Gezginlik benim ruhumda var. Ancak nereye gidersem gideyim, Kaş benim için en özel yerlerden biridir. Kaş, demokrasinin doğduğu ve dünyaya yayıldığı yerdir. Eşsiz doğası ve binlerce yıllık tarihiyle Akdeniz’in incisidir.
Kaş, M.Ö 3000 yıllarında Anadolu’ya gelip tarihte bilinen ilk demokratik birliği kuran Likya uygarlığına bağlıymış. Likyalılar, Hititler’e akraba olan Hint-Avrupa kökenli Luviler’e soyca en yakın olanı. Yani burada maviyle yeşilin mucizevi uyumuna tanıklık ederken, bir yandan da antik kentlerin gizemli dünyasını keşfediyorsunuz.
Kaş’a nasıl gidilir?
İşte kritik konu: Kaş’a ulaşım! Burası ulaşımı oldukça zor bir noktada bulunuyor. İstanbul’dan otobüsle tam 18 saat sürüyor! Eğer uçakla gidecekseniz; Dalaman havalimanına araçla 2,5 saat, Antalya havalimanına da 3,5 saat uzaklıkta. Havalimanında indikten sonra Havaş falan da yok. Yapacağınız en iyi şey, önceden rezervasyon yaparak ineceğiniz havalimanından transfer aracı ayarlamak. Bu arada ben Dalaman’a inmenizi tavsiye ederim. Dalaman’da transfer aracı için Gümüş Travel’dan Kemal Bey’den destek alabilirsiniz +90 (532) 665 97 50
Yalnız şunu da söyleyeyim: Buranın dokusunu korumasının bir nedeni de ulaşımın zor olması. Varsın böyle kalsın.
Kaş’ta gezilecek yerler listesi
Benim burayla gerçek anlamda tanışmamsa dalış yapmaya başladıktan sonra oldu. Ne de olsa Kaş dalış noktaları, Türkiye’nin en güzel dalış noktaları arasında yer alıyordu. Her fırsatta dalışa gittiğim kasaba, kısa süre içinde yüreğimde derin bir yer etti. Kanada’da yaşadığım yıllarsa beni bu cennete hasret bıraktı. Yine de ister adımımı atayım, ister uzak kalayım, buranın benim üzerimdeki etkisi hiç eksilmedi. Ben burayı hep çok sevdim. Hani diyorlar ya, insanda 2 tane, dünyada 1 tane Kaş vardır, diye. İşte Kaş da benim Akdeniz’deki bir tanem oldu.
Toronto‘da yaşarken bir tatilimde 10 yıl aradan sonra geldim buraya. Kaptan arkadaşım Çeto’yla yıllar önce kurduğumuz hayali gerçekleştirdik. Kardeşim Demet’le birlikte Çeto’nun yelkenlisinde kaldık. Denizin üzerindeki evimizde gün batımını izlemek, balık sürülerini seyredip Akdeniz’i doya doya hissetmek tatilimizin en keyifli anları oldu.
Antiphellos
Likya ve Roma döneminin önemli antik kentinden günümüze tiyatro ve lahitler kalmış. M.Ö 1. yüzyıla tarihlenen Antiphellos, Anadolu sınırlarında denize bakan tek tiyatroymuş.
Uzun Çarşı
Uzun Çarşı buranın en güzel sokağı. Begonviller ve butik dükkânların süslediği sokak ilçenin karakterini yansıtıyor. Uzun Çarşı’nın sonundaki görkemli anıt ise M.Ö 4. yüzyıla tarihleniyor. Üzerindeki aslan başları nedeniyle Kral Mezarı olarak adlandırılan eser Likyalılar’dan günümüze ulaşan en görkemli lahit.
Plajlar
Plaj deyince Büyük Çakıl, Küçük Çakıl, İnceboğaz, Limanağzı, Hidayet’in Koyu ve Akçagerme’yi sayabiliriz.
