Yurt dışına yaşamak üzere gitmek veya yurt dışında eğitim almak, heyecan verici bir deneyim. Fakat yurt dışına gittiğinizde karşılaşabileceğiniz olumsuz olaylardan biri de kültürel farklılıkların yaşattığı travmalar oluyor. Belirli bir kültürde olan insanların, farklı bir kültür ortamında yaşamak zorunda kaldığında çektiği sıkıntı, bunalım ve zorluklara kültür şoku deniyor. Peki kültür şokunun kapsamı nedir, en hafif şekilde nasıl atlatılır biliyor muyuz?

Ben yıllarca Kanada-Türkiye arasında sıkışmış, kendini ne oraya ne buraya ait hissedememiş biriyim. İki ülkenin avantajlarını ve dezavantajlarını düşündüğümde, bana nelerin travma yaşattığını şimdi satırlara dökmeye çalışacağım.

Kültür şoku

Kültür şoku

Kültür şoku nasıl atlatılır?

Kanada’da yaşadığım uzun yıllar boyunca benim için en acı durum Türkiye’deyken Kanada’yı, Kanada’dayken Türkiye’yi özlemem oldu. Kanada’da kurumsal hayatım devam ederken aklım hep Bodrum’a takılı kaldı. Türkiye’ye ailemi ziyarete gittiğimdeyse hep Toronto’daki evimi ve düzenimi özledim.

Bir gün geldi memleket hasretine yenildim. Herşeyi ardımda bırakıp doğduğum topraklara geri döndüm.

Nedir iki ülke arasındaki farklılıklar?

Hani Türkiye’de hep deriz ya, kimsenin kimseye saygısı kalmamış diye. Bence en büyük farklılık işte bu!

İnsana saygı ya da saygısızlık

Kanada’ya ilk gittiğim zamanlarda uzun bir sıra gördüğümde, Türklük’ten öğrenmişliğin de verdiği cesaretle, hemen sıranın başına gidip, bir sorum var, diyerek yanaşmışlığım olmuştur. Soruyu yönelttiğim kişilerin cevap vermeden bana attıkları sert bakışlarsa beni yerin dibine sokup çıkarmıştır. Neticede burada işiniz saatlerce sürse bile arkanızdan asla küfür duymazsınız. Kimse sizi iteklemez. Sabırla sıranın kendilerine gelmesini beklerler. Türkiye’deyse önünüzdekini iteklemezseniz, diğer insanların sizi salak yerine koyacağını sanırsınız.

Kanada’da gerektiği yerde özür dilemek, teşekkür etmek kadar önemlidir.

Kültür şoku – Gülümse!

Kanada’da insanlar size hep gülümser ve selam verir ama selamın ardından hiçbir muhabbet gelmez. Türkiye’de sokakta yürürken selam verilmez ama dolmuşta yanınıza oturan kişi evli mi bekâr mı olduğunuzu sorabilir. Kanada’da kibarlık ve ardından kurulan izole ve uzak ilişkiler, Türkiye’de yerini sıcak ama fazlasıyla özel hayata müdahale dolu ilişkilere bırakır.

Eşit haklar

Kanada’da ırk, dil, din ayırımı yapılmadan herkes eşit haklara sahiptir. Zaten buranın sosyal devlet olması her yıl binlerce göçmeni kendisine çekiyor.

Doğaya saygı

Toronto’da düzenli mahallelerde, bahçe içindeki güzelim evlerde yaşanır. Bahçelerde sincaplar cirit atar. Türkiye’deyse hayatlar beton yığınlarının içinde yeşile hasret yaşanır.

Doğaya saygı

Doğaya saygı

Dünya mutfağı ve lezzet farkları

Toronto’da dünya mutfağından istediğinizi tadabilirsiniz. Mesela ben Japon mutfağını çok severim. Toronto’da en az haftada 1 gün sushi yiyordum. İstanbul’daysa Japon restoranları cep yakıyor. Türk mutfağını tartışmaya bile gerek yok. Mutfağımız şüphesiz çok zengin. Zeytinyağlılarımızdan mezelerimize, her yemeğimiz çok leziz.

