Konya

Atatürk Müzesi

Etnografya Müzesi

1975 yılında açılan müzede el işlemeleri ve koleksiyonlar sergileniyor. 3 katlı müzenin bodrum katında halı-kilim, giriş katında Konya ve çevresine ait oyalar, peşkirler, bindallı kıyafetler, silahlar gibi etnografik eserler var.

Konya

Etnografya Müzesi

Koyunoğlu Şehir Müzesi ve Kütüphanesi

Müzede Anadolu Medeniyetleri, tabiat tarihi bölümü ve sergiler var. Müze hafta sonları kapalı.

Panorama Konya Müzesi

Panorama Konya Müzesi avlu ve iki katlı kapalı bir mekândan oluşuyor. Kapalı mekânın alt katında Mevlâna’nın hayatının canlandırıldığı resimler, giriş katında Konya’nın 13. yüzyıl sosyal yaşantısını gösteren minyatür balmumu heykeller, avluda ise Anadolu ve dünyada bulunan mevlevihanelerin minyatürleri sergileniyor.

Konya

Panorama Konya Müzesi

İstiklal Harbi Şehitleri Abidesi ve Müzesi

İstiklal Harbi Şehitliği Abidesi Müzesi’nde Kurtuluş Savaşı başta olmak üzere 1. Dünya Savaşı, Kore Savaşı, Kıbrıs Barış Harekatı ve iç güvenlik sırasında vatan uğruna canını feda eden şehitlerin isimleri yer alıyor. Şehitler Abidesi’nde ayrıca tarihteki 16 Türk devletinin bayraklarının yer aldığı havuzlu yol ve Gaziler Ofisi bulunuyor. Müze bölümünde Kurtuluş Savaşı ve savaş yıllarını anlatan özel maket ve figürler sergileniyor.

İstiklal Harbi Şehitleri Abidesi ve Müzesi

Kyoto Japon Parkı

Konya ile Kyoto arasındaki kardeşlik ilişkilerini geliştirmek amacıyla 36.000 m²’lik bir alana kurulan Kyoto Japon Parkı, Türkiye’nin en büyük Japon bahçesi olma özelliğine sahip. Burası peyzajı ve mimarisi ile Konya’nın en güzel tematik parkı.

Kelebekler Vadisi

Kelebeklerin hayat döngülerini, kamuflaj, korunma, güneşlenme ve beslenme gibi davranışlarını izleyebileceğiniz Konya Tropikal Kelebek Bahçesi, 20.000 adet tropikal bitkiye ve 15 türden yaklaşık 6 bin kelebeğe ev sahipliği yapıyor. Avrupa’nın en büyük kelebek uçuş alanında gezinirken muazzam renkli kelebekleri izleyip bambaşka bir ruh hâline sürükleniyorsunuz. Burası çok popüler bir yer olduğu için sabah gelmenizde fayda var, aksi takdirde çok kalabalık oluyor.

Konya Tropikal Kelebek Bahçesi

Meram

Takkeli Dağı’nın eteklerindeki ormanlarla kaplı bir vadide bulunan Meram ilçesi, bağlarıyla ünlü. Buraya geldiğinizde Meram Çayı üzerindeki tarihi Meram Köprüsü civarında bulunan mesire yerlerinde dinlenebilirsiniz.

Meram Köprüsü

Çocuklu aileler çocuklarını 80 Binde Devr-i Alem Parkı’na götürebilir. Tematik bir park olan 80 Binde Devr-i Alem Parkı; T-Rex Parkı, Pamuk Şeker Parkı ve Cihan-ı Türk Parkı olmak üzere 3 ana bölümden oluşuyor.

80 Binde Devr-i Alem Parkı

Selçuklu Kervansarayları

Doğudan batıya, güneyden kuzeye giden ulaşım ve ticaret yolları üzerinde bulunan kervansaraylar, Selçuklu döneminde ekonominin nabzının attığı yerler olmuş. Bu hanlar arasında Obrukhan, Altınapa Han, Zazadın Han, Akbaş Han, Horozlu Han, Elikesik Han, Kuruçeşme Han, Zincirli Han sayılabilir. Selçuklu Kervansarayları Denizli-Doğubayazıt Güzergâhı, UNESCO Kültür Mirası Geçici listesinde bulunuyor.

