Mısır’ın el-Minye (Arapça: Al-Minyā) valiliği, Kahire ve Luksor arasında yer alıyor. IV. Amenhotep (Akhenaton) M.Ö 1330 yıllarında günümüzde el-Minye valiliği içinde kalan Tel el-Amarna şehrini kurmuş. Bu nedenle Tel el-Amarna, Akhenaton ve Nefertiti’nin şehri olarak anılıyor. Akhenaton, tek tanrılı bir din olan Aton (Aten) dinini yaratmış ve başkenti de Tel el-Amarna olarak ilan etmiş.
18. hanedanlık döneminde Akhenaton tek tanrılı bir din olan Aton dinini kurmuş ve bu dini ülkede resmi din hâline getirmiş. Başkenti Teb şehrinden yeni kurduğu Tel el-Amarna’ya taşımış. Antik Mısır uygarlığında 2.000 yıllık çok tanrı inancını yıkmak için bazı tapınaklardaki tanrı figürlerini yok etmeye başlamış, Nil Nehri üzerinde kutsal botla tanrıların altın heykellerini taşımayı bırakmış. Ancak insanlar binlerce yıllık inançlarını birden terk edememiş. Akhenaton’un nasıl öldüğü bilinmiyor ama suikasta kurban gittiği sanılıyor. Akhenaton ölünce Aton kültü de ölmüş ve Tel el-Amarna terk edilmiş.
Akhenaton’dan sonraki nesiller onun varlığını âdeta tarih sahnelerinden silmek için uğraşmış. Örneğin Abidos Tapınağı’nda I. Seti ve oğlu II. Ramses ellerindeki papirüste firavun isimlerini okurken resmedilmiş ama bu firavunların arasında Akhenaton’un ismi yok.
Akhenaton’un 17 yıllık hanedanlığından sonra oğlu Tutankhaten tahta geçmiş. Tutankhaten, Akhenaton’un asıl eşi Nefertiti’den değil, başka bir kadından olan oğlu. Tutankhaten tahtta birkaç yıl geçirdikten sonra Aton dinini terk etmiş ve Tanrıların Kralı olarak saygı gören Tanrı Amun’a ve çok Tanrılara tapmaya başlamış. İsmini de “Amun’un yaşayan görüntüsü ve Amun şerefesi adına” anlamına gelen Tutankh Amun olarak değiştirmiş.
el-Minye valiliği adını bir de Yahuda İncili’nin bulunduğu yer olmasıyla duyuruyor. 220-240 yılları arasında yazılan bu İncil, Hz. İsa’nın on ikinci havarisi Yahuda İskaryot’un bakış açısıyla Hz. İsa’nın başından geçenleri anlatıyor. Yahuda İskaryot, Hz. İsa’yı ele verdiği için Hristiyanlık tarihinde ihanetçi olarak görülüyor ama bunun neticesinde de Hristiyanlık’ta çarmıh ve buna bağlı olarak Hristiyan teolojisinin temel doktrinlerinin en önemlisi olan kefaret doktrini oluşmuş.
el-Minye’de gezilecek yerler listesi
İçindekiler
Burası tarihi açıdan oldukça zengin bir yerleşim.
Bu arada tanrılardan bahsedersek… Tanrı Thoth bilgelik, bilgi, ilim, düşünce tanrısı olarak gösterilmiş: yazının, yazıcıların, papirüslerin, mürekkebin, kalemin koruyucusu olarak tanımlanmış, ölen insanların öteki âlemdeki sorgulama işlemlerini yapmış, kayıtlarını tutmuş. Thoth’un iki önemli kült yeri varmış; biri Delta bölgesinde, öteki de Hermopolis Magna’da bulunuyormuş. İşte bu bahsi geçen Hermopolis Magna da el-Minye içinde yer alan önemli ama ne yazık ki kaderine terk edilmiş ören yerlerinden biri.
Büyük Şehit Prens Tadros Jebel Manastırı
Büyük Şehit Prens Tadros Jebel Manastırı (Monastery of Great Martyr Prince Tadros Jebel built Shakir) bir Ortodoks manastırı.
Gabal al-Tayr Kilisesi
Meryem ve Hz. İsa, Filistin’den çıktıkları yolculuk sırasında Nil’in doğu kıyısındaki Samalut şehrinde bulunan Gabal al-Tayr’a (Arapça: Kuşlar Dağı) gitmiş. Orada bir dağ mağarasında kalmışlar. Bu dağ mağarası sütunlarında firavun çizimleri ve Yunanca yazıtlar görülen bir mezar alanıymış.
Mağara yüzyıllar boyunca sessiz kalmış. M.S 328 yılında Bizans imparatoru Büyük Konstantin’in annesi İmparatoriçe Helena tarafından burada Gabal al-Tayr Kilisesi yaptırılmış.
Kilise ve çevresindeki tüm bölge birkaç isimle anılıyor. Biri Jabal Al-Kaf; Hz. İsa avucuyla büyük bir kayanın kendisinin ve annesinin üzerine düşmesini engellemiş, avuç içi kayaya damgasını vurmuş, dağ Gabal al-Kaf (Hurma Dağı) olarak anılmış. Biri de El-Bakra; bir makara dağa tırmanmak ve inmek için kullanılan büyük bir tahta kutuyu kaldırıyormuş, bu nedenle manastıra El-Bakra Manastırı (Makara Manastırı) da deniyor.
