4 yıldır profesyonel gezginim. Bugüne kadar 70’e yakın ülke, 400’ün üzerinde şehir gezdim, gördüm. Bunun yanında bu coğrafyalarda rastlayabileceğiniz onlarca hayvanı tanıdım. Kimi korkutucu, kimi komik, kimi hep hatırlanasıydı. Bu seyahatlerimdeki fotoğraflarıma göz atarken fark ettim ki bir hayvanat bahçesinde göremeyeceğiniz kadar çok sayıda hayvan cinsiyle yakınlaşmışım. O zaman ister misiniz birlikte hayvanların izinden dünya turu yapalım?
Yeryüzünde hayvan izleri
4 Ekim, her yıl Hayvanları Koruma Günü olarak kutlanıyor. Peki biz insanoğlu olarak hayvanlara nasıl davranıyoruz? Değişik ülkelere seyahat ettiğimizde hangi hayvanları görüyoruz? Hayvanlara davranışlarımız farklı kültürlerde değişiyor mu?
Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP)
Hayvan haklarını savunanlar elele vermiş, hayvanların sesi olmaya çalışıyor. Ben de bir hayvansever olarak naçizane fikirlerimi burada yazmak istedim.
Öncelikle şu bir gerçek: Dünyanın en cani yaratığı, biz insanoğlundan başkası değil. Hırs, öfke, sadizm, vahşet, ego, adına ne derseniz deyin, kendimize yapılmasını istemediğimiz herşeyi savunmasız canlılara yapıyoruz. Gücümüzü onlar üzerinde gösteriyor, bundan da tuhaf bir şekilde zevk alıyoruz.
Bir de madalyonun diğer yüzü var. Hayvanlar bazı kültürlerde yokluktan ya da yüzyıllardır süre gelen alışkanlıklardan ötürü yük ya da insan taşıma amaçlı kullanılıyor. At, deve, eşek, katır, fil, insanların kendisini ya da eşyalarını sırtlanıyor. Hindistan’da inek kutsalken, Orta Asya’da çocuklar atları ile birlikte büyüyor, sonra da o atı kesip yiyor. Peki doğru olan ne?
Evet ben bir hayvanseverim, ama bu yazıyı yazarken amacım herhangi bir kültürü eleştirmek değil. Benim karşı olduğum tek şey var: Keyif ve zevk uğruna hayvanlara işkence etmek! Sirklerde hayvanlara eziyet ederek şov yaptırtmak, boğa güreşlerinde gözünüzün önünde boğanın öldürülüşünü izlemek asla bana göre değil, ama çölü deveyle geçiyorlarsa, at binip sürülerini otlatıyorlarsa, fillerle taşımacılık yapıyorlarsa, o hayvanlara işkence etmeyip güzel bakım yaptıkları sürece buna da saygı duyuyorum. Sonuçta her kültürün gerçeklerini, oranın coğrafi ve ekonomik koşullarına göre değerlendirmek gerekiyor.
Dünyadan hayvanlar alemi
Bu yazımda gezdiğim yerlerdeki hayvanlarla çekilmiş fotoğraflarımı derledim. Siz de seyahat ettiğim ülkelerde hangi hayvanları gördüm, hangileriyle yakınlaştım, hangilerini okşadım, görmek ister misiniz?
Napolyon balığı
Dalgıç arkadaşlarım bilirler. Mısır, dünya üzerinde dalış yapılacak en güzel yerlerden biridir. Napolyon balığı da su altında nadir görülen balıklardan birisi. İşte bu fotoğraftaki yakışıklı da Mısır’da dalış sırasında yakınlaştığım koca dudaklı bir napolyon balığı.
Dev Kaplumbağa
Tanzanya’nın cennet Zanzibar adasında yaklaşık 100 tane dev kara kaplumbağası var. Bu kaplumbağaların bazıları da tam 300 yaşında! 300 yaşında yaşayan bir tarihe dokunmak ise oldukça etkileyici.
Aslan
Tanzanya‘da safari yaparken aslan görmek olağan. Eminim siz de gün boyu belgesel izlerken ormanların kralını görmüş kadar olmuşsunuzdur. Ama aslanla selfie çekilmek, bir çok insana hayatı boyunca nasip olmayacak bir şans. Ürkütücü olan bu anın hatırası ise unutulmaz.
Zürafa
Kenya‘nın başkenti Nairobi’de, soyları yok olma tehlikesi altında olan Rothschild cinsi zürafaları korumak amacıyla Giraffe Center kurulmuş. Yetiştirdikleri zürafaları belli bir yaşa geldiklerinde ülkedeki ulusal parklara gönderiyorlar. Burada zürafaları ellerinizle besleyebiliyorsunuz. Aman dikkat, şirinliklerine bakıp aldanmayın! Yemler bitince kocaman dişlerini geçirerek sizin de elinizi ısırabilirler. Benden kalan, bu fotoğrafın acı hatırası.
