Dünyanın en zengin termal kaynaklarına sahip olan Pamukkale; kalp, damar sertliği, tansiyon, romatizma, sinir hastalıkları, deri hastalıkları gibi hastalıkların tedavisi için gelinen bir sağlık merkezi. Binlerce yıldan günümüze dek hayat ve sağlık merkezi olan bölge, tarihi ve doğal zenginliğiyle de ülkemizin en önemli turistik merkezlerinden biri. Doğanın mucizesi Pamukkale, termal kaynakların sunduğu şifayla binlerce yıl insanlığı kucaklamış bir yerleşim. İsminin kelime anlamı “Pamuk Kalesi”. Bu ismi sıcak su kaynaklarının oluşturduğu beyaz kalker çökeltilerinden alıyor. Pamukkale, yanıbaşındaki Hierapolis Antik Kenti’yle birlikte UNESCO Dünya Karma Miras listesinde bulunuyor.
Pamukkale’de gezilecek yerler listesi
İçindekiler
Pamukkale; kristalleşmiş pamuk tarlalarını andıran travertenleri, eşsiz güzellikleri nedeniyle turist akınına uğruyorlar. Burada pamuk gibi bembeyaz travertenler dışında bir de yıllara meydan okuyan Hierapolis Antik Kenti var.
Denizli il sınırları içinde kalan Pamukkale ve Hierapolis Antik Kenti, UNESCO Dünya Karma Miras listesinde bulunuyor.
Hierapolis Antik Kenti
Hierapolis arkeoloji literatüründe “Holy City” yani “Kutsal Kent” olarak adlandırılıyor. Bunun nedeni de kentte bilinen birçok tapınak ve dinsel yapının varlığı.
Bergama Kralı Eumenes II tarafından M.Ö 2. yüzyıl başlarında kurulan kent, Bergama’nın efsanevi kurucusu Telephos’un karısı Amazonlar Kraliçesi Hiera’dan dolayı Hierapolis adını almış. Kent Roma İmparatoru Neron Dönemi’ne kadar (M.S 60) Helenistik kentleşme ilkelerine bağlı kalarak özgün dokusunu korumuş. Neron Dönemi depreminde büyük zarar görünce tamamen yenilenerek tipik bir Roma kenti görünümünü almış. Metal ve taş işlemeciliği, dokuma kumaşları ile ünlü olan kent, Büyük Konstantin döneminde Frigya (Phrygia) bölgesine başkentlik yapmış.
Ayasofya’yı inşa ettiren Bizans İmparatoru Jüstinyen, Hierapolis’teki herkesin pagan geleneklerini bırakması ve Hristiyanlığı seçmesi için piskopos John’u görevlendirmiş. Piskopos John da 80.000 kişinin Hristiyanlığı kabul etmesini sağlamış. Burada 98 kilise ve 12 manastır inşa ettirmiş.
Hierapolis Antik Kenti Yerleşimleri
Antik kentin kuzey ve güney girişi var. Biz kuzey girişinden girip travertenlerin olduğu güney girişine kadar yürüdük. Bu yolun oldukça uzun olduğunu söylemeliyim. Servis araçlarına da binmek mümkün. Ancak o zaman da antik kenti gezme imkânı olmaz. Bence en azından dönüş yolunda bu servis araçlarını değerlendirebilirsiniz.
Antik kentin içindeki yerleşimler ise sırasıyla şöyle:
- Kuzey Nekropolis. Mezarların bulunduğu nekropol alanında lahitler, tümülüsler ve ev tipi mezarlar göze çarpıyor.
- Hamam – Kilise. M.S 3. yüzyılda yapılan hamam, 5. yüzyılda bazilika hâline getirilmiş. Şehrin kuzey girişinde yer alan hamamda temizlenmeden şehre adım atmaya izin verilmiyormuş.
- Şehir dışındaki tiyatro.
- Frontinus Kapısı. M.S 82-83 yıllarında yapılan kapı, İmparator Domitian’a ithaf edilmiş.
- Umumi tuvalet.
- Triton Çeşmesi. Mitolojiye göre Deniz Tanrısı Poseidon ile Tanrıça Amphitrite’nin oğlu Triton’dur. Triton’un isminin verildiği çeşme ise Hierapolis’teki 2 büyük anıtsal çeşmeden birisi.
- Agora. Hierapolis ticaret agorası, Küçük Asya’nın en geniş agoraları arasında sayılıyor.
- Frontinus Caddesi. Kentin ana caddesi 14 m genişliğe sahip. Ticaretin önemli olduğu kentte dükkânlar ve evler caddenin her iki kenarında bulunurmuş. Caddenin ortasından da üzeri monolit taşlarla örtülü kanalizasyon sistemi geçiyor.
Hierapolis Antik Kenti Yerleşimleri
- Tapınak Çeşmesi.
