Avrupa’nın en uzun nehri olan Volga, Moskova’nın kuzeybatısında bulunan Valday Tepeleri’nden doğup Hazar Denizi’ne dökülüyor. Günümüzde Rusya nüfusunun yaklaşık % 40’ı Volga Nehri havzasının yakınında yaşıyor, ülkenin çiftçilerinin yarısı bu nehir boyunca tarım yapıyor. Eğer Volga Nehri üzerinde bir nehir turu yapıyorsanız, Rusya’ya başkentlik yapmış olan Moskova ile St. Petersburg arasında doyumsuz doğal manzaralar eşliğinde, başta Volga olmak üzere Rusya’nın önemli nehir, göl ve kanallarından geçerek bir gemi yolculuğu yapıyorsunuz. Volga Nehri kıyı şeridi tarih boyunca İskitler, Hunlar ve Türkler de dâhil olmak üzere birçok farklı etnik gruba ev sahipliği yapmış. Bu güzel yolculukta hem bu tarihi değerleri hem de Rusya tarihinin önemli olaylarına tanıklık eden şehir ve kasabalarını ziyaret ediyor, güzergâh boyunca 17 adet seviye havuzundan geçiyorsunuz.
Gelin şimdi Volga Nehri’ni tanıyalım, Volga Nehir turu için nasıl hazırlık yapılır, rotası nerelerden geçiyormuş bir bakalım.
Volga Nehri
İçindekiler
1930’lu yıllarda Stalin döneminde Rusya’nın su yollarını birbirine bağlamak amacıyla başlatılan çalışmalar sonucunda birçok kanal, baraj ve seviye havuzu inşa edilmiş. Rusya’nın önemli göl ve nehirleri birbirine bağlanarak yeni su yolları oluşturulmuş. Artık bu sayede Volga’dan Don Nehri’ne, Hazar’dan Baltık Denizi’ne, Karadeniz’den Beyaz Deniz’e gemilerle gitmek mümkün.
Moskova’dan St. Petersburg’a su yolu açmak, I. Petro’nun (Deli Petro) büyük hayallerinden biriymiş. Ancak Rusya’da birçok yeniliğe imza atan I. Petro’nun bu hayali gerçekleşmemiş. 1825 yılında Moskova Nehri’ni Volga’ya bağlayan bir kanal yapılmış ancak bu kanal uzun ömürlü olmamış. Nihayet Stalin döneminde 4 yıl 8 ay gibi rekor bir sürede 128 km uzunluğunda Moskova Kanalı yapılmış. 1937 yılında bitirilen kanal inşaatının boyutlarını anlamak için bazı rakamlar verelim. 161 km’lik Süveyş Kanalı inşası 2.5 milyon işçinin çalışmasıyla 10 yılda gerçekleşmiş. Moskova Kanalı inşasında 200 milyon m³’ten fazla toprağın yeri değiştirilmiş. Yapılan bir hesaba göre bu miktarda toprak tren vagonlarına doldurulsa, vagonların uzunluğu Ekvator’dan 5 buçuk kat fazla oluyormuş. Kanal yapımında ağır koşullarda mahkumlar çalıştırılmış. Stalin’in başlattığı bu çalışmalar diğer dönemlerde de devam etmiş ve bugün kullanılan muhteşem su yolları sistemi ortaya çıkmış.
Volga Nehir Turu – Ne Zaman Gidilir?
Dünyanın en güzel nehir turları arasında yer alan ve Moskova – St. Petersburg arasında giden Volga Nehri turları, genellikle her yıl 10-12 Mayıs gibi başlayıp eylül ayı ortasında sona eriyor. Son yıllarda iklimin yumuşaması ve artan talep nedeniyle ek seferler konarak sezon ekim ayında bitiriliyor. Mayıs ayında havalar oldukça güzel geçiyor. Beyaz gecelerin de başlangıcı olan mayıs, ilkbahar mevsiminin güzelliklerini yaşamak için tercih edilebilir. Haziran ve temmuz ayları beyaz gecelerin en uzun yaşandığı aylar ancak bazen aşırı sıcak oluyor. Ağustosta gündüzler kısalsa da beyaz gecelerin sonuna yetişmek mümkün. Bu dönemde havalar biraz serinliyor ve seyahat için oldukça elverişli oluyor. Eylül ayı ise Rusya’nın altın sonbaharını görmek isteyenlerin tercih edeceği dönem. Doğa sarıdan yeşile, turuncudan kırmızıya rengârenk oluyor.
Volga Nehir Turu – Yolculuk İçin Nasıl Hazırlık Yapılır?
