İstanbul’un hem içinde hem dışında yer alan, zamanın yavaş çekimde aktığı mekânlar var: Adalar. Prens Adaları ya da İstanbul Adaları olarak da anılan, 9 ada ve 2 kayalıktan oluşan bu adaların sadece 5’inde yerleşim var: Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada ve Sedefadası. Bu yazımda Kınalıada’dan bahsedeceğim.

Şehir hatları vapurları yerleşim olan adaların hepsine giderken; İDO, Mavi Marmara ve Turyol kendi aralarında Büyükada – Heybeliada veya Burgazada – Kınalıada olarak paylaşım yapıyor. Bütün adalar arasında geçişse sadece şehir hatları vapurlarıyla mümkün.

İstanbul Adaları’na gelirsek… Adalara Prens Adaları ismi Bizans döneminde soyluların, prenslerin, patriklerin hatta imparatorların sürgün yeri olduğu için verilmiş. Bazı kaynaklara göre de adaların bu ismi almasının nedeni, Bizans İmparatoru II. Justin’in 567 yılında Büyükada’da görkemli bir saray ve manastır yaptırmış olması.

Prens Adaları ya da İstanbul Adaları olarak da anılan, 9 ada ve 2 kayalıktan oluşan bu adaların sadece 5’inde yerleşim var: BüyükadaHeybeliadaBurgazada, Kınalıada, Sedef Adası.

Ayrıca dipnot olarak vereyim… Prens Adaları’nın en küçüğü Neandros Adası’nın adını duyduğunuzda veya Büyükada’daki Güvercinlik Çatlağı, Viran Bağları, Kurşun Burnu, At Mezarlığı gibi dalış noktalarından bahsedildiğinde, Türkiye’nin en güzel dalış noktalarının konuşulduğunu bilmelisiniz.

Biraz daha Kınalıada’nın tarihçesine gireyim. Bizans döneminde adadan çıkarılan taşlarla İstanbul surları işgal edilmiş. 19. yüzyılda Tophane Rıhtımı ve Haydarpaşa Limanı’nın yapımında da ada taşları kullanılmış.

Biz de ailemin 3 kızı olarak kardeşim ve canım yeğenimle birlikte bir pazar günümüzü Kınalıada ve Burgazada’ya ayırdık. Bir dahaki turumuzu da Büyükada ve Heybeliada’ya yapacağımıza dair kendimize söz verdik.

Bostancı’dan bindiğimiz vapur bizi önce İstanbul’a en yakın ada olan Kınalıada’ya getirdi. Niyetimiz Kınalıada’da yüzme molası verip sonra Burgazada’ya geçmekti.

Kınalıada

Kınalıada’da gezilecek yerler listesi

Buyrun Kınalıada gezilecek yerler listesine:

İkiz Sirakyan Evleri

Motordan iner inmez İkiz Sirakyan Evleri bizi karşıladı. 1900’lü yılların başına ait bu yapılar, Ermeni aileler tarafından yapılan zarif köşklere güzel bir örnek.

Kınalıada

İkiz Sirakyan Evleri

Daha sonra ada sakinlerinin önerisini dinleyerek iskelenin sağındaki salaş görünümlü kooperatifte adaçayı içtik. Görünen o ki adanın yerlileri çay-kahve molasını burada veriyordu.

Desire Plajı

Adaçayıyla Kınalıada’ya merhaba dedikten sonra iskelenin diğer tarafında kalan Desire Plajı’na yollandık. Bu plaj bize yine ada sakinleri tarafından tavsiye edilmişti. Adanın kalabalığından nispeten uzak olduğumuz plajda İstanbul karşı kıyıdan bize el sallıyordu. Şehrin manzarasına nazır güneşlendik ve yüzenleri seyrettik. Yüzenleri seyrettik diyorum. Çünkü deniz gözümüze çok temiz gözükmemişti. Ben yüzmeyince tam keyif alamıyorum ama yine de İstanbul’u uzaktan seyretmek bile hoşuma gitmişti.

Kınalıada

Desire Plajı

Desire Plajı

Plaj sefamızın ardından Kınalıada içinde tavsiye edilen mekân Teos Kınalıada Beach & Restaurant’a giderek Ermeni ve Girit mezelerinin tadına baktık. Adalar deyince benim aklıma zaten meze yemekten başka birşey gelmiyor. Hele bir de büyük anneanneden Giritli olduğumdan, Girit ezme ve bilumum otlar önüme gelince keyfime diyecek olmuyor.

Taşkale

Çınaraltında Taşkale’de fasıl gecelerinin çok keyifli olduğunu öğrensek de geceyi geçirmeyeceğimiz için sadece bu detayı not almakla yetindik.

Taşkale

Ayazma Plajı

Kınalıada limanından Ayazma plajına tekneler kalkıyor. Buradaki Ayazma Kamo’s Beach Club 100 metrelik kumlu plajı ile çok ideal.

Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi

Adaya ilk olarak 19. yüzyıl başlarında İstanbullu Ermeniler yerleşmiş. Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi Prens adaları içindeki tek Ortodoks Ermeni kilisesi. Temeli 1854 yılında atılan kilise 1857’de ibadete açılmış.

Hristos (İsa) Manastırı

Hristos (İsa) Manastırı günümüze kadar ulaşan tek manastır. 820 yılında Aya İrini Kilisesi’nde bir çatışmada öldürülen İmparator 5. Leo bu manastırda yatıyor. Yapı 20. yüzyılda bir süre yetimhane olarak kullanılmış. I. Dünya Savaşı’nda askeri karargâh olmuş. 1917 Rus Devrimi sırasında da Beyaz Ruslar’a ev sahipliği yapmış.

Kınalıada

Hristos (İsa) Manastırı Kaynak:Wikipedia (By Proudbolsahye – Own work, CC BY-SA 3.0, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=25239340)

Kınalıada oldukça kalabalık bir ada. Zaten adada yaşayanlar özellikle hafta sonları pek evlerinden dışarı çıkmıyor. Özellikle vapurdan inince limanın sağında kalan taraf rahatsız edici şekilde kalabalık. Biz o nedenle limanın solundaki Desire Plajı’nda daha fazla vakit geçirdik. Sonra da adayı terk ettik.

Kınalıada ve uzaktan İstanbul

Kınalıada’ya çirkin diyemem. Ancak çok beğendiğimi de söyleyemeyeceğim. Şehrin karmaşasından sonra elbette güzel zaman geçirilecek mekânları var ama benim bir “ada”dan beklentimi karşılayacak otantikliği de yok. Kurak oluşunun da bende bu hissi uyandırdığını düşünüyorum. Çevresi 45 dakikada yürünebilen ada Prens adalarının en küçük ve en kurak adası olma özelliğini taşıyor.

Neyse ki biz bugün için rotamıza daha keyifle gezeceğimize inandığımız Burgazada’yı da almıştık. Ardımıza bakmadan Burgaz’a yelken açtık.