Dünyanın en romantik kenti neresidir? sorusuna Paris dışında verilecek bir cevap yoktur. Herkesin sevgilisini bi’ kapıp gittiği, gidemese bile gittiğini hayal ettiği âşıklar şehri Paris, tüm estetiğiyle her zaman ziyaretçilerini kucaklamaya hazırdır. M.Ö 3. yüzyılda Keltler tarafından kurulan Paris, 18. yüzyılda yaşanan Fransız Devrimi’nin de merkezidir. Moda, bilim, sanat, finans ve ticaretin kalbi konumundaki başkent, her köşesinde kendine has estetiğiyle ziyaretçilerini selamlayan bir şehirdir. Burası UNESCO zenginidir: Gotik mimari şaheseri Notre Dame Katedrali, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindedir. Seine Nehri kıyıları, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindedir. Le Corbusier’nin Mimari Çalışması, Modern Akıma Olağanüstü Bir Katkı kategorisi içindeki Immeuble Molitor ile Villa Jeanneret & Villa La Roche, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindedir. Şehir dışına çıkıldığında Versay Sarayı ve Parkı, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindedir. Fontainebleau Sarayı ve Parkı, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindedir. Orta Çağ yerleşimi Provins, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindedir.
Gezi tarihimi incelediğimde en çok ziyaret ettiğim Avrupa başkenti olan Paris, her gidişimde bende farklı hisler uyandırdı. İlk gidişimde Fransızca konuşmadığım için bana zor anlar yaşatan Parisliler yüzünden bu şehre hiç ısınamamışken, ikinci gidişimde Parisliler’i hiç kaale almadan şehre daha çok konsantre olabilmeyi başardım. Üçüncü gidişimde ve gençlerle yaptığım otobüsle Avrupa turundaysa şehri daha detaycı bir gözle inceledim ve burası gözüme çok daha güzel gözüktü.
Paris’te ne yapılır?
İçindekiler
- 1 Paris’te ne yapılır?
- 2 Paris’te gezilecek yerler listesi
- 2.1 Eyfel Kulesi
- 2.2 Seine Nehri
- 2.3 Louvre Müzesi
- 2.4 Jardin des Tuileries
- 2.5 Zafer Takı (Arc de Triomphe)
- 2.6 Champs-Elysees
- 2.7 Place de la Concorde
- 2.8 Notre Dame Katedrali
- 2.9 Jardin du Luxembourg
- 2.10 Montmartre
- 2.11 Sacré-Cœur Bazilikası
- 2.12 Catacombs of Paris
- 2.13 La Defense
- 2.14 Hôtel National Des Invalides (Les Invalides)
- 2.15 Centre Pompidou
- 2.16 Palais Garnier (Opera de Paris Garnier)
- 2.17 Pantheon
- 2.18 Orsay Müzesi (Musee d’Orsay)
- 2.19 Parc de la Villette
- 2.20 Hotel de Ville (Belediye Sarayı)
- 2.21 Place des Vosges
- 2.22 Galeries Lafayette
- 2.23 Moulin Rouge
- 2.24 Lido de Paris
- 2.25 Villa Jeanneret ve Villa La Roche
- 2.26 Immeuble Molitor
- 2.27 Versailles (Versay) Sarayı
- 2.28 Chateau de Vincennes
- 2.29 Fontainebleau
- 2.30 Provins
- 2.31 Disneyland Paris
- 2.32 Parc Asterix
- 2.33 Paris’te yapmadan dönme!
- 2.34 Paris’te yapmadan dönme!
Montmarte ressamlar tepesinde onion soup (soğan çorbası) içmek, Seine Nehri kıyısında yürümek, şehrin olmazsa olmazı Eyfel Kulesi’ni görmek, yeni yıl münasebetiyle kurulan Noel pazarlarının insanın içini ısıtan havasını solumak, Notre Dame Katedrali’nde pazar ayinine katılmak, civarındaki kafelerde kahve yudumlarken elmalı turta yemek her gezginin buranın büyüsüne kendisini kaptırmasını sağlıyor. Zaten buranın tarihini, güzel mimarisini ve de ruhunu daha net fark edebilmek değil mi asıl hedef?
Paris’in en özel kabarelerinden olan Moulin Rouge veya Lido’yu izlemek kesinlikle en azından bir kez yaşanması gereken bir deneyim.
