Girit, Yunanistan’ın en büyük, Akdeniz’inse beşinci büyük adası. Burası Akdeniz ikliminin sıcağıyla buluşup zeytin ormanlarının kokusunu içinize çekmek, midenizi de lezzetli mutfağına teslim etmek için gidebileceğiniz bir ada. Adanın en büyük şehri ve yönetim merkeziyse bu yazımda bahsedeceğim Kandiye (Yunanca Heraklion) şehri. Heraklion gastronomi dalında UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı Programına dâhil olmasıyla da önemli bir yere sahip. Buyrun, şimdi Kandiye nasıl bir şehirmiş beraberce bakalım.
Kandiye, Girit’in kuzey kıyısında bulunuyor. Adanın en büyük şehri. Girit’in Araplar tarafından fethinden sonra eski yerleşim yerinin hemen yakınında bir kale olarak kurulmuş. Minos uygarlığının merkezi olan Knossos ise şehrin hemen yakınında yer alıyor.
Girit‘e ilk ziyaretimde geldiğim Kandiye bende hiç iyi bir ilk intiba uyandırmadı. Şehir gibi mi, köy gibi mi olduğuna karar veremediğim yerleşim gözüme çok da sevimli gözükmedi. Halbuki Girit deyince gözümde neler canlandırmıştım. Burası benim görmeden sevdiğim, çocukluk anılarımın adasıydı. Yine de güler yüzlü halkıyla sohbete başlar başlamaz Girit hakkındaki fikrim değişti. Ne de olsa kan çekiyordu.
Heraklion’da (Kandiye) gezilecek yerler listesi
Buyrun Heraklion (Kandiye) gezilecek yerler listesine bir göz atalım.
Knossos
Merkezden 5 km uzaklıkta olan Knossos, Minos Uygarlığı’na başkentlik yapan antik şehir. Knossos Sarayı da bu antik kentin en önemli yapısı.

Knossos Sarayı
Knossos Sarayı ilk olarak MÖ 2200 civarında inşa edilmeye başlanmış. Ancak sarayın temelleri altında Neolitiğe kadar giden daha eski yerleşim tabakaları bulunmuş. Antik kazı alanından çıkan objelerin bir çoğu Kandiye Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Çıkan objelerden en ünlüsüyse tüm Girit ile özdeşleştirilen yılanlı ana tanrıça figürü.

Knossos Sarayı
Knossos Sarayı çok sayıda avlu ve odalardan oluştuğu için labirenti andırıyor. Bu nedenle de Theseus ve Minator canavarı efsanesine konu olmuş. Sarayın yakınlarında soyluların konakları ve onların arkasında tüccar, sanatkâr, gemici ve işçilerin oturdukları mahalleler sıralanırmış. Evler genellikle bitişik düzendeymiş ve kent çevresinde sur yokmuş. Kent M.Ö 1700 ve M.Ö 1600 dolaylarında 2 deprem geçirmiş. M.Ö 1400 yıllarında Akalar’ın saldırıları sonucu büyük çapta hasar görmüş ve her seferinde yeniden onarılmış. M.S 4. yüzyıla dek de varlığını koruyabilmiş.

Knossos Sarayı

Knossos Sarayı
1.500 odalı sarayın içinde bulunduğu antik şehir güzel olsa da bana Efes‘le karşılaştırınca çok etkileyici gelmedi. Yine de sadece Kandiye’de vakit geçirmektense Knossos’a geldiğimize memnun oldum.

Knossos Sarayı
Daha sonra merkezde biraz daha dolaşıp sadece bu adada yetişen kekik benzeri bir bitki olan ve üst solunum yolları ve mide için faydalı olan dictamnus aldım. Kaynamış suyunuza bunu atıp 5 dakika demleyerek içebilirsiniz. Ayrıca yeşil çaya bunu ilave etmek de güzel oluyor.
Girit çok büyük bir ada. Görülecek çok yeri, yüzülecek çok plajı var. O nedenle cruise gemi turları eğer sadece Kandiye’ye uğruyorsa, bence tercih etmemelisiniz. Çünkü eğer Hanya‘yı görmeden Girit’ten dönerseniz, kendinizi adayı görmüş saymayın.
Bense rahmetli büyük anneannemin doğduğu topraklarda olmanın bana verdiği manevi huzur nedeniyle Kandiye’de olduğum için de çok mutluydum. Yine de aklım Hanya’da, çocukluğumda dinlediğim anılarda. Acaba anneannem nasıl bir evde doğdu, nerelerde koştu oynadı, o yıllarda Türkler buralarda nasıl yaşardı?
Kim bilir nasıl yaşarlardı?
Siz de fikrinizi belirtin