Afrika’nın en güvenli ülkelerinden biri sayılan Namibya aynı zamanda en ilginçlerinden de biri. Bir yanında uçsuz bucaksız kızıl renkli Namib Çölü, bir yanda çölle birleşen Atlas Okyanusu, bir yanda da yaban hayatı derken Namibya olağanüstü deneyimler sunan bir ülke. Kurak Namib Çölü göz önüne alındığında da burası dünyada en az nüfus yoğunluğuna sahip ülkelerden biri.
Namibya toprakları erken çağlardan beri San (Buşman), Damara ve Namaka halkları tarafından, 14. yüzyıldan beri de Bantu göçmenleri tarafından işgal edilmiş. Topraklarının çoğu Alman İmparatorluğu’nun himayesine giren ülke, 1. Dünya Savaşı sonuna kadar Alman sömürgesi olarak kalmış.
Ülkenin yönetimi 1920 yılında Güney Afrika’nın manda yönetimine bırakılmış. Namibya Kurtuluş Savaşı sonrasında 21 Mart 1990’da Güney Afrika Cumhuriyeti’nden bağımsızlığını kazanmış. Ülke günümüzde çok partili bir parlamenter demokrasi ile yönetiliyor.
Ülke ekonomisinin temelini tarım, hayvancılık, turizm ve madencilik oluşturuyor. Namibya’nın tümü dış ülkelere satılan geniş maden (özellikle elmas, bakır, kurşun, çinko, kalay, volfram, uranyum) yatakları var.
Namibya’ya nasıl gidilir?
Türkiye’den Namibya’ya çeşitli havayollarıyla aktarmalı olarak Frankfurt, Cape Town, Johannesburg üzerinden uçabilirsiniz. Namibya‘ya uçuş bekleme süresi ile birlikte en az 17 saat sürüyor. Ülkede ilk geleceğiniz yer ise muhtemelen başkenti olan Windhoek olacak.
Namibya’ya vize almak gerekiyor mu?
T.C. diplomatik ve hizmet pasaport hamilleri 180 gün içinde 90 günü aşmamak kaydıyla Namibya‘ya yapacakları ziyaretlerinde Namibya vize işlemlerinden muaflar. T.C. umuma mahsus ve hususi pasaport sahibi vatandaşların ise seyahatleri öncesinde Namibya vizesi almaları zorunlu.
Namibya uçak bileti aldıktan sonra hemen Namibya vizesi işlemlerine başlamanız gerekiyor. Çünkü bu biraz uzun süren bir vize işlemi. Nedeni de ülkemizde bir konsolosluğunun olmaması. Bunun için öncelikle pasaportunuzu Namibya Konsolosluğu’nda göndermeniz gerekiyor. Namibya Konsolosluğu Berlin’de bulunuyor ve bu işlemi kurye ile yapmanız gerekiyor. Ancak belgelerinizin tam olması halinde işleminiz olumlu şekilde sonuçlanıyor.
Namibya vizesi almak için Berlin’deki Namibya Konsolosluğu’na göndermeniz gereken belgeler şu şekilde sıralanıyor: 6 ay geçerli olan ve en az 3 sayfası boş olan pasaportunuz, doldurduğunuz 2 başvuru formu, pasaportunuzun fotoğraflı sayfasının fotokopisi, 2 biyometrik fotoğrafınız, sağlık sigortanız, son 3 aya ait banka hesap dökümünüz, gidiş ve dönüş Namibya uçak bileti, Namibya’da rezervasyonunu yaptırdığınız konaklama bilgileriniz ve vize ücretini yatırdığınıza dair dekontunuz.
Namibya vizesi almak için ayrıca çok kişinin bilmediği paper visa denen bir yöntem var. Detayları Namibya vizesi nasıl alınır konulu yazımda okuyabilirsiniz. Bu yöntemle Namibya‘da bir acente aracılığıyla kağıt vizenizi alabilir, ülkeye girişte göstererek Namibya‘ya sorunsuz ayak basabilirsiniz.
