Hindistan’da Rajasthan eyaletinin merkezi olan ve “Zafer Kenti” anlamına gelen Jaipur (Caypur), pembe renkli taşlardan yapılmış olması nedeniyle Pink City yani Pembe Şehir olarak da biliniyor. Jaipur şehri UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunuyor, zanaat & halk sanatları dalında da UNESCO yaratıcı şehirler ağına dâhil. Şehirdeki Jantar Mantar, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunuyor. Rajasthan eyaletindeki Tepe Kaleleri (Chittorgarh, Kumbhalgarh, Sawai Madhopur, Jhalawar, Jaipur, Jaisalmer), UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunuyor. Bu kaleler içinde Jaipur Kalesi de var.
Görkemli bir mimari yapıya sahip olan kentin ismi kurucusu Mihrace II. Jai Singh’ten geliyor. 1699 – 1744 yılları arasında yaşayan mihrace, devlet işlerinin yanında astronomi ile de ilgilenmiş ve bu alanda çeşitli eserler yaratmış.
Şehrin rengiyle anılma hikâyesi de enteresan. Mihrace Ram Sing, şehri ziyarete gelen Galler Prensi Edward’ı karşılamak için misafirperverliğinin bir simgesi olarak bütün binaları pembeye boyatmış. Sonra da yapılacak tüm binalar pembe olacak diye yasa çıkarmış. O günlerden bugüne de pembe bir şehir ulaşmış.
Jaipur’da gezilecek yerler listesi
İçindekiler
Hindistan‘ın Rajasthan eyaletinde Fatehpur Sikri‘den Jaipur’a geldik. Şehre girer girmez bizi alışveriş merkezleri, beyaz eşya mağazaları, modern giyim mağazaları, spor salonları karşıladı. Hindistan’ın diğer şehirleriyle karşılaştırıldığında burası zengin olmalı. Bizse bunları gördüğümüz için şaşkınlık içindeyiz. Gezimiz tüm enteresanlığıyla devam ediyor.
Otelimiz şimdiye kadar kaldıklarımız içinde en modern görüneni. Ama temizlik açısından da en kötü durumda olanı. Getirdiğimiz çarşaf ve havlular burada işe yaradı. İyi ki kampa gider gibi hazırlıklı gelmişiz.
Eğer şehrin lüks yönünü keşfetmek isterseniz, tarihi miras otellerine en azından yemek yemek için gelmenizi öneririm. Rambagh Palace bu saray-otellerin en lüks ve en pahalılarından biri. Sırf bahçesinde dolaşmak bile insana huzur veriyor.
Önereceğim bir diğer otel Jai Mahal Palace olacak.
Diggi Palace’ı da listenize alabilirsiniz.
Şimdi gelin, Jaipur gezilecek yerler listemize bir bakalım:
Hawa Mahal (Wind Palace)
İsmi Rüzgârlar Sarayı veya Esintili Saray anlamına gelen Hawa Mahal, kentin en belirgin turistik yapısı. 1799’de Mihrace Pratap Sing tarafından kumtaşından yaptırılmış. Yapının cephesi 953 küçük pencere, balkon ve ince paravan işiyle süslü. Saray hareminin kadınları festival etkinliklerini ve şehrin ana caddesini buradan seyredermiş. Görkemli ön yüzünün arkasında ise pek fazla birşey yok. Yapının ön yüzü 5 katlı gözüküyor ama arkada sadece 2 kat var.
Amber Kalesi
Burası şehrin eski idare merkezi. Jaipur’dan 11 km uzaklıkta bir tepenin yamacına kurulmuş. Yapımı 25 yıl sürmüş ve 1599 yılında Raja Man Singh I döneminde tamamlanmış. Rajput mimarisinin en önemli örneklerinden biri olan kale âdeta Çin Seddi gibi görünüyor. Rajasthan eyaletindeki Tepe Kaleleri (Chittorgarh, Kumbhalgarh, Sawai Madhopur, Jhalawar, Jaipur, Jaisalmer), UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunuyor. Bu kaleler içinde Jaipur Kalesi de var.