Kızılören Hanı

Sille

Konya’nın 8 km kuzey batısındaki bir vadide yer alan Sille; tarihi ve kültürel değerleri, halıcılık & çinicilik sanatları ve de folklorik yapısıyla göz kamaştıran bir yerleşim. Bizans döneminde önemi artan Sille, Erken Hristiyanlık döneminin ilk merkezlerinden biri hâline gelmiş, İstanbul-Kudüs arasında önemli konaklama yerlerinden biri olmuş. Bir dönem Müslümanlar’ın, Ermeniler’in, Rumlar’ın birlikte barış içinde yaşadığı bir yer hâlini almış. 1923 yılındaki nüfus mübadelesinden sonra Rumlar tarafından terk edilmiş. Ancak burada yaşayan kültürler sayesinde günümüzde birçok tarihi yapıyı bir arada görebiliyoruz.

Konya

Sille

Kilistra Antik Kenti (Gökyurt)

Kilistra Antik Kenti, günümüzde Gökyurt Köyü ile iç içe bulunuyor. Tarihi Kral Yolu (Via Sebaste) üzerinde bulunan Kilistra Antik Kenti, yanardağ püskürmesi sonucu oluşan tüflü kayalıkları nedeniyle Kapadokya bölgesine benzerlik gösteriyor. Burada volkanik tüflere oyulan yapılar içinde yaşam sürmüş, sosyal amaçlı yapılar, dini yapılar, güvenlik ve savunma amaçlı yapılar oluşturulmuş. Yağmacı Homonad saldırıları ile Romalı Pagan ve Musevîler’in taciz ve baskılarından kaçan Lystra halkı, bu kaya oyuklarını saklanma ve savunma amacıyla kullanmış.

Kilistra Antik Kenti - Gökyurt

Kilistra Antik Kenti (Gökyurt)

Çatalhöyük Neolitik Alanı

Çatalhöyük 9.500 yıllık tarihi ile dünyanın en önemli arkeolojik alanlarından biri. Tarihi M.Ö 7400 yıllarına uzanan Çatalhöyük’ün insanlığın bir aşamasının eşsiz bir tanıklığını teşkil ettiği, döneme has bir yerleşim tarzı ile toplum anlayışı ve eşitlik ideallerine dayanan bir kentsel plana sahip olduğu belirtiliyor. Yaklaşık 8.000 insanı barındırmış olan bu Neolitik yerleşim, tarih öncesinde yerleşik düzene geçen, toplayıcılık ve avcılıktan kurtularak ekip biçen ve üreten yerleşmelerin en önemlilerinden birisi. Burası insanlığın avcı toplayıcılıktan ilk kent modeline geçiş aşamasını temsil ediyor. Orta Doğu ve Anadolu’da diğer Neolitik alanlar bulunmuş olmasına rağmen, Çatalhöyük Neolitik Kenti kalıntıların boyutu, yaşayan toplumun yoğunluğu, güçlü sanatsal ve kültürel gelenekler ve zaman içindeki sürekliliğin benzersiz bileşimi ile olağanüstü evrensel değer taşıyor. Çatalhöyük’ün diğer Neolitik yerleşimlerden temel farkı ise bir köy yerleşmesini aşıp kentleşme evresini yaşamış olması.

Çatalhöyük

İki höyükten oluşan Çatalhöyük Neolitik Kenti’nin daha uzun olan Doğu Höyüğü, M.Ö 7400 ve 6200 yılları arasına tarihlenen 18 Neolitik yerleşim katmanından oluşuyor. Bu katmanlarda sosyal örgütlenmeyi ve yerleşik hayata geçişi simgeleyen duvar resimleri, rölyefler, heykeller ve diğer sanatsal öğeler yer alıyor. Batı Höyüğü ise M.Ö 6200 ve 5200 yılları arasına tarihlenen Kalkolitik Dönem’e ait kültürel özellikler gösteriyor. Neolitik kent UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor.

