Deniz-kum-güneş tatili seven yazlıkçılar için özellikle upuzun Altınkum plajıyla oldukça gözde olan Aydın’ın turistik ilçesi Didim, ailemle birlikte birkaç yazımızı geçirdiğimiz bir ilçe. Ancak benim gözümde Didim’in en önemli özelliklerinden birinin ne olduğunu soracak olursanız, yakınındaki Didyma-Milet (Miletos)-Priene üçlüsü olduğunu söyleyebilirim. Bu yazımdaysa UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici listesinde bulunan Priene Antik Kenti’nden bahsedeceğim.
Priene’nin kelime anlamı “Hisar Yurdu”. Kentte ilk yerleşimin nerede olduğu tam olarak bilinmiyor. Ancak M.Ö 350 yılı civarında bugünkü yerinde yani Dilek Yarımadası’nın güney eteklerinde yeniden kurulduğu söyleniyor. 370 metre yükseklikte sarp bir kaya üzerine kurulması dönemindeki saldırılara karşı koymakta avantaj sağlamış. Miletli ünlü şehirci-mimar Hippodamos’un kendi adıyla anılan Hippodamos planına göre yeniden inşa ettiği kent, bu plan doğrultusunda birbirine paralel ve dik sokaklardan oluşan ızgara tipi bir şehircilik anlayışıyla kurulmuş.
Kentin bilinen iki büyük limanı varmış. Güneyinde yer alan Naulochos Limanı en büyüğü imiş.
Priene tarihte 12 İyon kentinden biriymiş. Bu kentlerin (Milet (Miletos), Priene, Myus, Efes, Kolophon, Erythrai, Klazomenai, Foça, Samos, Kios, Teos, Lebedos) meydana getirdikleri dini ve siyasi birliğin toplantı merkezi olan Panionion, Priene’nin sınırları içinde kalıyormuş. Buradaki törenleri Prieneliler yönetiyormuş. Bu da Priene’nin önemini arttırmış.
M.Ö 494 yılında İyon Birliği ile Persler arasında yapılan Lade Deniz Savaşı’nı İyon Birliği’nin kaybetmesinin ardından kent Persler’in eline geçmiş.
Büyük İskender’in M.Ö 334’deki Milet kuşatması sırasında bir süre Priene’de kaldığı düşünülüyor. Zaten nasıl kalmasın ki? Evinin bulunduğu yerden Söke Ovası’na bakarken tarihin bu çok önemli isminin izlediği manzaraya doyulamayacağını siz de ister istemez hissediyorsunuz.
Priene Antik Kenti’ne nasıl gidilir?
İçindekiler
Eğer Aydın‘ın turistik ilçesi Didim‘e tatile gittiyseniz, ilçe merkezine yaklaşık 45 km uzaklıkta yer alan Priene’ye buradan özel aracınızla Didim-Güllübahçe Yolu’nu takip ederek ulaşabilirsiniz. Bölgeye taksi ile gidebilir veya Altınkum’dan ya da merkezden geçen minibüslerle Akköy’ye kadar gelip Akköy’den Balat Birlik minibüsleriyle Priene Antik Kenti’ne devam edebilirsiniz. Söke garajından da Priene’ye direkt minibüs seferleri bulunuyor.
Eğer benim gibi Bodrum’dan gitmeyi planlıyorsanız, kişiye özel turlar düzenleyen Ibex Adventure Club ile iletişime geçip Didyma-Milet (Miletos)-Priene turuna katılabilirsiniz. Ben küçük bir arkadaş grubuyla bu tura katıldım. Hepimiz gezimizden çok mutlu döndük. Özellikle de Priene Antik Kenti’ne bayıldık.
IBEX ADVENTURE CLUB “Kudu Travel Agency”
https://www.ibextravel.com.tr/
+90 (533) 515-3085
✉️ hello@ibextravel.com.tr
Priene’de gezilecek yerler listesi
Tarihin babası Herodot’un “çalışan nehir” olarak tanımladığı Büyük Menderes, zaman içinde taşıdığı alüvyonlarla sahil şeridinin ilerlemesine neden olmuş. Antik çağlarda Latmos Körfezi’nin ağzında bir sahil kenti olan Priene Antik Kenti de bu sebeple zamanla denizden oldukça içeride kalmış. Latmos Körfezi ise Bafa Gölü’ne dönüşmüş. Yani bugün Priene’yi gezerken bir liman kenti görmeyi beklemeyin.
Priene Antik Kenti hiç bir zaman Milet (Miletos) kadar zengin olmasa da arkeolojide Helenistik çağın en güzel kentlerinden biri olarak biliniyor. Kentin gerçekten de olağanüstü güzel ve etkileyici bir havası var. Tepe bir noktada, çam ağaçları arasında konumlanan kente gelip de etkilenmeden dönmeniz olası bile değil. Büyük bir keyifle geziyor, hayranlığınızı gizleyemiyorsunuz.