Eğer Noel zamanı Paris’teyseniz, Tuileries Garden’da Noel Pazarı kuruluyor. Burası yerel yiyecekler, hediyelik eşyalar, oyun alanlarıyla Paris’in en büyük Noel Pazarı. Her köşe başında sıcak şarap ve sıcak çikolata satılıyor.
Paris’te gezilecek yerler listesi
Paris turu için başlangıç noktanızı Trocadero Meydanı (Place du Trocadéro et 11 Novembre) olarak belirleyebilirsiniz. Eyfel Kulesi en güzel buradan izleniyor. Kuleyi gördükten sonra da meydanın en ucundaki iki taraflı merdivenlerden inerek kuleye doğru yürüyebilirsiniz.
Şehir içinde metro kullanacaksanız, biletinizi sakın atmayın. Yoksa olası bir kontrolde biletiniz yoksa 50 EUR ceza ödüyorsunuz. Hatta Navigo Pass almanızı öneririm. Çünkü bazı istasyonlarda bilet satış gişesi yok. Navigo Pass’ın 1-3 gün gibi değişik opsiyonları oluyor, gezi programınıza uygun olanı alabilirsiniz.
Şimdi gelin, Paris gezilecek yerler listesine birlikte bir göz atalım.
Eyfel Kulesi
Eyfel Kulesi, 1889 Dünya Sergisi için Gustave Eiffel tarafından yapılmış. Parisliler tarafından o zamanlarda beğenilmeyen kule neredeyse yıkılacakmış. Günümüzdeyse Eyfel Kulesi olmadan Paris’i hayal etmek bile zor.
Eyfel Kulesi’ne çıkmak istiyorsanız, biletinizi önceden online almanızı öneririm. İki tür bilet var, merdivenli veya asansörlü. Asansörlü biletler de 1. kat, 2. kat ve en üst kat olarak üç tür satılıyor. Asansör sırası çok bekleniyor, bu nedenle kuleye çıkmak uzun zaman alıyor.
Eyfel’in önünde akşamları her saat başı ışık şovu yapılıyor.
Seine Nehri
Seine Nehri tam 777 km uzunluğunda. Burgundy’den doğup Sweet Paree olarak adlandırılan Paris’in kalbinden geçerek Normandiya’nın meyve ağaçları ve tarlaları boyunca devam ediyor. Seine Nehri turları, dünyanın en güzel nehir cruise rotaları arasında yer alıyor. Ayrıca Seine Nehri kıyıları, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunuyor. Seine Nehri Turu’na katılarak kenti izlemek de buranın olmazsa olmazları arasında yer alıyor. 75 dakika süren ve büyük olarak adlandırılan 2 nehir turu var; Bateaux Mouches ve Bateaux Parisien. Bateaux Mouches, Pont d’alma’dan kalkıyor. Bateaux Parisien, Eyfel Kulesi’nin kıyısından kalkıyor. Bu turların soğuk havada da kapalı ısıtmalı yeri var.
Louvre Müzesi
Louvre Müzesi dünyanın en çok ziyaret edilen müzesi olma unvanına sahip. Bir zamanlar Fransa’nın kraliyet ailesine ev sahipliği yapan müze, 1793 yılında ziyarete açılmış. Müzede Yunan, Etrüsk ve Roma eserleri, Yakın Doğu eserleri, Mısır Eserleri, Dekoratif Sanatlar, Çizgi ve Desen Sanatları, İslam Sanatı, Resimler ve Heykeller olmak üzere 8 ayrı bölüm var. Leonardo Da Vinci’nin Mona Lisa’sı, David, Rembrandt, Rubens ve daha pek çok sanatçının en ünlü eserleri Louvre’da sergileniyor. Eğer müzeyi hakkıyla gezmek istiyorsanız 2 günününüzü ayırmalısınız. Yoksa sadece görüp geçersiniz Louvre eksik kalacaktır.
Jardin des Tuileries
Jardin des Tuileries, Louvre Müzesi ve Place de la Concorde arasında kalıyor. Parkın içinde pek çok heykel ve birkaç müze var.
Zafer Takı (Arc de Triomphe)
İmparator Napolyon’un zaferleri anısına yapılan Arc de Triomphe 1836’da Napolyon’un hükümdarlığı sona erdikten çok sonra tamamlanmış.
