Şırıl şırıl akan nehirleri, gürül gürül çağlayan şelaleleri, cıvıl cıvıl öten kuşları, dünyanın en önemli oksijen depolarına sahip mis gibi havası ile Kazdağları (İda Dağı) ülkemizin en güzel ve özel yerlerinden birisi. Kazdağları Zeus’un doğduğu, Truva Savaşı’nı izlediği ve sonra da Hera ile evlendiği dağlar.
Buranın ormanları flora ve fauna açısından oldukça kıymetli. 31’i endemik olmak üzere tam 800 çeşit bitkiye ev sahipliği yapıyor. 18 memeli, 41 kuş, 10 sürüngen ve 117 böcek türü burada yaşıyor. Ancak ne yazık ki Kazdağları şu anda madenlerin kuşatması altında. Unutmamamız gerekense buranın üstünün altından çok daha değerli olduğu! Talan edilen ormanlar 500 yılda bile yerine gelmeyecek. Hatta belki de hiç geri gelmeyecekler!
TEMA Vakfı‘nın Kazdağları’nda Kirazlı altın madeni için 195.000 ağaç kesildiğini ortaya çıkarması ve uydu görüntülerini yayınlamasının ardından çevreciler ve yerel halk burada uzun süre nöbet tuttu. Bu direniş sayesinde şimdilik maden arama durduruldu, ama Kirazlı bölgede arama ruhsatı verilen yüzlerce maden sahasından sadece bir tanesi! Dağların üstü bu kadar değerli bir hazineye sahipken hunharca yapılan bu talan ise akıl alır gibi değil!
Hiç bir bilimsel çalışma ya da kanıt olmasa da Kazdağları için Alpler’den sonra dünyanın en önemli 2. oksijen deposu olduğu söyleniyor. Oksijeni üreten ise ormanlar değil, denizdeki yosunlar. Yosunlar aracılığıyla üretilen oksijen dağların arasındaki kanyonlardan bir baca gibi yukarı vakumlanıyor. En çok da 800-1.200 metre arasında birikiyor.
Kazdağları’nda ne yenir?
Kazdağları’na geldiğinizde Kuzey Ege lezzetlerini tadabilirsiniz. Otlar, etler ve hamur işi ile taçlandırılan Kuzey Ege mutfağı ile ilgili detaylı Kuzey Ege yemekleri yazısını okumanızı öneririm.
Kazdağları gezilecek yerler
Marmara ve Ege bölgeleri arasında sınır oluşturan Kazdağları’nın 21.452 hektar alanı kapladığını düşünürsek burayı gezmek için 10 günün ancak yeterli olacağını anlayabiliriz. Ayrıca milli park içinde yolların kötü koşullarda olduğunu göz önüne aldığımızda 4×4 ATV safari ile burayı gezmenin en iyi tercih olacağını söyleyebilirim.
Dağları burada rehberlik yapan arkadaşım Onur Yavaş ile gezdik. Bütün gezimizin organizasyonunu da yöresel kanal Ege Türk TV’de Ege’nin Renkleri programında sunuculuk yapan arkadaşım Sinem Donancı yaptı. Sayelerinde annemle birlikte Kazdağları’nda harika zaman geçirdik.
Belki burada uzun süre geçirip yenilenmeyi düşünüyorsunuzdur, ya da içinizden uzun süre kalamam, sadece hafta sonu için detoks yapmaya gideyim, oksijen depolayıp gençleşeyim de diyor olabilirsiniz. Her ne olursa olsun, gelin buranın en önemli yerlerini birlikte inceleyelim.
Kazdağı Milli Parkı
Kazdağı Milli Parkı Balıkesir’in Edremit ilçesinde yer alıyor. Park Kazdağları’nın %10’unu kapsıyor.
Milli parkın içinde 3 zirve var: Babadağ 1.765 m, Gargaros (Karataş) 1.774 m, Sarıkız 1.765 m. Buralara ancak izin formu doldurulup rehber eşliğinde girilebiliyor. Pınarbaşı, Sutüven Şelalesi, Mıhlı Çayı mesire yerlerine ise piknik yapmak için giriliyor. Bu mesire yerleri özel şirketler tarafından yönetiliyor.
Sutüven Şelalesi
Kazdağı Milli Parkı‘ndaki Sutüven Şelalesi Sarıkız Yaylası’ndan doğan Kızılkeçeli Çayı üzerinde yer alıyor. Şelalenin ismi Sutüven, tüvleyen, yani sıçrayan su anlamına geliyor. Bu piknik alanında yemek yenecek özel bir tesis var.
Hasanboğuldu
Hasanboğuldu Kızılkeçili Çayı üzerinde bulunan Sutüven Şelalesi’nin 300 m ilerisinde doğal kayanın havuz haline dönüştüğü bir gölet. Burada bir yeme-içme tesisi ve köylülerin ürünlerini sattıkları bir pazar var.
