Gözünüzün ve ruhunuzun eşsiz güzellikleri görmeye ihtiyacı mı var? O zaman buyrun Tayland’ın eşsiz Phi Phi Adaları’na gidelim. Dünyanın en muhteşem doğasını göreceğiniz adalar, inanın sadece kartpostallardan ibaret değiller. Bir daha asla hafızanızdan çıkmayacak kadar etkileyici olan adalar gerçek ve sizinle tanışmayı bekliyorlar! Fotoğraflarda gördüğünüz eşsiz kareler, işte bu adalarda çekiliyorlar.
Phi Phi Adaları’na nasıl gidilir?
Krabi’den ve Phuket’ten sürat teknesiyle 90 dakikada gelinen adalar aslında 6 adadan oluşuyor. Bu adaların en büyüğü olan Phi Phi Don’da konaklanabiliyor. Tsunami felaketinde harap olan adada yeniden yapılanma çalışmaları hâlâ devam ediyor. Diğer büyük ada olan Phi Phi Leh’te ise konaklama imkânı yok. Leonardo Di Caprio’nun The Beach (Kumsal) filmi bu adalardaki Maya Koyu’nda çekildi.
Phi Phi Adaları gezilecek yerler
Adalarda nereleri gezebiliriz bir bakalım:
Otel – Zeavola Resort
Gelin şimdi adalardaki Laem Tong Beach’teki Zeavola Resort’u ziyaret edelim. Lüks tatili yaşatan bu otel, boşuna değil Dünyanın En İyi Sürdürülebilen Butik Oteli (World’s Best Sustainable Boutique Hotel Award) ödülüne layık görüldü.

Zeavola Resort
Benim gibi tüplü dalış tutkunları için buradan dalış turları organize edildiğini de söylemeliyim. Peki ben dalabildim mi? Maalesef hayır. Peki hâlâ ağlıyor muyum bu fırsatı kaçırdığım için? Maalesef evet!

Zeavola Resort
Düğün törenleri organize eden otelde, ayakları kumun içinde yürüyen bir gelin düşünün mesela. Zeavola’nın evlenen çiftlerin adına bir ağaç diktiğini ve çiftlerin adını da bu ağaca verdiğini unutmayın.

Zeavola Resort
Teak (tik) ağacından yapılan ve romantik dokunuşları olan villalarda konaklamak ayrıcalık olsa gerek. Ancak bizim sadece öğle yemeği yiyecek kadar zamanımız vardı. Yine de bunu yaşayabildiğim için bile çok ama çok şanslı değil miyim zaten?

Zeavola Resort

Zeavola Resort

Zeavola Resort

Zeavola Resort

Zeavola Resort
Maya Koyu
Zeavola Resort’tan ayrıldıktan sonra sürat teknesiyle Maya Koyu’na geldik. Bu adada bizi inanılmaz bir kalabalık karşıladı. Kumsal filminden sonra ünlenen ada, belli ki burayı görmeye gelen meraklı bakışlarla dolup taşıyor. Biraz adanın içine dalıp doğasını keşfettik. Sonra kumsala döndük ve kalabalığın arasına karışıp biz de kendimizi turkuaz rengi sulara bıraktık.

Maya Koyu
Daha sonra civardaki kaya oluşumlarını görmek ve azıcık da su altını şnorkelle keşfetmek üzere Maya Koyu’ndan ayrıldık. Sürat teknesinde yapılan yolculuk benim için hem eğlenceli hem de hafif adrenalin yüklü oldu. Şnorkel yapmak için durduğumuz koy ise yine nefis manzarası olan bir yerdi ama ne yalan söyleyim dalgıç olunca şnorkel yapmak pek yeterli gelmiyor. Ah, zaten benim aklım da hâlâ yapamadığım dalışlardaydı. Olsun, dedim kendime, varsın dertlerim dalış yapamamakla sınırlı kalsın :-) .
Hiç ayrılmak istemediğim bir yeryüzü cenneti oldu buraları. Neyse ki sırada yıllardır rüyalarımı süsleyen Phuket vardı da kendimi avutabiliyorum.
Keşfetmeniz dileğiyle…
Yorum Bırakın