Pelikan
Pelikana neredeyse dünyanın her yerinde rastlayabilirsiniz, ama bu kadar yakınlaşabileceğiniz ender yerlerden bir tanesi Namibya‘nın Swakopmund şehridir. Burada balina seyir turuna katılırsanız pelikanlarla birlikte seyahat edebilir, hatta kadehinizi onların şerefine kaldırabilirsiniz.
Fok
Namibya‘daki Cape Cross Seal Reserve, fokların dünyadaki en büyük üreme yeri. Yalnız burada inanılmaz kötü ve ağır bir koku var. Bu kokunun sahibi, televizyonda izlerken şirinlikleriyle her daim insanların sempatisini kazanmış foktan başkası değil. Bu sevimli hayvana bu kadar yakın olmak, hatta dokunup sevebilmek güzeldi, ama duş aldıktan sonra bile kokudan kurtulamadığımı itiraf ediyorum!
Kartal
Gökyüzünün tartışmasız kralı kartal, bir çok insanın hayatı boyunca görmediği bir canlı türü. Hayranlık ve gücün sembolü. Kazakistan için de öyle. Burada küçükken insanlar tarafından vahşi ortamlarından alınıp avlanmak amacıyla beslenen kartallar var. Kazakistan’da bu kartalları elinize alabilirsiniz. Bir kuş kadar sevimli olmasalar da onlar için atfedilen güç sembolüne yakından tanık olur, kanatlarını açtıklarında kendinizi onların yanında küçücük ve savunmasız hissedebilirsiniz.
İnek
Hani bizim iştahla tabaklarımızı süslese de 1.2 milyar nüfusu ile Hindistan için inek farklı bir yere sahip. Hindistan’da budistler tarafından kutsal sayılan hayvan, tapınılacak bir canlı. Yola çıktılarsa sabırla geçmelerini bekleyecek, önceliği her zaman onlara vereceksiniz. Hindistan’a yolunuz düşerse sakın ha inekler konusunda şaka yapmayın.
Deve
Deve denince akla ilk olarak Arap ülkeleri ve Sahra Çölü gelebilir, ama dünyanın her yerinde çölleri geçmek için en önemli detay, devedir. Onlar bu coğrafyalar için bir hayvandan çok daha fazlasını ifade eder. Bu zorlu çölleri bugünkü teknolojiyle bile aşmak mümkün değilken deve can kurtarıcıdır. Hindistan’ın Jaisalmer çölünü aşmak için de yine deve kullanılır.
Fil
Tayland için fil, sadece dev bir hayvan değildir. Tapınılmaz, ama Hindistan’da inek neyse Tayland’da da fil o kadar önemlidir. Bugün ülkeye turist olarak gidenler, özel safari turlarında bu yumuşak huylu, sevecen dev hayvanın üzerinde seyahat ederler. Tur sonunda onları elleriyle yıkarlar.
Hemşire Köpekbalığı
Maldivler‘de hemşire köpekbalıklarına sarılarak dalış yapabileceğinizi biliyor musunuz? Köpekbalığına korkuyla sarılmış fotoğrafımı görünce herkes benim kadar korkuyor, ama bu hayvanlar sanılanın aksine tehlikesiz, uysal ve de fazlaca da sırnaşıklar. Tek korkutucu yanları azıcık (!) iri olmaları.
Arı
Vietnam‘da Mekong Bölgesi’ne gittiğinizde arı kovanını tutma şansınız var. Korkmayın, yeterince terbiyeliler, sokmuyorlar. En az balları kadar tatlılar.
Sapan kuyruk köpekbalığı
Sanıldığı gibi köpekbalıklarının tamamı saldırgan ve tehlikeli değildir. Filipinler’in Malapascua Adası’ndaki sapan kuyruk köpekbalığı da bu türün zararsız olanlarından. Aşağıdaki fotoğrafta olduğu gibi sadece bu şekilde yaklaşabildiğim büyük beyaz ise bu türün en tehlikelisi. Sapan kuyruk, amcası büyük beyazın yanında süt dökmüş kedi gibi kalır.
Anemon Balığı
Evet, adı gibi komik bir balıkla karşı karşıyasınız. Animasyon filmlerinin başrol oyuncusu anemon balığı, ya da nam-ı diğer palyaço balığı, sizinle karşılaştığı anda gidip gelip komiklik yapan bir balık. Maskeme çarptı, elime çarptı, neyse ki cüssesi küçüktü. Filipinler’in Malapascua Adası’nda kayıp balık Nemo’nun akrabalarıyla yaptığım dalışı unutmam mümkün değil.
