Toros Dağları’nın eteğinde, Göksu Irmağı’nın iki yakasında kurulan Silifke, Mersin il merkezine 80 km uzaklıktaki gözde bir ilçe. Kız Kalesi, Cennet-Cehennem Obruğu ve çok daha fazlası için gelin Silifke ve Erdemli’ye bu yazıda birlikte bir göz atalım.
Peki siz de buranın bahsi geçince kıpır kıpır türkümüzü söyleyenlerden misiniz? 🎶🎶🎶
Silifke’nin yoğurdu
Ah seni kimler doğurdu?
Seni doğuran ana
Bal ilen mi yoğurdu?
Kısa Silifke tarihi
Bölge coğrafi yapısı ile daha İlkçağ’dan itibaren insanların dikkatini çekmiş. İyonlar MÖ 7. yüzyılda, şimdiki Taşucu’nun olduğu yerde Holmi adında bir koloni kurmuş. Korsan baskınları nedeniyle gelişemeyen Holmi, MÖ 4. yüzyılda zayıflamaya başlamış.
Büyük İskender’in komutanlarından ve Suriye Krallığı’nın kurucusu Selefkos Nikator, Holmi şehrinin bu zayıf durumunu fırsat bilerek kolayca ele geçirmiş, halkını da kıyıdan 12 km içeriye, bugünkü Silifke yerleşiminin bulunduğu yere nakledip yerleştirmiş. MÖ 300 yılında da Selefkos’un Şehri anlamına gelen Seleukia kentini kurmuş. Burası Selefkos’un kendi adına kurduğu 9 şehirden birisi ve varlığını günümüze kadar sürdürebilmiş tek Seleukia şehri.
Peki türküler demişken buranın adını duyuran ünlü türkünün neden çıktığını biliyor musunuz? Hemen söyleyim: Yoğurt Türkmen yaşantısında önemli yeri olan bir yiyecek. Hem yiyecek, hem geçim kaynağı olmuş. Bu nedenle de büyük bir saygınlığa sahip. Bu saygınlık da Türkmenleri yoğurdun bereketi için oyun oynamaya yöneltmiş. 🎶🎶🎶
Silifke gezilecek yerler
Gelin Silifke gezilecek yerlere bir göz atalım:
Kız Kalesi – Erdemli
Karaya 200 metre mesafede olduğu için ancak balıkçı motorlarıyla ulaşılabilen Kız Kalesi günümüze kadar korunmayı başaran yapısı ile yerli ve yabancı çok sayıda turistin ilgisini çekiyor. Ancak bu ilgi biraz fazla olmalı ki yazın buranın kalabalığından şikayet edenler de oldukça fazla.
Efsaneye göre baktırdığı falda kızını yılanın sokacağını öğrenen kral denizin ortasına kale yaptırarak hizmetçileriyle beraber güzel kızını bu kaleye kapatmış. Ancak kızının canı bir gün altın sarısı rengindeki Tarsus Beyazı üzümü istemiş. Saraydan gönderilen üzüm sepeti içinden çıkan bir yılan da onu sokup öldürmüş.
Kalenin bulunduğu ada eskiden korsanlar tarafından kullanılıyormuş. Kaleyi de Bizanslılar’ın yaptığı düşünülüyor. Ortadaki yapı ise saray. Kaleye Selevkoslar’ın, Bizanslılar’ın, Selçuklular’ın, Ermenilerin, Fransızlar’ın (Kıbrıs Krallığı), Karamanoğulları’nın ve Osmanlılar’ın ev sahipliği yaptığı söyleniyor.
Hemen sahilin kenarında gördüğünüz Korykos antik kenti ve denizin içine kadar uzanan Korykos Kara Kalesi kalıntıları ise buranın başka bir yüzü. Bu kalıntılar, bölgeye apayrı bir anlam katıyor.
Cehennem Obruğu – Silifke
Cehennem Obruğu bundan milyonlarca yıl önce hatta insanlık daha ortada bile yokken Miyosen Çağ’da mağaraların tavanının çökmesi sonucu oluşmuş. Obruğa yürüyerek inilmiyor, sadece dağcılık ekipmanı ile inebiliyorsunuz. Bu nedenle sanırım siz de benim gibi uzaktan görmekle yetineceksiniz. Zaten cehenneme girmeğe de pek gerek yok sanki 🙂 ) .
