Afrika’nın ortasında, Kenya’nın balta girmemiş ormanlarındayım. Buranın bahsi geçince benim aklıma gelen en önemli yer ise hem en ünlü kabilesi Masailer’i görebileceğim hem de yaban hayatını doya doya izleyebileceğim Masai Mara (Maasai Mara) parkı. Masai Mara yerel dilde benekli bölge anlamına geliyor. Burası Kenya seyahatinde gelinmesi gereken en önemli park. Hele ki Büyük Göç zamanı geldiyseniz burada göreceğiniz hayvan çeşidine ve sayısına inanamayacaksınız. Nairobi’den gidiş dönüş zamanını hesaba katarsanız buraya en az 3 gün ayırmanız gerektiğini de söylemeliyim.

Büyük Göç dönemiyle ilgili de hemen şunu belirteyim: Büyük Göç döneminde yani temmuz-ağustos aylarında buraya gelirseniz çok yoğun bir kalabalıkla karşılaşacak, hayvanları görmek için de safari arabaları içinde sürekli sıraya girmek durumunda kalacaksınız. O yüzden tercihinizi iyi yapın. Ya kalabalık dönemde gelip bu eşsiz olaya tanık olun ya da sakin dönemde gelip yine çok sayıda hayvanı rahat rahat izleyin.

Masai Mara’ya nasıl gidilir?

Şimdi gelelim işin heyecanlı kısmına: Yol! Otobandan Masai Mara’ya ayrılan yola girdiğimizde rehberimiz Ambrose bize yol boyunca ücretsiz masaj ve makyaj hizmeti vereceğini söyledi. Ne demek istediğini ise birazdan gayet net anlayacaktık.

70 km boyunca devam eden yol, yol değil âdeta roller-coasterdı. Topraklar tüm mm²’mize yapışırken bir yandan da kocaman çukurlar nedeniyle zıplayıp duruyorduk. Burası kesinlikle gezdiğim ülkelerdeki en dandik yoldu ama ben çok eğlendim o ayrı :-) . Yüzüme yapışan tozlar da gerçekten çok özel bir Afrika makyajı oldu :-) .

Çoğu kişi bu yolu araçla gitmeyip uçakla gidiyor. Ancak onlar asıl eğlenceyi kaçırıyorlar :-) .

Masailer yolu bastı!

Parka yaklaştığımızda yolun bir kısmı Masailer tarafından kapatılmıştı. Devam edebilmemiz için 10 $ istiyorlardı. Ambrose ise bu parayı vermemekte kararlıydı. Çünkü eğer verirsek Masailer buna alışacak ve hep yapacaklar, diyordu. Bense ilk kez Masai gördüğüm için heyecanlıydım. Bir Masai kadınının istediği 200 Şilin (2 $) yi kendisi için, 100 Şilini de çocuğu için vererek onlarla fotoğraf çektirdim.

Masai Mara – Masailer

Etrafta para ve şeker isteyen bir sürü çocuk vardı. Çocuklara yanımda getirdiğim kıyafetlerden ve çikolatalardan vermek istedim ama Ambrose ona da izin vermedi. Eğer alışırlarsa hep arabaları durdurup böyle şeyler isterler. Bu da tehlike oluşturur, dedi. Çocuklar için getirdiklerini Masai Köyü’nde dağıtırsın, diye de ekledi.

Sonra oradan ayrılıp farklı bir yoldan Masai Mara’ya gitmek üzere yola çıktık. Masailer de böylece durdurduğu hiçbir safari arabasından para alamamış oldu.

Masai Mara National Reserve

Masai Mara safari

Parka gelince 2 saat gezdik. Bu kısacık sürede bile yaban hayatını çok yoğun görme şansı elde ettik. 1.510 km²’lik bu park hayvanlar âleminin özgürce yaşayıp biz insanoğlunun da onları doğal ortamında görmesi için tam bir harika.

