Fas’ın orta kısmında bulunan Marakeş, ülkenin ilk başkenti olma özelliğini taşıyor. Heybetli Atlas Dağları’nın etkileyici ve zikzaklı yamacında yer alan kent, Atlantik’e bir geçiş noktası oluşturuyor. İsmi Berberi dilinde “Tanrıların Ülkesi” anlamına geliyor, binalarının renklerinin kiremit tonlarında olması nedeniyle de “Kızıl Şehir” olarak anılıyor. 18 km surları ve 10 kapısı ile burası âdeta bir masal şehrini andırıyor. Marakeş Medinası, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor.
Marakeş, 1070’lerde Murabıt Hanedanlığı’nın, daha sonra Muvahhid Hanedanlığı’nın başkenti olmuş ve başkentin Fes’e taşındığı 13. yüzyıla kadar başkent olarak kalmış.
Marakeş gezilecek yerler
Fas’ın en ilginç şehirlerinden biri olan Marakeş gezilecek yerler açısından oldukça zengin bir yerleşim. Şehri ikiye ayırıp tarihi bölgesi ve modern bölgesi Gueliz olarak gezebilirsiniz.
Burada değişik otellerde kaldım. Zalag Kasbah temiz ve hoş bir otel. Labranda Targa Club Aqua Parc da güzel bir otel.
Chez Ali Show şehirdeki en ünlü gösterilerden biri. Ancak Fas turu grubumuzdan gidenlerin bir kısmı bu şovu beğendiğini söyledi, bir kısmı ise gereksiz olduğundan bahsetti.
Şehrin en ünlü restoranı Nomad ise akşam yemeği için listede olmalı. İtalyan mutfağını tercih edenler için La Trattoria en favori restoranlar arasında bulunuyor.
Palmiye Ormanı
Marakeş kentinde 1.000.000 adet palmiye ağacı var. 1990 yılında hastalığa tutulan ağaçlar için bir üniversite özel bir aşı geliştirdi. Ağaçlar bu şekilde kurtuldu ve palmiye ormanında koruma altına alındı. Günümüzde imara açılan arazilerde palmiyesi olanlar ancak ağaçları palmiye ormanına taşıdıktan sonra inşaata başlayabiliyorlar. Bu hizmeti de ağaç başına € 1.200 taşıma ücreti ödeyerek yapıyorlar. Kaçak inşaat ve palmiye kesme söz konusu olursa ağır hapis cezası var.
Koutobia (Kutubiye) Camii
Şehrin en büyük camisi olan Koutobia (Kutubiye) Camisi 12. yüzyılda inşa edilmiş. Caminin 67 metrelik muazzam bir minaresi var. İsmi yakınındaki pazarda bir zamanlar yapılan kitap satışı geleneğini onurlandırmak için verilmiş. Yakup el Mansur orijinal caminin kıblesinin yanlış yönde olduğunu iddia ederek camiyi yıktırmış ve yeniden yaptırmış.
Jemaa El-Fna (Faniler Meydanı)
Jemaa El-Fna (Faniler Meydanı), Marakeş şehrinin kalbi ve en sıra dışı yeri! 11. yüzyılda suçlular bu meydanda cezalandırılmış; hırsızların eli burada kesilmiş, kafalar burada kılıçtan geçirilmiş.
Meydanda ölülerden topladıkları dişlerle anında implant yapmaya hazır bulunan dişçileri, yılan oynatıcılarını, büyücüleri izleyebilirsiniz. Ayrıca yılanları boynunuza dolayarak ve maymunları kucaklayarak fotoğraf çektirebilirsiniz.
Meydanda 17:00’den sonra açık hava restoranları mantar gibi bitiyor. Burası hem yerli halk ile hem de turistlerle dolup taşan bir panayır yeri gibi görünüyor. Sadece o gün kurulduğunu sandığım bu restoranların aslında her gün aynı faaliyet içinde olduğunu öğrenmekse beni hayrete düşürdü.
Marakeş – Souk
Her ne kadar belki de dünyanın başka hiç bir yerinde görülmeyecek enteresanlıkta olsa da meydanın anormal kalabalığının beni yorduğunu da söylemeliyim. Meydanı çeviren geleneksel çarşıya (souk) dalıp alışveriş yapmak ve yer yer agresifleşen esnafıyla kaynaşmak da bana ekstra yorgunluk verdi.
Bahia Sarayı
Bahia Sarayı 1873-1906 arasında Ba Ahmet tarafından yaptırılmış. Ba Ahmet 4 eşinden kendisine ilk erkek evlat veren Bahia’nın ismini bu saraya vermiş.
Nastassia Kinski’nin Harem filminin çekildiği Bahia Sarayı sizi mis gibi portakal çiçeği kokularıyla karşılayan bir saray. Sarayın fotoğrafları belki size bir fikir verecektir ama ah o kokuyu da size hissettirebilseler! O içinize işleyen mis gibi koku eşliğinde gezeceğiniz saray, işte o zaman hatırınızda bambaşka kalıyor.
Majorelle Bahçesi
Majorelle Bahçesi, hem Marakeş hem de bütün Fas gezinize damgasını vuracak bir yerlerden biri.
Fransız ressam Jacques Majorelle 1924’te buranın arazisini almış, dünyanın her yerinden getirdiği kaktüsler ve bambularla süslemiş, 1947’de de halka açmış. Bahçe Majorelle öldükten sonra mirasçıları tarafından Yves Saint Laurent’e satılmış. Yves Saint Laurent’in külleri de Majorelle Bahçesi’nde sonsuzluğa atıldı.
Bahçenin içinde Yves Saint Laurent’in aşk temalı kendi çizimleri olan kartpostalların sergilendiği Aşk Müzesi de bu muhteşem bahçeye ayrı bir ruh katıyor. Eğer Fas gezisinden hatırınızda hiçbir şey kalmayacak bile olsa (ki bu mümkün değil!) kendi küçük ama ruhu ve enerjisi kocaman Majorelle Bahçesi’ni her daim anımsayacaksınız. Burası benim keşke ömrüm burada geçse dediğim, dünya üzerinde gezdiğim yerler içinde en özellerinden birisi olarak hafızama kazınmıştır.
Ali Bin Yusuf Medresesi (Ben Youssef Madrasa)
14. yüzyılda kurulan medrese, 1565’te Sahabe Hanedanı döneminde genişletilerek Fas’ın en büyük medresesi hâline getirilmiş. Kuruluşundan itibaren 400 yıl boyunca dini ve bilimsel konularda önemli bir eğitim kurumu vazifesi gören medrese 1960’ta kapatılmış. Restorasyon çalışmaları sonucunda 1982’de halka açılan tarihi yapı; öğrencilerinin zamanında ders dinlemek için etrafında toplandıkları havuzun bulunduğu geniş avlusu, mozaikleri ve duvar işlemeleriyle kendisine hayran bırakıyor.
Fas’a gelmeden önce hep Marakeş şehrinin methini duymuştum. Ancak itiraf etmem gerekir ki burası beni o denli etkilemedi. Yine de burayı hatırladığımda aklıma gelecek muhteşem bir yer var ki, o da Majorelle Bahçesi…
Siz de fikrinizi belirtin