Kimileri güzel kızlarını konuşur, kimileri ucuzluğunu, kimileri de hareketli gece hayatını. Lviv’in benim ilgimi çeken yanıysa operası, koruduğu tarihi dokusu ve ruhu. Lviv 2. Dünya Savaşı sırasında fazla tahrip olmamış bir kent. Bu nedenle şehirdeki tarihi binaların büyük bölümü orijinal. L’viv – Tarihi Merkezin Topluluğu, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunuyor. Şehir ayrıca edebiyat dalında UNESCO yaratıcı şehirler ağına dâhil. Bunlara ilaveten, toplam 18 ülkeden geçen ve 13 tanesi Ukrayna (ve bir kısmı Lviv’de olan) Karpatlar ve Avrupa’nın Diğer Bölgelerindeki Antik ve İlkel Kayın Ormanları, UNESCO Dünya Doğa Mirası listesinde bulunuyor. Karpat Bölgesi’nin ahşap Tserkva’ları (ahşap Ortodoks kiliseleri) (Polonya ve Ukrayna – bir kısmı da Lviv’de), UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunuyor. Şimdi gelin, Ukrayna’nın çok özel ve bence en güzel kenti Lviv’e beraber bir göz atalım.

Lviv

1256 yılında Galiçya-Volinya Prensi Danylo Halytsky’nin kurduğu söylenen şehre oğlu Leo’nun adı verilmiş. Kentin Rusça’da Lvov, Ukraynaca’da Lviv olan isminin anlamıysa “aslan”. Bu nedenle şehirde her yerde adına yaraşır aslan heykelleriyle karşılaşıyorsunuz.

Lviv

Lviv

Burada hemen bir parantez açıp Lviv’in gittiğim şehirler içinde beni en çok zorlayanlarından biri olduğunu söylemeliyim. Nedenine gelince: İngilizce bilen insan sayısı çok ama çok az! Bırakın sokaktaki insanları, restoranlarda garsonlar İngilizce konuşamıyor. Daha da trajikomiği, Turizm Ofisleri’nde İngilizce bilmiyorlar! Hâl ve hareketlerinin yanı sıra yüz ifadeleri de sert olan Lvivliler, vücut diliyle anlaşmayı da çok mümkün kılmıyor. Sonuç itibariyle ya Kiril alfabesini çözüp gideceğiniz yeri kendiniz paşa paşa buluyorsunuz ya da saatlerce boş boş adres arıyorsunuz!

Bir de şehir efsanesi hâline gelen “güzel kız”lardan da bahsedeyim: Ben onları hiç görmedim! Her yerde aradım, izlerine rastlamadım! Eğer geceleri ortaya çıkıyorlarsa onu bilemem ama hava kararana kadar ortada vay be diyeceğim güzellikte bir kadın yoktu. Üzgünüm beyler!

Lviv’de ne yapılır? – Lviv’de yapmadan dönme!

Lviv’de bunları mutlaka yapın!

  • Ücretsiz şehir yürüyüş turlarına katılın

Zaten İngilizce konuşan bulmak ve de Kiril alfabesini çözmeye çalışmak burada hayatı zorlaştırıyor. En azından işi bir bilene bırakıp şehri ana hatlarıyla tanımak hiç fena olmuyor. Biz Lviv Buddy’nin Must Sees, Cultures of Lviv ve Night Lviv turlarına katıldık. Üçünden de çok memnun kaldık. Rehberimiz Bohdan da dünya tatlısıydı.

Lviv

  • Olesko, Pidhirtsi, Zolochiv Şatolar turuna katılın

Turları duyunca aklınıza müthiş şatolar gelmesin, hepsi oldukça bakımsız. Yine de ülke kültürünü tanımak için bu turu kesinlikle tavsiye ederim.