Champs-Elysees
Place de la Concorde’dan Zafer Takı’na kadar uzanan Champs-Elysees, şehrin en ünlü ve prestijli caddesi. Burada alışveriş yapmak biraz cep yakabilir ama bu kadar ünlü markayı da bir arada zor bulursunuz.
Champs-Elysees’nin bugünkü görünümünde Osmanlı’nın da etkisi var. Şaşırdınız, değil mi? Hemen anlatayım… Bourbon Hanedanı’ndan gelen, Fransa kralı IV. Henry’nin ikinci eşi, Fransa kraliçesi ve Medici Hanedanı’nın bir üyesi olan Marie de’ Medici; 1615 yılında Champs-Elysees’nin iki yanının ağaçlandırılması için emir vermiş. At kestanesi ağacında karar kılmışlar çünkü bu ağaç yıldırım çekmeyen, hava kirliliğini önleyen, tohumları, yaprağı, meyvesi şifalı bir ağaç. Ancak o dönemde Avrupa’da bu ağaç yokmuş, İstanbul’sa tam anlamıyla bir at kestanesi ormanıymış. Fransa Krallığı, Osmanlı İmparatorluğu’ndan ağaç göndermesini rica etmiş. Padişah I. Ahmet de Fransa’ya binlerce at kestanesi fidanı hediye etmiş. İşte günümüzde Paris’in ünlü Champs-Elysees’sini, parklarını süsleyen at kestanesi ağaçları, 17. yüzyılda Osmanlı’dan gönderilen o ağaçlar.
Place de la Concorde
Tuileries, Champs-Elysees ve kentin en büyük meydanı Place de la Concorde kesişiminde Mısır‘dan getirilen 3.200 yıllık dikilitaş yükseliyor.
Notre Dame Katedrali
12. yüzyılda inşa edilen Notre Dame Katedrali, kentte inşa edilen ilk Gotik katedrallerden. Katedral 19. yüzyılda neredeyse yıkılmak üzereyken Victor Hugo duruma el koymuş. Notre Dame’ın Kamburu isimli romanı yazan Hugo, böylece katedrale ilgi çekerek yenilenmesini sağlamış. Gotik mimari şaheseri Notre Dame Katedrali, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunuyor.
Katedralin Kuzey Kulesi’ndeki gözlem yerinden harika bir şehir manzarası var. Ben de Kuzey Kule’ye tırmanıp Quasimodo’nun seyrettiği yükseklikten kenti seyre daldığımı söylemeliyim.
Bu muhteşem katedralde hele bir de ayine denk geldiniz mi daha ne isteyeceksiniz?
Ancak Mart 2019’da acı bir olay yaşandı ve bu tarihi yapının yanışını izledik. Gotik mimarinin klasiklerinden olan 856 yıllık yapının çatısında başlayan yangın, katedralin 96 metrelik en yüksek kulesinin yıkılmasına ve çatının tamamen çökmesine neden oldu. Yangının çıkış nedeni tespit edilemedi. Katedralin onarım çalışmaları için toplanan bağış miktarının 700 milyon EUR’ya ulaşmasıysa bir yandan dudak uçuklatırken bir yandan da beraberinde pek çok eleştiri getirdi. Dünya üzerinde bu kadar açlık varken bir yapının (her ne kadar tarihi değeri paha biçilmez olsa da) bu kadar yüksek bağış toplayabilmesi insanların kafalarında soru işaretleri oluşturdu.
Jardin du Luxembourg
17. yüzyılda Kral 4. Henry’nin karısı Marie de Medici için tasarladığı park Jardin du Luxembourg, 19. yüzyılda halka açılmış. Burası günümüzde şehrin en popüler parkları arasında bulunuyor.
Montmartre
Montmarte ressamların bulunduğu bir tepe. Tepeye çıkıp manzarayı görünce tırmandığınız merdivenlere değdiğini göreceksiniz. Burada bir kafeye oturup mutlaka onion soup (soğan çorbası) tadına bakmalısınız.
Sacré-Cœur Bazilikası
Montmartre tepesindeki Sacré-Cœur Bazilikası (Kutsal Kalp Bazilikası), Paris’in en yüksek noktasında yer alıyor. 1909’da kutsanan ve en çok içindeki gösterişli altın mozaiklerle bilinen bazilikanın terasından nefis bir Paris manzarası var.
