Konya ilindeki Kilistra Antik Kenti, günümüzde Gökyurt Köyü ile iç içe bulunuyor. Tarihi Kral Yolu (Via Sebaste) üzerinde bulunan Kilistra Antik Kenti, yanardağ püskürmesi sonucu oluşan tüflü kayalıkları nedeniyle Kapadokya bölgesine benzerlik gösteriyor. Burada volkanik tüflere oyulan yapılar içinde yaşam sürmüş, sosyal amaçlı yapılar, dini yapılar, güvenlik ve savunma amaçlı yapılar oluşturulmuş. Erken Hristiyanlık döneminde zulüm gören Hristiyanlar bu kaya oyuklarını saklanma ve savunma amacıyla kullanmış.
Bölgenin tarihi Geç Tunç Çağı’na kadar uzanıyor. Kilistra Antik Kenti’nin üzerinde kurulduğu höyük, Helenistik ve Roma dönemlerinde yerleşim yeri olarak kullanılmış, Bizans döneminde kayalara oyulan yerleşimler daha geniş bir alana yayılmış.
Bölge yağmacı Homonad kabilesinin saldırılarına sıklıkla maruz kalmaya başlayınca Roma İmparatoru Augustus M.Ö 25 yılında bu saldırıları önlemek amacıyla askerî koloniler oluşturmaya başlamış. Lystra’yı (Hatunsaray) da imparatorluğun 5 askeri koloni merkezinden biri yapmış, buraya 7. Lejyon yerleştirilmiş.
Aziz Paul ve Barnabas’ın Hristiyanlığı yaymak amacıyla M.S 46-M.S 48 yıllarında çıktıkları ilk yolculuklarında Lystra halkından çok sayıda kişi Hristiyanlık dinine katılmış. Roma İmparatoru Konstantin’in M.S 312 yılında Hristiyanlığı resmen tanımasına kadar geçen sürede yoğun baskı gören Lystra halkı, bir yandan yağmacı Homonad saldırılarından diğer yandan Romalı Pagan ve Musevîler’in taciz ve baskılarından Kilistra Antik Kenti’nin gizli kaya oyuklarında saklanarak kurtulmuş. Bu dönemde Kilistra’ya yoğun bir nüfus göçü olmuş. Karşıdan bakıldığında kaya gibi gözüken bu yerlerin iç bölgeleri geniş bir şekilde oyulmuş, içeride sağlanan havalandırma sistemiyle de aydınlatma görünmez hâle getirilmiş. Bu da gizliliği, saklanmayı ve savunmayı mümkün kılmış.
Kilistra 6. yüzyıl başlarında Pers saldırılarına, 7-9. yüzyıllarda Arap saldırılarına maruz kalmış. 11. yüzyılda Türkler’in egemenliğine, 13. yüzyıl ortalarında Karamanoğlu Beyliği’nin hâkimiyetine girmiş, 1466 yılında da Fatih Sultan Mehmed tarafından Osmanlı topraklarına katılmış.
Kilistra Antik Kenti nerede? Kilistra Antik Kenti’ne nasıl gidilir?
İçindekiler
- 1 Kilistra Antik Kenti nerede? Kilistra Antik Kenti’ne nasıl gidilir?
- 2 Kilistra Antik Kenti’nde gezilecek yerler listesi
- 2.1 Kral Yolu Devrek Kapısı Karakol Kompleksi
- 2.2 Konacak Manastırı
- 2.3 Sandıkkaya (Haç Planlı Şapel)
- 2.4 Paulönü Kilisesi (Sümbül İni Kilisesi)
- 2.5 Sarnıç (Katır İni)
- 2.6 Şaraphane (Şırahane)
- 2.7 Seramik Atölyesi (Kapçı İni)
- 2.8 Bayram Hacı İnleri Manastırı (Doğu Yapı Grubu)
- 2.9 Bayram Hacı İnleri Manastırı (Batı Yapı Grubu)
- 2.10 Ciğer Yeri
Kilistra Antik Kenti, Konya ilinin 45 km güneybatısında, Hatunsaray (Lystra) mahallesinin ise 14 km kuzeybatısında yer alıyor. Antik kent ile Gökyurt Köyü iç içe bulunuyor.
Antik kente toplu taşıma yok, özel aracınızla gelmeniz gerekiyor. Bölge henüz turizme açılmadığı için çok az sayıda organize tur oluyor. Yürüyüş yolları işaretlenmediğinden ve bazı yerlere de ulaşım zor olduğundan buraya Konya’dan bir yerel rehberle gelmenizi öneririm.
Kilistra Antik Kenti’nde gezilecek yerler listesi
Kilistra Antik Kenti, bugünkü Gökyurt Köyü’nün merkezinde bulunan tüf kayalık tepe üzerinde kurulmuş. Buradaki höyük, saklı bir yer altı kentinin tüm özelliklerini gösteriyor.
Kilistra Antik Kenti’nde kiliseler, şapeller, manastırlar, gözcü kuleleri, sığınaklar, antik yollar görülebiliyor. Hristiyan hacı adayları buraya gelerek Aziz Paulus, Efes Piskoposu seçilen Timoteus, Azize Thecla ve izinden gittiği için öldürülen aziz ve azizeleri anıyorlar.
