Atlas Okyanusu, Karayip Denizi ve Meksika Körfezi’nin girişiyle çevrelenen Küba; Yengeç Dönencesi’nin hemen altında yer alıyor. Gözünüzde Küba denince dört mevsim parlayan güneş, turkuaz rengi deniz, upuzun palmiye ağaçları ve sonsuza uzanan şeker kamışı tarlaları canlanıyor olabilir. Ancak burası aynı zamanda müziğin, renkliliğin ve devrimlerin ülkesi. Küba bir de tüm Karayip Adaları içinde en çok UNESCO mirasına sahip olan ülke olarak öne çıkıyor.
Kübalılar genel olarak çok canlı ve sevecen insanlar. Evlerinin kapıları misafirlere hep açık. Bir kadeh rom veya sıcak bir kahve, hep ikram edilmeyi bekliyor.
Adanın kuzeyinde ABD, batısında Meksika ve Bahamalar, güneyinde Cayman Adaları ve Jamaika, güneydoğusunda Haiti ve Dominik Cumhuriyeti var. Karayipler’in ada ülkesi Küba, Antiller’de en geniş yüzölçümüne sahip. Burası 110.860 km²’de 3.700+ irili ufaklı adadan oluşan bir archipelago (takımadalar, adalar grubu). Aynı zamanda da dünyanın en güzel dalış noktalarına ev sahipliği yapıyor.
Küba’da esas olan halka ve devletçiliğe dayalı bir yönetim olduğundan her şey devlete ait. Taksiler, lokantalar, kafeler, oteller, herşey devlet nezdinde çalışıyor.
ABD ambargosundan dolayı Küba halkı yıllarca ekonomik sıkıntı çekti. Ancak günümüzde ülkede halkın neredeyse tamamı okur yazar. Eğitim, sağlık hizmetlerini bedava alıyorlar. Hatta Küba sağlık alanında dünyadaki sayılı ülkelerden biri kabul ediliyor ve her yıl dünyaya doktor ihraç ediyor. Mesela Venezuela, petrol ve doğalgazı Küba’ya veriyor. Karşılığında doktor ve eğitmen alıyor.
Koronavirüs tedavisinde etkili olduğu söylenen Interferon Alfa 2B ilacını bulan doktor Luis Herrera, yeni tip coronavirüs ya da COVİD-19’a ilişkin açıklamalarda bulunduğunda şunları söyledi: Dünya sağlığın bir ticari mal değil, aksine bir temel hak olduğunu anlama fırsatına sahip! Efsanevi lider Fidel Castro da şu sözleriyle hatırlanıyor: Küba dünyanın hiç bir ülkesine asker göndermez, sadece doktor gönderir! Nitekim COVİD-19 pandemisi sırasında Kübalı doktorlar dünyanın değişik ülkelerine gönderildiler. İşte Küba farkı!
Küba’da puro ve rom üretimi yapılıyor. Puro devlet tarafından üretildiğinden her yerde fiyatı aynı ve oldukça pahalı. Puronun fiyatı; boyutuna, markasına ve sayısına göre değişiyor. Sokaklarda satılan purolarsa genelde ev koşullarında yapılan sahte purolar oluyor. Rom ise bambaşka bir olay… Şekerkamışı suyunun damıtılmasıyla üretiliyor, yerli hak tarafından genelde sek olarak içiliyor. Yapılan tüm kokteyllerde rom kullanılıyor. Rom Küba’da Ron olarak biliniyor. Fiyatı üretim yılına göre değişiyor. Günümüzün en çok tanınan rom markası Bacardi ilk kez 1862’de üretilmiş. Adını da yapımcısı Don Bacardi y Maso’dan almış. 1959 Küba devrimi sonrasında Bacardi’nin isim hakkını ve tesislerini Amerika devraldı ve Nassau’ya (Bahamalar) taşındı. Buna karşılık Kübalılar, Bacardi adını kullanarak rom yapmaya devam etti. Bunun üzerine bir hukuk savaşı başladı. Hukuksal olarak kazanan taraf Amerika olunca Küba ürettiği romun ismini değiştirdi. Böylelikle Küba’nın yerli ve millî rom markasının ismi Havana Club oldu.
Küba’ya nasıl gidilir?
İçindekiler
İstanbul’dan Havana’ya 12,5 saat süren direkt uçuşlar bulunuyor. Ayrıca aktarmalı uçuşlar var.