Namibya gezilecek yerler
Kenya / Tanzanya ziyaretimdeki paylaşımlarımdan çok etkilenen ve Afrika görme isteğiyle yanıp tutuşan annem bu gezimde bana katıldı. Sanırım annemin bana eşlik etmesinin en iyi yanı da sosyal medyada yaptığı senin yüzünden kalp krizi geçireceğim tarzındaki yorumlarına maruz kalmamak oldu 🙂 Hazırlıklarımızı birlikte heyecan içinde yaptık. Bu hazırlıklar içinde de öncelikle vize almak ve safari hazırlıkları vardı.
Safari ihtiyaçlarını belirledik. Buraya hemen safari ihtiyaç listesi yazımın linkini bırakayım. Detaylı yazdığım liste eminim size çok faydalı olacak.
Namibya için aşı gerekmiyor. Ancak yanınızda doğal homeopatik ürünler götürmenizi tavsiye ederim. Bunun için seyahat sağlığı yazımdan faydalanabilirsiniz.
Namibya’ya gitmek için en iyi zaman kış mevsimi olan mayıs/eylül ayları arası. Bunun sebebi de kuraklık nedeniyle hayvanların su kaynakları etrafında toplanıyor olması. Bu mevsimde daha çok sayıda hayvanı görmek bu sayede mümkün oluyor.
Gezi organizasyonumuzda 2 şirket yardımcı oldu.
Namibya Wildlife Resorts (NWR) (https://www.nwr.com.na)’un bünyesindeki bazı otellerde kaldım. Onların aracı bizi başkent Windhoek’tan karşıladı. Rehberimiz Bariar eşliğinde bu araçla Etosha Park, Namib Naukluft Park gezileri yaptık. Yalnız hemen şunu da belirteyim: Seyahatimiz süresince çok kişinin kendilerinin araç kiralayıp rehbersiz gezdiğini gördük. Tercihiniz bu yöndeyse bu ülkede içiniz rahat, güvenle gezebilirsiniz.
Roncook Safaris (http://www.roncooksafaris.com) vizeyi aldı, Swakopmund’daki otel organizasyonumuzu (Swakopmund Sands Hotel) yaptı, yunus turu ve yaşayan çöl turlarını organize etti.
Gelelim yolculuğa ve Namibya rotasına:
Ülkedeki rotamız başkent Windhoek’tan başladı. Otjovasandu, Okaukuejo, Swakopmund, Sesriem ve Windhoek olarak devam etti. Namibya’da yaşayan, ancak ben geldiğimde maalesef burada olmayan Löplöpçüler blogu (Semih-Özenç çifti ve oğulları Tuna ve Ege) önerileri olan güneydeki Fish River Canyon, Kolmanskop ve Lüderitz ve kuzeydeki Caprivi Strip’i bir sonraki gezimde görmeyi umut ediyorum.
Etosha Ulusal Parkı
22.000 km² büyüklüğündeki Etosha Tuzlası’nda yaban hayatını gözlemliyor ve müthiş bir maceranın içine çekiliyorsunuz. UNESCO Dünya Mirası listesindeki parkın savanaları, gözünüzün önünde sonsuzmuş gibi uzanıyor.
Swakopmund
Swakopmund Namibya’nın ikinci büyük şehri. Atlas Okyanusu kıyısındaki kent, adeta çölde karşınıza çıkan bir vaha gibi. Buranın palmiyelerle süslü sahili, sömürge döneminden kalma tarihi binaları ve kendine has bir atmosferi var. Burası Çöldeki Düsseldorf olarak da anılıyor.
Namib Naukluft Ulusal Parkı
Yer yer sarı kumlarla, yer yer kızıl kumlarla kaplı çölleri, Namib Naukluft Ulusal Parkı’na geldiğinizde görebiliyorsunuz. Park Afrika antiloplarına (oryx), sırtlanlara, zebralara, babunlara, 200 çeşit kuşa ve daha birçok canlıya ev sahipliği yapıyor. En bilinen yüzü ise kuşkusuz ki göz kamaştıran Namib Çölü.
Fish River Canyon
Fish River Canyon dünyanın en etkileyici kanyonlarından birisi. 650 km uzunluğundaki Fish River Namibya’nın en uzun nehri. Bu nehrin kenarında yer alan kanyon ise 550 m derinlik ile dünyanın ikinci en büyük kanyonu.
