Tarihte medeniyetlerin buluşmasına tanıklık eden Tarsus; 6.000 yıldan beri varlığını koruyan, ismi değişmeden bugüne kadar gelen dünyanın en eski şehirlerinden biri. Kilikya Uygarlığı’nın merkezi olan Tarsus’ta Roma, Bizans, Osmanlı’dan kalma eserler iç içe geçiyor, dün bugünle buluşuyor. Buradaki St Paul Kilisesi, St Paul kuyusu ve çevresi, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici listesinde bulunuyor.
Kısa Tarsus tarihi
İçindekiler
- 1 Kısa Tarsus tarihi
- 2 Tarsus’ta gezilecek yerler listesi
- 2.1 Kleopatra Kapısı
- 2.2 Roma Yolu
- 2.3 St Paul Anıt Müzesi (Saint Paul Kilisesi)
- 2.4 Saint Paul Kuyusu
- 2.5 Kızılmurat Mahallesi Tarihi Tarsus Evleri
- 2.6 Makam-ı Danyal Camii
- 2.7 Ulu Camii
- 2.8 Kırkkaşık Bedesteni
- 2.9 Siptilli Çarşısı
- 2.10 Tarsus Şahmeran Hamamı
- 2.11 Şahmeran Efsanesi
- 2.12 Cemşab
- 2.13 Vezir
- 2.14 Kubat Paşa Medresesi
- 2.15 Roma Hamamı Kalıntıları
- 2.16 Nusrat Mayın Gemisi
- 2.17 Eshab-ı Kehf (Yedi Uyurlar Mağarası)
- 2.18 Tarsus Şelalesi
- 2.19 Tarsus’ta Ne Yenir? – Tarsus’ta Nerede Yenir?
- 2.20 Humusçu Orhan
- 2.21 Kervan
- 2.22 Yeni Ada
Mersin’in bu çok özel ilçesi, Antik Kilikya’yı İç Anadolu’ya bağlayan tarihi yolların kavşak noktasında yer alıyor. Burası tarihi zenginliği ve coğrafi konumuyla Neolitik dönemden beri çeşitli kültürlerin kaynaşma noktası olmuş.
Tarsus’un kuruluş efsanesi şöyle: Antik çağlarda Tarsus Çayı’na, yerli Kilikia halkı Kydnos ismini vermiş ve Kydnos’un oğlu Parthenia, Kydnos’un denize döküldüğü yere kendi adı ile bir şehir kurmuş. Tufandan sonra suların çekilmesi ile kurulan bu şehre Tersein (kurutmak) adı verilmiş.
Burası öyle özel bir yerleşim ki 3 din için de anlamı büyük. Buranın Tevrat’ta Efsus, İncil’de Arsus, İslam kaynaklarında ise Hz. Adem Aleyhisselamın oğlu Şit Peygamber tarafından kurulduğu belirtiliyor.
Tarsus’ta gezilecek yerler listesi
Mersin‘in Tarsus ilçesi gezilecek yerler bakımından oldukça zengin.
Kleopatra Kapısı
Sezar’ın ölümünden sonra Roma‘nın önde gelen komutanlarından olan Antonius, Mısır Kraliçesi Kleopatra’yı, Mısır‘ın buğday ihtiyaçlarını konuşmak için Kilikya’ya yani bugünkü adıyla Tarsus’a çağırmış. Kleopatra denizden gemilerle gelmiş ve kente bu kapıdan girmiş. Surlardan geriye kalan kapının Deniz Kapısı olan ismi de sonradan Kleopatra Kapısı’na dönüşmüş.
Romalı General Antonius ile M.Ö 42 yılında başlayan görüşmeler 10 yıl süren büyük aşkın başlangıcı olmuş. Tüm dedikodulara rağmen Kleopatra büyük aşkına 3 evlat vermiş. Bu ihtiras dolu aşk yüzlerce yıldır dilden dile konuşuluyor ve de Hollywood filmlerine konu oluyor.
Roma Yolu
Tarsus’a 15 km uzaklıktaki Sağlıklı Köyü’nün yüksek kesiminde bulunan Roma Yolu ve Kilikya Zafer Takı’nın tarihi M.S 1 yüzyıla uzanıyor. 4. yüzyıla kadar kullanıldığı düşünülen yolun genişliği yaklaşık 3 metre. Burada, Roma ve Bizans devletlerine ait mezarlar ve yolla ilgili yapılan çalışmalara ait kitabeler var. Bu yolda St. Paul, Cicero, Julius Casear, Athenedoros, Nestor, Kleopatra, M. Antonius, Augustus ve Hadrian gibi isimlerin yürüdüğü söyleniyor.
