Wadi Rum (Ay Vadisi), % 80’i çöl olan Ürdün’ün en güzel çöl bölgesi. Kayalık dağların milyonlarca yılda rüzgâr erozyonuna uğramasıyla oluşmuş. İçinde 1.700 metrelerde ülkenin en yüksek noktası olan Jebel Ram’ı da barındırıyor. Dünyada kaç yer sizi Mars’a gelmiş gibi hissettirebilir? Belki de sadece burası! Wadi Rum Koruma Alanı, UNESCO Dünya Karma Miras listesinde bulunuyor.
Nerede olduğunuzu unuttuğunuz anlarda güneşin doğuşunu veya batışını izleyebilir, safariye çıkabilir, Bedevi kamplarında veya uzay üssünü andıran kamplarda konaklayabilir, pembemsi çölün güzelliğinde meditasyon yapabilirsiniz. Ancak ne yaparsanız yapın, emin olun ki bambaşka bir boyuta taşınacak, doğa üstü güzelliğin gölgesinde âdeta havalarda uçacaksınız.
Wadi Rum hakkında bilgiler
Wadi Rum, 1. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti ile yapılan savaşta T.W. Lawrence ve Sherif Hussein’in izledikleri güzergâh üzerinde bulunuyor. Lawrence of Arabia filmi burada çekilmiş. Çöl geziniz sırasında Arabistanlı Lawrence’ın evini, onun su pınarını ve Nebatiler’den kalma yazıtları görebilirsiniz. Ayrıca bölgede kurulan Bedevi çadırlarına misafir olabilirsiniz.
Bedeviler kimdir derseniz, kabilenin asıl adı Huweidalar. Hz. Muhammed soyundan geldiklerini iddia ediyorlar.
Ne yalan söyleyeyim, Ürdün’e gelme nedenim Kızıldeniz kıyısındaki Akabe’de dalış yapmak ve dünyanın yeni 7 harikasından biri olan Petra’yı görmekti. Wadi Rum’u soran olsa, Ürdün’de görmek istediğim yerler arasında bile saymazdım. Meğer ne kadar bilgisizmişim!
Burası sadece filmlerde olur sandığınız ama kendi gözünüzle de görebileceğiniz eşsiz yerlerden biri. Buradayken rüyada mıyım, yoksa gerçek mi diye algı karmaşası yaşayabilirsiniz. Ancak bilin ki burası gerçek. Dilediğinizde elinizle dokunabilir, gözünüze hayranlık pırıltısı kondurabilirsiniz.
Wadi Rum’da ne yapılır?
Çölde gezimizi 4×4 jeep safari renklendirdi. Çöl önümüzde kıpkırmızı güzelliğiyle uzanırken biz de jeepin üzerinde hoplaya zıplaya çevreyi izledik. Etraf uçsuz bucaksız kum tepelerinden ibaret değildi ama yer yer gördüğüm (azıcık da olsa) yeşillik, kızıl manzaraya ayrı bir güzellik katıyordu. Önümüze ara ara tepelikler çıkıyordu ki bunlar da çöle ayrı bir boyut kazandırmıştı. Çölün kumunu da tepelerin bu kumlara uyumunu da hayranlıkla izliyordum.
Buranın büyüleyici çöl manzarası güneşin batışıyla birleşince bana hayatım boyu unutamayacağım güzellikleri sundu. Güneş bu kadar mı güzel batabilirdi? Doğa bu kadar mı güzel olabilirdi? Hayatta böyle özel anlar yaşanabilir miydi? Aklımda deli sorular vardı.
Buranın bir özelliği de uzay üssünde kalır gibi hissedebileceğiniz otelleri. Mesela Bubble Luxotel Wadi Rum, çölün ortasında büyüleyici bir otel.
Ürdün’deki bütün beklentim Petra üzerinde yoğunlaşmışken bu vadinin bu kadar etkileyici olacağını hiç düşünmemiştim. Oysa burası meditasyonun kıyısından köşesinden geçmemiş olanlarda bile meditasyon yapma isteği uyandıran, çok yüksek enerjili, hafızalarda derin etki bırakan muhteşem bir yerdi.
Eğer bundan sonra bana Ürdün’de tek yere gelme şansı verilse seçeceğim yer kesinlikle Wadi Rum olacaktır!
Wadi Rum’u çok güzel anlatmışsınız, ben de gezme fırsatı buldum ve sanırım gördüğüm en büyüleyici yerlerden. Deneyimlerimi ben de kendi bloğum anlatmaya çalışıyorum. Henüz çok başındayım.
Yazımı beğenmenize sevindim. Yazmaya başlamanıza da çok sevindim, yolunuz açık olsun. Çok sevgiler
Harika bir anlatım olmuş 18.09.2024 orada olucaz inşallah
Yazımı beğenmenize sevindim… ve harika bir yere gidiyorsunuz…
Şimdiden iyi tatiller diliyorum.