Dünyanın yeni 7 harikasından biri olan, UNESCO Dünya Mirası listesindeki antik İnka şehri Machu Picchu, eminim benim kadar herkesin rüyalarını süslüyor. And Dağları’nın bir dağının zirvesinde, 2.300 metrelerde, İnkalı hükümdar Pachacutec Yupanqui tarafından 1450 yılları civarında inşa ettirilen Machu Picchu, benim gözümde dünyadaki en gizemli yerlerden biri.
İnkalar’ın Kayıp Şehri Machu Picchu
Kuruluş anlamı kesin olarak bilinmeyen şehir, İspanyol istilacılar 1532 yılında burayı işgal ettiğinde sık dağlar arasında kaldığından fark edilmemiş ve bu sayede zarar görmemiş. 1912-1913 yıllarında ABD’li arkeolog Hiram Bingham tarafından keşfedilene kadar da İnkalar’ın Kayıp Şehri olarak kalmış.
Machu Picchu’ya ulaşmak için uzun bir yolculuk yapmanız gerekiyor. Önce sabahın çok erken saatlerinde Cusco‘dan Ollantaytambo‘ya minibüslerle gidiyorsunuz. Oradan Agues Calientes‘e giden trene biniyorsunuz. Burada Machu Picchu’ya gitmek için 2 seçeneğiniz var: Ya Machu Picchu’nun kurulu olduğu dağların eteğindeki Agues Calientes şehrinden minibüslerle İnkalar’ın bu mistik kayıp şehrine gidebilirsiniz, ya da özel yürüyüş izni aldıysanız trenin 104. kilometresinde inip rehber eşliğinde yürüyerek Machu Picchu’ya varabilirsiniz.
İnka yolu yürüyüşü
Peru‘ya gitmekteki asıl hedefim Machu Picchu’yu gördüğüm ilk anı ve oraya ulaşma serüvenimi unutulmaz kılmak olduğundan, benim tercihim İnka yolunu yürümek oldu. Şimdi önemli olan 4 günlük İnka yolunu mu, yoksa 2 günlük kısa İnka yolunu mu yürümek istediğime karar vermekti.
Daha önceden İnka yolunu yürüyen arkadaşlarım, 2 günlük kısa parkuru yürümemi tavsiye ettiler. 4 günlük yolun gereksiz yorucu ve zorlu olduğunu söylediler. Ben de tavsiyelere uyarak uzun yolu değil, kısa yolu yürümeyi seçtim. Bu kararı verdikten sonra da bütün tatil planımı bu çerçevede yapmaya başladım.
Gezimde öncelikle gideceğim zamana karar vermem gerekiyordu. Peru’da ısı değişmediğinden yaz/kış mevsimi yaşanmıyordu, ama ıslak/kuru mevsim vardı. Cusco ve civarı için kuru mevsim nisan ortası başlıyor, ekim sonu bitiyordu. Ben de kuru mevsim başlar başlamaz gitmeye karar verdim, nisan ayında Cusco’ya varacaktım.
Cusco ve Machu Picchu’nun güvenlik açısından tehlikeli olmadığını okumuştum. O yüzden herhangi bir tur şirketiyle çalışmak istemiyor ve her türlü organizasyonu kendim yapmak istiyordum. Ancak İnka yolunu yazılı izin ve rehber olmadan yürümek mümkün değildi. Okuduğum her kaynak, bu özel yürüyüş izninin 6 ay öncesinden tükendiğinden bahsediyordu. Bu koşullarda İnka yolu yürüyüş iznini, uçak biletinden bile önce almalı ve bu önemli gezimde emin adımlarla ilerlemeliydim 🙂 .
Machu Picchu turları
Araştırdığım tur şirketleri içerisinde SAS Travel Peru’yla çalışmaya karar verdim. Web sayfaları oldukça profesyonelce hazırlanmıştı, her türlü soruya anında cevap veriyorlardı. Bölgede pek çok turları vardı. Rehber eşliğindeki İnka yolu yürüyüş iznini alıyorlardı. Cusco’da otel rezervasyonunu da yapıyorlardı.
SAS Travel, İnka yolu yürüyüş iznimin alındığını onaylar onaylamaz uçak biletimi aldım. Niyetim Cusco ve Machu Picchu’yu ziyaret ettikten sonra Lake Titicaca’ya gitmek, oradan da Lima’ya dönmekti. Ancak tatile sadece 1 haftalık süre ayırabildim ve bu süre içinde de Lake Titicaca’yı programıma dahil edemedim.
Cusco‘ya gelip irtifaya aklimatize olduktan sonra İnka yolunu yürümeye hazırdım. Cusco 3.500 metrelerde, Machu Picchu ise 2.300 metrelerde kurulu olduğu için orada yüksek irtifaya aklimatize olmuştum. Artık yükseklik hastalığı sorunu yaşamayacaktım.
SAS Travel’ın otobüsü beni ve yürüyüşe katılacak diğer kişileri saat 4.00’te Cusco’daki otellerimizden aldı. Yaklaşık 2 saatlik bir otobüs yolculuğundan sonra Sacred Valley’deki Ollantaytambo şehrine vardık. Buradan turist trenimize binip 2 saat daha yol gittik. Tren yolunun 104. kilometresinde, Chachabamba’da inip bu gezimizin asıl amacı olan yürüyüşümüze saat 8.00’de başlamış olduk.
Machu Picchu gezilecek yerler
Chachabamba
İlk önce Chachabamba harabelerini dolaştık. Buranın İnkalar tarafından suya adandığı varsayılıyor. 1940 yılında keşfedilen harabelerin, hem önemli bir dini merkez olduğu, hem de Machu Picchu’ya giriş kapısı olduğu düşünülüyor.