Küba’da yıllık ortalama sıcaklık 26°C düzeyinde. Ortalama nem oranı % 75. İklim, kuru (kasım-nisan) ve yağışlı (mayıs-ekim) olmak üzere iki mevsimle belirlenen yarı tropik bir yapı gösteriyor. Her iki mevsimde de muson yağmurları görülebiliyor, zaman zaman kısa süreli yağışlar ve parçalı bulut olabiliyor. Ada kasırgalardan ve tropik fırtınalardan da nasibini alıyor. Özellikle eylül ve ekim aylarında kasırga raporlarını inceleyip gezinizi ona göre son dakika planlamanızı öneririm. Çünkü kasırgalar 3-4 gün öncesine kadar tam olarak tahmin edilemiyor. Ülkenin yüksek yani en kalabalık sezonuysa aralık-mart arası ve temmuz-ağustos ayları arasında.
Küba’ya gitmek için vize almak gerekiyor mu?
T.C. hususi, hizmet ve diplomatik pasaport sahipleri Küba’ya 90 güne kadar olan seyahatlerinde vize almadan giriş yapabiliyor. Ancak Küba’ya girişte bazı görevliler; hususi, hizmet ve diplomatik pasaport sahiplerinden bile vize isteyebiliyor. Çünkü görevlilerin bazıları vize uygulamasını bilmiyor. Bu nedenle gitmeden önce Türkiye’deki Küba Büyükelçiliği’nden Türkiye’deki pasaport türleri hakkında bilgi içeren İngilizce ve İspanyolca resmî bir yazı almanızda fayda var.
T.C. umuma mahsus (bordo) pasaport sahiplerininse Küba’ya seyahatleri öncesinde vize almaları gerekiyor. Bordo pasaport sahibi T.C. vatandaşları, Türkiye Küba temsilciliği olan Küba Büyükelçiliği Ankara vize bölümüne veya Küba vize işlemleri üzerine çalışmalar yürüten temsilciliklere gelerek Küba vizesi başvurusunda bulunabiliyor. Ayrıca kolay online vize alınabiliyor. Online vize için Küba’ya seyahat etmeden en fazla 48 saat önce https://dviajeros.mitrans.gob.cu/inicio internet adresinde yer alan formun doldurulması gerekiyor. Burada otomatik olarak oluşturulan QR kodunun ilgili havayolu ve sınır kapısındaki görevlilere basılı hâlde veya elektronik formatta gösterilmesi gerekiyor.
Küba Tarihi
Küba topraklarında ilk insan buluntuları M.Ö 3500 yılına ait. Ülkenin ilk sakinlerini Güney Amerika’dan gelen yerliler oluşturuyor. Adaya M.Ö 1200 yılında Taynolar gelmiş. Ada Ekim 1492 tarihinde (birinci yolculuğunda esnasında) Kristof Kolomb tarafından keşfedilerek İspanyol toprağı olarak ilan edilmiş.
1500’lü yıllarda İspanya adaya işçi ihtiyacını karşılamak için Afrika’nın batı bölgelerinden köleler getirmiş. İspanyol hâkimiyeti 1898 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin askeri müdahalesi sonucunda bitmiş. Ülke 1902 yılında da ABD’den resmî olarak bağımsızlığını kazanmış.
1909 yılında Jose Miguel Gomez’in ABD’nin süpervizörlüğündeki seçimlerde başkan olmasının ardından yönetim; rüşvet, yolsuzluk ve sosyal adaletsizlik üzerine kurulu bir diktatörlüğe dönüştü. 1933 yılında ABD’nin desteğiyle yapılan bir darbeyle Gerardo Machado devrildi ve Fulgencio Batista uzun yıllar Küba’yı yönetmek üzere başa geçti.
Devrimin 4 atlısı olarak anılan Fidel Castro, kardeşi Raul Castro, Che Guevara ve Camilo önderliğinde gerçekleşen devrimle 1 Ocak 1959’da diktatörlük yönetimine son verildi. Bundan sonra Küba “devrim ülkesi” olarak anılmaya başladı. Küba’da günümüzde bile 3 kelime çok önemli. Sokaklarda, gazetelerde, afişlerde bu üç kelimeye çok rastlanıyor: Patriotismo-Yurtseverlik, Socialismo-Sosyalizm ve Enternasyonalismo-Uluslararası Birlik ve Dayanışma.
Che Guevera’dan biraz daha detaylı bahsetmek istiyorum. Arjantin doğumlu Che, doktor olarak Guatemala’ya gitti. Latin Amerika’daki ekonomik ve sosyal eşitsizlikleri görüp tek çözümün devrim olduğuna karar verdi. Bunun üzerine Küba’daki ABD destekli diktatör Batista’ya başkaldırdı. Sonrasında Kosta Rika‘ya sürgüne gönderildi ve 39 yaşındayken Bolivya’da CIA destekli bir operasyonla öldürüldü. Ölümünden 30 yıl sonra kemikleri Castro’nun girişimiyle Bolivya‘dan getirildi.