Dünya mutfakları

Dünya mutfakları

Kültür şoku – Politika

Politikaya tabii ki girmeyeceğim. Ancak Kanada’da yakışıklı başbakan Justin Trudeau haricinde halk hiçbir politikacıyı çok fazla tanımaz. İnsanlar politikayla ilgilenmez. Televizyonu açtıklarında politikacıların birbiriyle kavgasını izlemek zorunda kalmazlar. Çünkü TV’leri politikacılar parsellememiştir.

Nereye aitiz?

Aidiyet hissi en önemli konulardan biri. Ben kendimi Kanada’ya ait hissedemediğim için Türkiye’ye dönüş yaptım. Kışı sevmeyince, en çok konuşulan kış sporu hokey muhabbetine dâhil olmayınca, insanlar da zaten mesafeli olunca, çok yakın arkadaşlık kurmak benim için pek mümkün olmamıştı.

Size Kanadalı bir arkadaşımla başıma geleni anlatayım. Bir buluşmamızın ardından, tekrar görüşelim, diye sözleştik. Randevu defterini açıp bana 9 ay sonraya gün verdi! Şaka falan da yapmıyordu. Gayet ciddiydi. Bizdeki gibi öyle, geçiyordum, uğradım, hadi bi kahve yapıver, muhabbetini burada asla bulamazsınız.

Esneklik

Kanada’da kurallar sıfır esnekliktedir. Tamam kural şart ama biz de esnek olmayı öğrenmişiz. Bu kadar katı kurallar bir süre sonra çok kasıyor. Neticede bünyemiz alışkın değil!

Bir örnek vermek gerekirse, park olayından bahsedebilirim. Özellikle Downtown denilen şehir merkezinde ciddi park sorunu var. Katı kurallar geçerli. Park ettiğiniz yerde belli saat dilimlerinde park yasağı olabiliyor. Mesela saat 19:00’a kadar park edilebilecek bir yere 19:01’de arabanızı almak üzere giderseniz, emin olun ceza çoktan kesilmiş olacaktır. Size 1 dakika bile tolerans göstermeyeceklerini, memura yalvarsanız bile suratınıza dik dik bakacağını bilmenizde fayda var. Ben kendi evimin önünde, kuş uçmaz kervan geçmez bir mahallede, arabamın önü sağa değil de sola bakıyor diye 40 CAD ceza yediğimi bilirim!

Kültür şoku – Her iş senden sorulur!

Kanada’da her işinizi kendiniz halletmeniz gerektiğini biliyor musunuz? Arabanıza benzini siz pompalıyorsunuz, evinizi kendiniz temizliyorsunuz. Yardımcı çağırsanız bile camları silmiyorlar. Temiz camların ardından dışarıyı izlemek istiyorsanız bunu kendiniz yapmak zorundasınız. Ben taşınırken koltuklarımı bile kendimin taşıdığını bilirim. Türkiye’deki rahat hayat koşulları burada sadece hayalden ibaret.

Hava durumu

Toronto çok ama çok soğuk! Kışın -20 °C, -30 °C hatta – 40 °C derken İstanbul’da havanın +15 °C olduğunu görmek can yakıyor. Bir süre sonra da insanın psikolojisi etkileniyor. Kanada’nın soğuğunu seviyorum diyen varsa beni haberdar etsin. Elini öpmeye gideceğim!

İnsanın kendini “vatansız” hissetmesi kadar kötü bir şey yok. Bir yere gidince öbürünü özlemek, iki tarafın olumsuz yanlarını düşünüp için için mutsuz olmaksa çözüm sağlamıyor. O nedenle bence yapılacak en güzel şey, bulunduğun yeri olumsuzluklarına değil güzelliklerine ve zenginliklerine konsantre olmak. Sonuçta mükemmel bir ülke de yok!