Chachabamba’dan sonra bir yanı uçurum olan yollarda 3 saat yürüyüp şelâleye ulaştık.
Yürüyüş sırasında aşağıda, dağların eteklerinde giden treni görüyorduk. Dimdik dağların arasında, dapdaracık patikada izlediğim manzara o kadar muhteşemdi ki, her saniye yürümeyi tercih ettiğim için mutlu oluyordum. Üzerime düşecek bir böcekten bilinçsizce kaçmaya çalışmak, uçurumdan yuvarlanmama sebep olabileceği için ara sıra korktum, ama hayvanlar akıllı ve terbiyeli çıktı ve beni rahat bıraktılar 🙂 .
Wiñaywayna
Sonra dağların ortasında, nasıl kurulduğunu asla anlayamayacağım Wiñaywayna’ya ulaştık. Wiñaywayna, forever young (daima genç), Putyutamarca ve Intipunku arasında, deniz seviyesinden 2.700 metre yüksekte, Urubamba Nehri’ne bakan bir arkeolojik alan. Biri tepede, diğeri aşağısında olmak üzere iki kısımdan oluşuyor. Aşağıdaki bölüm, tarım arazisi olarak kullanılmış.


Burada öğlen yemeği molamızı verip biraz dinlenme fırsatı elde ettik. Yemek yerken tabii ki hijyen konusu gündeme geldi. Konakladığımız yerdeki binada tadilat vardı. Tadilatta çalışan ustalar aynı zamanda yemek servisini de yapıyorlardı. Gözüm ister istemez 2 tanesine takıldı. Üzerleri oldukça kirliydi ve peçeteleri avuç içlerini bastıra bastıra öyle bir katlıyorlardı ki, peçetenin el değmedik 1 milimetrekaresi kalmıyordu. Sonra o estetik katladıklarını sandıkları temiz (!) peçeteleri tabaklarımızın yanına sıralıyorlardı. Herşeye göz yumup yemeğimi yedim. Ne de olsa Peru’da Peruca yaşamaya gelmiştim 🙂 .

Yemek sonrasında yürüyüşe devam ettik.
Sun’s Gate
Sun’s Gate (Güneşin Kapısı)’na vardığımızda Machu Picchu bize uzaktan güzel yüzünü gösterdi. Okuduğum kitaplarda hep aynı şeyi söylüyordu, Şimdiye kadar Machu Picchu’nun ne kadar muhteşem olduğunu fotoğraflarından gördünüz ve kitaplardan okudunuz, ama burayı kendi gözlerinizle görmek bambaşka, diye. Gerçekten tarih ve doğayı bu kadar muhteşem birleştirebilen Machu Picchu, beni hemen büyülemişti. Daha önce hiç görmediğim kadar ihtişamlı olan dağların gizli köşelerine nasıl böyle bir şehir inşa ettiklerine inanamıyordum. Kendimi doğanın bu güzelliği karşısında küçücük hissettim, kelimelerim yetersiz kaldı ve daha ilk andan itibaren buradan ayrılmak istemedim.

16. yüzyılda yeni dünyayı keşfe çıkan İspanyollar, İnka topraklarına girdiklerinde hiç tahmin etmedikleri bir medeniyetle karşılaşmışlar. En basit köylünün bile içme tasının gümüş veya altından yapılmış olması, aç gözlü beyaz insanların iyice şaşkına dönmesini sağlamış.

