Eminim Bodrum deyince pek çoğunuzun aklına ilk olarak deniz-kum-güneş üçlemesi, günlüğü 1.000 TRY’ye kiralanan şezlonglar, lüks beach-clublar ve oteller geliyordur. Ancak Bodrum medeniyetlere ev sahipliği yapmış, tarihin babası Herodot, Kaptan-ı Derya Turgut Reis, Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı, ünlü şairimiz Neyzen Tevfik, sanat güneşimiz Zeki Müren gibi çok önemli isimlerin yaşayıp izlerini bıraktığı bir beldemiz. Bu yazımda ise Bodrum’un en eski yerleşik halkından birisi olan, yarımada üzerindeki ilk kültürlerden birisi Lelegler’den ve Leleg Yolu’ndan bahsedeceğim. Leleg Yolu üzerindeki volkan krateri, piramit mezarlar, anıt mezarlar, antik kentler, çam ormanlarıyla kaplı yemyeşil doğa, eminim benim olduğu kadar sizin de beldeye olan hayranlığınızı artıracaktır.

Leleg Yolu üzerinde dağ keçileri
Batı Anadolu’da eski Yunanlılar’dan önce Misler, Lelegler ve Karlar yaşıyormuş. Misler Anadolu’nun kuzey batısında, Karlar güney batısında, Lelegler ise Bodrum Yarımadası’nda yaşamış. Antik çağlarda Karya olarak adlandırılan bölge (Bodrum Yarımadası dahil olmak üzere Muğla ilini içine alan bölge)nin daha sonraları kuzey kıyılarını İyonlar, güney kıyılarını ise Dorlar ele geçirmiş.
Leleg uygarlığı
İçindekiler
- 1 Leleg uygarlığı
- 2 Leleg Yolu’na nasıl gidilir?
- 3 Leleg Yolu’nda gezilecek yerler listesi
- 3.1 Termera
- 3.2 Telmissos
- 3.3 Pedasa Nekropolü
- 3.4 Volkan Krateri
- 3.5 Myndos
- 3.6 Piramit Mezar
- 3.7 Müsgebi
- 3.8 Uranion
- 3.9 Madnasa & Sibda
- 3.10 Syangela
- 3.11 Thaengela
- 3.12 4. Buzul Çağı’ndan kalma hurma ağaçları
- 3.13 Gümbet Yeldeğirmenleri
- 3.14 I. Artemisia kimdir?
- 3.15 II. Artemisia kimdir?
- 3.16 Hermaphrodite (Hermafrodit) ve Salmakis Efsanesi
Lelegler çok eski bir dönemde (M.Ö 1500-M.Ö 400 yılları arasında) yaşadıkları için onlar hakkındaki tüm veriler, başta tarihin babası Herodot olmak üzere antik yazar ve tarihçilerin verdiği bilgilere dayanıyor. Herodot bir yazısında Karyalılar’a eskiden Leleg denildiğinden söz etmiş.
Herodot’a göre Lelegler 3 şey bulmuş: Savaş başlığının üzerine konan sorguç, kalkan üzerine işaretler kazımak, kalkanı tutmak için kulp yapmak. (O zamana kadar kalkan elle kulpundan tutulmaz, boyundan geçirilen bir kayışla sol omuz üstüne alınır ve o şekilde kullanılırmış). Yunanlılar bu 3 şeyi Lelegler’den öğrenmiş.
Lelegler tüm şehirlerini dağların en yüksek noktalarında kurmuş. Yerleşim alanlarının tepe doruklarındaki konumları sayesinde denizi ve çevre adaları gözetlemişler. Kıyıları gözetleyen tüm Leleg yerleşimleri kendi aralarında haberleşmiş. Lelegler’i ilginç yapan en önemli konu ise harçsız yapılarının binlerce yıl sonra bile hâlâ ayakta kalmış olması. Bu statik bilgileri ve teknikleri sayesinde günümüzde hâlâ izlerine rastlıyoruz.

Leleg Yolu manzaraları
Bodrum’da bugün Lelegler’e ait 8 büyük yerleşim bulunuyor: Eski Myndos’tan başlamak üzere yarımada üzerinde Termera (Akyarlar Aspat Koyu’na bakan konik tepenin doruklarında), Uranion (Geriş Köyü’nün üstündeki tepelerde), Telmissos (Bodrum – Turgutreis yolu üzerinde, Gürece tepelerinde), Madnasa (Kökpınar Tepesi – Türkbükü ve Gölköy’e hâkim tepelerden birinde), Sibda/Side (Karadağ – Türkbükü ve Gölköy’e hâkim tepelerden birinde) ve Pedasa (Torba’ya hâkim tepelerde). Yarımadanın batısında ise Syangela (Kızılağaç – Çiftlik arasında, Alazeytin Mahallesi’nin üzerindeki tepenin doruğunda) ve Theangela (Etrim Köyü’nün 1,5 km üzerinde) kale kentleri var.