Masai Mara

Safari boyunca Ambrose diğer rehberlerle sürekli telsizle konuştu. Bir hayvanı bulan rehber böylelikle diğerlerine hayvanın yerini haber veriyordu. Safarimiz hep telsiz sesiyle geçti. Sistem mükemmel işliyor ve her katılımcı her hayvanı görebiliyordu.

Masai Mara

Parkta yer yer hayvan iskeletleri vardı. Doğanın döngüsü içinde bazı hayvanlar diğerlerini yiyerek besleniyor, geriye de tabii ki iskeletler kalıyordu. Bulunan iyi durumdaki bazı kafatasları da parkın içindeki kamp alanlarını ve daha lüks konaklama yerleri olan lodge’ları süslüyordu. (Burada hemen Şems-i Tebrizi’nin sözlerini anayım: Hayat bu, bir bakarsın her şey bir anda son bulur. Hayat bu, son dediğin an her şey yeniden can bulur.)

Masai Mara

Masai Mara konaklama

Hemen anti parantez bu lodge’ların bazılarının kendilerine özel helikopter pisti olduğunu ve bunlara sadece helikopterle ulaşıldığını da söyleyim. Ne kadar pahalı ve lüks olduklarını hayal bile etmek zor. Öyle değil mi?

Masai Mara

Masai Mara’da safari sonrasında akşam konaklayacağımız Manyatta Camp’a gittik. Grupta bir tek bende yılan korkusu vardı. Herkese de bu yüzden alay konusu oldum :-) . Odayı paylaştığım Avustralyalı Amber beni yılanlardan korumasa da odada birinin olması bile beni bir şekilde rahatlattı :-) .

Kamp alanı lüksten uzak, doğanın içinde bir yerdi. Çadırların içi gayet büyüktü, yataklar rahattı. Benim için en önemlisi de içinde tuvalet/duş olmasıydı. Akşam belli bir saatten sonra çadırdan çıkmak yasak olduğu için tuvalet/duşlu çadırda kalmak benim açımdan ekstra önemli oluyordu. Su ve elektrik 22.00-6.00 arasında kesikti. Jeneratör de çalışmayınca akşamları yaban hayatın sesinden başka birşey duyulmuyordu.

Manyatta Camp – Maasai Mara

Gece doğanın sesleri içinde uyudum. Ertesi sabah da bütün günümüzü geçirmek üzere yine Masai Mara’ya gittik. Ne de olsa Büyük Beş bizi bekliyordu.

Masai Mara

Büyük Beş

Hayvanların asla saldırgan olmayışı beni safaride en çok etkileyen şey olmuştu. Çitanın bile yaklaşık 2 metre yanına yaklaştık. Hayvanı rahatsız etmiş olacağız ki bizim yüzümüze bile bakmaya tenezzül etmeden kalktı, başka yere gidip yattı. Bir zebrayı yeni doğmuş bebeğiyle gördük. Plasenta hâlâ bebeğin üzerindeydi! Çok zor görülen siyah gergedanın haberini aldığımızda tam gaz oraya yetiştik. Uzaktan da olsa bu muhteşem hayvanı fotoğrafladık.

Masai Mara

Bu koskoca alanın sadece ve sadece yaban hayatına ayrılmış olması gerçekten muhteşemdi! İnsana betonlar arasında aslında ne kadar boş yaşadığını düşündürtüyordu Afrika!

Masai Mara

Masai Kabilesi

Bölgedeki üçüncü günümüzü de Masai Köyü’ne ayırdık. Masai Mara’ya gelince mutlaka Afrika’nın en bilinen kabilelerinden biri olan Masailer’in yaşadığı köylerden birisini ziyaret etmeli ve onların ilkel koşullarına tanıklık etmelisiniz.

Masai Mara ve Masai kabilesi

Afrika’da herşey büyüleyici bir bütünlük içinde! İnsan kendisini burada köklerinin geldiği yerde bir garip hissediyor. Doğal çevreden uzak, yapay ortamlarda yaşadığımız hayatlar asıl anlamını yaban ortamında milyonlarca yıldır var olan bir manzaraya bakarken buluyor…

Keşfetmeniz dileğiyle…