St Paul Anıt Müzesi (Saint Paul Kilisesi)
12. yüzyılın sonlarına doğru inşa edildiği düşünülen kilise, Hristiyanlığın yayılmasında önemli rol oynayan Aziz Paul adına yapılmış. Tarsuslu olduğu İncil’de iki kez yazılı olan Aziz Paul, İsa’nın 12 havarisinden biri.
Saint Paul Kuyusu
St. Paul, Hristiyanlığın en önemli figürlerinden biri. İncil’de adı Müjdeleyici olarak geçiyor. St. Paul’un evi olduğuna inanılan binanın bahçesinde bir su kuyusu var. Aziz Paul’un doğum yeri olarak bilinen ve kendisine adanan bu tarihi yer, geçmişte uzun kara yolculuklarıyla Kudüs’e hacı olmak için yöreden geçen Hristiyanlarca ziyaret edilir, kuyunun suyundan içilirmiş. St. Paul Kilisesi, St. Paul Kuyusu ve Çevresi; UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici listesinde yer alıyor.
Kızılmurat Mahallesi Tarihi Tarsus Evleri
Cumhuriyet Dönemi mimarisini yansıtan tarihi Tarsus evleri kerpiç, taş ve ahşap yapılarıyla dikkat çekiyor. 300’e yakını tescillenen tarihi evler restore edilip turizme kazandırılmaya çalışılıyor.
Makam-ı Danyal Camii
Caminin içinde Danyal Peygamber’in makamı da var. Bu nedenle burası Makam-ı Şerif Cami olarak da anılıyor. Danyal Peygamber, 2. Babil Kralı Nebukadnesar (M.Ö 605-562) yıllarında yaşamış, ilmi ve kehanetleriyle Yahudiler’i Babil esaretinden kurtarmış.
Rivayet de şöyle: Babil Kralı rüyasında İsrailoğulları’ndan gelecek bir erkek çocuğun kendi tahtını sarsacağını görünce İsrailoğulları’ndan doğan erkek çocukların öldürülmesini emretmiş. Bu nedenle Danyal Peygamber doğunca onu korumak isteyen ailesi bebeği dağ başında bir mağaraya bırakmış. Mağarada bir erkek ve bir dişi aslan himayesinde büyüyen Danyal delikanlı olunca kavmi arasına karışmış. Bir kıtlık senesinde Tarsus’a davet edilen Danyal Peygamber’in buraya gelmesiyle birlikte bolluk olmuş. Danyal Peygamber, Babil’e geri gönderilmemiş. Ölünce de şimdiki Makam Camii’nin bulunduğu yere gömülmüş.
Ulu Camii
Cami, kentin en eski ve geçmişte merkezi olan bölgesinde bulunuyor. 1579’da Ramazanoğlu beyi Piri Mehmet Paşa’nın oğlu İbrahim Bey tarafından yaptırılmış. Caminin etrafında türbe, imaret ve 1895’de eklenen saat kulesi de var. Bu nedenle burası büyük bir külliye gibi görünüyor. Cami-i Kebir ya da Cami-i Nur diye adlandırılan caminin bitişiğindeki türbede Hz. Şit, Hz. Lokman Hekim ve Halife Me’mun’un mezar odaları var.
Kırkkaşık Bedesteni
Bedesten, Ramazanoğulları Beyliği’nden Piri Paşa’nın oğlu İbrahim Bey tarafından 1579 yılında yaptırılmış. Bir dönem imaret ve medrese olarak kullanılan bedesten, cumhuriyet döneminde kapalı çarşıya dönüştürülmüş. Yedi kubbeli tarihi çarşı adını dış cephesini süsleyen kaşığa benzeyen kabartmalardan alıyor.
Kırkkaşık Bedesteni’nde mutlaka Serpil Kafe’de oturup kaynar için. İçinde zencefil, zerdeçal, havlıca, tarçın, karanfil, yeni bahar bulunan kaynar; ilk olarak lohusa şerbeti olarak yapılmaya başlanmış, Serpil Abla sayesinde de hatırlatılıyor ve yaşatılıyor.
Siptilli Çarşısı
Restorasyonu yapılan çarşıdaki 18 iş yerinin hepsinin işletmeciliğini kadınlar yapıyor. Buradaki ürünlerden satın almak isteyebilirsiniz.
Tarsus Şahmeran Hamamı
Hamamı anlatmadan önce yine efsanelere değineyim:
Şahmeran Efsanesi
Şahmeran; İran-Pers mitolojisinde rastlanan, akıllı ve iyi olarak tanımlanan, belinden aşağısı yılan, üstü insan şeklinde, doğa üstü yaratıkların başında bulunan, hiç yaşlanmayan, ölünce ruhunun kızına geçtiğine inanılan bir varlık. Şahmeran aslında özünde iyilik olan bir canlı. Yer altında ona itaat eden yılanlarıyla birlikte yaşamış.