Leleg Yolu’nda Osmanlı döneminden kalma su kemeri
Atılımcı ve hayal gücü yüksek bir satrap yani o dönemlerdeki vali olan Mausolos, liman kenti Halikarnassos’u güçlendirmek için gemi yapım atölyeleri kurmuş. Başkenti Akdeniz deniz ticaret yolu üzerinde olan ve kent savunmasına uygun gördüğü Halikarnassos’a taşımış. Kentin sokaklarını heykellerle süsletmiş, yerlere döşenen mozaiklerde tanrıların Halikarnassos’u korumasını dileyen simgeler tasvir ettirmiş. Tüm bu imar çalışmalarını destekleyecek insanlara ihtiyaç doğunca yarımadada bulunan Leleg yerleşimlerinin derhal merkeze taşınmasını emretmiş. 8 önemli Leleg yerleşiminin 6’sı boşaltılarak merkeze taşınmış. Bunun üzerine Leleg kentleri de ortadan kalkmış.

Leleg Yolu manzaraları
Leleg Yolu’na nasıl gidilir?
Leleg Yolu en çok dağlardan geçiyor. Asfalt yok. Bu nedenle kendi aracınızla gitmenizi hiç tavsiye etmem. Yoksa anında patlak lastiklerle boğuşmak zorunda kalırsınız. En iyi alternatifiniz yolu yürümek, 4×4 kiralamak ya da organize turlara katılmak. Eğer organize turlara katılacaksanız, kişiye özel turlar düzenleyen Bodrum’daki Ibex Adventure Club ile iletişime geçebilirsiniz.

Ibex Adventure Club ile Leleg Yolu manzaraları
IBEX ADVENTURE CLUB “Kudu Travel Agency”
https://www.ibextravel.com.tr/
+90 (533) 515-3085
✉️ hello@ibextravel.com.tr

Ibex Adventure Club ile Leleg Yolu manzaraları
Ibex Adventure Club’ın sahibi arkadaşım Deniz Kılıç, arkadaşım Gönül ile beni Leleg Yolu’na götürdü. Burada bize çam ormanlarıyla kaplı yerlerde doğa yürüyüşü yaptırdı, burayı çok güzel tanıttı. 4×4 jeep üzerindeki eğlenceli ve öğretici gezimiz sayesinde biz de artık Bodrum’un sadece deniz-kum-güneş üçlemesinden ibaret olmadığını biliyoruz.

Ibex Adventure Club sahibi arkadaşım Deniz Kılıç ile Leleg Yolu’ndayız
Leleg Yolu’nda gezilecek yerler listesi
Leleg Yolu için tarihi Likya ve Karya yollarının Bodrum Yarımadası’na dayanan batı uzantısı diyebiliriz. 88 kilometre uzunluğundaki Leleg Yolu, Etrim Köyü’nden başlayıp Turgutreis Sabancı Parkı’na kadar uzanıyor. Bağlantı yollarıyla birlikte Leleg Yolu 185 kilometreye kadar ulaşıyor. Parkur ortalama 5 günde yürünebiliyor. Leleg Yolu’nun tamamını yürümeyi planlayanlar için önümüzdeki günlerde 5 kamp yeri yapılacak.

Çam ormanlarıyla kaplı yollarda Leleg Yolu yürüyüşü
Termera
Aspat Kalesi, Akyarlar Aspat Koyu’na bakan konik tepenin doruklarında yer alıyor. Termera antik yerleşimi ise 2 km daha yukarıdaki Mandra Köyü’nün 1 km üzerindeki Asarlık Tepe’sinde yer alıyor. Termera antik yerleşimi, Leleg yerleşimlerinin en zengini ve diğer Leleg yerleşimleri içinde en fazla vergi ödeyen kent olarak biliniyor. Mausolos kentleri birleştirip hayalindeki devasa kenti kurmak için Termera halkını zorla Halikarnassos’a getirtmiş. Kent daha sonra hapishane olarak kullanılmış. Ayrıca burada çiftlik evleri şeklinde yerleşimler görülmüş. Bizans döneminde de kentin limanına Strabilos kenti kurulmuş.
Termera kentinde günümüze ulaşan kalıntı yok denecek kadar az. Doruktaki iç kale tümüyle yıkılmış. Alttaki surların ise sadece bir bölümü ayakta. Ayakta kalan su kuyusu ise burada antik çağlarda bir Leleg yerleşimi olduğu hakkında ipucu veriyor.

