Karayip adalarında all inclusive (herşey dahil) tatil yapıp lüks bir otelde konaklamak, güzel plajlarda güneşlenmek, leziz yemekler yemek ve sıcak bir kültürü tanımak istiyorsanız, size Jamaika (Jamaica)’yı tavsiye edeceğim. Ülkede kalabileceğiniz otel cenneti bölgelerden biri de bu yazımın geçtiği Ocho Rios olacak.
Jamaika gezi rehberi
Öncelikle Jamaika’yı diğer Karayip adalarıyla kıyaslamak istiyorum:
Jamaika, Karayip Denizi kıyısında en pahalı tatil seçeneklerini sunan bir ada. Bunun bir nedeni de otel kalitesinin yüksek olması. Odalar kaliteli döşenmiş, restoranlar gurme restoran ayarında olunca fiyatlar da doğal olarak fırlıyor.
Ülke, çok güvenli değil. Otele yerleşince çok fazla dışarı çıkmamayı göze almalısınız.
Negril kıyısı haricinde diğer bölgelerde kumsallar çok geniş değil. Öyle çıkıp kumsal yürüyüşü yapacağınız bir ortam yok.

Ocho Rios gezilecek yerler
Dunn’s River Şelâleleri
Ocho Rios/Runaway Bay bölgesinde en çok görülmesi tavsiye edilen yer. Burası turistler tarafından çok bilinmese de nefes kesen bir yer. Yemyeşil bitki örtüsü ile çevrili şelâle, Karayip Denizi’ne döküldüğü için benzersiz bir yer.
Negril
Yöre halkı, 7 mil uzunluğundaki bembeyaz kumlu plajı ve muhteşem gün batımıyla buranın Jamaika’nın en güzel bölgesi olduğunu söylüyor. Genelde Rick’s Cafe’ye gün batımını izlemek için turlar düzenliyorlar.
Bense Ocho Rios’a dinlenmek ve Toronto‘nun kış mevsiminden kaçmak için gittiğimden kaldığım otel Gran Bahia Principe‘nin dışına çıkmayı bile düşünmedim. Daha doğrusu 1 kez çıktım, o da başarısızlıkla sonuçlandı. Maceramı birazdan anlatacağım.
Kaldığım 5 yıldızlı otel Gran Bahia Principe‘de yemekler olağanüstü güzeldi. Özellikle de rezervasyonla gidilen gurme restoranlar muhteşemdi. O denli başarılı yemekler yedim ki, tadları hâlâ damağımdadır 🙂 . Cana yakın insanları son derece sevimli ve güler yüzlüydü, fakat bir o kadar da tembeldi. Otele gittiğim gün fırtınanın kumsala taşıdığı yosunlar 1 hafta sonra evime döneceğim güne kadar temizlenmeyecekti! Gittiğim başka hiçbir otelde bu kadar lakaytlık gördüğümü hatırlamam. Otelin kumsalı, Karayipler’de hayal ettiğim gibi kilometrelerce upuzun bir kumsal değildi. Oldukça küçük bir koyda yer alan otelin önünde mercan kayalıkları vardı ve en keyif aldığım aktivite, bu mercan kayalıklarının üzerinde şnorkel yapmam oldu.

Jamaika’nın güvenilir bir ülke olmadığını duymuştum. O nedenle otel dışına kendi başıma çıkmaya pek cesaret edemiyordum. Bir gece animasyon sırasında otelden Ocho Rios’taki Margaritaville barına servis araçlarının kalktığını söylediler. Ben de bu fırsatı kaçırmak istemedim. Servis saatinde lobiye gidip beklemeye başladım. Servis yarım saat gecikmeli geldi. Bindikten sonra sanki ters yöne gidiyormuşuz gibi hissettim. Meğer servis aracının benzini yokmuş ve benzin almak için gerçekten de 15 dakika ters yöne gitmişiz! Buradaki benzincide yerde oturmuş bir adam gördüm. Adam ayağa kalktığında onu cadılar bayramı kostümü giymiş biri sandım, ama adam kendi halinde bir Jamaikalı çıktı 🙂 . Saçlar upuzun ve karmakarışık, üzerinde yırtık pırtık kıyafetler, yüz simsiyahtı. Şu anda gülerek hatırlıyorum, ama o zaman nasıl korktuğumu anlatamam. Korku ve endişeyle otele geri dönmek için can attım. Servis aracı benzin aldıktan sonra daha fazla yolcu toparlamak için otele geri döndüğünde ben de bu fırsatı değerlendirip hemen minibüsten indim. Zaten bir daha da otel dışında bir yere gitmeye yeltenmedim. Eve dönüş günümü kadar bütün zamanımı plajda ve plajın dibindeki çay bahçem dediğim kafede geçirdim.
Otelin çay bahçesini, muhteşem yemeklerini, herşeye yaman ve no problem diyen Jamaikalılar’ı hep özlemle anıyorum. Yine de Jamaika’ya ve bu otele tekrar yolum düşer mi, emin değilim. Ne de olsa upuzun olan listemde daha göreceğim çok ülke var. Çoğu kişi insanların güler yüzü nedeniyle Jamaika’ya defalarca gidiyor, ama ben onlardan olur muyum, bilemiyorum.