İnkalar, bu beyaz insanları misafir etmişler. İnka İmparatoru Atahualpa da silahsız 5.000 adamıyla İspanyollar’ı görmeye gelmiş. İspanyollar’ın yanındaki Katolik rahip, Atahualpa’nın eline İncil verip bu kitaba itaat etmesini istemiş. Atahualpa bunu kabul etmeyince İspanyollar silahsız 5.000 askeri kılıçları ile doğramış. İspanyollar’ın şiddetinden ve getirdiği çiçek hastalığından kaçan İnka halkı, Machu Picchu’da saklanmış ve hiçbir zaman bulunmamışlar. Şehir İnkaların kayıp şehri olarak kalmış, ta ki 1912-1913 yıllarında ABD’li arkeolog Hiram Bingham tarafından keşfedilene kadar.
Machu Picchu’ya yaptığım 7 saatlik yürüyüş, gördüğüm manzaraların güzelliği nedeniyle bana yetmemişti. Yürüyüş rehberi, Agues Calientes’e otobüsle gitmek yerine istersek yürüyüşe devam ederek inebileceğimizi söylediğinde ben tereddüt etmeden yürüyüşe devam etmek istediğimi belirttim. Oysa ki 1,5 saat dapdaracık merdivenlerden inerek yapılacak bu ilave yürüyüş nedeniyle dizlerimin bağı çözülecek ve artık keyif değil, ızdırap duyacaktım.

Agues Calientes’e vardığımızda merdiven inmek bitmiş, düz yolda yürümeye başlamıştık. Son 15 dakikalık yürüyüşümüz düz yolda oldu, ama benim bütün enerjim bittiği için oldukça zorlandım.
Agues Calientes
Burası dimdik dağların ortasında, Urubamba Nehri’nin kıyısında, oldukça turistik, çok temiz ve cici bir yerdi. Bu kadar güzel olacağını tahmin etseydim, kesin 1 gece daha burada kalacak şekilde plan yapardım.

Burada Hostel Viajeros’da konakladık. Burası yurt gibi bir konaklama yeri olduğu için beklentimi çok düşük tutmuştum, ama aşırı yorgun bir günün ardından olsa gerek, o gece saatlerce ve deliksiz uyudum. Odamın içinde tuvalet/duş vardı. Yatak gayet rahattı, otelin yemekleri de oldukça güzeldi. Yani zannettiğim gibi sefil bir gece geçirmedim.
Sabah saat 4.30’da uyanıp otobüsle Machu Picchu’ya güneş doğuşunu seyretmeye gittik. Pırıl pırıl bizi karşılayan hava, sonradan bulutlandı. Güneş bulutların ardında kaldığından doğuşunu izleyemedik, ama kâh yüzünü gösteren, kâh bulutların arkasına gizlenen bu manzarayı unutmak mümkün değildi.

Huayna Picchu (Wayna Picchu)
Eski Zirve (Quechua dilinde Machu Picchu) denen şehrin sonundaki Yeni Zirve (Quechua dilinde Wayna Picchu)’ye tırmanmayı çok istedim. Saat 10.00 için sınırlı sayıda verilen izinlerimizi almamıza rağmen hava çok bulutlandığından ve çok zor yürüdüğümden bu tırmanışı yapamadım. Artık Wayna Picchu şerefine mecburen buralara bir daha geleceğim 🙂 . Onun yerine yakışıklı lamalarla bakıştım.
İnka köprüsü
Wayna Picchu’ya gidemeyince İnka köprüsüne yürümeye karar verdim. Bir yanı uçurum olan dimdik dağın kenarında küçücük bir tahta köprü olan İnka köprüsüne geldiğimde ise gözlerime inanamadım. Bana para verseler yürümeye cesaret edemeyeceğim köprüde zaten yürüyüş izni verilmediğini öğrendim. Fotoğraflarına bakmanın bile beni korkuttuğu köprüden İnkaların nasıl geçtiğini hâlâ anlayabilmiş değilim.

Machu Picchu’ya veda vakti geldiğinde artık akıllandığımızdan Agues Calientes’e yürüyerek değil, otobüsle indik. Otelde öğlen yemeğimizi yiyip bu güzel şehri biraz daha gezdik (tabii ben ne kadar yürüyebildiysem). Sonra trenle Ollantaytambo’ya gittik ve bizi bekleyen otobüse binerek Cusco’ya geri döndük.
Elimizde yürüyüşe katıldığımızı belgeleyen sertifikamız, yüreğimizde hâlâ heyecan vardı.
Rüyama girdiği kadar varmış; Machu Picchu gördüğüm, görebileceğim en güzel yerlerden biri olarak kalacak…
Yorumlar
4 YorumlarMürüvet Gündüz
Haz 28, 2018Muhteşem
yaprakgurdal
Haz 28, 2018En sevdiğim yerlerden
Çiçek
Tem 2, 2018Machu Picchu gezine bayıldım. Yazın da çok güzel. İnşallah Yeni Zirve’ye de gider, yine bize güzel yerleri anlatırsın.
yaprakgurdal
Tem 3, 2018Ah inşallah. Yeni Zirve içimde kaldı zaten.
Sevgiler