Termera
Telmissos
Bodrum-Turgutreis yolu üzerinde, Gürece tepelerindeki Telmissos’ta Helenistik Dönem burç kalıntıları görülüyor. Tarihin babası Herodot, Telmissos’ta Apollon Tapınağı’nın bulunduğunu, tapınağın bilicilik (kâhinleri) ile oldukça ünlü olduğunu anlatmış. Tapınaktan bugüne iz kalmamış.
Telmisos bölgesinde eskiden yolculara soğuk su sağlayan bir sebil var.

Telmissos
Pedasa Nekropolü
Pedasa antik kentinin girişi Konacık tarafından. Ancak kentin kalıntıları Torba sırtlarına kadar uzanıyor. Pedasa’dan günümüze sur ve iç kale kalıntıları ulaşmış. Alanın güney ve güney doğusuna düşen yamaçlarda pek çok mezar kalıntıları var. Bunların en görkemlisi ve sağlamı ise Torba’ya bakan Gebe Kilise.

Gebe Kilise
Yöre halkı tarafından Gebe Kilise olarak adlandırılan yapı aslında bir anıt mezar. Sıva kullanılmadan kesme taşları üst üste koyarak yaptıkları ilginç yapı içine girildiğinde piramidal, dışından ise kubbe şeklinde. Bu yapının bölgedeki sarnıç yapılarının mimari olarak esin kaynağı olduğu düşünülüyor.

Gebe Kilise’nin içi
Gebe Kilise’nin bulunduğu bölgenin muhteşem bir manzarası var. Hem yapının olağanüstü mimarisi hem statik dehası hem de konumunun muhteşemliği birleşince insanın buradan bir yere kıpırdayası gelmiyor.

Pedasa Nekropolü’nden manzara
Volkan Krateri
Eminim çoğunuz duymamışsınızdır ama Bodrum Yarımadası içinde bacası uçmuş bir volkan kraterimiz var! Volkan krateri deyince benim aklıma ilk olarak Tanzanya’da safari yaptığım olağanüstü Ngorongoro krateri gelir. Dünyanın en büyük krateri olan Ngorongoro ile çok yarışamasa bile Bodrum’un volkan krateri de hiç fena değil doğrusu.

Volkan Krateri
Myndos
Kadıkalesi’nden 1 km içeride, Bozdağ Tepesi’nin üzerindeki Eski Myndos kentinde şehir surlarının ve kare planlı bir yapının kalıntıları günümüze ulaşmış. Doruktan Gümüşlük’ü izleyebileceğiniz harika bir manzarası var. Gümüşlük ismini Fatih Sultan Mehmet döneminde de işletilen gümüş madeninden alıyor. Günümüzde ise Gümüşlük huzur arayan tatilciler ile ünlü balık restoranlarında rakı-balık-meze yemek isteyenlerin geldiği bir yerleşim. Eski Myndos halkı II. Mausolos döneminde Yeni Myndos’a yani Gümüşlük’le iç içe olan bölgeye yerleştirilmiş.

Gümüşlük
Piramit Mezar
Dedeler Mevkii’nde Karya dönemi kaya mezarının yanında 2 tane piramit şeklinde mezar var. Bu mezarlarla ilgili günümüze ulaşan ilk bilgiyi Bodrumlu yazar Avram Galanti’nin 1945’te yazdığı Bodrum Tarihi adlı kitabından öğreniyoruz. Avram Galanti’ye göre bölgenin adı Dedeler olarak biliniyor. Piramit mezarların yaklaşık 400-500 yıllık bir mezar olduğu tahmin ediliyor. Bu tarz bir mezara Anadolu’da pek rastlanmıyor. O zamanlarda yıkık bir camiden de bahsediyor. Ancak bahsi geçen caminin nerede olduğu bilinmiyor.

Leleg Yolu – Piramit Mezar

Leleg Yolu – Piramit Mezar
Müsgebi
Ortakent’teki Müsgebi nekropolisinde yapılan kazılarda M.Ö 15-13. yüzyıla tarihlenen Miken çanak çömlekleri bulunmuş.
Uranion
Yalıkavak’ın 3 km güney batısındaki Geriş Köyü’nün üstünde bulunan iki tepede Uranion antik kenti var. Bir tepede anıt mezar, sur ve burç kalıntıları, diğer tepede ise sur kalıntıları günümüze ulaşmış.
Madnasa & Sibda
Türkbükü’ne hâkim Kökpınar Tepesi’nde Madnasa antik kenti, Gölköy’e hâkim Karadağ Zirvesi’nde Sibda/Side antik kenti kalıntıları var. Her iki yerleşimden de günümüze Akropolis’teki sur ve burç kalıntıları ile seramik çanak çömlek parçacıkları ulaşmış.
Syangela
Syangela antik kenti, Çiftlik Köyü’ne bağlı Alazeytin Mahallesi’nin üzerindeki tepenin doruğunda yer alıyor. Günümüze sadece surları ulaşmış.