Cemşab
Cemşab yoksul bir ailenin oğlu. Evinin geçimini odunculuk yaparak sağlamış. Bir gün arkadaşlarıyla birlikte ormanda içi bal dolu bir kuyu bulmuş. Balı çıkarması için arkadaşları tarafından kuyuya indirilmiş. Balın çıkartılması sona erince de kuyuda bırakılmış. Kuyunun içinde yardım beklerken bir ışık sızıntısı görmüş. Işığın geldiği yeri açarak büyük bir bahçeye çıkmış. Burada Şahmeran ile karşılaşmış.
Şahmeran Cemşab’ı çok sevmiş. Yanında kaldığı süre içinde ona tıp bilimiyle ilgili hiçbir insanın sahip olamadığı bilgileri vermiş. Bir söylentiye göre Cemşab aslında bilinen Lokman Hekim’miş.
Şahmeran’ın yanında uzun zaman kalan Cemşab bir süre sonra sıkılmış ve evine dönmek istemiş. Şahmeran gitmesini istemese de izin vermiş. Ancak kendisini gördüğünü kimseye söylememesini de tembih etmiş.
Bu arada zamanın hükümdarı hastalanmış. Bu hastalık ancak Şahmeran’ın eti yenirse geçecekmiş. Bunun üzerine Şahmeran’ın yerini bilene büyük vaatlerde bulunulmuş. Ancak kimse ortaya çıkmamış.
Vezir
Şahmeran’ı gören kişinin sırtının yılan derisi gibi pul pul olduğunu padişaha söyleyince herkesin hamama gelerek yıkanması emri verilmiş. Cemşab, Şahmeran’a söz verdiği için hamama gitmemiş. Ancak bir süre sonra sadece kendisinin yıkanmaya gitmediği anlaşılmış ve hamama gitmek zorunda bırakılmış.
Hamamda sırtının yılan derisi gibi olduğu görülen Cemşab’dan zorla Şahmeran’ın yeri öğrenilmiş ve Şahmeran ele geçirilmiş.
Yakalanan Şahmeran, Cemşab’ın ne kadar üzgün olduğunun farkına varmış. Bunu isteyerek yapmadığını anlamış. Kaderini bildiği için karşı koymamış ve Cemşab’a ölümünden sonra etini kaynatarak ilk suyu vezire, ikincisini padişaha içirmesini, üçüncüsünü de kendisinin içmesini tembihlemiş.
Şahmeran hamama götürülerek burada öldürülmüş ve eti kaynatılmış. İlk suyu içen vezir hemen ölmüş. İkinci suyu içen padişah iyileşmiş. Üçüncüsünü içen Cemşab ise aklı ve zekâsı daha da güçlenip padişaha baş vezir olmuş.
Efsaneye göre Şahmeran’ın yılanları hâlâ Şahmeran’ın öldüğünü bilmez. Eğer yılanlar Şahmeran’ın öldüğünü öğrenirlerse tüm şehri basacak ve Şahmeran’ın intikamını alacak.
Şimdi gelelim hamama: Yılanların şahı olarak bilinen Şahmeran’ın bu hamamda öldürüldüğüne inanılıyor. Bu nedenle burası halk arasında önemli bir yere sahip. Hamamın göbek taşında ve yine iç kısımdaki duvarlarında görülen hafif kırmızıya yakın rengin, burada öldürüldüğü belirtilen Şahmeran’ın kanından geldiğine inanılıyor.
Kubat Paşa Medresesi
Yapı, Ramazanoğullarından Piri Paşa’nın kardeşi Kubad Paşa tarafından 1553 tarihinde medrese olarak inşa edilmiş. Tadilatı devam ediyor.
Roma Hamamı Kalıntıları
Alttan Geçme olarak da bilinen Roma Hamamı’na ait kalıntılar, şehrin hemen merkezinde yer alıyor. Hamamın M.S 2-3. yüzyıllarda yapıldığı sanılıyor.
Nusrat Mayın Gemisi
Asıl ismi Nusrat olan gemi zamanla Nusret olarak kullanılmış. 1. Dünya Savaşı’nda döşediği mayınlarla Çanakkale Boğazı’nı İngiliz ve Fransız zırhlılarına mezar eden ve Çanakkale Boğazı’nı düşman gemilerine geçilmez kılan Nusrat Mayın Gemisi bir müze olarak hizmet veriyor.