Catacombs of Paris
18. yüzyıl Paris’inde salgın hastalıklar nedeniyle mezarlıklar yetersiz gelmeye başlamış. Bunun üzerine kralının mimarbaşı Charles-Axel Guillaumot’ın aklına dahiyane bir fikir gelmiş. Şehrin ilk inşası sırasında kullanılan sarı kalker taşlarını sağlamak üzere oyulan maden ocaklarındaki yaklaşık 320 kilometrelik tünel ağının bir bölümüne ölülerin gömülmesine karar verilmiş. Böylece 6 milyondan fazla insanın gömüldüğü (The Catacombs of Paris) Paris Yer altı Mezarları oluşmuş.
La Defense
Kentin yüksek katlı ofis binaları ve Arc de Triomphe’un modern versiyonu olan Grande Arche de la Défense burada bulunuyor.
Hôtel National Des Invalides (Les Invalides)
Hôtel National Des Invalides (Les Invalides), 24 Şubat 1670’de XIV. Louis’nin emriyle o dönemin savaş gazilerinin kalan günlerini sükûnet ve rahatlıkla geçirebilmeleri için inşa edilmiş. Anıt günümüzde askeri nekropole ve çok sayıda müzeye ev sahipliği yapıyor. Napoléon de Bonaparte 1821’de öldüğünde Saint Helena Adası’na gömülmüş ama Kral Louis-Philippe kalıntıların Les Invalides’e nakledilmesine karar verince mezarı kubbe içine sığdırmak için büyük kazı çalışmaları yapılmış ve Napolyon’un naaşı 2 Nisan 1861’de Les Invalides’e taşınmış.
Centre Pompidou
Kentin kültür merkezi olan Centre Pompidou tarihi bölgenin içinde yer alıyor.
Palais Garnier (Opera de Paris Garnier)
19. yüzyıl Barok tarzının en önemli örneği ve şehrin sembollerinden olan Opera National de Palais Garnier ya da bilinen adıyla Paris Opera Binası’nın yapımına 1862 yılında başlanmış, 1875’te tamamlanmış. Yapı Charles Garnier tarafından İmparator III. Napolyon için tasarlanmış.
Opera Garnier sahip olduğu dış görünüm kadar iç görünümü ile de ünlü. Gösterişli iç mekânındaki Büyük Merdiven, Büyük Fuaye’yi kapsayan mozaik kubbeli tavan resimleri ve tavanı Marc Chagall tarafından yapılan salon oldukça etkileyici. Yapının alt kısmında inşaat süresinin uzun olmasında da etkili olan bir küçük göl var. Bu havuz Gaston Leroux’un Operada’daki Hayalet (Phantom of the Opera) gösterisinin de ilham kaynağı olmuş.
Pantheon
Pantheon, XV. Louis tarafından Azize Genevieve’e ithafen 1744-1790 yılları arasında inşa ettirilmiş. Çeşitli dönemlerde kilise olarak kullanılmış. İçine defnedilen Voltaire, Jean-Jacques Rousseau, Victor Hugo, Emile Zola, Alexander Dumas gibi ünlü Fransızlar sayesinde iyice önem kazanmış. Fizikçi Leon Foucault’un 1851’de dünyanın kendi çevresinde döndüğünü kanıtladığı deneyine sahne olan tarihi yapının 3 katlı kubbesi ve iç duvarlarını süsleyen freskler, en dikkat çekici kısımlarını oluşturuyor.
Orsay Müzesi (Musee d’Orsay)
Bina ilk olarak tren garı olarak inşa edilmiş. Günümüzde burada empresyonizm akımının öncülerinden Paul Cezanne, Vincent van Gogh ve Claude Monet gibi önemli sanatçıların resimleri sergileniyor.
Parc de la Villette
Kentin kuzeyindeki Parc de la Villette’da şehrin Bilim Müzesi ve çeşitli konser salonları var.
Hotel de Ville (Belediye Sarayı)
Seine nehrinin yakınındaki Place de Greve’de yer alan Hotel de Ville (Paris Büyük Şehir Belediye Binası) 19. yüzyılda Rönesans stilinde yapılmış.
Place des Vosges
Kentin en eski meydanı olan Place des Vosges’daki binaların hepsinin dış yüzeyleri aynı kırmızı renkli tuğladan yapılmış.