Lviv

Olesko Şatosu

Bu turlar için size 2 alternatif sunacağım. Lviv Buddy ile tura katılabilirsiniz. Bu turda İngilizce konuşan rehberlerle rahat rahat gezebilirsiniz. Bu turun ücreti Mayıs 2018 itibariyle 80 €. Ya da Rynok Square’deki Adonis Heykeli’nin bulunduğu köşenin çaprazındaki Eczane Müzesi’nin önünde içinde tur broşürleri olan bir araba göreceksiniz. İşte o arabadaki broşürde adı geçen tura yazılabilirsiniz. Şirketin adı: Galin Tour. Bu turun ücreti Mayıs 2018’de 300 UAH (Grivna) idi. Diğerinden yaklaşık 8 misli daha ucuz! Turun neden bu kadar ucuz olduğuna gelince: İngilizce rehberlik yok. Sadece İngilizce bilgi formu veriyorlar. Kısacası tur değil, sadece transfer satın almış oluyorsunuz. Sizi bilmem ama biz fiyat farkına değeceğini düşündük ve yerel tura katıldık. Tur sırasında rehberin bile İngilizce bilmemesi yüzünden saçımızı başımızı yolduk ama paramız da cebimize kâr kaldı.

  • Operaya gidin

Ülkemizde sanat adına çok şey kalmamışken burada 5 € ödeyerek bale ya da opera izleyebilir, halkın heyecanına tanıklık edebilirsiniz. Zaten siz de en az onlar kadar heyecanlanacaksınız. Hem 1.200 kişilik binanın içini görmenin en iyi yolu burada güzel bir opera izlemekten geçiyor. Biz Müzik: Stankovych, Libretto: Alexander Stelmashenkо’a ait olan When the Fern Blooms adlı folk-opera- balenin prömiyerini burada izledik. Tek kelimeyle şahaneydi.

  • Temalı kafe / barları keşfedin

Şehrin en beğendiğim yanı Lviv konsept kafe / barlar oldu. Dünyanın hiç bir yerinde görmediğim mazoşist bardan tutun da çikolata yapımına tanık olabileceğiz çikolata fabrikasına kadar pek çok ilginç yer var bu şehirde! Yalnız servis inanılmaz yavaş. Garsonların çoğu da maalesef İngilizce bilmiyor. Zaten hayatta herşey de dört dörtlük olmuyor.

Lviv’de gezilecek yerler listesi

Lviv gezilecek yerler listesine bir bakalım.

Rynok Square

Eski Şehir bölgesinin ana meydanını Pazar Meydanı (Ploshcha Rynok) oluşturuyor. Meydan, Alman şehirlerinin mimari yapısına uygun olarak planlanmış. Meydanın ortasında Neo-Rönesans Kulesi ile 1381 tarihli Ratusha (City Hall) tüm ihtişamıyla yükseliyor. 408 basamak çıkmayı göze alırsanız, kulenin tepesinden şehrin muhteşem görüntüsünü seyredebilirsiniz. Kulenin merdivenleri yorucu ve oldukça dar ama manzarası için buna değer.

Lviv

Rynok Square

Rynok Meydanı’nda Ratusha’nın dört köşesinde Yunan tanrı ve tanrıçaları Diana, Neptün, Adonis ve Amphitrite heykelleriyle süslü 4 çeşme var. Çeşmeler geçmişte şehrin su gereksinimimi karşılamak amacıyla yapılmış.

Meydanın etrafında her biri birbirinden güzel muhteşem binalar sıralanıyor. Büyük bölümü Orta Çağ’dan kalan, küçük bir kısmı 19. yüzyılda yapılan binalar farklı mimari tarzlarda inşa edilmiş. Geçmişte binaların meydana bakan cephesinin her katında 3 pencere açılmasına izin verilmiş, 4 ve daha fazla pencere olanlardan vergi alınmış.

Eczane Müzesi

Şehrin en eski eczanesi 1735 yılında eczacı bir asker olan Natorp tarafından Rynok Meydanı’nın kuzey doğu köşesinde açılmış. Bu eczane günümüzde Eczane Müzesi’ne ev sahipliği yapıyor. Eczanenin özellikle bodrum katı oldukça ilginç.

Lviv

Eczane Müzesi

Lviv Tarih Müzesi

Rynok Meydanı’nın çevresindeki 3 binada yer alıyor. Bunlardan Korniakt Palace içinde 16. ve 18. yüzyıllara ait eserler sergileniyor. Bina ayrıca Italian Courtyard olarak bilinen avlusuyla da tanınıyor.