Hasanboğuldu’nun hikâyesi ise bir Leyla-Mecnun aşkını andırıyor. Sevgilisiyle kavuşamayan Hasan canına bu gölette kıymış, bu acıya dayanamayan Emine de yazması ile kendini göletin yanındaki ulu bir çınara asmış. O günden sonra dalları gölete uzanan çınara Emine Çınarı, gölete de Hasan Boğuldu Göleti denmiş.
Pınarbaşı
Piknik ve mesire alanı Pınarbaşı yamaçtan akan buz gibi suyu ile yaz aylarında serinlemek için en ideal yerlerden biri.
Mıhlı Çayı
Mıhlı Çayı’nda bir mesire alanı var. Burada Başdeğirmen’e giderseniz değirmenin tam karşısında Roma döneminden kalma Başdeğirmen Köprüsü’nü göreceksiniz. Bu köprü, Truva’ya giden antik yolun Mıhlı Çayı üzerindeki tek geçiş noktası. Dere kenarından ilerlediğinizde de irili ufaklı şelalelerle karşılaşacaksınız.
Ayı Deresi
Kazdağları’nın en kaliteli içme suyunun aktığı dere olarak nitelendirilen Ayı Deresi 814-574 metre yükseklik arasında değişen yürüyüş parkurlarıyla doğaseverlerin ilgi odağı.
Sarıkız’ın Türbesi
Milli parkın içindeki 3 zirveden biri olan Sarıkız Zirvesi 1.765 metrede yer alıyor. Bu zirvedeki Sarıkız Türbesi adak adamak için gelenlerle dolup taşıyor. Aman dikkat! Burası aşırı rüzgârlı ve soğuk! Kendinizi Himalayalar‘ın bir zirvesinde hissedeceğiniz zirveye çıkmak istiyorsanız sağlam trekking ayakkabısı ve mont giymeyi ihmal etmeyin! 4×4 ATV’ler zirvenin oldukça yakınına kadar gidebiliyor, ama yine de azıcık yol bile bu rüzgârda zor yürünüyor.
Sarıkız efsanesi
Bu zirve ve türbe adını bir efsaneden alıyor: Kazdağları’nda Sarıkız adında çok güzel bir kız yaşarmış. Ancak güzelliğini çekemeyenler onun hakkında kötü yola düştü diyerek dedikodu yaymışlar. Babası da Sarıkız’ı alarak Kazdağı’nın bu zirvesine bırakmış.
Sarıkız babası tarafından terk edildiği dağda dolaşırken yanına bir kaz gelmiş. Kaz ona birkaç yumurta vermiş. Sarıkız bunları saklamış ve bir süre sonra kaz yavruları yumurtalarından çıkıp büyümüşler.
Bir gün kar ve tipiden yolunu şaşıran iki yabancı Sarıkız’ın yaşadığı zirveye sığınmak zorunda kalmış. Sarıkız bu yabancıları kurtarmış, beslemiş. Bu yabancılar dağdan indikten sonra köy halkına Kazdağları’nda ermiş bir kız yaşıyor demişler. Bu sözleri duyan Sarıkız’ın babası kızının ölmediğini anlayıp onun yanına gitmiş.
Sarıkız ile zirvede karşılaşan baba, kızına sevgi ile sarılmış. Kızı da babası sanki onu terk edip gitmemiş gibi davranmış. Bir ara baba kızından su istemiş. Sarıkız avuçları ile babasına su içirmiş. Babası suyu nerden aldığını sorunca da elimi uzattım, körfezden aldım demiş. Baba da böylece kızının gerçekten ermiş olduğunu anlamış.
Ancak Sarıkız’ın üzerine kara bir bulut düşmüş ve kız kaybolmuş. Bunun üzerine babası kendini tepelere vurmuş ve bugün Babadağ denen zirvede ölmüş.
Yöre halkı Sarıkız ve babasını anmak için mezar yaptırmış. Bugün Sarıkız ve Babadağ zirvelerinde baba-kızın türbeleri var.
Şahinderesi Kanyonu
Şahinderesi Kanyonu 27 kilometre uzunluğunda, 600 metre yüksekliğinde bir kanyon. Kanyon içinde piknik yapabilir, serinlemek için buz gibi sulara girebilir, şelaleye kadar olan 1 km uzunluğundaki doğal parkurda yürüyebilir, daha uzun yürümek istiyorsanız da rehberler eşliğinde zorlu parkurlardan geçerek belli bir yere kadar gidebilirsiniz.