Galeries Lafayette
Haussmann Bulvarı’ndaki Galeries Lafayette şehrin en önemli AVM grubu.
Galeries Lafayette’de her yıl Noel döneminde yılbaşı ağacı kuruluyor, bulunduğu bölge de ışıklandırılıyor. Özellikle hafta sonları aşırı kalabalık oluyor. Mümkünse hafta içi gitmenizi öneririm.
Moulin Rouge
1889’da açıldığından beri Moulin Rouge “müzik ve dansın tapınağı” olmuş. Günümüzde dünyanın en ünlü kabareleri burada izleniyor.
Lido de Paris
Efsanevi dans grubu Bluebells, Paris gecelerinin en etkileyici gösterilerini Lido’da sunuyor.
Villa Jeanneret ve Villa La Roche
1923-1925 yılları arasında inşa edilen Villa Jeanneret ve Villa La Roche, Le Corbusier ve Pierre Jeanneret tarafından tasarlanan ve 1928’de Charlotte Perriand tarafından yenilenen iki ev. Le Corbusier’nin Mimari Çalışması, Modern Akıma Olağanüstü Bir Katkı; UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor. Bu kategori içinde Fransız-İsviçreli mimar Le Corbusier’in çeşitli ülkelerde 17 bina projesi var, Villa Jeanneret ve Villa La Roche de bu kategoriye dâhil.
Immeuble Molitor
1931-1934 yılları arasında inşa edilen Immeuble Molitor, Le Corbusier ve Pierre Jeanneret tarafından tasarlanan bir apartman binası. Paris ile Boulogne-Billancourt komünü arasındaki sınırda yer alıyor. Le Corbusier’nin Mimari Çalışması, Modern Akıma Olağanüstü Bir Katkı; UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor. Bu kategori içinde Fransız-İsviçreli mimar Le Corbusier’in çeşitli ülkelerde 17 bina projesi var, Immeuble Molitor da bu kategoriye dâhil.
Versailles (Versay) Sarayı
Şehrin 20 km güneybatısındaki Versailles Sarayı’nın ilk binasının yapımına 1661’de başlanmış. Daha sonra saray genişletilmiş. Sarayın içinde tuvalet ve banyo yok çünkü o dönemlerde soylular istedikleri her yerde ihtiyaçlarını giderebileceğine inanıyorlarmış. Fransızlar etrafa yaydıkları tuvalet pisliklerinin kokularından kurtulmak için de parfümü icat etmişler! Versay Sarayı ve Parkı, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunuyor.
Chateau de Vincennes
Chateau de Vincennes yüzyıllar boyunca Fransız soylularına ev sahipliği yapmış. Versailles Sarayı tamamlandıktan sonra soylular Chateau de Vincennes’dan Versailles Sarayı’na taşınmışlar.
Fontainebleau
Fontainebleau Sarayı, Paris’in 55 kilometre güneydoğusunda yer alıyor. Bu Orta Çağ kalesi, Louis VII’den Napolyon III’e kadar Fransız hükümdarlarının ikametgâhı olmuş. Fontainebleau Sarayı ve Parkı, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunuyor.
Provins
Provins iyi korunan Orta Çağ mimarisiyle dikkat çekiyor. Burası Orta Çağ boyunca bir ekonomik merkez olmuş. Provins, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunuyor.
Disneyland Paris
Disneyland Paris sadece çocukların değil, yetişkinlerin de fazlasıyla eğlendiği ve masal kahramanlarıyla rüya gibi bir gün geçirdiği bir park. Parkta farklı temaların olduğu 4 bölüm var: Discoveryland, Fantasyland, Adventureland ve Frontierland.
Adrenalin için adresiniz Space Mountain ve Indiana Jones olmalı. Ayrıca parkın etrafında tam tur atan trene de mutlaka binmelisiniz. Yalnız biletlerinizi mutlaka önceden internet üzerinden alın, biraz daha ucuz oluyor. Bir de parkın haritasını alıp gideceğiniz yerleri işaretleyin. Zamanlama konusunda size kolaylık sağlayacaktır.
Parc Asterix
1989 yılında açılan Parc Asterix, şehir merkezine 35 km, Disneyland Resort Paris’e 32 km uzaklıktaki Oise bölgesindeki Plailly’de yer alıyor.
