Tagus Nehri’nin Atlas Okyanusu’na dökülmeden oluşturduğu koy üzerine kurulan Lizbon (Portekizce: Lisboa), Avrupa’nın en batı noktasında bulunuyor. Geçmişi ilk çağlardaki İber kabilelerine kadar uzanıyor. Burası Roma ve İstanbul gibi 7 tepe üzerine kurulmuş. İsmi, Fenike dilindeki “güvenli liman” anlamına geliyor. Bu ismi de boş yere almamış. Çünkü burası eskiden gemilere erzak sağlamak için ideal bir yerleşim yeriymiş. Lizbon, 1256 yılından beri Portekiz’e başkentlik yapıyor. Şehirdeki Jerónimos Manastırı ve Belém Kulesi, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor. 8. yüzyıl Portekiz mühendisliğinin dikkat çekici örneklerinden biri olan Águas Livres Su Kemeri, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici listesinde yer alıyor. Baixa (Pombaline Lizbon), UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici listesinde yer alıyor. Calouste Gulbenkian Vakfı Genel Merkezi ve Bahçesi, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici listesinde yer alıyor.

Vasco da Gama Köprüsü
Lizbon’a gelince Portekiz’i sanki Avrupa’nın bir parçası gibi değil de daha çok yüzünü okyanusa çevirip gözlerini okyanus ötesine çevirmiş bir ülke gibi hissediyorsunuz. Portekiz’in dünyayı keşfedip sömürgeler kurması da sanki bunun ispatı gibi.

Padraao dos Descobrimentos (Kâşifler Anıtı)
Lizbon’da gezilecek yerler listesi
İçindekiler
- 1 Lizbon’da gezilecek yerler listesi
- 1.1 Vasco da Gama Köprüsü
- 1.2 Ocenario
- 1.3 Praca de Touros
- 1.4 Torre de Belem (Belem Kulesi)
- 1.5 Padraao dos Descobrimentos (Kâşifler Anıtı)
- 1.6 Mosteiro dos Jerónimos (Jerónimos Manastırı)
- 1.7 Alcantara
- 1.8 Rossio Meydanı
- 1.9 Santa Justa
- 1.10 Comercio (Ticaret) Meydanı
- 1.11 Sao Jorge Kalesi
- 1.12 Bairro Alto
- 1.13 Pink Street
- 1.14 Calouste Gulbenkian Müzesi
- 1.15 Basilica da Estrela (Estrela Bazilikası)
Lizbon tepelik bir şehir olduğu için gezerken biraz yorulacağınızı göze almalısınız. Şehrin simgesi olan tramvaylara da muhakkak binmeli, şehrin en güzel caddelerinde bu tramvayların keyfini sürmelisiniz. Bu tramvayların en ünlüsü olan 28 numaralı tramvayda çok sıra oluyor. Eğer erken davranıp cam kenarı kaparsanız, keyfinize diyecek olmaz.

Lizbon’un simgesi Tram 28
Şehir dışına çıkmak isterseniz; günü birlik Sintra, Cabo da Roca, Cascais, Queluzgezisi yapabilirsiniz.
Şimdi gelin, Lizbon’u bölgelere ayırarak birlikte gezelim…
- Doğu bölgesi
Vasco da Gama Köprüsü
Vasco da Gama Köprüsü, 1998 yılında Vasco da Gama’nın Hindistan‘a ulaşmasının 500. yılı şerefine hizmete açılmış. 17 km uzunluğundaki köprü, Avrupa’nın en uzun köprüsü olma özelliği taşıyor.

Vasco da Gama Köprüsü
Köprüye giderken kıyı boyunca uzanan yolda keyifli bir yürüyüş yapabilirsiniz.
Ocenario
Ocenario; Avrupa’nın en büyük, dünyanın 2. büyük akvaryumu.

Lizbon – Ocenario Kaynak:Wikipedia (Jose Manuel – Yükleyenin kendi çalışması, CC BY 2.5, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=391562)
- Kuzey Bölgesi
Praca de Touros
Praca de Touros, Campo Pequeno’da bir boğa güreşi arenası. Burada İspanya’daki gibi boğayı arenada öldürmemekle övünüyorlar (ama arenadan çıkar çıkmaz boğa yine de öldürülüyor!). Ben boğa güreşine şiddetle karşıyım. Ancak bu konuyu burada uzatmayacağım.

Praca de Touros Kaynak:Wikipedia (By Felix König (edit by Alchemist-hp) – Own work, CC BY 3.0, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=35752951)
- Belem Bölgesi (Geçmişte yeni ülkeler keşfetmek için denize açılan gemilerin kalktığı bölge. Jerónimos Manastırı ve Belém Kulesi, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor. )
Bu bölgede mutlaka Pasteis de Belem’e gitmelisiniz. Pasteis de Belem, Lizbon denince hemen akla gelen bir pastane. Milföy üstü krema olan pastel de Belem (Belem turtası – Pastel de nata) yemeden buradan dönülmez. 2011 yılında halk oylaması neticesinde Pastel de nata, Portekiz’in 7 gastronomi harikasından biri ilan edildi. Bu ünlü tatlı pek çok yerde yapılsa da bu pastanede yapılanın tarifini dünyada sadece iki kişi biliyor: Bu pastanenin sahibi ve şefi!