Tel el-Amarna
Tel el-Amarna (veya kısaca Amarna), Antik Mısır’ın Yeni Krallık döneminde M.Ö 1330 yıllarında Nil Nehri kıyısında kurulmuş. Bugünkü el-Minye valiliği sınırları içinde kalıyor. Akhenaton tek tanrılı bir din olan Aton (veya Aten) dinini yaratmış, ülkede resmi din hâline getirmiş. Tel el-Amarna’yı Güneş Tanrısı Aten’e adamış, başkenti de Teb şehrinden yeni kurduğu Tel el-Amarna’ya taşımış. Akhenaton öldükten sonra Aten kültü kalmamış. Tekrar çok tanrılı inanışa geçen Antik Mısırlılar, Akhenaton’u tarihten silmek için Amarna’daki Akhenaton ve Nefertiti’nin çizimlerinden yüzlerini kazımışlar.
Tel el-Amarna Kuzey Mezarları
Amarna’daki Soyluların Mezarları, bazı saray mensuplarının mezar yerlerinden oluşuyor. Mezarlar kayalıklara oyulmuş iki grup hâlinde bulunuyor.
Kuzey Mezarları, Akhenaton’un emrindeki yüksek rütbeli kişiler için yapılmış. Mezarlarda Akhenaton dönemindeki tapınak, Güneş Tanrısı Aten’in yaratıcı gücünü kutlamak için yapılan törenler resmedilmiş.
Halk basit bir şekilde kumaşa sarılıp bir mat üzerine konarak bu mezarların yakınına gömülmüş.
Aten kültünde insanların ölümden sonraki hayata geçtiği ve yer altı tanrılarıyla buluştuğu inancı yokmuş. Onun yerine ölenlerin dünyada kalıp şafak vakti Güneş Tanrısı’na taptığına inanmışlar. Bu nedenle sahnelerde Osiris ve ölümden sonraki hayat hakkında hiç bir çizim yok, onun yerine kraliyet ailesinin yer aldığı sahneler var. Mezar sahipleri bu çizimleri yaptırarak firavunun Güneş Tanrısı Aten’i ölümden sonraki hayatı ona vermesi için ikna edeceğini umut etmişler.
M.S 6. ve 7. yüzyıllarda mezarlar Hristiyan topluluk tarafından yaşam alanı olarak kullanılmış. 6 numaralı mezar da bir kiliseye çevrilmiş.
4 numaralı mezar rahip Meryre’ye ait. Bütün mezarlar içinde en iyi durumda olanı bu. Mezarın içinde Aten Tapınağı’nda kraliyet ailesi Güneş Tanrısı’na taparken resmedilmiş.
Meryre mezarında Akhenaton ve Nefertiti bir at arabasında resmedilmiş. Burada ilk kez bir kadının at arabası kullandığı görülüyor ancak ikisinin de yüzleri sonradan silinmiş.
3 numaralı mezar Akhenaton’un sağ kolu Ahmes’e ait. Bu mezar tamamlanamamış ama içindeki Ahmes heykeli dikkat çekiyor.
Akhenaten (Akhenaton) Mezarı
Amarna’daki Kraliyet Vadisi’nde bulunan Kraliyet Mezarı, 18. hanedan firavunu Akhenaton’un mezar yerine deniyor. Hiçbir zaman tamamlanamayan kraliyet mezarına Akhenaton, prenses Meketaten, Nefertiti ve muhtemelen Akhenaton’un annesi Tiye gömülmüş. Mezarda prenses Meketaten için yas tutulan sahneler görülüyor. Mezar birkaç kişi için tasarlanmış olmasına rağmen Luksor’daki Krallar Vadisi’nde bulunan mezarlardan daha küçük olmasıyla dikkat çekiyor.
Kuzey Sarayı
Kuzey Sarayı, Akhenaton’un ikinci karısı Kiya için yapılmış, sonradan kızı Meritaten tarafından kullanılmış. Saray dini törenler, kutlamalar ve günlük yaşam için kullanılmış. Sarayda Aten kültünün hayat veren temalarını yansıtan çok sayıda bitki ve hayvan varmış; ibex, antilop ve kümes hayvanları avluda tutulurmuş. Sarayın duvarlarına canlı renklerde kuş ve nehir sahneleri çiziliymiş.
Büyük Saray
Büyük Saray’dan günümüze ulaşan çok az buluntu var. Saray Nil taşkınlarından nasibini almış.
Aten Tapınakları
Büyük Aten Tapınağı, el-Amarna yerleşiminde 18. hanedan firavunu Akhenaton döneminde Tanrı Aten’e ibadet edilen ana tapınakmış. Büyük Aten Tapınağı’ndan da günümüze ulaşan çok az buluntu var.