Che Guevera, Küba halkı için ülkenin ulusal kahramanı ve simgesi olan José Martí kadar önemli bir kahraman. Diktatör Batista’ya ait olan ve Che tarafından ele geçirilen zırhlı tren ve Che’nin anıt mezarı, günümüzde Küba’nın Santa Clara kentinde yer alıyor.
Küba’da gezilecek yerler listesi
Küba gördüğüm ülkeler içinde en güvenli ülke. Her şehirde etrafınızda çok sayıda resmî ve sivil polis var. Halkın ve turistlerin güvenliğine son derece önem veriyorlar. Tüm Karayip adaları için aynı şeyi söyleyemem. Ancak Küba’da emin ellerdesiniz.
Küba çok güvenli bir ülke olduğundan en ufak bir endişe duymadan halkın arasına karışabilirsiniz. Otobüse binecekseniz, Viazul otobüslerini deneyin. Araba kiralayacaksanız, gönül rahatlığıyla kiralayın. Şoförlü bir eski Amerikan arabası kiralayıp seyahat etmek de bir alternatif olacaktır.
Toronto’da yaşamış olmamın bana en büyük katkısı, Küba’ya defalarca gitme şansını yakalamış olmamdır. Gittiğim tüm Karayip adaları içinde de Küba’nın yeri bambaşkadır. Karayip adaları içinde otel kalitesi en düşük ülke Küba olmasına rağmen benim en sevdiğim, en beğendiğim, en etkilendiğim ada hep Küba olmuştur. Ruhu başka, insanı başka, kültürü başkadır Küba’nın…
Ancak kuşkusuz yaptığım en keyifli Küba turu, yerel hizmet sağlayıcısı Touch DMC ev sahipliğinde, Cangezi çatısı altında bir “Keşifler Kulübü” olan Nehirle Akarken Keşifler Kulübü’nün organize ettiği tur oldu. Siz de bir Küba turuna katılmak isterseniz, turun organizatörü İlker Horozcu (0532 233 4073) ile iletişim kurabilirsiniz.
Ülkenin her köşesinde amatör müzik gruplarına rastlıyorsunuz. Uzun bir geçmişe sahip olan Küba müziği hareketli, enerjik, coşkulu eserlerden oluşuyor. Uyarıyorum, gelirken bol bol müzik dinlemeye ve dans etmeye hazır olmalısınız.
Küba kültürü, İspanyol ve Afrika etkisinin belirgin izlerini taşıyor. ABD ile tarihi bağları dolayısıyla sokaklarda hâlen eski Amerikan arabalarıyla nostaljik geziler yapıyorsunuz. Kuzey Amerika sporları insanlar tarafından ilgi görüyor.
Ülkenin her noktasını karış karış gezmek, neşeli ve eğlenceli Küba halkıyla iç içe olmak, insana inanılmaz bir zevk veriyor.
En sevdiğim şehirleri de sizin için listeledim.
Havana
Havana kendini İspanyol kolonizasyon döneminden sosyalist devrimine kadar ilk inşa edildiği hâliyle koruyan bir kent. Müzeleriyle, kolonyal binalarıyla, 1950’li yılların Amerikan Chevrolet arabalarıyla, tiyatro, kabare ve gece kulüpleriyle, renkli gece hayatıyla, eşi benzeri olmayan bir kültürel yapıya sahip. Eski Havana ve Tahkimat (İstihkâm) Sistemi, 1982 yılından beri UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor. Ayrıca müzik dalında UNESCO yaratıcı şehirler ağına dâhil.
ABD’deki yasaklı zamanlarda Havana, Amerikalı turistler için sevilen bir cazibe merkeziydi. Her ne kadar gece kulüpleri ve kumarhaneler ABD’deki yasakların kalkmasıyla varlıklarını sürdürebildiyse de 1959’daki Küba devriminden sonra kapatıldı. Kübalı devrimciler de devrimden sonra 3 Ocak 1959’da burayı ele geçirdi.
Varadero
Varadero 19 km uzunluğundaki Hicacos Yarımadası üzerinde tamamen turistik amaçla oluşturulmuş. 19. yüzyıl sonunda burası Cardenas ailelerinin yazlık evlerinin bulunduğu zengin bir bölgeymiş. Castro 1959 yılında yönetimi devraldıktan sonra bölge herkese açık hâle gelmiş. Özellikle de Havana’ya yakınlığı nedeniyle deniz-kum-güneş tatili için tercih ediliyor.
