Uçaktan iner inmez burnuma gelen okyanus kokusu yok mu, işte bu yüzden seviyorum Karayip tatillerini. Küba‘nın da Karayip adaları içinde apayrı bir yeri var bende. Bu güzel adaya adımımı attığım anda hissettiğim enerji, gittiğim boyut bambaşka…

Cayo Coco gezi rehberi
Burası Jardines del Rey archipelago (takımadalar, adalar grubu) içinde, flamingoların ürediği bir doğal rezerv alanında bulunuyor. Sahil boyunca hem flamingolar, hem de mangrov bataklıkları göze çarpıyor.
Aslında burası çok da Küba’nın hissedilmeyeceği bir yer. Çünkü burası, Küba’nın kuzeyinde, sadece turistlerin gittiği bir ada. Varadero kadar popüler bir tatil beldesi de değil. Yerli halkın yaşamadığı bu küçük ada, sadece otellere ayrılmış durumda.
Normalde gitmeyi tercih etmeyeceğim bir yerdi burası, çünkü Küba’ya gitmişken Küba’yı fazla yaşamama fikri bana pek cazip gelmiyordu. Arkadaşlarım Mustafa ve Figen burada bir otele rezervasyon yapmasalardı, Noel tatilini muhtemelen başka bir diyarda geçiriyor olacaktım, ama iyi ki burayı plânlamışlar.
Onlardan habersiz, ben de gidecekleri otel Tryp Cayo Coco‘ya rezervasyon yaptım. Onlardan bir gün sonra adaya vardım ve onları tahmin ettiğim yerde, otelin diskosunda bastım! Beni gördükleri zamanki şaşkınlıklarını ise anlatmam mümkün değil. Mustafa bana 10 saniye kadar boş gözlerle baktı, sonra da hayret ve heyecanla sarıldılar. Hayatlarının sürprizini de tatilin geri kalanında hep konuştular 🙂 .
Otelde yemekler beklentimizin çok üzerinde güzel çıktı. Malum, Küba çok da iyi olmayan yemekleriyle meşhur. Otelin alakart restoranlarının çok güzel olduğunu söyleyemem, ama açık büfesi oldukça zengindi. Hele hele Noel gecesi hazırlanan yemeği tarif edebilmem mümkün değil. Hepimizin gözü döndü desem yeter mi acaba? 🙂
Bu mevsimde Karayip adalarının kuzey kısmı biraz rüzgârlı oluyor. Bir daha Noel zamanı tatile gidersem kesinlikle gideceğim adanın güney tarafında kalmayı tercih ederim. Ne de olsa insanoğlu nankör; azıcık rüzgâr olsa, hava biraz bulutlansa keyfimiz kaçıveriyor. Toronto’da hava 0 C’ye vurdu mu kendimizi hava ısındı diye sokağa atarken, Küba’da hava 25 C’yken biraz rüzgârlıysa söylenmeye başlayıveriyoruz. Artık şımarıklı mı, bilmem 🙂 .
Cayo Coco gezilecek yerler
Tüplü dalış
Otelde dinlenmek, bembeyaz kumların keyfini çıkarmak ve de bolca yemek dışında bir de tüplü dalış (scuba diving) yaptık. Mustafa ilk dalışta balık beslemek için otelden aldığı muzlardan bana da verdi. Hesapta muzu balıklara yedirecektim, fakat piranamsı bu balıklar kesin dişleri öylesine geçirdiler ki, muzu çığlıklar atarak elimden fırlattım. Daha sonra Mustafa’nın kanattıkları ellerine bakmayı ve de benden uzak durmalarını tercih ettim. Isırılmak dışında dalışlardan çok keyif aldık 🙂 . Dalış kariyerime uzun süre ara verdikten sonra tekrar su altında olmak, benim için inanılmaz mutluluk vericiydi.
Playa Pilar
Bir günümüzü de indi-bindi (hop-on and hop-off) yapılan otobüslerle diğer adaya, Cayo Guillermo’ya gidip Playa Pilar‘da yüzmeye ayırdık. Filmlerde görüp de iç geçirilen plajlar va ya, işte burası da onlardan. Yöre halkı buranın Küba’nın en iyi plajlarından olduğunu söylemekte haklıymış. Çift katlı turist otobüsüyle bir saat süren bu yolculuk, hepimizde keyifli bir anı olarak kalacak.
Adada başka da yapacak bir şey bulamadık. Dedim ya, burası sırf otellerin olduğu, gerçek Küba kültürünü yansıtmayan bir ada. Burada Küba’dan bulabileceğiniz şeylerse parlayan güneş, incecik kumlu sahiller ve otelden yükselen salsa nameleri 🎶🎶🎶. Onun dışında buraya gelecekseniz kültürü yaşamaya değil, dinlemeye geleceğinizi bilin.
Kültürünü yaşatmayan bölgelerinde bile Küba‘nın tadı bambaşka. Her gelişimde aklımı ve kalbimi bırakarak ayrıldığım ada, gezi haritamda en sevdiğim ülkelerin başında yer alıyor. Biliyorum ki en kısa zamanda tekrar ayak da basacağım buraya. Bir kere kanıma işledikten sonra buranın üstüne gül koklamak zor ne de olsa…