Slovakya’nın başkenti Bratislava, Orta Avrupa turları sırasında bir durak noktası. Slavlar ve Germenler’den etkilenen Bratislava komünizmden de izler taşıyarak bugünkü geleneksel yapısını oluşturmuş bir kent.

Bratislava sokakları
1. yüzyılda bugünkü yerinde Posonium ismiyle kurulmuş olan kent sırasıyla Büyük Moravya İmparatorluğu’nun, Macaristan’ın ve Çekoslovakya’nın egemenliğine girmiş. Çekoslovakya’ya bağlıyken başkent Prag’ın gölgesinde kalan şehir, Çekoslovakya dağılınca Slovakya topraklarında kalmış ve kendi kimliğini bulmuş.

Bratislava sokakları
Bratislava gezilecek yerler
Tuna Nehri kıyısında yer alan şehir hem Avusturya hem de Macaristan sınırında yer alıyor. Bu konumuyla dünyada 2 devlete sınırı olan tek başkent olma özelliğini taşıyor.
Burası yürüyerek gezilecek kadar küçük bir şehir.

Man at Work – Čumil
Eski Şehir (Stare Mesto)
Araç trafiğine kapalı olan tarihi bölgeyi yürüyerek gezebilirsiniz. Burada pek çok ünlünün heykeli ile karşılaşacak, Bratislava Kalesi, St. Martin Katedrali gibi tarihi mekânları ziyaret edebileceksiniz.
Stare Mesto
Bratislava Şehir Müzesi (Mestske Muzeum)
Hlavne Meydanı’ndaki Bratislava Şehir Müzesi’nde tarih öncesi devirlerden günümüze dek Slovakya tarihi ile ilgili bilgi alabilirsiniz.
Mestske Muzeum
St Martin’s Katedrali
Tarihi şehir merkezinin batısında yer alan St. Martin Katedrali 1452 yılında ibadete açılmış. Kentin en büyük dini yapısı olan katedral kralların taç giyme törenlerine ev sahipliği yapmış. Kulesinin tepesinde Aziz Stephen’ın tacının kopyası duruyor.

St Martin’s Katedrali
Yeni Köprü (Novy Most)
Tuna Nehri’nin 2 kıyısını birbirine bağlayan çelikten yapılmış Yeni Köprü (Novy Most)’ye gidip köprü kulesinin üzerindeki pahalı UFO restoranda yemek yiyebilirsiniz.

Novy Most
Bratislava Kalesi
Şehrin panoramik fotoğraflarını çekmek için kalesine çıkabilirsiniz. Rengârenk boyanarak üzerlerindeki komünizm kasvetini kısmen gidermiş olan binaları ve Eski Şehri tepeden izleyebilirsiniz.
Bratislava Kalesi
Napolyon askeri heykeli
Bratislava şehrinde en beğendiğim şeylerden birisi Fransız konsolosluğuna arkasını dönmüş olan Napolyon askerinin heykeli oldu. 1805 Napolyon istilasını hatırlatmak ve savaşın gereksizliğini göstermek için yapılmış olan heykel Merkez Meydanı’nda amacına destek veriyor.
Bir geleneksel Slovak yemeği olan halusky (lapamsı makarna)’yı denemememiz önerildi ama biz Türk damak tadına uymayan bu tadsız tuzsuz makarnayı yemeden Bratislava’dan ayrıldık.
Bu arada bir dip not olarak belirtmeliyim ki Türkiye’deki tur şirketlerinin pek çoğu ana şehirleri tur programına dahil edip yol üzerindeki şehirlere ekstra turlar organize ediyorlar. Bu ekstra turlara katılmayanları da şehre girmeden önce bir benzin istasyonunda saatlerce bırakıyorlar. Hiç beğenmediğim bu uygulamayla ben de Türkiye’de tanıştım. Kanada’da yaşarken pek çok tura katılmış ve asla böyle bir uygulamaya maruz kalmamıştım. Ben bir tura katılıyorsam mümkün olduğunca ekstra tur satın alıp daha çok yer görmeyi tercih ediyorum ama geride kalan insanların hâline üzülmekten de kendimi alamıyorum. Bence bu uygulama ticaretin saygınlığına da gölge düşürüyor.
Bana göre Bratislava özel olarak gelinip kalınmayı hak eden bir Avrupa başkenti değil. Yine de yolunuz buradan geçiyorsa komünizm kokusu alacağınız bu şehirde duraklayabilirsiniz.
Yorum Bırakın