Şimdi gelin, Priene Antik Kenti gezilecek yerler listesine bir bakalım.
Tiyatro
5.000 kişilik kapasiteye sahip olan tiyatro, M.Ö 350 yılında inşa edilmiş. Helenistik dönemin en iyi örneklerinden birisi sayılıyor.
Demeter Tapınağı
Şehir kurulurken yapılan Demeter Tapınağı, Doğurganlık Tanrıçası Demeter’e ithaf edilmiş. Tapınak Akropol’ün dik yamaçlarının altında bir teras üzerine kurulu.
Athena Polias Tapınağı
Athena Polias Tapınağı şehrin batı yarısındaki kentin en hâkim yerine Tanrıça Athena için kurulmuş. Önünde Athena’nın altın ve fildişinden yapılan heykeli bulunan tapınak sunağının günümüzde sadece bir bölümü ayakta. Tapınağın mimarı olan Pytheos, dünyanın yedi harikası ya da diğer adıyla antik dönemin yedi harikasından biri olan Mausoleum’un (tepesindeki 4 atlı arabayı yaptığı düşünülüyor) ve Didyma Apollon Tapınağı’nın mimarı da olmasıyla tanınıyor. Dor düzenini tapınaklar için uygun bulmayan Pytheos, tapınaklarda ideal düzen olarak gördüğü İyon düzenini, sütun kaidelerinde ise Anadolu-İyon tipi tercih etmiş.
Stoa
Agora’nın hemen kuzeyinde M.Ö 2. yüzyılda yapılan bir Kutsal Stoa bulunuyor. Kapadokya Kralı VI. Ariarathes tarafından yaptırılan Stoa’nın ön yüzünde 49 tane Dor sütunu, iç kısımda ise 24 tane İyon sütunu görülüyor.
Agora
Şehir merkezindeki Agora, M.Ö 3. yüzyılda inşa edilmiş. Kentin kalbi burada atmış, dini merasim alayları burada düzenlenmiş. Ortasında Hermes’e adanan bir sunak bulunuyor.
Zeus Tapınağı
Agora’nın doğusunda yer alan Zeus Tapınağı, M.Ö 3. yüzyıla tarihleniyor.
Bouleuterion ve Prytaneion
Bouleuterion ve Prytaneion bir yapı blok oluşturuyor. Bouleterion kent meclisinin toplandığı bina. Ortasında üzeri tanrı büstleri ile süslenmiş bir sunak var. Prytaneion kentin yürütme heyetinin resmi işyeri. Yabancı diplomatlar burada kabul ediliyormuş.
Yukarı Gymnasion ve Roma Hamamı
Burası Helenistik dönemde genç erkeklerin zihinsel ve bedensel eğitimine hizmet etmiş.
Mısır Tapınağı
M.Ö 3 yüzyıldan sonra Akdeniz Havzası’ndaki bir çok kentte görünen bu tapınakların esas nedeni Mısır’daki Ptolemaios Krallığı’nın gün geçtikçe güçlenmesi ve buna bağlı olarak inanışlarının da Akdeniz’in kuzey yakasında tanınmaya başlaması olmuş.
Büyük İskender’in Evi
Büyük İskender’in M.Ö 334’deki Milet kuşatması sırasında bu evde yaşadığı düşünülüyor. Büyük İskender’in Athena Tapınağı için yaptığı yardımlardan dolayı Prieneliler bu evi İskender’e şükranlarını sunabilecekleri ve dua edebilecekleri bir ibadethaneye çevirmişler.
Konut Alanları
Priene’deki evlerde duvarların alt kısımları taştan, geri kalan alanları ise kerpiçtenmiş. Evin caddeye bakan duvarları ise tamamen taştanmış. Evlerde erkeklerin ve kadınların yaşadığı bölümler farklıymış. Erkekler andron denen bölümde yaşarmış. Burası bir kabul odası işlevi görürmüş. Kadınlara ait bölüme ise gynaikon denilirmiş. Bu odanın genellikle üst katta yer aldığı sanılıyor.
Priene Antik Kenti’ne gittiğinizde muhakkak Güllübahçe Günbatımı restorana uğrayıp mezelerin tadına bakın. Bu meyhanede hem Söke Ovası’na nazır manzaraya hayran kalacak hem de leziz yemeklerin tadına doyamayacaksınız.
Priene antik çağlardaki şöhretini günümüzde de fazlasıyla hak ediyor. Biz bayıldık. Eminim siz de çok beğeneceksiniz.
Çok güzel ve aydınlatıcı bir yazı olmuş.
Ellerine sağlık.
Çok teşekkür ederim. Sevgilerimle