Tüplü Dalış
Buraya gelip de tüplü dalış yapmamak olmaz. Çünkü burası Türkiye’nin en güzel dalış noktaları arasında sayılıyor. Hatta Kaş’a, Türkiye’nin dalış başkenti bile denebilir. Sabah birbirinin ardından limanı terk eden dalış teknelerinin içinde olmanın keyfine doyum olmuyor. Eğer dalış sporuna meraklıysanız ama henüz denemediyseniz, en azından deneme dalışı (discover scuba diving) yapmanızı öneririm. Deneme dalışlarında eğitmeninizle birlikte sığ sularda bir dalış deneyimi yaşıyorsunuz. Kaş dalış tecrübenizi Deepist Dalış Merkezi ile yapabilirsiniz.
Tarihi Sarnıç
Kaş’ın en eski restoranlarından biri olan Smiley’s Balık Evi’nin içinde tam 3.000 yaşında bir sarnıç var. Restorandan girerek görebileceğiniz sarnıcı kaçırmamanızı öneririm.
Kekova
Kekova aslında Teke Yarımadası açığında bulunan kayalık bir ada. UNESCO Karma (Doğa ve Kültür) Mirası Geçici listesinde yer alıyor. Ancak Kekova ismi günümüzde Demre ve Kaş arasında kalan Kaleköy, Üçağız, Kekova Adası’nı kapsayan körfez ve ana kara kıyıları coğrafyası için kullanılıyor. Kekova Adası’nı ve çevresindeki kıyıları kapsayan 260 km²’lik bu özel bölge, 1990 yılında Kekova Özel Çevre Koruma Alanı ilan edilerek koruma altına alındı. Bölgede sadece Kekova Adası’nın tam karşısında yer alan Kaleköy ve Üçağız köylerinde yerleşim var.
Bölgeye gelmek için en popüler yol Demre, Kaş ve Üçağız’dan kalkan tekne turlarına katılmak. Bu turlarda Sıcak İskelesi’ndeki Aperlai, Batık Kent, Kaleköy’deki Simena, Üçağız’daki Theimussa, Gökkaya koyu üzerindeki Istlada, Kılıçlı’daki Apollonia ve Çevreli’deki Tyberissos antik kentlerini görerek Likya kültürüyle yakından tanışabilirsiniz. Kaleköy’ün tam karşısında yer alan ve M.S 2. yüzyılda depremlerle yıkılıp sular altında kalan Dolkisthe Antik Kenti günümüzde Kekova Batıkşehir olarak anılıyor. Bu kalıntıları görmek ise tekne turlarını oldukça ilgi çekici hâle getiriyor. Eğer araçla bölgeye gelmek isterseniz Kaleköy’ün arkasındaki yola kadar araçla gelip sonra patikadan 15 dakikalık bir yürüyüşle Kaleköy’e ulaşabilirsiniz. Diğer alternatifiniz ise aracınızla Üçağız Köyü’ne gelmek olacaktır.
Patara Antik Kenti
Patara Antik Kenti, konumu sayesinde Likya’nın en önemli liman kentiymiş. 23 kentten oluşan ve tarihteki ilk demokratik birlik kabul edilen Likya Birliği M.Ö 167 yılında kurulduğunda, Patara Antik Kenti 3 oy hakkına sahip 6 kentten (Xanthos, Patara, Pınara, Olympos, Myra, Tlos) biri olmuş. Politik merkezi meclis burada bulunuyormuş ve Patara bir dönem Likya Birliği’nin başkenti olmuş. Noel Baba olarak bilinen Aziz Nikolas’ın doğduğu kent olması önemini arttırıyor. 12 kilometre uzunluğunda plajı sayesinde de hem tarih hem deniz meraklılarını kendine çekiyor. Patara Antik Kenti, diğer Likya Uygarlığı Antik Kentleriyle birlikte UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici listesinde bulunuyor.
Kaputaş Plajı
Kaş-Kalkan arasında kalan çakıl taşlarıyla bezenmiş Kaputaş Plajı denizin içinden çıkan doğal kaynak suyunun serinliği, turkuaz rengi denizi ve eşsiz manzarasıyla sadece ülkemizin değil dünyanın en güzel plajları arasında sayılıyor.