Syangela
Thaengela
Thaengela antik kenti, Mausolos tarafından Syangela halkını yerleştirmek için kurulmuş. Etrim Köyü’nün 1,5 km üzerindeki tepede yer alıyor. Antik kent buluntuları arasında burç ve sur kalıntıları, anıt mezarlar, kamu yapıları ve evler, kuyu ve sarnıçlar var.

Thaengela
4. Buzul Çağı’ndan kalma hurma ağaçları
Bodrum’da ender görülen bir endemik bir bitki var: Gölköy hurması (Phoenix Theophrastii spp Gölköy). Gölköy hurması ülke için ender ve bölgeye endemik yerli hurma olduğundan hem ülke florası için hem de bilimsel açıdan önem taşıyor.

4. Buzul Çağı’ndan kalma hurma ağaçları
Gölköy hurması topluluğu, Gölköy yerleşim alanında yer alan gölün hemen yanında bulunuyor. Bu endemik türü tehdit eden faktörlerin başında yapılaşmanın artmasıyla hurmalıkların yaşam alanlarının daralması geliyor. Diğer tehdit ise ithal palmiyelerle kolaylıkla taşınabilen hastalık ve zararlıların bulaşması ve genetiğinin bozulma riski.
Gümbet Yeldeğirmenleri
Eminim çoğunuz Gümbet tepelerindeki yeldeğirmenlerini bilirsiniz. Buranın Bardakçı Koyu ile Gümbet’i gören eşsiz manzarasına da tanıklık etmiş olabilirsiniz. Hatta belki manzara noktasında yörede yetişen narenciyelerden sıkılan portakal suyunu içmişsinizdir. Ancak dünyanın ilk kadın amirali olan Karya Kraliçesi I. Artemisia’nın, yine bir kadın amiral olan Karya Kraliçesi II. Artemisia’nın hikâyelerini ve Hermaphrodite’nin efsanesini henüz duymamış olabilirsiniz.

Leleg Yolu – Gümbet Yeldeğirmenleri
I. Artemisia kimdir?
Halikarnassos, Kos, Nysiros ve Kalydnos, Karia Kraliçesi I. Artemisia’nın yönetimindeymiş. Dünya tarihinin ilk kadın amiralı olarak bilinen I. Artemisia, M.Ö 480’de tarihin ilk büyük deniz savaşı olan Salamis Savaşı’nda donanmasının başında Yunanlılar’a karşı savaşmış. Yaklaşık 12 saat süren Salamis Deniz Savaşı’nın yenileni Persler, savaşın yıldızı ise I. Artemisia olmuş.

Artemisia I Kaynak:Wikipedia (By Kaulbach, Wilhelm von, 19th century – This file has been extracted from another file: Kaulbach, Wilhelm von – Die Seeschlacht bei Salamis – 1868.JPG, Public Domain, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=75264304)
II. Artemisia kimdir?
Gelelim II. Artemisia’ya. II. Artemisia, Karya Satrabı Mausolos’un hem kız kardeşi hem de karısıymış. Kocası daha hayattayken onun anısını yaşatmak ve tüm dünyanın hayran kalacağı bir anıt yaratmak için yapımı yıllarca sürecek, hatta hem kocası hem kendisi yaşama veda ettikten seneler sonra tamamlanabilecek bir anıt mezarın yapımını başlatmış.

Artemisia II Kaynak:Wikipedia (By Attributed to Francesco Furini – Own work, Public Domain, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=1477696)
Antik dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen Satrap Mausolos’un mezarı mimari açıdan tabanında Pers, ortasında Yunan, üstünde de piramit olmasından dolayı Mısır mimarisini birleştirmiş ve 3 medeniyetin bir ürünü olarak ortaya çıkmış. En üstte 4 at bir savaş arabasını çekiyor ve karı-koca ayakta dikiliyorlar.