Lviv

Tarih Müzesi Kaynak:Wikipedia (By Maksym Kozlenko – Own work, CC BY-SA 4.0, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=67766897)

Lviv Chocolate Factory

Çikolata sevmeyen var mıdır bilmiyorum ama ben yine de burayı mutlaka ziyaret etmeniz gerektiğini söylemeliyim. Çikolata Fabrikası’nda (fabrika dendiğine bakmayın, burası üretim yapılan bir kafe) yüzlerce çeşit, her biri diğerinden lezzetli muhteşem çikolatalar satılıyor.

Lviv

Chocolate Factory

Ruska Caddesi

Tramvay yolunun geçtiği Ruska Caddesi size Rynok Meydanı civarındaki güzellikleri sunuyor.

Lviv

Ruska Caddesi Kaynak:Wikipedia (By Maksym Kozlenko – Own work, CC BY-SA 4.0, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=67125470)

Latin Katedrali (Basilica of Assumption)

Basilica of Assumption şehrin en önemli katedrallerinden biri. Yapımı çok uzun sürdüğü ve 1527 yılında büyük bir yangın geçirdiği için binada Gotik, Rönesans ve Barok tarzlarını bir arada görüyorsunuz. Burası Kilise, Üç Azizler Şapeli ve 65 metre yüksekliğindeki Korniakt Kulesi’nden oluşan büyük bir kompleks.

Lviv

Latin Katedrali (Basilica of Assumption) Kaynak:Wikipedia (By Brian Dell – Own work, Public Domain, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=11577846)

Dominik Katedrali ve Manastırı

Orijinali 12. yüzyıla tarihlenen yapının günümüze ulaşan hâli 18. yüzyılda inşa edilmiş.

Lviv

Dominik Katedrali ve Manastırı

Royal Arsenal (Kraliyet Cephaneliği)

Önündeki bir elinde kitap tutan bronz insan heykeli; Belarus, Rusya ve Ukrayna’ya ilk matbaayı getiren Ivan Federov’un anısına yapılmış.

Lviv

Royal Arsenal (Kraliyet Cephaneliği)

St. Andrew Kilisesi (St. Bernardine Katedral ve Manastırı)

St. Andrew Kilisesi (St. Bernardine Katedral ve Manastırı) çok geniş bir alanı kaplayan, şehrin dikkat çeken dini yapılarından biri. Bu dini kompleks geçmişte kalın bir duvarla çevriliymiş.

Lviv

St. Andrew Kilisesi (St. Bernardine Katedral ve Manastırı) Kaynak:Wikipedia (By Romankravchuk – Own work, CC BY-SA 3.0, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=28425908)

Lviv Ulusal Akademik Opera ve Bale Tiyatrosu

Lviv Opera Binası 1901 yılında Neo-Rönesans tarzında yapılmış. 1.200 kişilik binanın içini görmenin en iyi yoluysa burada güzel bir opera izlemek. Mimar Zygmunt Gorgolewski imzalı Opera Binası, Avrupa’nın en iyi opera salonlarından biri.

Lviv

Ulusal Akademik Opera ve Bale Tiyatrosu

Vernisagge Pazarı

Opera Binası’nın arkasındaki yerel pazar Vernisagge’da el işi örtüler, resimler, antikalar ve üzerinde Putin fotoğrafı olan tuvalet kağıtları satın alabilirsiniz.

Lviv

Vernisagge Pazarı

Virmenska Sokağı

Virmenska Sokağı mimarisiyle dikkat çeken bir sokak. Hikâyesi de şöyle: İki eczacı ham petrolden gaz elde etmiş ve gaz lambasını bulmuş. Gasova Lampa’nın girişinde lambayı bulan Ignatius Lukasiewicz ve Jan Zeg anısına oturan bir heykelle üst kattaki pencereden sarkan bir heykel bulunuyor. Gasova Lampa’nın içindeki çok sayıdaki gaz lambası ve sistemi hatırlatan borular da restorana hoş bir hava veriyor.