Dik bir yokuş tırmanarak ulaşılan kaleye fillerle, yürüyerek ya da 4×4’lerle (farklı bir yoldan) çıkılıyor. Genelde tercih edilen fillere gelince… Her gün yaklaşık 100 kadar fil 1 km uzunluğundaki bu sert ve dik yokuşta 300 kg’dan fazla ağırlık taşıyor: 2 yolcu, fil bakıcısı (mahut) ve ahşap koltuk. Hayvan hakları aktivistleri ise yıllardır turistlerin fillerle Amber Kalesi’ne çıkartılmasına karşı kampanyalar yürütüyorlar. Ancak ne yazık ki az bir başarı sağlayabildiler. Jaipur Turizm Departmanı yolcu sayısını 4’den 2’ye indirdi ve fillerin günlük tırmanış sayısı kış aylarında 5, yaz aylarında 3 ile sınırlandırıldı. Doğasında insan taşımacılığı olmayan fillerin durumuysa içler acısı…
Saray ilk olarak Raja Man Singh tarafından kurulmuş. İlaveler Sawai Jai Singh tarafından yaptırılmış. Sarayın içinde Divan-ı Avam, Divan-ı Has ve kafesli pencereleriyle saray kadınlarının saray içindeki önemli olayları seyredebildikleri Sukh Niwas ve Jai Mandir (Zafer Tapınağı) ve ışıldayan aynaları ile ünlü Şiş Mahal’i görüyorsunuz.
Kaleye girer girmez Hindu tapınağında bir ayine denk geldik. Hindu rahibi bizi kutsadı. Alnımıza şans noktası koydu. Artık hepimiz nirvanaya ermiştik.
Panna Meena Ka Kund
Amber Kalesi’nin hemen yanında 16. yüzyılda inşa edilen sarı renkli bir sarnıç var. Ancak çoğu gezgin bu sarnıcın varlığından habersiz, görmeden dönüyorlar. Panna Meena Ka Kund adı verilen sarnıcın yakınlardaki birçok tapınakta kullanılan suyu toplayabilmek için inşa edildiği sanılıyor. Ayrıca Panna Meena Ka Kund’un serin ortamından ötürü birçok aziz ve ziyaretçi için bir dinlenme yeri olduğunu da biliyoruz.
Birla Mandir
Birla Mandir (Lakshmi Narayan Tapınağı), Birla Vakfı tarafından 1988 yılında tamamen beyaz mermerden yapıldı. Tapınak Hindu Tanrıçası Lakshmi ve Lord Vishnu’ya (Narayan) adandı.
Jaipur City Palace (Şehir Sarayı)
Rajhastan ve Babür mimarisi karışımı City Palace eski şehrin tam ortasında bulunuyor. Buranın dış duvarları Mihrace Jai Singh tarafından yapılmış, diğer bölümleri çok sonraları tamamlanmış.
Sarayın 2 girişi var; ana giriş Virendra Pol, diğeri de Udai Pol. Eğer ana girişten girerseniz İslam, Rajhastan ve Avrupa mimarisi karışımı Mubarak Mahal ile karşılanıyorsunuz.
Pitam Niwas Chowk Avlusu’nun kapıları ilkbahar, yaz, sonbahar, kış temalarıyla 4 mevsimi temsil ediyor. Özellikle sonbahar kapısındaki tavuskuşu motifi çok ünlü.
Ana avludan sonra 7 katlı Chandra Mahal geliyor. Son Mihrace hâlâ burada yaşamını sürdürüyor.
Jantar Mantar Gözlem Evi
Jai Singh’in 1728’de yapımına başladığı Jantar Mantar Gözlem Evi, City Palace’ın karşısında yer alıyor. Bu gözlem evi Jai Singh’in yaptırdığı 5 gözlem evinden en büyüğü ve en iyi korunmuş olanı. Jai Singh bu gözlem evini yaptırmadan önce çeşitli uzmanları yabancı ülkelere göndererek oralardaki çalışmaları öğrenmelerini istemiş. Jantar Mantar, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunuyor.
Old Pink City
Jaipur Eski Şehir bölgesi 7 kapıyla dışarıya açılan kale gibi surlarla çevrili. Bu kapılardan en çok bilinenleri ise Chandpol Gate, Sanganeri Gate ve Ajmeri Gate. Bölge tam bir alışveriş cenneti. Eliniz boş dönmeyeceksinizdir.