Parc Asterix, Albert Uderzo ve René Goscinny tarafından yaratılan Asterix çizgi roman karakteri ve hikâyeleri temasını kullanan bir eğlence parkı. 3 bölümü var: Roma, Galya ve Paris. Parkın içinde aile oyunları, su oyunları ve heyecana yönelik oyunlar bulunuyor.
Paris’te yapmadan dönme!
Bunları yapmadan Paris’ten ayrılmayın!
- Sacre de Cour (Ressamlar Tepesi)’da soğan çorbası iç
Sanat eserlerinin sergilendiği tepeye çıkıp güzel bir kafede soluklanırken Fransızlar’ın meşhur soğan çorbalarının tadına bakmadan dönmemelisiniz.
- Lido ya da Moulin Rouge şovlarına git
Bu ünlü kabare şovlar, kentin gece hayatını yaşarken deneyimlenmesi gereken mekânların başında geliyor.
- Champs-Elysses’de alışveriş yap
Alışveriş meraklısı olmadığımdan Champs-Elysses’de sadece yürüsem bile çok mutlu oluyorum. Ancak cadde üzerindeki marka mağazalar beni bile kendilerine çekiyor.
- Kruvasan (croissant) ile kahvaltı et
Kahvaltıda Fransızların ünlü kruvasanlarını yerken kahve içmek gibisi var mı?
- Saint-Germain’deki kafelerde kendini Netflix dizisi Emily In Paris’in içine ışınlanmış hisset
Saint-Germain’deki kafeler, Netflix dizisi Emily in Paris’te de geçiyor. Bu kafelerin en ünlüsü olan Café de Flore’de mutlaka oturmalısınız. Ancak unutmayın ki bu kafe dizi nedeniyle çok ünlendi. Eğer aşırı uzun bir sıra varsa, diğer kafelerde keyif yapmayı da değerlendirebilirsiniz.
Paris’te yapmadan dönme!
- Saint Michel’e yakın Sorborne Üniversitesi’nin yanındaki kafelerde kahve eşliğinde tarte tatin ye
Bu ters çevrilmiş elmalı ya da armutlu tart, ambiyansı güzel olan kafelerde yenince damakta daha bir hoş tat bırakıyor.
- Seine Nehri’nin yanında veya Canal Saint Martin’in kenarlarında piknik yap
Yazın ya da baharda buraya gelenler için Seine Nehri’nin yanında veya Canal Saint Martin’in kenarlarında piknik yapmak bir gelenek. Pikniği ya şarap, peynir ve bagette eşliğinde, ya da şampanya ile yapıyorlar.
- Café Constant’ta gurme Fransız yemeklerinin tadına bak
Café Constant, Christian Constant adlı ünlü bir şefin açtığı bir brasseri. Çok küçük olan ve sıkışık oturulan mekânda iyi bir fiyata geleneksel bir yemek yeniyor. Brasseri olduğu için rezervasyona gerek yok.
- Père Lachaise mezarlığında Chopin, Ahmet Kaya ve Yusuf Güney’in mezarlarını ziyaret et
Père Lachaise mezarlığını ziyaret etmenizi, bir mezarlığın nasıl bu kadar güzel anıtlarla süslenebileceğine tanık olmanızı tavsiye ederim.
- İngilizce soru sorduğunuzda sizi anlayan ama cevabı Fransızca veren Parisliler’i umursama
Lokallerin “Küçük dünyaları ben yarattım” tavrına alışmanız, “Herkesin Fransızca konuşması gerekir, yoksa bize ne” tavrını görmezden gelmeniz iyi olur. Ne demişler, Tanrı dünyayı yarattığı sıralarda bir gün oturmuş Fransa’yı yaratmış. Çok güzel bir doğa ve iklim vermiş, Akdeniz ve Atlas Okyanusu’yla süslemiş. Eserine bakarken kendi kendine düşünmüş ve demiş ki “Bu Fransa fazla güzel oldu. Yarattığım diğer yerlere haksızlık olacak, bunu biraz çirkinleştirmek lazım” ve onun için içine Fransızlar’ı koymuş. :-)
Paris modadan sanata, kültürden mimariye kadar insanın bütün duyularına hitap eden bir şehir. Burası adımımı attığım anda ayrılmak istemediğim, uzak kaldığımdaysa aklımın bir köşesinde takılı kalan bir yer.
Keşfetmeniz dileğiyle…
Siz de fikrinizi belirtin