Geyik
Kanada‘da sokaklar sincap ve rakundan geçilmez. Sizin sevimli sandığınız bu hayvanlar, orada yaşayanların evlerinin çatısından girip tavan arasında çoluk çocuğa karışarak Kanadalılar’ın başına sıkı çorap örebiliyor. Şehir dışındaki eyalet parkları ise geyik ve onun boynuzlu akrabası moose ile dolu. Bu parklarda biraz ileriye giderek geyikleri havuçla besleyebiliyorsunuz.
Timsah
İşte her gün yapılmayacak bir aktivite daha! Eğer ABD’nin Miami kentindeki Everglades Parkı’na giderseniz timsahlara 1-2 metreye kadar yaklaşabilirsiniz. Zaten daha fazlasına da gerek olduğunu düşünmüyorum, oldukça ürkütücüler.
Vatoz
Su altındaki en tehlikeli canlılardan birisi vatozdur. Bir kuş gibi kanat çırparak su altında adeta uçar. Ne enteresandır ki bu tehlikeli canlıya yaklaşmak Cayman Adaları‘nın Stingray City adındaki dalış noktasında mümkün. Fotoğrafta bu yakınlaşma anından bir görüntü yer alıyor. Buradan bakıldığında masumane görünebilir, ancak fotoğraftaki görüntü, bu canlı ile yaşayabileceğiniz en tehlikeli andır. Belgeselleriyle dünya çapında ün kazanan timsah avcısı lakaplı Steve Irwin’in Avustralya’daki Büyük Mercan Kayalıkları’nda su altı belgeseli çekerken vatoz balığının zehirli kuyruğunun kalbine saplanması ile öldüğünü hatırlatayım.

Kaplumbağa
Deniz kaplumbağalarının Akdeniz’de en büyük yuvalanma ve üreme noktası Kıbrıs Adası’dır. Türkiye sahillerinde de en çok Dalyan civarında görülürler. Onlarla birlikte denizde yüzmek ise herkese nasip olacak bir durum değildir. Bu fotoğrafta da işte o ender anlardan birini yaşıyor, Cayman Adaları‘nda kaplumbağalarla birlikte dalıyorum.

Lama
Peru‘nun güzelim hayvanları lamalar, hem Cusco’da, hem Machu Picchu’da mutlaka karşınıza çıkıyor. Bakmayın böyle bakıştığımıza, her an yüzüme tükürebilirdi.
Eşek
Kuzey Kıbrıs‘ın Karpaz bölgesinde yaşayan eşekleri farklı kılan, dünyadaki tek yabani eşek popülasyonuna sahip olmaları. Dipkarpaz Milli Parkı’nda yaşayan bu eşekler için yabani dense de, milli parkın girişinde onları ellerinizle besleyebiliyorsunuz.
At
İnsanoğlunun ilk evcilleştirdiği hayvanlar arasında yer alan atlar, bilindiği gibi sadece binek hayvanı olarak kullanılmazlar. Bu asil hayvanlar, bugün hâlâ Orta Asya’da önemini korumaktadır. Eğer siz şimdiye dek at binmediyseniz, ülkemizin cennet köşelerinden biri olan Kapadokya‘da bunu denemenizi öneririm.
Kedi
Ülkemizde sokaklarımız evsiz kedilerle dolu. Oysa Avrupa ve Kuzey Amerika’da bu canlıları sokakta göremezsiniz. Onlar aileden biri gibidir.
Köpek
Kedi için söylediklerimin aynısı köpekler için de geçerli. Onlar Avrupa ve Kuzey Amerika’da bizde olduğu gibi sahipsiz değiller. Aksine özenle bakılıyorlar.
Unutmayalım ki bu dünya sadece bizim değil! Biz, bu küçük dünyamızı hem hayvanlarla, hem bitkilerle paylaşıyoruz. Bizim diğer canlılardan tek farkımız, gücümüzün onlardan daha fazla olması. Ancak güçlüyüz diye de bizim başka canlılara eziyet etmeye hiç mi hiç hakkımız yok. Zaten dünyamız, hep birlikte çok daha güzel.
Yorumlar
2 YorumlarÇiçek
Kas 14, 2018Çok ilginç bir yazı olmuş. Tebrik ederim
yaprakgurdal
Kas 14, 2018Çok sağol annecim. Dünya üzerindeki hayvanlarla deneyimlerimi aktarmaya çalıştım. Beğendiysen ne mutlu bana.