Fas‘ın başkenti olan Rabat ülkenin kuzeybatı kıyısında Bou Regreg Irmağı’nın denize döküldüğü yerde bulunuyor. Önemli bir yönetim ve öğretim merkezi olan şehirde sanayi de gelişmeye devam ediyor. 1955 yılındaki bağımsızlıktan bu yana ülkenin hem politik, hem de idari anlamda başkenti olan Rabat daha çok politik yönüyle tanınıyor. Ancak kültürel yapısı ve zengin tarihi ile de ziyaretçilerine pek çok seçenek sunuyor.
Rabat gezilecek yerler
Gelin yürüyerek gezebileceğiniz Rabat şehrinin gezilecek yerlerine bir göz atalım.
Medina
Sisler içinde bizi karşılayan bu mistik ülkede pek de iyi bir ilk intiba edinmemiştik. Yıkık dökük binaları geçip tarihi şehir Medina‘ya yönlendik. Medina 12. yüzyılda şehri korumak için yapılmış.
Muhammed V Mozolesi
Muhammed V Mozolesi Fas’a bağımsızlığını kazandıran ve 1957’den öldüğü yıla kadar ülkeyi yöneten Kral V. Muhammed’in ebedi istirahatgâhı. Kralın ve iki oğlunun mezarları bu yapının içinde. Burada bir müezzin tarafından sürekli Kur’an okunuyor.
Kasbah des Oudaias (Kasbah of the Udayas)
Bou Regreg Nehri’nin Atlas Okyanusu’na döküldüğü yere kurulmuş olan Kasbah des Oudaias (Kasbah of the Udayas) mavi-beyaz badanalı evleri, dapdaracık, labirent gibi sokakları ve Platform de Serraphore’den izleyebileceğiniz eşsiz manzarası ile çok güzel bir yer. 12. yüzyılda inşa edilen surlarla çevrili kasabadaki camiyi ve sarayı gezdikten sonra bir kafeye oturup, manzaranın tadını çıkartabilirsiniz. Ben buradaki kafede Atlas Dağları’nın keskin kokulu, kalın yapraklı nanesi ile yeşil çay karışımı olan etey içtim. Benim zaten çok severek her gün kendimce yapmaya çalıştığım bu çay sisler ardında kaybolmuş okyanus manzarasıyla birleşince damağımda şahane bir tat bıraktı.
Burada okyanusa varana kadar yürüdük. Sis nedeniyle hiç birşey göremedik, ama dalga sesleri bize okyanusun varlığını kanıtladı.
Ayhan Hoca’nın verdiği konser de kulaklarımızın pasını aldı 🙂 .
Kraliyet Sarayı
Yerel dilde Dar al-Makhzen adıyla anılan Kraliyet Sarayı IV. Muhammed’in emriyle eski sarayın yerine 1864 yılında inşa edilmiş. Sultan Muhammed İbn Abdullah döneminden beri Fas hükümdarlarının resmi konut olarak kullandıkları görkemli saray Fransız ve Arap stilleriyle kurulu geniş bahçelerle çevreleniyor.
Hassan Kulesi
İnşasını 1195 yılında Yaqub al Mansur’un başlattığı ancak ölümü ile yarım kalan, dünyanın o dönem için en büyük cami projesinin en gösterişli parçalarında birisi olan Hassan Kulesi aslında devasa boyutlara sahip bir minare. Kuleyi ziyaret ettiğinizde yarım kalan caminin 200 kolonunu, duvarlarının bir kısmını ve 44 metrelik minareyi görebilirsiniz.
Sırada öğlen yemeği molamız vardı. Fas‘ın yemeklerinin çok leziz ve ucuz olduğunu söylemeliyim. 20-30 dirhem (€ 2-3) ile burada tıka basa doymak mümkün. 2 hafta önce gittiğim Ürdün‘le karşılaştırınca burası hakikaten sudan ucuz.
Şimdi istikamet Meknes.
Yorum
2 YorumAdrian
Oca 26, 2017Sagol Yaprak,
Arkadaslarim Fas’a gitmek istiyorlar ve senin blogunu hatirliyordum. Burada biraz ipuclari ogrenecegim ve Turkcemi gelisebilirim. Iyi yolculuklar.
yaprakgurdal
Oca 26, 2017Süper 🙂 . Çok teşekkürler