Beyşehir Eşrefoğlu Camisi

Beyşehir İlçesi İçerişehir Mahallesi’nde bulunan Beyşehir Eşrefoğlu Camisi, Anadolu’daki ahşap direkli camilerin en büyüğü ve orijinali. 1296-1299 yılları arasında inşa edilmiş. Anıtsal taç kapısı, eşsiz mihrap ve minberi, üstün ağaç ve çini işçiliği yönünden âdeta bir müze gibi görünüyor. Selçuklu ulu camilerinde görülen şu özelliklerin tamamını barındıran tek örnek olma özelliği taşıyor: Çoğul ahşap sütunlar, tamamen ahşap bir tavan, kalem işçiliği süsleri, tamamen ahşap ve Kündekari tekniği ile yapılan minber. Eşrefoğlu Camii, Anadolu’nun Orta Çağ Dönemi Ahşap Hipostil Camiileri kategorisi içinde yer alarak (Konya-Eşrefoğlu Camii, Kastamonu-Mahmut Bey Camii, Eskişehir-Sivrihisar Camii, Afyon-Afyon Ulu Camii, Ankara-Arslanhane Camii) UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunuyor.

Beyşehir Eşrefoğlu Camisi

Eflatunpınar

Beyşehir ilçesinde, iki doğal su kaynağının yeryüzüne çıktığı bir alana yerleşen Eflatunpınar Hitit Su Anıtı, M.Ö 1300 yıllarına tarihlendiriliyor. Akan suların merkezi havuz sistemi ile toplanarak gerektiği zaman tasarruflu bir şekilde kullanılmasını sağlayan nadir su sistemlerinden biri olarak kabul ediliyor. Kısacası tarihin ilk barajı olduğunu düşünebiliriz. Eflatunpınar, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici listesinde bulunuyor.

Eflatunpınar

İvriz

Halkapınar ilçesinin İvriz mahallesine bağlı olan İvriz’de Geç Hitit (Neo-Hitit) dönemine ait kaya kabartmaları ve kült anıtı bulunuyor. M.Ö 8. yüzyıla ait kaya kabartmasında Tuvana Kralı Warpalawas ve Fırtına Tanrısı Tarhunza betimleniyor. Luvi dilindeki hiyeroglif yazıda şu sözler yer alıyor: Ben hâkim ve kahraman Tuvana Kralı Warpalawas. Sarayda bir prens iken bu asmaları diktim. Tarhunza onlara bolluk ve bereket versin. İvriz Kültürel Peyzaj Alanı, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici listesinde bulunuyor.

Konya

İvriz Kaynak:Wikipedia (Klaus-Peter Simon – Yükleyenin kendi çalışması, CC BY 3.0, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=4041383)

Konya’da Ne Yenir?

Gelelim Konya mutfağına… Konya Mutfağı, 13. yüzyılda Selçuklu saraylarında gelişmeye başlamış, daha sonra Mevlevî adap ve erkanıyla yoğrularak günümüze kadar ulaşmış. En köklü sivil mutfak olarak kabul ediliyor. Klasik Türk Mutfağı’nın dayandığı ana köklerden birini oluşturuyor ama İstanbul’da imparatorluk ürünleriyle şekillenen Klasik Mutfak’tan ve Anadolu’da bölge ürünleriyle şekillenen Türk Halk Mutfağı’ndan da ayrı tutulması gerekiyor. En çok bilinen yemekleri arasında bamya çorbası, furun kebabı, etli ekmek, düğün pilavı, tirit sayılabilir.

Konya mutfağı

Etli ekmek

Konya’yı keşfederken bana desteklerini esirgemeyip misafir eden Konya Kültür A.Ş. Genel Müdürü Osman Demirtaş’a, Konya Kültür A.Ş. Ticaret Müdürü Mehmet Kesim’e ve Konya Kültür A.Ş. Sanat Tarihi Uzmanı & Şehir Tanıtım Personeli Adem Çelik’e de çok teşekkür ederim.

Yine Mevlâna Celaleddin-i Rumi’ye döneyim ve yazımı onun sözleriyle noktalayım:

Ya olduğun gibi görün
Ya göründüğün gibi ol

Bu derin felsefeyi içselleştirebilmek öyle önemli ki… Belki Mevlâna’nın enerjisi buraya geldiğinizde size bu konuda yardımcı olacaktır. Mevlâna’yı Şems’le karşılaştığı ve Mesnevi’sini kaleme aldığı yerde anmak ve dünyaya başka bir gözle bakabilmek için gelin yolunuzu Konya’ya çevirin…