Cennet Obruğu – Silifke
Cennet Obruğu bundan milyonlarca yıl önce, hatta insanlık daha ortada bile yokken, Miyosen Çağ’da mağaraların tavanının çökmesi sonucu oluşmuş. Obruğa 450 basamak inerek ulaşıyorsunuz. Mağaranın ağzına gelince bir kilise göreceksiniz. Mağaraya girince de cennetin kapısından geçtim ya, artık ölsem de gam yemem diyeceksiniz tabii 🙂 .
Astım Mağarası – Silifke
Astım Mağarası Mağarası Dilek Mağarası olarak da biliniyor. Tarih boyunca astımlılara iyi geldiğine inanıldığı için burada dilek tutuyor, bir yandan da ciğerlerinize bayram ettiriyorsunuz. Sarkıt, dikit ve sütunları izleyerek gezdiğiniz mağara gerçekten görülmeye değer.
Silifke Kalesi
Temel tespitlerine göre Helenistik veya erken Roma dönemine ait olduğu anlaşılan kale geçirdiği onarım ve değişiklikler sonucu bugün bir Orta Çağ kalesi görünümünde. Kale güzel bir Göksu Deltası manzarası sunuyor.
Tekirambarı Su Sarnıcı – Silifke
Tekir Ambarı veya Tefur Ambarı olarak bilinen tarihi su deposu kalenin bulunduğu tepenin alt kısmında yer alıyor. Bizanslılardan kalma sarnıç 46 m uzunluğunda, 23 m derinliğinde ve 14 m genişliğinde.
Anadolu sarnıç mimarisinde örneği az görülen sarnıcın tüm duvarları su sızmasını önlemek ve ayrıca anıtsal bir özellik vermek için düzgün kesme taşlarla desteklenmiş.
Adamkayalar
Adamkayalar ismini kayaların üstüne yapılan insan kabartmalarından almış. MÖ 3. yüzyılda yapıldığı sanılıyor. Kabartmalarda 11 erkek, 4 kadın, 2 çocuk, 1 dağ keçisi ve 1 kartal figürü var. Yalnız burası dik bir yamaçta yer aldığı için herkesin ulaşabileceği bir yerde değil. Kayaların üzerinde atlayıp zıplamak size göre değilse burayı maalesef göremeyeceksiniz.
Kanlıdivane – Erdemli
MÖ 3. yüzyılda kurulan Kanlıdivane Olba Krallığı’nın kutsal yerleşim yeri olmuş. Çok büyük bir obruğun kenarına kurulan kent obruğun büyüklüğü ve buranın senelerce dini merkez olarak anılması nedeniyle o dönemlerde insanlara buranın tanrısal olduğu düşündürtmüş.
Efsaneye göre şehrin ortasındaki obrukta vahşi hayvanlar beslenirmiş. Krala itaatsizlik edenler de içine atılarak cezalandırılırmış. Bu nedenle de buraya Kanlıdivane deniyormuş.
Obruğun içinde Armaronxas ailesine ait bir kabartma var. Bu kabartma 4 metre genişliğinde ve 2 metre yüksekliğindeki bir niş içinde yer alıyor. Erken Roma dönemine ait olan kabartmanın sağ tarafındaki yazıtta ailenin isimleri yazıyor.
Elaiussa Sebaste – Erdemli
Elaiussa MÖ 2. yüzyıl sonlarında kurulan, Doğu Akdeniz’in kesişme noktasındaki bir liman şehri. Anlamı da zeytin. Roma imparatoru Augustus, Kapadokya kralı Arkhelaos’a Kilikyanın önemli bir kısmı ile Elaiussa kentini hediye olarak vermiş. Bunun üzerine Arkhelaos kışlık sarayını buraya taşımış ve şükran borcunu yerine getirmek için Elaiussa ismine Sebaste ismini eklemiş. O zamandan sonra da bu küçük liman şehri Elaiussa Sebaste ismiyle anılmış. Sebaste görkemli, mutlu anlamına geliyor.
Poimenios Hamamı ve Üç Güzeller
Poimenios Hamamı adını veren Poimenios tarafından 4. yüzyılda yaptırılmış. Cennet ve Cehennem obruğu içindeki yer altı deresinin denize ulaştığı yerdeki tatlı su kaynağından yararlanılmak için buraya inşa edildiği düşünülüyor. Hamamın yıkanma bölümünün tabanında Üç Güzeller Mozaiği adı verilen bir mozaik var. Mozaikte Zeus’un kızları olan yarı tanrıça Aglaia, Euphrosyne ve Thalia çıplak olarak kumru ve keklikler arasında dans ediyor.