Eshab-ı Kehf (Yedi Uyurlar Mağarası)
Hem Hristiyanlık’ta hem de İslam dininde söz edilen Yedi Uyurlar inanışının Anadolu’da yer alan mağaralarından biri olan Eshab-ı Kehf Mağarası (Yedi Uyurlar Mağarası); Benclus Dağı’nın eteklerinde, önünde eğilimi az olan bir vadide yer alıyor. Doğal bir çöküntünün mağara şeklini aldığı Eshab-ı Kehf’e 15 basamaklı bir merdivenle iniliyor. Efsanesi de şöyle: Çok tanrılı dönemde tek tanrıya inandıkları için eziyete uğramaktan korkup kaçan 7 Hristiyan genç, köpekleriyle birlikte Eshab-ı Kehf Mağarası’na saklanmış. Mucizevi bir şekilde taş kesilerek 300 yıllık bir uykuya dalmışlar. Uyandıklarında içlerinden biri yiyecek bir şeyler almak için şehre gitmiş. Elindeki eski paradan şüphelenen biri onu takip etmiş. Ancak mağaraya geldiğinde 7 yavru kuştan başka bir şey görmemiş.
Kuran’da Kehf Suresi’nde de ismi geçen bu yerin inanç turizmi açısından değeri oldukça fazla.
Mağaranın hemen üzerinde 1873 senesinde Sultan Abdulaziz tarafından yaptırılan bir cami var. Sonraki yıllarda eklenen üç şerefeli minaresiyle cami hâlâ ayakta duruyor.
Tarsus Şelalesi
Berdan Çayı, taşıdığı alüvyonlarla Çukurova Deltası’nın ortaya çıkışında önemli rol oynuyor. Berdan Çayı üzerinde bulunan Tarsus Şelalesi ise bölgede yaşayanların sıklıkla geldiği çok güzel bir mesire alanı. Roma döneminde mezarlık olarak kullanılan bölgede sular çekildiğinde tahrip olan mezar yapıları görülebiliyor.
Tarsus’ta Ne Yenir? – Tarsus’ta Nerede Yenir?
Yöreye özgü lezzetleri denemek istiyorsanız humus, fındık lahmacun ve mamul yiyebilirsiniz.
Humusçu Orhan
Bu esnaf lokantası, humusun ilk adresi.
Kervan
Humusu ile ünlü.
Yeni Ada
Burada fındık lahmacun (kuzu etinden yapılıyor), humus ve Tarsus kebabı yiyebilirsiniz.
Her köşesinden tarih fışkıran Tarsus, eşi benzeri olmayan bir yer. Burada efsaneleri dinlerken hayallere dalabilir, Kleopatra-Antonius aşkının yaşandığı yerlerde bu aşkı gözünüzde canlandırabilir, leziz mutfağı tadabilir, kutsal mekânları ziyaret ederken yoğun manevi duygular hissedebilirsiniz. Burası zamanda yolculuk yapmak isteyenlerin, tarihi yerinde yaşamak isteyenlerin ilk durağı olmayı sonuna kadar hak eden bir yer.
Eline emeğine sağlık. Çok güzel anlatmışsın. Sayende unutmuş olduğumuz değerlerimizi hatırlıyoruz.
Beğenmene çok sevindim annem. Tarsus o kadar zengin ki ben ne anlatsam yetmez. Yine de biraz da olsun tanıtabiliyorsam ne mutlu bana.
süper olmuş mersinle ilgili bu denli araştırma yorum lar görmedim size nasıl teşekkürler etsem azdır ben bile bu kadar bilgiye sahip değildim sayenizde bilgilendim iyikene de sizi tanıdım yolun bahtın açık olsun yaprak hanım
Serdar Bey çok teşekkür ederim güzel yorumunuz için. Bir Mersinli olarak size yazımı beğendiriyorsam ne mutlu. Sevgiler
Çok güzel bir anlatım. Bilmeyenler için kentin ne kadar özel bir yer olduğu bundan daha güzel gösterilemez.
Çok teşekkür ederim güzel yorum için. Bir Tarsuslu bile yazımı beğeniyorsa ne mutlu bana ❤️
Anlattıklarınız ve fotoğraflarınız sayesinde listeme yeni bir gezi durağı da ekledim. Ayrıca Tarsus bana İtalya’nın bazı küçük şehirlerini anımsattı. Emeğinize sağlık.. :)
Yorumunuza çok mutlu oldum. Tarsus çok çok özel bir yer. Her taşın altından tarih çıkıyor, hem de ne tarih. Gezdiğinizde beğeneceğinize eminim. Ayrıca gittiğinizde benim için de humus yiyin :-)
Sevgilerimle