Virmenska Sokağı

Ermeniler 14. yüzyılda şehre yerleşmiş. Bu bölgede kendi mahallelerini kurmuşlar. 1370 yılında da bir kilise inşa etmişler. Kilise daha sonra  farklı tarihlerde onarılmış. Hâlen Rus, Gotik ve Ermeni mimarisinin özelliklerini taşıyan Ermeni Katedrali’nin özellikle içi oldukça dikkat çekici.


Vysoky Zamok (Yüksek Kale – High Castle)

İçinde kale sözcüğü geçtiğine aldanmayın. Zira Vysoky Zamok’ta kale namına pek birşey kalmamış. Burada sadece 13. yüzyıldan kalan kale kalıntılarının üzerinde Ukrayna bayrağının dikili olduğu bir tepecik var. Yine de aşağıda uzanan şehir manzarası pek fena değil.

Vysoky Zamok (Yüksek Kale – High Castle) ve Lviv manzarası

Potocki Sarayı

Adam Mickiewicz Heykeli’nin bulunduğu yerden Svobody Bulvarı’na bağlanan Kopernyka Caddesi’ndeki Potocki Sarayı şehrin en güzel binalarından biri. Büyük bir bahçe içinde yer alan Neo-Rönesans saray, Orta Avrupa’nın en güçlü ailelerinden biri olan Potocki Ailesi tarafından yaptırılmış. İçi de çok güzel olan saray, hâlen Ulusal Sanat Galerisi’nin bir bölümünü oluşturuyor. Sarayın duvarlarında Avrupa Rönesans ve Barok sanatının örneklerini görebilirsiniz.

Lviv

Potocki Sarayı

Lychakivsky Tsvyntar (Lychakivsky Mezarlığı)

Şehrin gezilmesi gereken en ilginç yeri bence Lychakivsky Tsvyntar (Lychakivsky Mezarlığı). Buraya 7 numaralı tramvay ile gidebilirsiniz. Hem halkın arasına karışınca biraz daha kültüre yakınlaşacaksınız.  Aman mezarlık mı gezilirmiş? demeyin. Burası mezarlıktan öte bir yer, âdeta bir açık hava müzesi gibi. Ülkenin ünlü yazarlarına, şairlerine, politikacılarına, sanatçılarına ait mezarlardaki heykeller sizi büyüleyecek. 42 hektar alan içinde 400.000’den fazla mezarı içeren alanda ağzınız açık, hayranlıkla gezeceksiniz.

Lviv

Lychakivsky Tsvyntar (Lychakivsky Mezarlığı)

Mezarlık 1787 yılında kurulmuş, 2. Dünya Savaşı sırasında ve daha sonraki yıllarda tahrip olmuş. 1975 yılında tarihi yapı olarak ilan edilmiş. Yeniden düzenlenmiş ve yıkılan mezar taşları ve heykeller onarılmış. Mezarlığın restorasyonu 2005 yılında tamamlanmış.

Lychakivsky Tsvyntar (Lychakivsky Mezarlığı)

Mezarlığın doğusundaki askeri mezarlıktaysa I. Dünya Savaşı sonrası PolonyaUkrayna ve Polonya-Rusya Savaşı sırasında ölenlerin mezarları yer alıyor. Burada 1921 yılında Kızıl Ordu’ya karşı savaşırken ölen ABD’li pilotlar için yapılan bir anıt da var.

Lviv

Lychakivsky Tsvyntar (Lychakivsky Mezarlığı)

Museum of Folk Architecture and Rural Life

Açık hava müzesi Museum of Folk Architecture and Rural Life, Batı Ukrayna’nın farklı köylerinden sökülerek burada yeniden kurulmuş. İçinde köylülerin yaşamını anlatan, ağaçtan yapılan 120 ev ve 6 kilise bulunuyor. Şair Ivan Franco müzenin kurulmasına öncülük etmiş. Müzenin giriş kapısında şairin heykeli var. Burası şehir merkezinin biraz dışında kalıyor. Uber ile gidebilirsiniz.