Narlıkuyu
Cennet ve Cehennem obruğu içindeki yer altı deresi burada denize ulaştığı için suyu her zaman soğuk ve berrak. Koyda pek çok balık restoranı var. Özellikle yaz mevsiminde denize girdikten sonra balık yemek için burası oldukça popüler.
Buraya geldiğinizde Narlıkuyu usülü patates kızartması yemeyi ihmal etmeyin. Bu patates kızartması bildiğimiz kızartmanın üzerine sarımsak, maydanoz ve limonla hazırlanan sosun dökülmesiyle yapılıyor.
Burası antik çağ ve Hristiyanlık dönemlerinde Cennet ve Cehennem Obrukları’na tapınmaya gelenler için bir deniz kapısı olan hamamıyla biliniyormuş.
Yapraklıkoy
Cennet ve Cehennem obruğu içindeki yeraltı deresi burada denize ulaştığı için suyu hep soğuk ve berrak.
Burası oldukça popüler bir yer. Bunca insan da yanılıyor olamaz! Yöreye gelen herkes burayı bu kadar seviyorsa, eminim siz de turkuaz rengi sularda denize girmeyi kaçırmak istemeyeceksinizdir.
Susanoğlu Plajı
Antik ismi Corasium olan Susanoğlu geç Roma döneminde Flavius Uranius tarafından kurulmuş. Geniş ve ince kumlu bir koya sahip yer deniz turizminde gözde bölgeler arasında. Koyun etrafındaki antik kentte 2 ayrı nekropol, kilise, hamam ve sarnıç kalıntıları var.
Uzuncaburç
Uzuncaburç Helenistik çağda Olba Krallığı’nın ibadet yeriymiş. MS 72 yılında İmparator Vespasianus, Olba’dan ayrılarak Diocaesarea (Tanrı-İmparator Kenti) adıyla özerk, kendi adına para basabilen yeni bir kent kurmuş. Bizans Dönemi’nden sonra da Türkler buraya şehrin sembolü olan yüksek kulenin ismini vererek Uzuncaburç demiş.
Antik kentte Sütunlu Cadde’yi, Tören Kapısı’nın bir bölümünü, Zeus Tapınağı ve Tyche Tapınağı’nı, Zafer Kapısı’nı, amfitiyatroyu, Hellenistik Anıt Mezar’ı ve zamanında hazinenin saklandığı, gerektiğinde halkın sığınma alanı olarak da kullanılan 5 katlı Hellenistik Kule’yi görüyorsunuz.
Olba
Olba Helenistik dönemde Olba Krallığı’nın merkezi ve önemli bir ticaret şehri olarak kurulmuş. Antik kentte MÖ 193-211 yılları arasına tarihlenen Septimus Severus zamanından kalma çeşme binası, su kemeri, evler, tiyatro ve nekropolü görebilirsiniz.
Nekropolün bulunduğu vadi üzerindeki 150 m uzunluğunda, 25 m yüksekliğindeki 4 kemerli akuadük de dikkatinizi çekecek. Bu yapı su kemerinin korunması ve çevrenin gözetlenmesi için kuleler inşa edildiğini gösteriyor.
Cambazlı Kilise
Cambazlı Kilise 5. yüzyıla tarihleniyor. Apsisi ve tüm duvarları sağlam. Ancak henüz restorasyon aşamasında.
Yerköprü Şelalesi – Mut
Mut İlçesi’ne bağlı Yerköprü Milli Parkı içinde bulunan Yerköprü Şelalesi doğa anıtı olarak koruma altında.
Burası için Silifke’den sonra arabayla 1 saatte Mut’a geliyorsunuz. Yol uzun olsa da sonunda göreceğiniz dağlar, kanyon ve şelale için buna fazlasıyla değiyor. Nasıl inanılmaz güzellikle bir yer olduğunu anlatabilmem imkânsız. Çünkü ne yazarsam yazayım mis gibi çam kokusunu size gönderemeyeceğim.
Benim gözümde burası Mersin’de gezilecek yerler arasında 1 numaraya oturmayı hak ediyor. Nasıl büyülü bir yer olduğunu tahmin bile edemezsiniz. Gizemli kanyonun dibindeki turkuaz sular, yemyeşil yosunlar ve mis gibi çam kokusu sizi adeta hipnotize ediyor.