Küçük Aten Tapınağı, Hwt-Aten yani Aten’in Köşkü olarak anılıyormuş. Kraliyet ailesinin sembolik olarak Güneş Tanrısı’yla yaşamdan sonra burada buluştuğu sanılıyor.
el-Ashmunein
Hermopolis Magna (bugünkü ismiyle el-Ashmunein), Nil Nehri’nin taşkınları nedeniyle tahrip olmuş ve yıkık bir hâlde günümüze ulaşan bir ören yeri. Yeni Krallık ve Yunan dönemine tarihleniyor. Kazı çalışması yapılmıyor, kaderine terk edilmiş durumda. Sadece babun heykelleri sağlam kalmış, onların da bir tanesinin kafası yok.
el-Ashmunein, 3. yüzyıldan itibaren bir erken Hristiyan merkezi olmuş.
Tuna el-Gebel
Tuna el-Gebel, el-Ashmunein antik alanının nekropolüymüş. Mısır’da bilinen en büyük Greko-Romen nekropol olma özelliği taşıyor.
Tuna el-Gebel‘de ilgi çekici katakomblar var. Bu yer altı galerilerinde yüzlerce hayvan mumyası bulunmuş.
Bu hayvanların çoğu Hermopolis Magna Antik Kenti’nin ana tanrısı Thoth için kutsal olan ibis ve babunlarmış. İbis zekâ ve yazı ile ilişkilendirilmiş, babun da zamanla ilişkilendirilmiş çünkü Antik Mısırlılar babunların işeme süresine göre zamanı ölçmüşler.
M.Ö 300 yıllarında yapılan ve Rahip Petosiris’e ait olan anıt mezar, tarihteki en eski insan gömülen anıt mezarlardan sayılıyor. Bu mezara rahipten sonra oğlu ve torunu da gömülmüş. Mezarda Mısır ve Yunan kültürünü yansıtan sahneler resmedilmiş. Özellikle günlük hayattaki sahnelerde Yunan etkisi, dini sahnelerde firavun dekoru dikkat çekiyor.
Petosiris anıt mezarının çevresindeki Roma Nekropolisi’nde başka anıt mezarlar da görülüyor.
M.S 2. yüzyılda yapılan bir anıt mezarda Isidora adında genç bir kızın mumyası görülüyor. Isidora’nın boğularak öldüğü sanılıyor. Babası burayı kızının anısına yaptırmış.
Beni Hassan Mezarları
Beni Hassan, el-Minye valiliği sınırları içinde, valiliğin başkenti Minye şehrine yakın bir bölgede yer alan bir mezarlık alanı. İsmini çölden gelip mezarlık alanının güney kısmına yerleşen Arap kabilesinden almış.
Beni Hassan Mezarları, Orta Krallık’ta 11. ve 12. hanedanlık dönemindeki valiler için yapılmış. Aşağı alanda 800 kadar mezar yeri var. Yukarı alanda 39 tane kayaya oyulmuş mezar var. Bunlar içinde 4 tanesi ziyaret ediliyor; Baqet III (BH15), Khety (BH17), Amenemhet (BH2), Khnumhotep II (BH3). Her mezarda sahibinin ve eşinin çizimleri var. Mezarlarda başka hiçbir yerde görülmeyen spor, av, tarım, hayvancılık ve günlük hayattan detaylı sahneler görülüyor. Bu mezarlarda soylular olmadığı için Luksor’daki Krallar Vadisi’nde olduğu gibi mezarların içindeki çizimlerde kartuşlar yok. Kartuşlar sadece soylular için yapılmış, içlerine de hiyerogliflerle firavunun ismi yazılmış.
Mezarlara 240 basamakla tırmanılıyor. Annem ne yazık ki tırmanamadı ama eğer bu tırmanışı yapabilseydi kesinlikle değdiğini görecekti. Üstelik tepeden Nil Nehri’nin nefis manzarasını da izleyebilecekti.
Mısır gezmesi zor bir ülke ama el-Minye turu yapmak bir nebze daha zor. Uzun yıllar turistlere kapalı kalan bölge günümüzde bile çok turist dostu değil. Yollar çok kötü durumda, bazı yerlere asfalt yol yok. Ören yerlerinde yürüyüş yolları yer yer çöl kumuyla kaplı, bu da zemini kaygan ve zor yürünür hâle getiriyor. Ancak tarihi önemine bakınca el-Minye’nin kesinlikle Mısır turu rotalarına eklenmesi gereken bir yer olduğunu söyleyebilirim. Burası Antik Mısır’a bir dönem başkentlik yapan Tel Amarna’dan Beni Hassan mezarlarına kadar eşsiz yerlere ev sahipliği yapıyor. Özellikle Beni Hassan Mezarları, Mısır turu rotalarında baş tacı olmayı hak ediyor. Eğer Türkiye’den bir organize tura katıldıysanız büyük ihtimalle turunuza bu bölge dâhil olmayacak. Ancak eğer burayı kaçırmak istemiyorsanız kendiniz Kahire’den bireysel bir tur ayarlayabilirsiniz.
Keşfetmeniz dileğiyle…
Hi there, You have done an incredible job. I will certainly digg it and personally suggest to my friends. I’m sure they’ll be benefited from this web site.
Thank you very much.