Antandros Antik Kenti
Kazdağı’nın eteklerinde yer alan Antandros Antik Kenti, Pelasglar tarafından kurulmuş. Askeri bakımdan stratejik bir konuma sahip olan kentin MÖ 10. yüzyılda kurulduğu sanılıyor. Dünyanın ilk güzellik yarışmasına ev sahipliği yaptığı sanılan antik kentte Roma şehrinin efsanevi kurucusu Aeneas gemiler inşa ediyormuş.
Adatepe Köyü
Adatepe Köyü‘nde Türklerle Rumlar beraber yaşamışlar. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra yapılan mübadele sonucunda Rumlar Yunanistan’a gitmiş, boşalan yerlere de Midilli ve Girit’ten gelen Türkler yerleştirilmiş. 1950 yılından sonra parti kavgası nedeniyle köy boşaltılmaya başlamış. Yarı nüfusu köyü terk etmiş. 1960’lardan sonra köyde çok az nüfus kalması sonucu mevcut evler bakımsızlıktan yıkılmaya başlamış. Kalan yerler de genellikle ağıl ve ahır olarak kullanılmış. Köy 1989 yılından beri SİT alanı.
Köye giderken Zeytinyağı Müzesi’ni görmenizi öneririm. 2001 yılında açılan bu müzede bölgedeki köylerden toplanan zeytin, zeytinyağı ve sabun üretimine ilişkin presler, taşıma saklama toplama aletleri sergileniyor. Bir de Zeus Altarı’nı unutmayalım. Zeus Altarı’nın bulunduğu tepe İlyada Destanı’nda da bahsedilen, Zeus’un Truva Savaşı’nı izlediği tepe.
Yeşilyurt Köyü
Rum, Yörük ve Türkmenler’in birlikte yaşadığı, daha sonra mübadele nedeniyle Rumlar tarafından terk edilen Yeşilyurt Köyü günümüzde oldukça turistik.
Çamlıbel Köyü
Çamlıbel yeşil bir vadiden Edremit Körfezi’ne uzanan uçsuz bucaksız manzarası ile çok güzel bir köy. Son dönemlerde adı parlayan Çamlıbel‘de değerli sanatçılarımızdan rahmetli Tuncel Kurtiz’in eşi ve kayınbiraderinin işlettiği Zeytinbağı Otel‘de konaklayabilirsiniz.
Tahtakuşlar Köyü
Bir Türkmen köyü olan Tahtakuşlar Köyü‘nden şaman köyü diye de bahsediliyor. Tuncel Kurtiz vefat edince buraya gömülmek istiyormuş, ama ailesi Çamlıbel’de karar kılmış. Köyün en önemli özelliği Alibey Kudar isimli bir öğretmen tarafından kurulan ve dünya çapında birçok ödül alan Etnografya Müzesi. Müzede eski Türk boylarının kültürleriyle ilgili hikâyeler, Orta Asya’dan göç etmelerinden bugüne kadar geçirdikleri sosyolojik evrim anlatılıyor.
Kavlaklar Köyü
Kavlaklar bölgenin en güzel köylerinden birisi.
Kızılkeçili Köyü
Kızılkeçili Orta Asya’dan gelen Kayı boyunun Kızılkeçili kavminin yerleştiği bir köy. Kuruluşu 1400’lü yıllara dayanan köy zeytin, incir, fıstık çamı ağaçları ve artık simgesi haline gelen 860+ yaşındaki anıt çınar ağacı ile süslü.
Kazdağları otelleri
Bölgede çok sayıda konaklama tesisi var. Ben kendim gidip kaldıklarımı sizin için listeledim.
Kazdağı Sağlıklı Yaşam Köyü
Kazdağı Sağlıklı Yaşam Köyü 12.000 m² arsa üzerinde hiç bir zeytin ağacına zarar vermeden yapılan 13 ahşap bungalow evden oluşuyor. Tamamen doğal bir yaşamı deneyimlemeniz için kurulan tesis, restoranında da organik ürünlerle güzel lezzetleri tatmanızı sağlıyor. Kazdağı Sağlıklı Yaşam Köyü‘nü bir sonraki yazımda daha detaylı anlatacağım.
Kervan Tatil Köyü
Altınoluk bölgesinin en özel kumsalına sahip olan Kervan Tatil Köyü 40 adet bungalow evden oluşuyor. Yarım pansiyon hizmet veren tesis, toplantı ve özel organizasyonlarda da keyifli bir ortam sunuyor.
Kazdağları ülkemizin en değerli hazinelerinden birisi. Bilinçlenelim, sahip çıkalım, torunlarımızdan emanet aldığımız ormanları onlara bozulmadan bırakalım.
Yorum
2 YorumÇiçek
Kas 17, 2019İyiki seninle gelip o güzellikleri seninle görmüşüm.
Sen de çok güzel anlatmışsın yavrum. Tebrikler.
yaprakgurdal
Kas 18, 2019Çok sağol annecim. İyi ki geldin benimle. Kocaman öpüyorum seni.