Halikarnas Mozolesi’nde Mausoleion maketi
Kocası Mausolos öldükten sonra başa geçen II. Artemisia, bir kadının yönetimine girmek istemeyen Rodoslular’a karşı memleketini savunmak zorunda kaldığında Halikarnassos’a denizden saldırıya geçen Rodos donanmasına karşı çok akıllıca bir savunma planı hazırlamış. Rodos donanmasını Halikarnassos’ta donanma olmadığına inandırmış. Sonra arkalarından kuşatarak onları büyük bir yenilgiye uğratmış. Rodos donanmasının gemilerini ele geçirdikten sonra Rodos askerlerinin kıyafetlerini kuşanan Halikarnassos askerleri daha sonra Rodos’a doğru yola koyulmuş. Rodoslular kendi donanmalarının geldiğini sandığı için II. Artemisia, Rodos’u da kolaylıkla hâkimiyeti altına almış.
Kraliçe II. Artemisia zekâsı ve savaşçı ruhuyla atası I. Artemisia’nın izinde olduğunu böylelikle kanıtlamış ve dünyanın ikinci kadın amirali olarak ününü Karya sınırlarının ötesine taşımış.
Hermaphrodite (Hermafrodit) ve Salmakis Efsanesi
Ancak hikâyeler bununla da sınırlı değil. Bugün Bardakçı denilen yerde çok eskilerde Salmakis adı verilen bir tatlı su kaynağı ve onun oluşturduğu küçük Salmakis Gölü varmış. Efsaneye göre Salmakis suyu erkekleri efemineleştiriyor, onları eski kaba saba tutumlarından vazgeçirip yumuşatıyormuş.

Salmakis (Bardakçı) Koyu
Bir gün Ulak Tanrısı Hermes ile Güzellik ve Aşk Tanrıçası Aphrodite’nin bir erkek çocukları olmuş. Çocuğa her ikisinin adlarının birleşmesinden oluşan Hermaphrodite adını verip İda Dağı (Kazdağları) ormanlarındaki Nymphalar’a (kırlarda, sularda, ormanlarda yaşayan doğal ve tanrısal varlıkların dişileri) büyütmeleri için teslim etmişler. Nymphalar’ın büyüttüğü Hermaphrodite 15 yaşına geldiğinde İda Dağı’ndan başlayarak Karya bölgesine kadar geze geze gelmiş.
Karya’nın en güzel kentlerinden Halikarnassos’a gelen Hermaphrodite, bahsi geçen Salmakis Gölü’ne ulaşmış. Gölün aynı adını taşıyan dünyalar güzeli, uzun siyah saçlı, ela gözlü, uzun kirpikli, bembeyaz tenli, nazlı çiçek gibi bir Nympha’sı varmış. Gölün kıyısına yanaşıp su içmek için eğilen Hermaphrodite az ötede suyun içinde yüzen peri kızı Salmakis’i görmüş.

Hermaphrodite (Hermafrodit) ve Salmakis Kaynak:Wikipedia (By Bartholomeus Spranger – Kunsthistorisches Museum Wien, Bilddatenbank., Public Domain, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=5249784)
Salmakis ânında Hermaphrodite’a âşık olmuş ama Hermaphrodite’un pek de umurunda olmamış. Bunun üzerine Salmakis tanrılara onları ayırmaması, hatta tek beden yapması için yakarmış. Tanrılar bu içten yakarışa kayıtsız kalmayıp ikisini bir bedende birleştirmişler. Artık ikisi tek beden olmuş. Yani aynı bedende hem kadın hem erkek özelliği varmış. O günden sonra hem erkek hem dişi olanlara Hermaphrodite adı verilmiş. Shakespeare’in bile Venüs ile Adonis adlı şiirini yazarken bu öyküden esinlendiği biliniyor.
Leleg Yolu işte bu hikâyeleri, efsaneleri, tarihi zenginliği, eşsiz manzaraları ile Bodrum’un belki çok bilinmeyen ama bilinmediği için de çok şey kaçırılan bir yeri. Bodrum’a olan aşkımı her fırsatta dile getiren bendeniz ise bu eşsiz değerleri keşfettikçe Bodrum’a daha da derinden vuruluyorum. Ancak şunu da söylemeden edemeyeceğim. Maalesef son zamanlarda planlanan Bodrum çevre yolu, antik kentlerin içinden geçerek tarihi ve doğal zenginliklerimize zarar verecek. Umarım bu plandan vazgeçilir ve bu eşsiz değerlerimizi koruyabiliriz.
Bodrum’un bu yerlerini hiç bilmiyorum. Sayende öğrendim. Çok da güzel anlatmışsın. Tebrik ederim.
Bodrum’da yok yok. Güzel aktarabildiysem ne mutlu bana. Sevgiler