Sipi Falls (Sipi Şelaleleri), Uganda’nın doğusundaki Kapchorwa bölgesinde her biri farklı bir irtifadan akan 3 şelaleden oluşuyor. En yüksek olan şelale 100 metreden düşüyor. Çoğu kişiye göre Sipi Şelaleleri, Uganda’nın en romantik şelaleleri.
Sipi ismi Sipi Nehri kıyıları boyunca yetişen yabani muz benzeri bir yerli bitkinin adı olan sep kelimesinden türetilmiş. Bu bitki yerel halk tarafından ateş ve kızamık tedavisi için ilaç olarak kullanılıyor.
Sipi Şelaleleri’nin muhteşem görüntüsü pek çok kişi için Elgon Dağı’na çıkmasıyla başlıyor. Buradan Elgon Dağı’nı, Kyoga Gölü’nü, Karamoja Ovaları’nın yamaçlarının muhteşem bölgelerini ve kahve tarlalarını izleyebilirsiniz. Hele bir de Crow’s Nest’ten manzara seyretmeye gelirseniz, bazen Kenya’ya kadar bile görebilirsiniz.
Crow’s Nest nasıl bir yer mi? Hemen bahsedeyim:
Burası benim tanıdığım pek çok kişinin kalamayacağı bir yer. Budget (düşük bütçe) ve mid range (orta sınıf) olduğu söyleniyor ama bence buraya düşük bütçe demek daha doğru olur. Odaların içinde tuvalet ve banyo yok, dışarıda paylaşımlı tuvalet ve duş kullanıyorsunuz. Tuvalet ve banyonun içinde lavabo yok, o da başka bir yerde. Odada elinizdekileri bırakabileceğiniz bir yer, bir sehpa vs yok. Başınızın çaresine bakmak için kendinizce yöntemler geliştirmeniz lazım. Hadi bunların hepsini geçtim, yatağın üzerindeki tozları silkelemeniz epey bi’ zaman alıyor.
Peki bunları niye anlattım, Crow’s Nest’i kötülemek için mi? Asla! Kendi konfor alanımın dışına çıkıp böyle bir yerde kalabildiğim için muhteşem ötesi bir manzarayı izleyebildim. Daha ne olsun? Kurt gibi aç olduğum ilk Uganda gecemde nefis yerel lezzetleri bu manzarada tattığım için çok şanslı olduğuma inanıyorum.
Buyrun dana eti, matooke (plantain denen ve pişirilen bir muz çeşidi) ve buharda pişmiş sebze menüsüne.
Bu arada bölgede ucuz ama daha düzgün yerler de var. Bence onları deneyebilirsiniz.
Sipi Falls (Sipi Şelaleleri)’nde yapmadan dönme!
İçindekiler
Bunları yapmadan Sipi Falls’dan dönmeyin!
Rehberli yürüyüş turlarına katıl
Sipi Şelaleleri’ne gelince mutlaka şelaleleri görmek üzere rehberli bir yürüyüş turuna katılmalısınız.
Köylerin içinden 5 saat yürüyerek 3 şelaleyi göreceksiniz. Günün sonunda da bir kahve üretim çiftliğine varacaksınız.
Bu yürüyüş sırasında kırsal yaşama tanık olmak gerçekten inanılmaz. Gözünüzün önünden akıp giden hayat köylülerin yaşam koşullarını da daha net anlamanızı sağlıyor. Ancak kalbinizde yara açacak şeylerle de karşılaşıyorsunuz. Mesela çocukların boş pet şişelerimizi istemesi beni derinden üzdü. Evlere suyu getirecek alt yapı ve kanalizasyon sistemi olmadığından insanlar ciddi sıkıntı çekiyor. O kadar vahim durumdalar ki bizim kullanıp atmak üzere olduğumuz şişeler bile onların su taşımasına yardımcı olacağı için çok değerli. Oysa şehirde kimin aklına gelir, kullanılmış şişelerin dünyanın bazı yerlerinde mücevher kıymetinde olacağı…
Doğanın içinde tepelere tırmanıp şelalelere varana dek Uganda’nın bitki örtüsüyle de tanışacaksınız. Tropik iklim içinde çiçekler, böcekler, bir sürü çiftlik hayvanı, egzotik kuşlar yürüyüşünüz boyunca size eşlik edecek.
Kahvenin tarihçesini öğren
Son olarak da kahve üretim çiftliğine varacaksınız.
Kahve efsanelerine bakıldığında ilk kahve ağacının Etiyopya’da bulunduğu ve dünyaya Etiyopya’da Mocha’dan yayıldığı söyleniyor. 11. yüzyılda Habeşistan’daki Kaffa adlı diyarda sıcakta iyice miskinleşen keçilerinin kahve çekirdeklerini yediklerinde canlandığını fark eden çoban Khaldi çekirdekleri rahiplere göstermiş. Bir grup rahip çekirdeğe bakıp ne olduğuna anlam verememiş. Sonuncu rahip bu işe yaramıyor deyip kahveyi ateşe fırlatmış. O anda etrafa bir koku yayılmış. Böylece kokusu olmayan kahve çekirdeklerinin kavrulduktan sonra koku çıkardığını fark etmişler. Sonra da pişirmeyi keşfetmişler. Kahvenin uyarıcı etkisi fark edildikten sonra dünyaya yayılması da 17. yüzyıla dayanıyor.