Yaz aylarında yolculuk güzergâhındaki şehirlerde ortalama sıcaklık 17-22 °C oluyor. Bazı günler sıcaklık 30 °C’yi geçiyor, bazı günler ise yağmurla birlikte sıcaklık da düşüyor. Geziye çıkmadan önce sıcaklığın değişken olabileceği göz önünde bulundurularak gerekli önlemleri almakta fayda var. Seyahate çıkarken yanınıza yazlık giysilerinizin yanı sıra serin havalarda giyeceğiniz 1-2 adet kazak veya hırka, soğuk ve rüzgârdan koruyucu bir mont, yağmurlu havalar için yağmurluk, şemsiye ve kapalı bir ayakkabı almayı unutmamak gerek. Ana limanlar olan Moskova ve St. Petersburg’da yoğun bir program var. Burada düzenlenen turlarda limandan şehir merkezine ve diğer noktalara gemi şirketlerinin tahsis ettiği otobüslerle gidiliyor. Diğer limanlarda otobüslü turların yanı sıra yürüyerek yapılan turlarda bulunuyor. Ugliç’te ve Kiji Adası’nda turlar yürüyerek yapılıyor. Bu nedenle rahat giysiler ve yürüyüş için uygun ayakkabılar almak gerekiyor.
Volga Nehri turunun başlangıcında kaptan ve mürettebat ile tanışma toplantısı, yolculuğun sonunda ise veda yemeği düzenleniyor. Bu günler için zorunlu olmasa da şık bir elbise götürülmesi öneriliyor.
Bazı bölgelerde, özellikle Kiji Adası’nda sıcak havalarda sivrisinek olabiliyor. Bu yüzden bir sinek kovucu ve sivrisinek ısırıklarına karşı koruyucu sprey, losyon bulundurmakta fayda var.
Volga Nehir Turu Rotası
Türkiye’de ‘Volga Volga’ adıyla ünlenen Volga Nehri turları, Moskova – St. Petersburg arasında nehir gemileriyle yapılıyor. Moskova veya St. Petersburg’dan yola çıkan gemi, 5 gün boyunca birçok nehir, göl, baraj ve kanallardan geçiyor. Gezi pek çok açıdan ilgi çekici. Rusya’nın en büyük ve en önemli iki kentini (iki başkentini) görmenin yanı sıra uğranılan limanlarda farklı şehir, kasaba ve köyleri ziyaret ediyorsunuz. Seyir hâlindeyken gemide Rus tarihi, Rus mutfağı, Rusça dil ve şarkı dersleri gibi etkinlikler, klasik müzik ve Rus halk müziği konserleri yolculuğa ayrı bir renk ve tat katıyor. Farklı su seviyelerinden geçişlerde girilen seviye havuzları (su asansörü de deniyor) yolculuğu daha da ilginç kılıyor. Dünyanın en büyük ülkesi Rusya’yı tanımak, tarihi, kültürü ve insanıyla yakından tanışmak için ideal olduğunu düşündüğümüz bu gezi, görülen doğal güzellikler, tabloyu andıran manzaralarla uzun süre akıllardan çıkmıyor.
Moskova – St. Petersburg arası, tren veya karayolu ile 650 km civarında. Bu yolculukta kat edilen yol ise yaklaşık olarak 1.800 km. Bu güzergâhta çalışan birçok gemi var ve dünyanın çeşitli ülkelerinden turistler bu geziye yoğun ilgi gösteriyor.
Moskova’dan çıkıldığı zaman aşağıdaki rota izleniyor. St. Petersburg’dan çıkıldığında ise tam tersi rota izleniyor.
Moskova
Gezinin ilk 3 günü Moskova’da geçiyor. Rusya’nın başkenti Moskova, yaklaşık 12 milyon nüfusu ile Avrupa’nın en kalabalık ve hareketli şehri. Hem günümüzün hem de geçmişin Rusya’sını temsil eden anıtları, Kızıl Meydan, günümüzde Rusya Cumhurbaşkanı’nın evi olan Kremlin Sarayı, 188 istasyon ile dünyanın en işlek metro sistemlerinden birisi olan yeraltı metro sistemi ile Moskova herkesi büyülüyor.
Moskova’dan yola çıkan gemi, Moskova Kanalı’ndan geçerek Volga Nehri üzerinde gezisine devam ediyor.
Ugliç
Gezinin 4. gününde Volga Nehri üzerinde bulunan küçük ve sevimli şehir Ugliç’de duruyoruz. Ugliç, Altın Halka olarak adlandırılan şehirlerden birisi. Ugliç’te Korkunç İvan’ın katledilen oğlunu onurlandırmak üzere 16. yüzyılda inşa edilen Dmitri Kan Kilisesi’ni ziyaret ediyoruz.