- Plutonyum (Cehennem Kapısı). Cehennem kapısı ismi içinden termal suların ve kendisini yaklaşan canlıların ölümüne neden olan gazın (karbondioksit) çıktığı bir mağaranın mevcudiyetinden geliyor. Bu özelliğinden dolayı mağara, Tanrı Pluton ve eşi Kore-Persophone’nin hüküm sürdüğü yer altı dünyasının girişi olarak kabul edilmiş.
- Tiyatro. İmparator Septimius Severus zamanında M.S 3. yüzyılda inşa edilen tiyatro, benim gözümde Hierapolis Antik Kenti’nin en etkileyici yeri. Akustik düzeni ve 15.000 kişi kapasitesi ile büyüleyici olan tiyatronun podyumunda Apollon ve Artemis’e adanan bezeli kornişler var.
- Büyük Hamam. Hamam kompleksinin kalıntıları M.S 2. yüzyıla tarihleniyor.
- Gymnasium. M.S 1. yüzyılda yapıldığı sanılıyor.
- Güney Roma Kapısı. M.S 4. yüzyıl yapımı olan kapı traverten blokların ve mermerin uyumunu sergiliyor.
- Aziz Philippe Martyrion. Hierapolis hem Pagan dönemlerinde hem de Hristiyanlık döneminde kutsal bir kent sayılmış. Bunun nedeni de M.S 80 yıllarında Hristiyanlığı yaymak için Hierapolis’e gelen Aziz Philippus’un burada çarmıha gerilerek öldürülmüş olması. M.S 4. yüzyılda Hristiyanlık resmen kabul edildikten sonra Hz. İsa’nın 12 havarisinden birisi olan Aziz Philippus adına öldürüldüğü yerde bir şehitlik yapılmış.
Kleopatra Havuzu (Antik Havuz)
Antik çağlardan günümüze kadar şifa veren bir yer olarak bilinen ve Kleopatra’nın yüzdüğü rivayet edilen havuzda binlerce yıllık tarihin içinde yüzmek mümkün. Antik sütunların içindeki 35 °C termal suda yüzmek için ücret ödemek gerekiyor. Ancak havuzun bulunduğu alana girip ücretsiz fotoğraf çekebiliyorsunuz.
Hierapolis Arkeoloji Müzesi
Hierapolis ve Laodikeia arkeolojik kazılarında bulunan eserler bu müzede sergileniyor. Müzede kütüphane, gymnasium ve Hierapolis’in en büyük yapılarından birisi olan Roma hamamını görebiliyorsunuz.
Pamukkale Travertenleri
Pamukkale’de sıcaklığı 35-100 °C arasında değişen 17 tane termal su kaynağı var. Bu kaynaklardan çıkan 35,6 °C sıcaklığındaki içinde yüksek miktarda kalsiyum hidro karbonat bulunan su, havadaki oksijen ile temas edince karbondiyoksit ve karbonmonoksit uçuyor, kalsiyum karbonat çökeliyor ve travertenler oluşuyor. Çökelmekte olan kalsiyum karbonat başlangıçta yumuşak bir hâlde bulunuyor ve zaman içinde sertleşerek traverten oluyor. Ancak ne yazık ki üzerinde henüz sertleşmeden gezilmesi henüz yumuşak hâldeki kalsiyum karbonatların ezilmesine ve dağılmasına sebep oluyor. Bu nedenle bölgede kontrolün sağlanması oldukça önemli.
Kristalleşmiş pamuk tarlalarını andıran travertenler, eşsiz güzellikleri nedeniyle turist akınına uğruyor. Ben de ayakkabılarımı çıkarıp travertenlerin arasında yürüdüm. Yer yer sıcak olan kaynak sularını ve çamurları yüzüme sürdüm. Ne yazık ki buradaki çamurları pet şişelere doldurup yanına alan yerli ve yabancı turistleri de gördüm. Bu doğa harikası zenginliği yeterince koruyamadığımız düşüncesi de beni oldukça üzdü.
Tarihi ve doğal zenginliğiyle ülkemizin en önemli turistik merkezlerinden birisi olan Pamukkale’yi umarım koruyabilir ve daha binlerce yıl yaşatabiliriz…
Buraları tekrar sizin objektifinden ve farklı açılardan görmek güzel.
Çok teşekkür ederim. Beğenmenize çok sevindim.
Pamukkale denildiğinde ilk aklımıza gelen Pamukkale Travertenleri gelmektedir. Oysa Pamukkale tarihi ve doğal özellikleri bakımından önemli ilçelerimizden biridir. Pamukkale ilçesinde Pamukkale travertenlerine yakın birçok Pamukkale oteli bulunmaktadır.
Sadece travertenler değil, Hieropolis antik kenti de çok değerli. Bölgeye gelince termal bir otelde kalmak da iyi bir tercih olur.