Kahve ağaçlarının gelişmesi için en ideal şartlar yeryüzünün ekvatoral kuşak denilen ve kuzeyde 25 derece, güneyde 30 derece paralelleri arasında yer alan bölgesinde yer alıyor. Yüksek bölgelerde ve daha zengin topraklarda narin Arabica kahve, daha alt seviyelerde ve yüksek sıcaklıklarda dayanıklı Robusta türü kahve yetişiyor.
Çekirdekler ekildikten 3 ay sonra filizleniyor, filizlendikten sonra 2 ay daha beklenip küçük kaplara alınıyor. 9 ay-1 yıl arasında bir karış uzayınca toprağa ekiliyor. 4-7 yıl arasında da ürün alınmaya başlanıyor.
Olgun kahve ekim-kasım aylarında toplanıyor. Toplanan kahve çekirdeğinden ayrılıp fermantasyona uğraması için 1 gün bekletiliyor. Çekirdekler sonra kurutuluyor. Kavrulmadan önce tekrar ekilecek çekirdekler ayrılıyor. Kavrulan çekirdeklerse tekrar ekilmiyor. Onlar artık bizim içeceğimiz olarak kupalarımızın içinde yerini alıyor. Uganda kahvesi oldukça az bulunan, gövdesi pek kuvvetli olmasa da fındıksı tatlar içeren, aroması ile oldukça hoş ve yumuşak içimli bir kahve.
Afrika’ya yardım götürün!
Kendime bir misyon edindim ve her Afrika seyahatime özellikle çocuklar için yardım götürüyorum. Şimdi de bu yolculuğa çıkmadan önce bana çocuklarının kıyafetlerini veren arkadaşlarıma bir mesajım var: Sizin çocuklarınıza küçülen kıyafetler, burada ayakkabısı bile olmayan çocuklara ulaştı. Çocuklarınızın güzel enerjisi burada gözleri parlayan çocuklarla buluştu. Gönül isterdi ki tüm takipçilerime duyuru yaparak daha büyük bir yardım toplayım ama ilerleyen zamanlarda inşallah onu da yapacağım.
Yaşadığınız hayatta göz ardı ettiğiniz ve kıymetini bilmediğiniz pek çok şey, Afrika’da insanların rüyasına bile giremiyor. Eğer hâlâ sahip olduklarınızın değerini bilmiyorsanız, buraya kısa da olsa bir gezi planlamalısınız. Eminim bambaşka bir kimlikle evinize dönecek, etrafınızı bambaşka bir boyutta inceleyecek ve sahip olduklarınıza dört elle sarılacaksınız…
Uganda’nın bu kadar yeşil olduğunu bilmezdim. Buraları bize tanıttığın ve çocuklara yardım götürdüğün için seni tebrik ederim.
Ellerine sağlık güzelim.
Çok sağol annecim. İnşallah birlikte de Uganda’ya gideriz. ❤️
Beraber gitme şansımız olursa bu coğrafyaya, çocuklara yardım için önceden organize oluruz… Sevgiler Yaprak
Ah beraber gidelim. Elimiz kolumuz dolu olarak.
Elinize sağlık, yaziniz sayesinde uganda’ ya gitmeye karar verdim. Fakat siz bu kadar yer icin toplam kac gün yetti? Haritadan bakıyorum herbiri farkli yerlerde, mesafeler 300-500 km.. biraz hevesim kırıldı acikcasi. national parklari ziyaret etmek icin tur firmalari min 3 gün veriyor. Yani bu kadar geziye ne kadar vakit ve bütçe ayrilir merak ettim. Benim planim 10 gün. Bunlardan bir ikisine anca gidebilirim sanırım. Sizce bu iki yer neresi olmali?Geçen yil tanzanyada 3 gün luk safari turu icin 400 dolar odedim ( mikumi), sanirim uganda daha pahali? 3 gunluk turlar 1000 dolardan basliyor.
Öncelikle yazımdan etkilenip Uganda’ya gitmeye karar verdiğinize çok sevindim.
Süre konusuna gelince… Bana ne kadar kalsam yetmez ama 10 gün fena bir süre değil, pek çok yeri rotanıza alabilirsiniz. Karamoja bölgesi uzak, orayı çıkarırsanız 10 günde güzel bir tur yaparsınız.
Maliyete gelince… Safari her ülkede pahalı ama Uganda’da özellikle dağ gorillerini görecekseniz sadece bunun izni için 750 USD ödeyeceğinizi bilmeniz lazım. Değer mi diye sorarsanız, kesinlikle evet!
Şimdiden iyi geziler diliyorum. Çok güzel bir ülkeye gideceksiniz.