Burada yürümek son derece güvenli. İnsanlar ne kadar fakir olsa da asla saldırgan değiller. Sadece dilencileri görmezden gelmek, sokak satıcıları ile göz teması kurmamak ve cevap vermemek lazım. Yoksa alışveriş yaparken paraya saldırganlık, para üstü vermemek gibi tavırları hiç yok. Pazarlık kesinlikle yapmak gerekiyor. Herşeyi söylenen fiyatın ⅓’üne almak mümkün. Bizse bunu maalesef biraz geç keşfettik. Turla geziliyorsa tur rehberlerinin götürdüğü yerler bu açık marketlerden çok daha pahalı. Yani her zaman halkın arasına karışmakta fayda var.
İlgimizi çeken birşey burada oldukça popüler olmamız. Herkes bizimle fotoğraf çektirmek için can atıyor.
Jal Mahal
Jal Mahal bir baraj gölü olan Man Sagar’ın içinden yükseliyor. 1799’da bina yapıldığında burada bir baraj gölü yokmuş. Dönemin imparatorları burayı av köşkü olarak kullanıyormuş. Yağan yağmurlarla su seviyesi yükselince 18. yüzyılda buraya bir baraj inşa etmişler. Binanın dışarıdan görünmese de suların altına gömülü olan 4 katı daha var.
Galtaji (Maymun Tapınağı – Monkey Temple)
Galtaji Tapınağı yüzlerce maymuna ev sahipliği yapıyor. Bu nedenle de Maymun Tapınağı olarak da anılıyor. Tapınak Hindular için bir Hac yeri.
Albert Hall Museum
Hindistan’ın en eski müzesi olan Albert Hall Museum, 1887 yılında açılmış. Müzede resimler, halılar, heykeller, seramikler sergileniyor.
Jaipur – Jaisalmer Treni
Akşam Jaisalmer’e gitmek üzere tren garına gittiğimizde gerçek Hindistan’la karşılaşıp bir kültür şoku ve sarsıntı yaşadım. Gar, toplama kampı gibiydi. Herkes yerlerde yatıyordu. Altına battaniye seren bir köşeye kıvrılmıştı. Bir karış uzağınaysa başka biri kıvrılıvermişti. Etrafta yüzlerce insan vardı. Yatar pozisyonda olmayanların da kısa süre içinde en azından çömeldiği görülüyordu. Çünkü onlar için toprağa yakın olmak ve toprakla bütünleşmek son derece doğaldı.
Raylardaki farelerin büyüklüğünden ve sayısından hiç bahsetmeyeyim. Kolum kadar kocaman olan farelerin bir kısmı istasyonda uyuyan insanların arasında özgürce geziniyordu.
İyi ki 1. sınıf bilet aldık derken biletlerimiz geldi mi 2. sınıf! 2 katlı ranzaların önünde sadece bir perde gerilmişti. Herkes koğuş gibi aynı yerde uyuyordu. Bu 2. sınıf kompartmanda bizim kalmamız mümkün değildi. Yatağın genişliği benim sırt üstü yattığımda zor sığacağım genişlikteydi. Arabamız da çoktan yola çıkmıştı. Turumuz 15 saat araba yolculuğu yapmayalım diye bize tren bileti ayarlayarak sözde iyilik yapmıştı. Bu koşullarda başka şansımız da kalmamıştı. Bize de Hint fakirleri gibi köşemize kıvrılmak düştü.
Akşam kendime çok söylendim; O ne öyle, egomu terbiye edeceğim, içime döneceğim deyip Hindistan’lara gelip bu sefilliği yaşıyorsun, diye. Kâh uyudum, kâh uyanıp üzerimde gezinen fare var mı diye bakındım. Pasaportuma, fotoğraf makineme, telefonuma sarılıp hayatımın unutulmayacak gecelerinden birini yaşadım. Egom kesin bayağı törpülendi ama ben artık evime dönüp kendimi dezenfekte etmek istiyordum…
Siz de fikrinizi belirtin