Museum of Folk Architecture and Rural Life

Museum of Folk Architecture and Rural Life

Stryisky Parkı

Kentin en büyük parkı olan Stryisky Parkı’nda bir şehrin nasıl nefes aldığına tanık olacaksınız. Yine de çok sanatsal ve tarihi bir park beklemeyin. Eğer ekstra vaktiniz varsa buraya gidin. Ne de olsa şehir merkezinde zaten yapacak çok şey var.

Lviv

Stryisky Parkı

Şatolar

Şehir dışında yer alan 3 şatoya gittiğinizde ülkeyi biraz daha yakından tanıma şansı elde edeceksiniz.

17-18. yüzyıldan kalma Olesko Şatosu ünlü mimari bir anıt olarak günümüze ulaşmış. İlk kuruluş amacı bölge savunması için olsa da 15. yüzyılın ikinci yarısından sonra Magnat ailesinin rezidansı olarak hizmet vermiş.

Olesko Şatosu

Olesko Şatosu’nda 1629 yılında Polonya’nın gelecekteki kralı III. Sobieski doğmuş. 1951 yılında yıldırım düşmesinden dolayı çıkan yangında enkaza dönüşmüş. 1975 yılında tekrar tadilat yapılan şato Lviv Sanat Galerisi’ne ait sergi alanı olarak hizmet vermeye başlamış. İçinde bir çok tablo, heykel ve antik eşya bulunan şato turistlerin oldukça ilgisini çekiyor.

Pidhirdtsi Şatosu’nun 1635-1640 yılları arasında bir dönemde inşa edildiği biliniyor. Orta Çağ Avrupası’nı yansıtan bir Rönesans sarayı ve savunma kalesi olarak bilinen Pidhirdtsi Şatosu’nun inşaatı Stanislav Konetspolski emriyle mimar Andrea Del Akva tarafından yapılmış.

Pidhirdtsi Şatosu

Pidhirdtsi Şatosu’nun bir efsanesi de var. 1720’li yıllarda yaşayan dönemin idarecisi Jevuski eşinden çok nefret ediyormuş ve prensesi canlı olarak şatonun duvarına astırmış. Burada yaşayanlar her yıl prensesin ölüm gününde ağlamasının duyulduğunu söylüyorlar. Dönemin simyacısı olarak bilinen Jevuski’nin paha biçilemez hazinesinin hâlâ bulunamadığına söyleyen yöre halkı hazineyi bulma hevesinde olan define avcılarının da buraya geldiğini söylüyorlar.

Pidhirdtsi Şatosu

Şatonun dışındaki Barok Roman Katolik kilisesi St. Joseph Pidhirdtsi Kilisesi de oldukça görkemli bir yapı.

St. Joseph Pidhirdtsi Kilisesi

Binlerce kişinin Sovyetler döneminde işkenceye tabi tutularak yaşamını yitirdiği Zolochiv Kalesi’nde işkence aletleri dâhil olmak üzere döneme şahitlik eden bütün nesneleri görmek mümkün.

Zolochiv Kalesi

Zolochiv Kalesi Sovyet rejimi kurbanlarının gömüldüğü binalar, gizli işaretler ve lahitlerle dolu. Yaşlı, genç, erkek, kadın, çocuk ayırt etmeden yapılan kanlı eylemlerin tekrar yaşanmaması ve gelecek nesillere ibret olması için ziyaretçilere açılmış.

Lviv’de nerede yemek yenir?

Lviv kentiyle eğlence her zaman el eledir. Hatta öyle güzel mekânları vardır ki sadece Lviv konsept mekânlara gitmek için bile Lviv’e gelebilirsiniz.

Özellikle gece kulüpleriyle erkekleri kendine çeken kentten kadın olarak da etkilenmemek mümkün değil. Ne de olsa şehirler sadece gece kulüplerinden ibaret değil. Burası eşine az rastlanacak konsept mekânlarıyla çok özel bir şehir ama onun hakkında sadece bu mekânlarıyla karar vermek bile bence büyük haksızlık olur. Lviv’in benim gözümde Ukrayna’nın en güzel şehri olmasının sebebi geçmişin gölgesinde çalışan tramvayı, her köşe başında çalan sokak çalgıcıları, tarihi binaları ve buram buram aldığım sanat kokusudur.