Trinidad
Trinidad, orta Küba’nın Sancti Spíritus ilinde bir yerleşim. Trinidad ve Los Ingenios Vadisi, 1988 yılından beri UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor. Şehir ayrıca zanaat ve halk sanatları dalında UNESCO yaratıcı şehirler ağına dâhil.
İspanyol kâşif ve Küba’nın ilk valisi Diego Velázquez de Cuéllar, burayı 23 Aralık 1514’te Villa de la Santísima Trinidad adıyla kurmuş. Haiti’deki şeker üretiminde çalışan köleler isyandan kaçıp buraya yerleşene kadar bölgede ciddi bir yerleşim olmamış.
1800’lerde kurulan şeker değirmenleri sayesinde Trinidad altın çağını yaşamış, ülkenin şeker üretiminin ⅔’ünü burası karşılamış. İspanyollar’a karşı bağımsızlık savaşı başlayıp üretim merkezleri isyanlarda ateşe verilince 1900’lere gelmeden kentin ışığı sönmüş. Günümüzdeyse 16. yüzyıl mimarisiyle, muhteşem plajlarıyla, can alıcı dağ manzarasıyla, aktivite dolu millî parklarıyla her gezgin burada aradığı şeyleri buluyor.
Santa Clara
Santa Clara, diktatör rejim ve devrimciler arasında 28 Aralık 1958-1 Ocak 1959 tarihinde bir savaşa sahne olan bir kent. Savaşın sonunda Che Guevara komutasındaki devrimciler Santa Clara’yı ele geçirdi. Şehrin ele geçirilmesinden sonraki 12 saat içinde General Fulgencio Batista, Küba’dan kaçtı ve Fidel Castro’nun güçleri genel zafer ilan etti. Diktatör Batista’ya ait olan ve Che tarafından ele geçirilen zırhlı tren ve Che’nin anıt mezarı, günümüzde burada yer alıyor. Che’nin mozolesinin üzerinde Che’nin heykeli, alt kısmındaysa Che Müzesi ve silah arkadaşlarının da yer aldığı bir mezar odası var.
Santiago de Cuba
Dağlık Santiago de Cuba eyaleti, hem bağımsızlık savaşı hem de 1959 Küba Devrimi sırasında pek çok gerilla çatışmasına sahne oldu. 19 Mayıs 1895’te Dos Rios Savaşı’nda İspanyol güçleriyle girdiği çatışmada ölen ulusal kahraman José Martí’nin mezarı, şehirdeki Santa Efigenia mezarlığında bulunuyor. Santiago de Cuba’daki San Pedro de la Roca Kalesi, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunuyor. Santiago de Cuba ve Guantánamo’daki İlk Kahve Tarlaları, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunuyor.
Desembarco del Granma Millî Parkı
Desembarco del Granma Millî Parkı adını Fulgencio Batista’yı devirmek amacıyla Fidel Castro, Raúl Castro, Che Guevara ve 26 Temmuz Hareketi’nin diğer 79 üyesini Küba’ya getiren yattan alıyor. Parkın benzersiz bir doğası var. Desembarco del Granma Millî Parkı, UNESCO Dünya Doğa Mirası listesinde bulunuyor.
Viñales
1800’lü yılların başında Kanarya Adaları’ndan gelip Pinar del Río eyaletindeki Vuelta Abajo’ya yerleşen tütün yetiştiricileri bölgeyi kolonileştirmiş. Ancak buradaki ilk kolonyal yerleşim, 1871 yılında Andrés Hernández Ramos’a ait bir çiftlik olarak belgelenmiş.
Viñales Vadisi’nde tütün ekimi yaygınlaşınca, yakınına Viñales Köyü kurulmuş. Vadide günümüzde hâlâ geleneksel tütün ekim yöntemleri uygulanıyor. Viñales Vadisi, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunuyor.
Viñales Vadisi bir de Küba Bağımsızlık Savaşı ve Küba Devrimi sırasında çeşitli askeri çatışmaların yaşandığı bir yer olarak biliniyor.
Holguín
Küba dendiğinde deniz-kum-güneş tatili için ilk akla gelen yer Holguín olmayabilir. Ancak ülkenin güneydoğusundaki Holguín, harika herşey dâhil tesislerle dolu bir yer. Buna ilaveten Holguín ve Guantánamo sınırlarında bulunan Alejandro de Humboldt Millî Parkı, UNESCO Dünya Doğa Mirası listesinde bulunuyor.