Pasteis de Belem
Torre de Belem (Belem Kulesi)
Âdeta şehrin simgesi hâline gelen Torre de Belem (Belem Kulesi), denizciliğin göstergesi olarak kabul ediliyor. 30 m yüksekliğindeki kule, 1519’da Portekiz Kralı I. Manuel tarafından Lizbon’u korumak için yapılmış. Belém Kulesi, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor.

Torre de Belem (Belem Kulesi)
Padraao dos Descobrimentos (Kâşifler Anıtı)
Padraao dos Descobrimentos (Kâşifler Anıtı), 1960 yılında Denizci Henry dedikleri Prens Henrique el Navegante’nin ölümünün 500. yılı anısına yaptırıldı. Yelkenli bir gemiye benzeyen 50 metre yükseklikteki anıtta Prens Henry the Navigator ile keşiflere katkıda bulunan Bartolomeu Dias, Macellan ve Vasco Da Gama gibi ünlü denizcilerin heykelleri yer alıyor. Çoğu kâşif seferleri için yola Belem’den çıktığı için anıt da buraya yapıldı.

Padraao dos Descobrimentos (Kâşifler Anıtı)
Mosteiro dos Jerónimos (Jerónimos Manastırı)
Mosteiro dos Jerónimos (Jerónimos Manastırı), adını denizcilerin yol göstericisi olduğuna inanılan ve Anadolu’da yaşayan Aziz Jerome’den almış. 32 metre yükseklikte ve 12 metre genişliğindeki manastır, Vasco De Gama’nın Hindistan seferinden dönüşü anısına yapılmış. Manastırın içinde pek çok Portekiz kralının, kraliçesinin, Vasco De Gama’nın mezarı bulunuyor. Portekizli kâşif Vasco da Gama, 1524’te Hindistan’a üçüncü ziyaretindeyken Kochi‘de ölmüş. Cesedi Kochi’deki St. Francis Kilisesi’ne gömülmüş. Ancak kalıntıları daha sonra Lizbon’daki Jerónimos Manastırı’na taşınmış. Jerónimos Manastırı, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor.
Manastırın yapımı 1501 yılında başlamış ve 70 yılda tamamlanmış. Yapının dış cephesindeki palmiye ve baharat ağaçları kabartmaları, Hindistan ve Afrika seferlerini anımsatmak için tasarlanmış.

Jerónimos Manastırı
Alcantara
Alcantara’da rıhtımda yemek yiyebilirsiniz. Rıhtımın çok yakınındaki LX Factory ise kentin belki de en özel yemek ve eğlence yeri. 23.000 m²’lik bir alanda kurulan eski bir kumaş fabrikası sonradan restore edilmiş. İçinde bir çok restoran, kafe ve kentin en ünlü kütüphanesi Ler Devagar var. İddia ediyorum, burası bir kez gittikten sonra defalarca gitmek isteyeceğiniz bir yer olacak.

LX Factory
Şehir merkezi de Bairro Alto, Baixa ve Alfama bölgelerine ayrılıyor.
- Baixa (1755 depreminden sonra yeniden inşa edilen bölge. Baixa (Pombaline Lizbon), UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici listesinde yer alıyor.)
Rossio Meydanı
Rossio Meydanı, Orta Çağ döneminden beri şehir merkezi olarak kullanılıyor. Baixa bölgesinde şehrin tam göbeğinde bulunan bu meydan; önemli kutlamalara, eylemlere ve etkileyici yapılara ev sahipliği yapıyor. Carmo Rahibe Manastırı ve Carmo Kilisesi bu meydanda görülmesi gereken noktalar arasında yer alıyor. Rossio’daki Casa do Alentejo ise bizim laz fıkraları gibi fıkralarının çıktığı yer.

Rossio Meydanı
Meydandan yürüyerek gidebileceğiniz ve deniz ürünlerini tadabileceğiniz bir yer arıyorsanız, Cervejaira Ramiro’yu deneyebilirsiniz. Buranın adı pek çok blogda geçiyor. Hatta Türkçe menüsü bile var. Çünkü Türkler burayı çok seviyor. Ancak 1 saat bekledikten sonra yediğim yemekler ne yazık ki ününü hak edecek kadar iyi değildi. Benim favorimse birazdan bahsedeceğim Leve Leve olurdu.
Yerel içecek denemek isterseniz, Ginjinha Espinheira’da ginjinha (vişne likörü) tadımı yapılıyor.
Santa Justa
Asansörle Santa Justa’ya çıkıp seyir terasından Baixa’nın enfes manzarasını izleyebilirsiniz. Ancak asansörde çok sıra olduğu için direkt caddenin yukarısına giderek de seyir terasına geçebilirsiniz.

Santa Justa asansörü

Santa Justa’dan manzara
Comercio (Ticaret) Meydanı
Şehir merkezi Baxia’nın diğer meydanı olan Comercio (Ticaret) Meydanı’na gidip Tagus Nehri kenarındaki hareketli meydanı yaşamalısınız.