Lüderitz
Namib Çölü ile Atlantik Okyanusu arasında kalan Lüderitz şehrinin hoş bir atmosferi var. Alman ekolü olan Wilhelmian Art Deco mimarili binalar günümüzde halen çok iyi bir şekilde korunuyor. Hemen yanındaki Lüderitz Yarımadası da dev flamingo sürülerini görmek isteyenlerin ziyaret etmesi gereken bir yer.
Kolmanskop
1908 yılında demiryolu işçisi Zacharias Lewala’nın kumların arasında parlayan bir taş bulmasıyla birlikte Kolmanskop Namibya’nın elmas başkenti haline gelmiş. Burada yüzeyde elmas bulunması zorlaşınca şehrin 30 km uzağındaki Elizabeth Bay popüler olmuş. 1. Dünya Savaşı’na kadar 1.000 kg üzerinde elmas çıkarılan bölgede zaman içinde elmas kapasitesi bitmiş. Güneydeki Oranjemund yeni elmas madeni haline gelmiş. Kolmanskop ve Elizabeth Bay de hayalet şehir haline gelmiş ve çöl kumlarına teslim olmuş.
Caprivi Strip
Caprivi Strip kuş gözlemciliği söz konusu olduğunda Afrika’nın en iyi ilk 10 bölgesinden birisi.
Windhoek
Başkente gelirsek: Windhoek küçük ve gezilmesi kolay bir şehir. Kesinlikle klasik bir Afrika şehri havası yok. Şehirde gezerken kendinizi adeta bir Avrupa şehrinde hissediyorsunuz.
Namibya’da ne yenir?
Öncelikle şunu söyleyim: Eğer araba yolculuğu yapıyorsanız yol üzerinde yemek yiyecek yer bulma ihtimaliniz çok az. O nedenle yola çıkmadan önce özellikle öğle yemekleriniz için hazırlıklı olmanızı tavsiye ederim.
Ülkede en çok et tüketiliyor. Bunların içinde av etleri de var. Eğer değişik bir et çeşidi denemek isterseniz Afrika ceylanı, antilop, bufalo veya zürafa eti deneyebilirsiniz. Ayrıca deniz ürünlerinden bolca var. Özellikle Swakopmund’da Atlas Okyanusu kenarındayken mutlaka günün yakalanan balığını denemelisiniz.
Restoranların çoğu uluslararası fiyatlarda hizmet sunuyor. Aylık ortalama maaşın N$ 2500 olduğunu düşünürseniz bir kişilik akşam yemeğine içki hariç N$ 250 ödemek oldukça pahalı. Ülkenin çorak ikliminden dolayı meyve ve sebzeler de oldukça pahalıya satılıyor. Çünkü meyvelerin hemen hepsi Güney Afrika’dan geliyor.
Buraya gelirken öncelikle kendinizi hayatın yavaş akışına hazırlamalısınız. Hareketleri bile yavaş olan Namibyalılar bir süre sonra sizin hızınızı ya yavaşlatacaklar, ya da sinirlenmenize sebep olacaklar. Kahvaltıda bir omlet için yarım saat beklenir mi demeyin. Burada bekleyeceksiniz.
Seyahatimi kısaca özetlemem gerekirse: Arabayla saatlerce yol gidip hiç yapılaşma görmediğimiz oldu. Etosha Ulusal Parkı’nın içinde kaldık. Bu yetmedi, parkta gece safarisine çıktık. Gece safarisi sırasında milyonlarca yıldızı, ıssız doğanın içinde izledik. Swakopmund’da Namib Çölü’nün Atlas Okyanusu’yla birleşmesini gördük. Foklara dokunacak kadar yaklaştık. Çölde yaşayan hayvanları aradık. Deadvlei’de 880 yaşındaki ölü ağaçlara sarıldık. Bunların hepsini ilerleyen günlerde yayınlayacağım yazılarımda anlatacağım.
Kısacası Namibya‘ya hayran kaldık.
Yorum
2 YorumMürüvet Gündüz
Eki 16, 2018Ben de istiyorum oralara ayak basmak
yaprakgurdal
Eki 16, 2018Namibya muhteşem bir ülke. Umarım ilk fırsatta gidersin.
Sevgiler