Yerköprü Milli Parkı’na vardıktan sonra kanyonun içindeki şelaleye ulaşmak için 30-45 dakika yürümeniz gerekiyor. Aman sakın uzaktan bakıp şelalenin dibine kadar gitmeye ne gerek var diye düşünmeyin. Giderken yokuş, dönerken tırmanış olsa da çok etkileyici bir kanyonda yürüyeceksiniz. Sonunda göreceğiniz şelale de sizi büyülemeye yetecek.
Gilindire Mağarası (Aynalıgöl) – Aydıncık
Gilindire Mağarası, şifalı olduğu sanılan bir kirpi peşindeki bir çoban tarafından tesadüfen keşfedilmiş. Mağaranın ulaşımı kolay olan kısmı, Taşucu’ndan sonra buraya giden güzel manzaralı yolu. Şimdi gelelim zorlu kısmına: Mağaranın girişine, bir falezin ucuna kurulan platformdaki dik merdivenlerden inerek ulaşabiliyorsunuz. Ancak bu daha başlangıç. Mağaraya girdikten sonra Aynalıgöl’e varana kadar 500 küsür basamak daha ineceksiniz.
Mağaraya girer girmez sizi korkunç nemli bir hava karşılıyor. Hatta havası bu denli nemli olan bir mağara görmediğimi bile söyleyebilirim. O nedenle astım, nefes darlığı çekiyorsanız, yeterince fit değilseniz burası pek size göre değil. Ancak mağaranın yapısının korunma sebebi de işte bu % 80 oranındaki nem ve yaz kış 25-30 derece arasında seyreden sıcaklık.
Neme dayanıp mağaranın sonundaki göle kadar yürürseniz sizi eşsiz bir manzara karşılayacak. Göle bakarken gölün içindeki kayalara mı yoksa dışındaki sarkıt ve dikitlerin yansımasına mı baktığınızı ayırt edemeyeceksiniz. İsmini içindeki ayna gibi yansıyan gölden alan Aynalıgöl‘ün oluşumu ta Buzul Çağı’na kadar gidiyor. Yani neredeyse 2 milyon yıllık bir tarihten bahsediyoruz! Gölün derinliği 47 metreye kadar varıyor. Suyu yüzeyde sodalı, ama derinlere inildiğinde tuzlu.
Atlas Dergisi bu gölde özel izinle dalış ve çekimler yaptı. Dünya dalış rekortmeni milli sporcu Şahika Ercümen burada yaptığı dalışta Paletsiz Kategori’de 90 metre sınırını aşarak Ekim 2019’da dünya rekoru kırdı.
Silifke’de nerede yemek yenir?
Lezzet duraklarından Mersin mutfağı yazımda da bahsedeceğim, ama burada da isimlerini geçireyim:
Saatçioğlu Balıkçılık – Erdemli
Erdemli’deki balıkçıya uğramanızı, her zaman taze satılan ve yörenin endemik türü olan halili balığını yemenizi öneririm. Tabii yanında gelen kaya koruğu turşusu ve sonrasında ikram edilen kabak tatlısını da unutmayalım. Burada ayrıca mavi yengeç de deneyebilirsiniz.
Altın Orfoz – Silifke
Balık yemek için en iyi adreslerden birisi. Güzel bir koyda, denize nazır bir sofradan daha güzel ne olabilir ki?
Güzel Mersin‘in güzel bölgesi Silifke ve Erdemli hem tarihi zenginliği yakından görmek, hem de Akdeniz’in maviliğinde yüzmek için en özel yerlerden birisi. Zaten Mersin denince ilk akla gelen yer Kız Kalesi olduğuna göre bence siz de buraya gezi listenizin ön sıralarında yer vermelisiniz.
Yorum
4 YorumÇiçek
Kas 28, 2018Buranın bu kadar tarihi zenginliği olduğunu tahmin edemezdim. Gezdiğin yerler de yazın da şahane olmuş. İyi ki gitmişsin.
yaprakgurdal
Kas 28, 2018Bu bölge inanılmaz güzel. Hem tarih, hem doğa zengini. Ben de gidip görebildiğim için çok mutluyum.
Mürüvet Gündüz
Ara 2, 2018Bahar aylarında gitmek lazım. Akdeniz coğrafyasının her noktası ayrı güzel
yaprakgurdal
Ara 2, 2018Evet Mürücüm, Akdeniz coğrafyasının her yeri ayrı güzel. Buralarda hem tarih, hem deniz içiçe geçince apayrı bir güzellik oluyor.