Myra Antik Kenti
Demre İlçe merkezinde ve civarında yer alan Myra Antik Kenti, aynı adı taşıyan ova üzerinde kurulmuş. Myros Nehri’nin (bugünkü Demre Çayı) batısındaki ulaşıma elverişli kanal ile şehrin denizle bağlantısı sağlanıyormuş. Kanalın diğer yanında yer alan Andriake (Çayağzı) limanından da bölgenin deniz ulaşımı ve ticareti yürütülüyormuş. Myra Antik Kenti özellikle Likya Dönemi kaya mezarları, Roma dönemi tiyatrosu ve Bizans Dönemi Aziz Nikolaos Kilisesi (Noel Baba Kilisesi) ile ünlü. Kaya mezarları, Likçe yazıtları ve sikkeler Myra’nın en azından M.Ö 5. yüzyıldan itibaren varlığını sürdürdüğünü gösteriyor.
Aziz Nikolaos Kilisesi (Noel Baba Kilisesi)
Nikolaos 270 yılında Likya’nın liman kentlerinden biri olan Patara’da doğmuş. Myra (Demre) piskoposu olana dek de burada yaşamış. Çocukların ve fakirlerin koruyuculuğunu üstlenen ve bu yüzden Noel Baba olarak anılan Nikolaos, 343 yılında öldükten sonra Aziz mertebesine yükseltilmiş. Kaş-Demre arasında bulunan Aziz Nikolaos Kilisesi (Noel Baba Kilisesi) de onun anısına yaptırılmış. Noel Baba Kilisesi, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici listesinde bulunuyor. Her yıl ölüm günü olan 6 Aralık, Hristiyanlar tarafından Nikolaos’u anma günü olarak kutlanıyor. Kilise ziyaretçi akınına uğruyor.
Kalkan
1920’li yıllarda Kalamaki adıyla anılan ve eski bir Rum balıkçı köyü olan Kalkan, yamaçlardan denize akan evleri, dapdaracık sokakları, hediyelik eşya mağazaları ve manzaralı otelleri/restoranlarıyla küçücük ve özünü korumuş olan beldelerden birisi.
Saklıkent Kanyonu
18 km uzunluğundaki Saklıkent Kanyonu binlerce yıl boyunca Toros Dağları’ndan gelen akarsuların kayaları aşındırması sonucunda bugünkü şeklini almış. Ahşap bir iskeleden kanyona girdikten sonra beyaz köpüklerle çağlayan suların içinde yürüyebilirsiniz. Kanyon ve çevresi 1996 yılında Saklıkent Millî Parkı ilan edilerek koruma altına alındı. Bu doğa harikası yeri çok beğeneceğinizi garanti ederim.
Gizlikent Şelalesi
Seydikemer ilçesinin Kayadibi Mahallesi’nde yer alan Gizlikent Şelalesi tam bir doğa harikası. Yemyeşil bir parkın içinde yer alan şelaleyi görebilmek için buz gibi suların içinde kayaların üzerinden seke seke yürümeniz gerekiyor. Parkın içinde dilerseniz zip-line da yapabiliyorsunuz. Oldukça kalabalık olmasına rağmen Türkiye’de bir benzeri bulunmadığından bence kaçırmamanız gereken bir yer.
Meis Adası
Yunanistan’ın 12 Adası’ndan biri olan Meis Adası (Kastellorizo – Kızılhisar), gelirini sünger avcılığından kazanan bir ada. Küçücük ama bir o kadar da sevimli olan Meis’in liman kıyısında pek çok balık restoranı, o restoranlarda da inanılmaz lezzette mezeleri var. Kaş’tan neredeyse yüzerek gidilecek yakınlıkta görünen Meis’e sırf bu mezelerden ve deniz ürünlerinden tatmak için bile gidebilirsiniz.
M.Ö 5. yüzyılda yaşamış olan Herodot’un deyimiyle, yıldızların dünyaya en yakın gözüktüğü yerde olmak, aynı ışığın altında, aynı ruhu yaşamak, bir ömre bedel. O kadar diyar gezdim, doyamadığım sayılı yerlerden biridir Kaş…
Siz de fikrinizi belirtin