Meriç Nehri kenarındaki Filibe (Bulgarca: Пловдив, trl: Plovdiv) Bulgaristan’ın ikinci büyük şehri. Filibe, 2019 Avrupa Kültür Başkenti seçilmesiyle ünlü. Kültür başkentliği için aday olduğunda şehir “beyin ve kalbin birleşmesi” ile ilgili bir sunum yaptı ve şehirdeki Roman gettosu için ciddi projeler önerdi. Jüri gettoyu ziyaret ettiğinde müzik ve sanat ile yaşayan Romanların konukseverliğine de hayran oldu. Filibe böylelikle 2019 Avrupa Kültür Başkenti unvanını kazandı.
Şimdi biraz kendi durumumdan bahsedeyim: Son birkaç haftadır aralıksız yollardayım. Her ne kadar seyahat etmek vazgeçilmez bir tutkum olsa da, seyahatten döndükten sonra çamaşırlarımı yıkayıp kurutacak kadar vakit olmadan tekrar yollara dökülmek, beni bile aşıyor 🙂 . Koşullar böyleyken içime kaçan seyahat virüsünden ötürü iyice halsiz ve bitkinim. Yine de World Zera Tour Ayhan Kalafat beni Balkan turlarına davet edince hayır diyemedim. Yöre tanıtımını fıkralar ve şarkılarla birleştiren Ayhan Hoca’nın gezilerinde çok da eğlendiğim için hasta yattığım yataktan koşarak gezisine katıldım.
Bu gezi otobüsle Balkanlar’ı arşınlayan bir tur. Komşu Bulgaristan’dan başlayıp Dalmaçya kıyılarında kaybolunacak, en son da komşu Yunanistan’da noktalanacak 8 ülkeyi kapsayan yoğun bir programı var.
Bu hareketli gezide ilk durağımız ise Bulgaristan‘ın Filibe (Plovdiv) şehri. Bütün gece yol geldiğimizden ve de belirttiğim diğer hastalık ve aşırı seyahat yorgunluğu sebeplerinden ötürü hafif ruh gibi bir halim var. Yine de Filibe öyle güzel ki beni uyandıracak gibi duruyor .
Önce biraz Bulgaristan tarihinden bahsetsem iyi olacak: I. ve II. Dünya Savaşı’ndan yenilgiyle çıkan Bulgaristan II. Dünya Savaşı’nın ardından Rus ordusunun yardımıyla sosyalist sisteme geçmiş ve Varşova Paktı’na üye olmuş. Ancak 1989’da Doğu Bloğu’nun çözülmesiyle Bulgaristan yeni bir döneme girmiş . Ülke halen parlamenter demokrasi ile yönetiliyor.
Filibe gezilecek yerler
4000 yıllık geçmişi olan kentte Makedonya Krallığı, Trakya Krallığı, Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu hüküm sürdüğünden her milletin kendi kültürünü ve eserini bulmak mümkün. Hal böyle olunca da bu şehirde görülecek çok şey var.
Knyaz Aleksandar Batenberg Caddesi
Şehrin en önemli alışveriş caddesi. Cadde üzerinde Belediye Binası, çok sayıda mağaza, kafe, otel ve restoran var. Trafiğe kapalı 1750 m uzunluğundaki cadde aynı zamanda Avrupa’nın en uzun caddesi.
Dzhumaya Meydanı
Şehrin ana meydanı olan Dzhumaya Meydanı‘nda 2. yüzyılda Roma İmparatoru Hadrian tarafından yaptırılan Roman Stadium var. Burada tıpkı günümüzdeki olimpiyat oyunlarına benzeyen oyunlar düzenlenirmiş.
Dzhumaya Camii (Hüdavendigar Camii – Cuma Camii)
1421-1451 yılları arasında Sultan I. Murat zamanında yapılan ve hâlâ ibadete açık olan Dzhumaya Camii (Hüdavendigar Camii – Cuma Camii) Dzhumaya Meydanı’nda yer alıyor. Yapıldığı dönemde adı Muradiye Camii olan cami Abdülhamid’in emriyle onarılmış ve ismi değiştirilmiş.
Balkanların en eski camisi olan Cuma Camii’nin adı Evliya Çelebi‘nin seyahatnamesinde de geçiyor. Evliya Çelebi’nin söylediğine göre Ramazan ayında caminin yanındaki 2 tepeden (Nebet ve Sahat) top atışı yapılır ve insanlar oruçlarını bu bölgede açarlarmış.
Virgin Mary Kathedrali
9. yüzyılda yapılan Virgin Mary Kathedrali zamanla yıkılmış. 1844 yılında yeniden yaptırılmış.
Saborna Caddesi
Eski Şehir’e giden yol üzerindeki Saborna Caddesi‘nde Osmanlı tarzı pek çok ev ve kilise var. Saborna’dan Eski Şehir’e girişte yol üzerinde bariyerler yolu kapatıyor. Ancak Saborna’da evi olanlar ya da restoranlarda rezervasyonu bulunanlar arabayla Eski Şehir’e girebiliyor. Aksi takdirde araba giriş izni yok. İnsanlar ancak yürüyerek girilebiliyor.
Eski Şehir’deki evler arasında 1847 tarihli Argir Kuyumdzhioğlu Evi (halen Etnografya Müzesi olarak kullanılıyor), Georgiadi Evi, Nedkovich Evi, Mavridi Evi (Fransız şair Alphonse de Lamartine’nin Evi-Lamartine Müzesi) sayılabilir.
Nebet Tepesi’ndeki Antik Kale
7 tepe üzerine kurulu Filibe’de yürüyerek en kolay çıkılabilecek tepe Nebet Tepesi. Şehri kuşbakışı seyretmek için gelinmesi gereken noktada güzel bir Filibe manzarası var.
Antik Tiyatro (Romen Theatre)
Eski Şehir’in görülmesi gereken en önemli yapısı olan Antik Tiyatro (Romen Theatre) 117 yılında Roma İmparatoru Trajan tarafından yaptırılmış. Dzhambaz ve Nebet tepesinin ortasına kurulan bu tiyatro dans ve tiyatro gösterileri için yapılmış. Tiyatroda MS 340 yılına kadar Hz. İsa’ya inananlar bağlanarak vahşi hayvanlara yem ediliyormuş. 3.500 kişilik kapasitesi olan tiyatroda günümüzde konserler, tiyatro ve dans etkinlikleri düzenleniyor.
Açıkçası daha önceki ziyaretimde Bulgaristan’dan çok da etkilenmemiştim, ama Plovdiv’in gerçekten çok başka bir ruhu var. Sanatı, tarihi, estetiği bir arada bulduğum şehirde komşu ülkenin güzellikleriyle tanışma fırsatını da yakalamış oldum. Bu vesileyle Ayhan Kalafat Hoca’ya da beni gezisine davet ettiği için çok teşekkür ediyorum. Bu çok uzun kilometreli otobüs yolculuğu komşunun bu güzel şehrinde beni daha ilk günden kendime getirdi. Bana adeta gençlik aşısı vurdu. Tahminimin üzerinde beğendiğim Plovdiv, özellikle de Eski Şehir bölgesi, uzun soluklu Balkan turu için müthiş bir merhaba oldu.