Kral Yolu Devrek Kapısı Karakol Kompleksi
Devrek, Kilistra Antik Kenti’nin güney doğusundaki dik yamaçlı platoda, antik kent girişinin olduğu bölge. Devrek’te Lystra’dan (Hatunsaray) gelen antik yol, antik yolun kente giriş noktasında bulunan kaya kütlesinin üzerinde antik yola ve çevreye hâkim, kent girişini kontrol altında tutan bir konumda bulunan Kral Yolu Devrek Kapısı Karakol Kompleksi, kayalara oyulmuş gözetleme kulesi, karakol ünitesi, açık ve oda mezarları (nekropol), bir su sarnıcı ve Sümbül Çeşmesi bulunuyor.
Konacak Manastırı
Konacak mevkiinde bir kayalığın batı yönünde geniş ve doğal bir avluya bakan 3 katlı Konacak Manastır Kompleksi var. Komplekste mezar odası, mutfak, toplanma odası, kesiş odası gibi yerler görülüyor. Bu manastır kompleksinde bir kilise veya şapel yok. Doğu yönünde tahrip olmuş durumda bir şapel, oda mezarları ve su dağıtım kanalı sistemleri var.
Sandıkkaya (Haç Planlı Şapel)
Konacak Manastırı’nın güney kısmındaki kayalıkların arasına gizlenmiş durumdaki Sandıkkaya (Haç Planlı Şapel), tek parça bir kaya kütlesinin içinin ve dışının oyulması ve yontulmasıyla yapıldığından uzaktan bakıldığında hemen fark edilmiyor. Haç planlı, 7-8. yüzyıllarda yapıldığı tahmin edilen şapel; narteks (ön giriş), naos (tapınağın temel yapısı, yapının merkezi), apsis ve bir kriptadan oluşuyor. Burada bulunan Selçuklu sikkeleri ve seramik kaplar aynı dönemlerde birlikte yaşandığı fikrini veriyor.
Paulönü Kilisesi (Sümbül İni Kilisesi)
Tek nefli olan Paulönü Kilisesi (Sümbül İni Kilisesi); narteks (ön giriş), naos (tapınağın temel yapısı, yapının merkezi), apsis ve bir kriptadan oluşuyor. Naos ve narteks duvarlarında fresko izleri, aşırı derecede tahrip olmuş çeşitli plastik rölyefler ve dinî içerikli süslemeler göze çarpıyor.
Sarnıç (Katır İni)
Başpınar Harmanları’ndaki su sarnıcı (Katır ini), antik kentin en büyük su sarnıcı. Yamaçtaki tek parça bir kayaya oyulmuş. Kayadan yontulmuş bir merdivenle ana mekânı oluşturan depo kısmına iniliyor. Depoda 2 sıra hâlinde 8 sütun bulunuyor. Depoyla aynı kotta olan sarnıcın ön kısmında su dağıtım kanalları var. Sarnıcın üstünde de su toplama kanalları (avgın) ve haznesi var.
Şaraphane (Şırahane)
Söğütlüdere’de büyük bir şaraphane (şırahane), bir şapel ve bir su dağıtım ünitesi bulunuyor. Dere yatağına bakan kayaların zemin seviyesinin altına oyulan şaraphane, iki kapalı mekân ile bu iki mekânın arasında bulunan bir avludan oluşuyor.
Seramik Atölyesi (Kapçı İni)
Hatunsaray ve Kumralı yollarının ayrıldığı bölgedeki Sığırönü’nde bir sarnıç, gözetleme kulesi ve seramik atölyesi (Kapçı İni) görülebilir.
Seramik atölyesi kompleksi kayalara yan yana oyulmuş, birbirleriyle bağlantılı, doğu, orta ve batıda yer alan 3 atölye ile bunların ön tarafında bulunan bir fırın ve bir havuzdan oluşuyor.
Bayram Hacı İnleri Manastırı (Doğu Yapı Grubu)
Bayram Hacı İnleri’nde iyi korunmuş durumda olan bir manastır kompleksi var. Bayram Hacı İnleri Manastırı (Doğu Yapı Grubu); tüf kayaların doğu ucunda, 3 kat olarak oyulmuş manastır kompleksi, 2 şapel, 3 mezar, bir mutfak, bir kiler, 2 keşiş hücresi ve işlevi belirlenememiş 6 mekândan oluşuyor.
Bayram Hacı İnleri Manastırı (Batı Yapı Grubu)
Bayram Hacı İnleri Manastırı (Batı Yapı Grubu); manastır kompleksinin bulunduğu kayaların batı ucunda, manastırla bağlantılı olduğu düşünülen bir yapı topluluğu. Bir şapel, bu şapele bağlı keşiş odası, mezar odası, vaftiz odası, kaya mezarı, sığınak ile diğer odalardan oluşuyor.
Ciğer Yeri
Ciğer Yeri’nde bir nekropol, iki şapel, bölgeyi Kilistra’ya bağlayan yol üzerinde bir köprü var.
Kilistra Antik Kenti henüz hak ettiği değeri bulamamış olsa da yakın gelecekte adını çok fazla duyacağımıza inanıyorum.
Keşfetmeniz dileğiyle…
Siz de fikrinizi belirtin