Santa Lucia
Santa Lucia tropik adanın otel merkezlerinden biri. Zengin su altı yaşamı nedeniyle dalış meraklılarını kendisine çekiyor. Çünkü burası Küba’da köpekbalığı dalışı yapılan tek yer. St Lucia scuba dalış turunda carcharinus leucas cinsi köpekbalıklarını ellerinizle besleyebiliyorsunuz!
Bölgenin tam 21 km uzunluğunda bir sahili var. Kıyının denizden 3 km uzağındaysa upuzun bir mercan kayalığı uzanıyor. Buranın Avustralya’nın Great Barrier Reef’inden sonra dünyanın en büyük ikinci mercan kayalığı olduğunu söyleyenler bile var. Bu mercan kayalığı, Canal Viejo de Bahamas’tan gelen akıntıyı durduruyor. Bu nedenle bölgenin suları sakin. Böyle olunca da burası özellikle çocuklu aileler tarafından tercih ediliyor.
Cienfuegos
Küba’nın Cienfuegos şehri, turistlerin gözbebeği yerleşimlerden biri. Aslında oldukça endüstriyel bir yapıya sahip. Ancak şehrin arkasından yükselen Sierra del Escambray Dağları’nın manzarası ve Karayip Denizi’ne açılan Cienfuegos Körfezi’nin esintili rüzgârları birleşerek şehri oldukça etkileyici bir hâle getiriyor. Burası konumu nedeniyle 1960’ların sonlarından bu yana şeker kamışı, tütün ve kahve ticaretinde Küba’nın ana sanayi merkezlerinden biri hâline geldi. Bu nedenle de şehre “La Perla del Sur” yani “Güneyin İncisi” deniliyor. Cienfuegos Tarihi Şehir Merkezi, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor.
Camagüey
Camagüey, İspanyollar’ın Küba’da kurduğu ilk 7 yerleşim arasında yer alıyor. Camagüey Tarihi Şehir Merkezi, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunuyor.
Cayo Coco
Cayo Coco her şey dâhil tatil yerleriyle tanınan ve ülkenin merkezinde yer alan bir ada. Burası Ciego de Ávila eyaletinde Jardines del Rey archipelago (takımadalar, adalar grubu) içinde flamingoların ürediği bir doğal rezerv alanında bulunuyor. Sahil boyunca hem flamingolar hem de mangrov bataklıkları göze çarpıyor. Aslında burası çok da Küba’nın hissedilmeyeceği bir yer. Çünkü burası Küba’nın kuzeyinde sadece turistlerin gittiği bir ada. Varadero kadar popüler bir tatil beldesi de değil. Yerli halkın yaşamadığı bu küçük adada sadece herşey dâhil oteller var!
Cayo Largo
Cayo Largo ana adanın kuzeybatı kesiminin güney kıyısında yer alan bir ada. Küba’nın ana adasında özellikle kasım-nisan ayları arasında hava nispeten serin ve rüzgârlı olduğunda rüzgâr almayan Cayo Largo’yu deniz-kum-güneş tatiliniz için değerlendirmenizi öneririm.
Küba benim en sevdiğim ülkelerden biridir. Artık ailem de benimle birlikte Kübasevenler kervanına katıldı. 9 yaşındaki yeğenim Yasemin’im bile her fırsatta Küba tatilini, Havana’yı, piña colada içmeyi (tabii alkolsüzünü) ve salsa yapmayı ne kadar çok özlediğini söylüyor. Bu Küba’nın havasında, suyunda ne var bilmiyorum ama insana bağımlılık yapıyor.
Geçen hafta oralardaydım. İspanyolca öğrenmek için uzun süreli gitme fikri kafamda dolanıp duruyor. 10 günde kendi ağırlığım kadar meyve yedim bu arada. Sevgiler
Ah evet meyveler de efsane, değil mi?
Çoook seviyorum Küba’yı çoook ❤️❤️❤️
Ah ah orda olmak ne güzeldi
Evet annecim, tekrar gidelim inşallah.
Evet pina colada içmeyi ve salsa yapmayı çok özledim.cuba benim hatırladığım ilk yurtdışı gezim. İlk başta Kanada’ya gitmiş olsam da 1 yaşımda olduğum için sincaplar dışında hiçbirşey hatırlamıyorum(şu an 11 yaşındayım bebekliğimi nasıl hatırlayabilirim ki ?)
Çok doğal, çok saf, çok tatlı bir yorum yapmışsın Yasum ❤️ Sen yine de 1 yaşında gördüğün Kanada’dan sincapları hatırlıyorsan ne mutlu sana. Ancak Küba’yı sanki daha çok hatırlıyorsun. Nasıl da sevmiştin, nasıl da bayılmıştın Küba’ya.