Comercio (Ticaret) Meydanı
- Alfama (Geçmişi 12. yüzyıla kadar uzanan, şehrin ilk kurulan ve 1755 depreminde yıkılmayan tek bölgesi)
Alfama kentin en eski bölgesi olma özelliğini taşıyor. Burada sokak çalgıcılarından Portekiz’e özgü Fado müziğinin en güzel örneklerini dinleyebilirsiniz.

Alfama
Şehrin dar sokakları ve minyatür evleriyle ünlü Alfama’sını gezerken etrafta birçok graffiti görüyorsunuz.

Alfama’nın graffitileri
Sao Jorge Kalesi
Geçmişi 6. yüzyıla kadar uzanan Sao Jorge Kalesi; Romalılar, Vizigotlar ve Araplar tarafından kullanılmış. 1147-1511 yılları arasında da Portekiz Kraliyet Sarayı olmuş.

Sao Jorge Kalesi
Kaleden nefis bir panoramik Lizbon manzarası izliyorsunuz.

Sao Jorge Kalesi’nden Lizbon manzarası
Kalenin içindeki Casa do Leao restoranı romantizm yapmak için pek uygun.
- Bairro Alto (1755 depreminde yıkılan bölge 18. yüzyılda yenilenmiş)
Bairro Alto
Bairro Alto kentin gece hayatı ve geleneksel restoranlarıyla ünlü bölgesi. Şehrin üst kısımlarında yer alan bölge etkileyici panoramik manzaralar sunuyor. İstanbul’un Galata’sına benzeyen Bairro Alto’da eğlenceli saatler geçirilebilir ve Fado dinleyebilirsiniz.
Portekiz halk müziği olan Fado, deniz seferine çıkan ve geri dönmeyen eşler için yakılan bir ağıt olarak biliniyor. Acı, keder, hüzün, özlem ve aşkı anlatan Fado’yu dinlerken ister istemez hüzünleniyorsunuz. Fado, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras listesinde yer alıyor.

Fado
Mekân olarak özellikle Leve Leve’yi öneririm. Tapas ve sangria çok seviliyor. Çok küçük bir mekân olduğu için aman rezervasyonsuz gidip açıkta kalmayın. Burası benim favorim oldu. Eminim siz de beğenirsiniz.

Leve Leve’de tapaslar

Leve Leve’de tapaslar
Baixa-Chiado metrosunun çıkışındaki Cafe a Brasileira’da da kahve içebilirsiniz. Kafenin önünde buranın sürekli müşterisi olan ünlü şair Fernando Pessoa’nın bronz heykeliyle de hatıra fotoğrafı çektirilebilirsiniz.

Cafe a Brasileira
Pink Street
Pink Street adı gibi pembe bir sokak. Sokak üzerinde yan yana bir sürü bar var. Gece belli bir saatten iğne atsan yere düşmeyecek hâle geliyor. Buradaki tapas barlardan O Povo’da Fado dinleyip nefis tapasların tadına bakmanızı öneririm. Çok küçük bir mekân olduğu için aman rezervasyonsuz gidip açıkta kalmayın.

Pink Street
Calouste Gulbenkian Müzesi
Calouste Gulbenkian Müzesi; mimarlar Ruy Jervis d’Athouguia, Pedro Cid ve Alberto Pessoa tarafından Calouste Sarkis Gulbenkian’in yaklaşık 6.000 parçalık özel koleksiyonunu barındıracak şekilde tasarlandı. Gülbenkyan bahçesinin kuzeyinde yer alıyor.
Basilica da Estrela (Estrela Bazilikası)
Basilica da Estrela (Estrela Bazilikası) 18. yüzyılda yapılan Neo-klasik tarzda bir bazilika.

Basilica da Estrela (Estrela Bazilikası)
Portekizliler’in ünlü bir sözü var. Portolular’ın çalışkanlığını, Lizbonlular’ınsa eğlence düşkünü olduğunu ima ederek “Lizbon şarkı söyler, Porto çalışır” diyorlar.
Burayı gezerken hep bu şehirle ilgili neler hissettiğimi düşündüm. Ancak net cevabımı bir türlü bulamadım. Burada düzen, kültür, estetik olduğu kesin. Ancak sanki havada hafif bir kasvet kokusu da var. Belki de bu şehri anlayabilmek, derinliğini tam hissedebilmek için daha uzun süre geçirmek gerek. Bu da benim için bu seferlik mümkün olmadığına göre yaşadıklarımı yanıma kâr saymaktan başka yapabileceğim birşey yok…
Tepelerine tırmandığım, tramvaylarını fotoğrafladığım, gizli köşelerinde graffitilerini bulduğum ve lezzetlerini tattığım Lizbon; bana güzel bir Avrupa başkentini daha keşfetme imkânı tanıdı. Hüzünlü Fado’yu dinlemekse gezimin şüphesiz önemli anılarından biri olarak kaldı.
Harika bilgiler, Mayıs ayında gideceğim öncesinde çok faydalı oldu bu bilgiler.
Faydalanmanıza çok sevindim. Şimdiden iyi yolculuklar ve iyi eğlenceler diliyorum.