Size Kıbrıs’ın bozulmamış, doğayla baş başa, eko turizm denince hemen akla gelen bir köyünü tanıtacağım: Akdeniz Köyü. Akdeniz Köyü’nün 6 km’lik sahili, caretta caretta ve yeşil deniz kaplumbağalarının Kıbrıs’ta yumurtladığı en uzun sahil. Burası sahil biyologları ve çevreci gönüllüler sayesinde koruma altında. Akdeniz Natura Bölgesi’nde bulunan Akdeniz Köyü; ormanda toplayacağınız mantar, ayrelli (kuşkonmaz), daha pek çok organik sebze, meyve ve de medoş lalesi gibi pek çok endemik bitkiye ev sahipliği yapıyor. Zeytinler toplanınca köy halkı hep birlikte çakısdez (yeşil zeytin) kırıyor. Bölgede yetişen harnıp (keçiboynuzu) pekmeze dönüştürülüyor. Yumurtalar kümesten toplanıyor. Aman dikkat! Yumurtaları sakın düşürmeyin. Çünkü uğursuzluk sayılıyor.
Akdeniz Köyü’nde gezilecek yerler listesi
İçindekiler
Akdeniz Köyü gezilecek yerler listesine bir bakalım.
Terracotta savaşçıları
Akdeniz köyünde Doğa Müzesi’nin bahçesinde terracotta savaşçıları sergileniyor. Pişmiş kil bazlı, kahverengimsi kızıl renkli, mat seramiklere terakota, terrakotta veya terracotta deniyor.
Gelelim buradaki terracottaların hikâyesine: 1929 yılında Aya İrini papazı Prokopios, kilise yakınındaki tarlasında topraktan yapılmış kırık bir heykel parçası bulmuş. O dönemde Kıbrıs’ta bulunan İsveç Kıbrıs Keşif Heyeti (SCE) bu sayede bu kilise çevresinde kazılar yapmış. Böylelikle de büyük bir keşife imza atmış.
Kilise yakınında yarım daire şeklinde ortaya çıkarılan tapınağın çevresinde insan boyutlarına ulaşan 2.000 heykel bulunmuş. M.Ö 750-500 yılları arasındaki tarihi yansıtan heykellerin büyük çoğunluğu o dönemin İngiliz idaresi izniyle İsveç’e götürülmüş. Bu eserler bugün Medelhavsmuseet’de sergileniyor. Kalan kısmı da Güney Lefkoşa’daki Kıbrıs Müzesi’nde sergileniyor.
Küratörlüğü Ayhatun Ateşin tarafından yapılan sempozyumlarda uluslararası sanatçılar bir araya gelerek bu heykellerin replikalarını yaptı. Böylelikle kaybolan tarihin ait olduğu topraklara kazandırılmasını hedefliyorlar.
Mavi Köşk
1957 yılında İtalyan asıllı Rum Paulo Paolides tarafından yaptırılmış. Paolides, Kıbrıs Rum Başpiskoposu olan ve sonradan Kıbrıs Cumhurbaşkanı seçilen Makarios’un avukatıymış. Aynı zamanda silah kaçakçılığı yapıyormuş.
Evde Sophie Loren’in süt banyosu yaptığı küvetin ve zemin kattaki taverna bölümünün çok ilgi çektiğini söyleyebilirim.
Türkler’e karşı yapılan saldırı planlarının bu evde kararlaştırıldığı söyleniyor. Ev günümüzde askeri bölge içinde yer alıyor. Çam ağaçlarının ve nefis bir bahçenin içinde yer alan evin içinde fotoğraf çekimine izin olmadığı için iç mekânlardan fotoğraf paylaşamıyorum.
Akdeniz Köyü’nde nerede yemek yenir?
Aslında burada yemek yenecek tek yer var:
Akdeniz Caretta Beach & Restaurant
Burası bana göre Kıbrıs’ın en özel restoranı. Neden mi?
Bozalan ailesinin işlettiği restoranda yemekler fiks menü sunuluyor. 17 çeşit soğuk meze, 5 çeşit deniz ürünlü ara sıcak ve ana yemek olarak balıktan oluşan menü insanın hem gözünü, hem midesini doyuruyor. Günlük avlanan taze balıklar, mezeler ve ara sıcaklarla birlikte 500 kişilik restoranda servis ediliyor.
Burada yazın denizin keyfini çıkarabilir, yüzme mevsimi haricindeyse at safarisi veya 4×4’lerle jeep safari yapabilirsiniz.
At safarisinin özellikle gün batımında çok keyifli olacağına eminim. 4×4’lerle yapılan jeep safariyse oldukça adrenalin yüklü.
Safari sırasında kayıp krallık Melabron’un kalıntılarıyla karşılaşacaksınız. Çok az bir kısmı yüzeye çıkarılan antik şehir aslında oldukça zengin bir krallığın habercisi.
Antik kentin tarihi Arkaik, Geometrik ve Bronz Çağı’na uzanıyor. Kral mezarları ne yazık ki define avcılarının gazabına uğramış. Günümüzeyse yağmalanmış bomboş hâlleri ulaşmış.
Burada şu anda devam eden bir kazı projesi yok. Çok az insan tarafından bilinen antik şehrin bir gün çok sansasyon yaratacağına gönülden inanıyorum. Kalıntıların hepsi çıkarılırsa deniz altındaki batık Palio Castro Kalesi, Girne Kalesi’nden bile büyük olacak.
Köyün biraz daha ilerisinde cüce fil fosilleri var. Burası da henüz kimse tarafından bilinmiyor. Dişleri ve fildişi parçaları ortaya dağılmış olan fosiller umarım keşfedilip harap edilmezler.
Akdeniz Köyü’nde kaldığım sürece köyün muhtarı Tarık Bozalan, eşi Nazlı ve yakışıklı oğulları Hasan ve Adnan’ın konuğu oldum. Bu güzel aile bana akraba olmak için kan bağı gerekmediğini ispat etti. Evlerinde ağırladılar, güleryüzlerini benimle paylaştılar. Yanlarında olmadığım anlarda bile varlıklarını ve desteklerini hissettirdiler. Ada misafirperverliğini bana yaşatan bu güzel aileye ne kadar teşekkür etsem az. Sayelerinde artık Kıbrıs’ta bir evim ve ailem var ❤.
Keşfetmeniz dileğiyle…
Bozalan ailesine selam, yola devam diyorsun Ayaklarına sağlık.
Bozalan ailesi benim Kıbrıs’taki ailem oldu. İleteceğim selamını.
Sevgiler