Yaroslavl
Gezinin 5. gününde Yaroslavl’dayız. Yaroslavl, Altın Halka olarak adlandırılan şehirlerden birisi. Tarihi şehir merkezi UNESCO Dünya Mirası istesinde yer alıyor. 1010 yılında kurulan şehir, Moskova’dan bile daha eski.
Yaroslavl’daki şehir gezisinden sonra gemi geriye dönerek 4.500 km²’lik Ribinsk Barajı’na giriyor. (Baraj, büyüklüğü nedeniyle Ribinsk Denizi olarak da adlandırılıyor.) Güneyden kuzeye kat edilen barajdan sonra sırasıyla geçilen su yolları ise Şeksna Nehri, Beyaz Göl, Kovja Nehri, Volga-Baltık Kanalı, Vitegra Nehri, Onega Gölü, Svir Nehri, Ladoga Gölü ve Neva Nehri. Ladoga ve Onega, Avrupa’nın en büyük birinci ve ikinci gölleri. Yüzölçümleri sırasıyla 18.000 ve 10.000 km² civarında. Burada hemen Marmara Denizi’nin yüzölçümünün 11.350 km² olduğunu hatırlatalım.
Goritsi
Gezinin 6. gününde Goritsi’deyiz. Goritsi Köyü, Şeksna Nehri’nin akış yönüne göre sol kıyısında bulunuyor. Köyün nüfusu 700 civarında. Çoğunluğu tek katlı ve ahşap olan, önünde küçük bir bahçesi bulunan sevimli evlerde yaşayan köy ahalisinin ana geçim kaynakları; tarım, balıkçılık ve avcılık. Son yıllarda gelişen turizm ve yaz aylarında buraya uğrayan turist gemileri, köy halkı için ek bir geçim kaynağı olmuş.
Kiji Adası
Gezinin 7. gününde Kiji’deyiz. Onega Gölü’nün kuzeyinde bulunan Kiji Adası, yönetim bakımından Karelya Cumhuriyeti’ne bağlı. Kiji Adası, Rus kuzey ahşap mimarisinin ve eski köy hayatının sergilendiği bir açık hava müzesi. Müzedeki yapılar içinde en görkemlisi kuşkusuz tek bir çivi çakılmadan yapılmış olan 22 kubbeli Transfigürasyon (Tecelli) Kilisesi. Tecelli Kilisesi’nin hemen yanında Koruyucu Meryem Ana adında daha küçük bir ahşap kilise daha var. Açık hava müzesinde 19. yüzyıldan kalan ahşap köy evleri de sergileniyor. Evlerin içine girerek köylülerin o dönemdeki yaşamlarına tanık oluyorsunuz. UNESCO Dünya Mirası listesindeki Kiji Açık Hava Müzesi, rehber eşliğinde geziliyor. Ziyaretçi yoğunluğuna bağlı olarak gezi 1-1,5 saat sürüyor.
Mandrogi
Gezinin 8. gününde Svir Nehri kıyısındaki Mandrogi’deyiz. 2. Dünya Savaşı’na kadar bir Rus köyü olan Mandrogi, savaş sırasında yok olmuş. 1996 yılında St. Petersburglu bir girişimcinin başlattığı bir proje ile bu kıyı tekrar canlanmış ve nehir gemilerinin uğrak limanlarından birisi olmuş. Tüm yapıları ahşap olan Mandrogi’deki sevimli ve renkli binaların içinde kafeler, restoranlar, hediyelik eşya mağazaları ve hediyelik eşyaların yapıldığı atölyeler var. Bu atölyelerde bir matryoşkanın (matruşka) nasıl yapıldığını izleyebilirsiniz. Binaların birisi küçük bir votka müzesi ve müzede yüzlerce çeşit votka sergileniyor. Ücret karşılığında girilen müzede değişik votkaların tadına bakabilir, beğendiğinizi satın alabilirsiniz.
St. Petersburg
Gezinin 9-11. günlerinde St. Petersburg’dayız. Burası gezinin son durağı. Daha önce gezdiğimiz diğer Rus şehirlerinden farklı olarak St.Petersburg’daki yapıların katı geometrik çizgilerle inşa edildiğini görüyoruz. Büyük Peter tarafından yaptırılan ve 100 adalar üzerine inşa edilen bu şehir, romantik kanallar, barok saraylar ve Avrupa’nın geri kalanını anımsatan güzel meydanlarla tamamlanmış. Burada Hermitage Müzesi, Peter ve Paul Kalesi ziyaret ettiğimiz yerler arasında.
Volga Nehri turu unutamayacağınız geziler arasında yer alacak…
Çok güzel bir yazı olmuş. Yusuf Bey’in ve senin ellerine sağlık. Ben her yerden vazgeçtim, ilk olarak bu geziye gitmek istiyorum. Muhteşem bir gezi. İnşallah mümkün olur.
İnşallah beraber gideriz anneciğim ❤️