Himba kabilesi, Kuzey Namibya’da Kunene (eski Kaokoland) yöresinde yaşayan etnik bir topluluk. “Çıplak kadınlar kabilesi” olarak da bilinen Himbalar, kırmızı renkli kadınlarıyla günümüzün en ilgi çeken kabilelerinden biri. Bu yazımda Himbalar ve geleneklerinden bahsedeceğim.
Himbalar yaşamlarını avcı toplayıcı olarak sürdürüyorlar. Nüfuslarının 20.000 ila 50.000 arasında olduğu tahmin ediliyor.

Himba Kabilesi
Himbalar bir başka kabile olan Hererolar’la benzer bir dili konuşuyorlar. Ancak Hererolar, Alman misyonerlerin etkisiyle tamamen kapalı 18. yüzyıl giysileriyle dolaşmaya başlamış. Himbalar ise geleneksel yaşam tarzlarını hâlâ koruyorlar. En az batılılaşan kabile olarak ünlüler.
Himbalar’ın göçleri
Himbalar 15. ve 16. yüzyılda Botsvana‘dan Namibya‘ya gelmiş.
Himbalar 1904 yılında Lothar von Trotha başkanlığındaki Alman sömürge idaresinin soykırım politikasından, komşuları Hererolar ve Namalar’la birlikte paylarını almış. Bu dönemde ülkeden kaçabilen pek çok Himba, komşu Angola’ya sığınmış. Daha sonra Angola’daki iç savaş nedeniyle felaketler yaşamışlar. Portekiz sömürge idaresinin emrinde yağmacılık yapmışlar.
1920’lerde Namibya’yı 70 yıl boyunca denetimi altına alacak olan Güney Afrika Cumhuriyeti, Himbalar’a Namibya’da bir koruma alanı ayırmış. 1990’lardan itibaren de Himbalar geleneksel topraklarına dönmeye başlamış.

Himba Kabilesi
Himba kabilesi nasıl yaşar?
Himbalar çobanlık yapıyor, keçi ve inek yetiştiriyor. Aynı Kenya ve Tanzanya‘nın Masai kabilesi gibi emek isteyen görevler kadınların sorumluluğunda. Kadınlar inekleri sağıyor, köye su taşıyor, ev inşa ediyor, çocuklara bakıyor. Biz gittiğimizdeyse sıkıntıdan taş oynuyorlardı.
Din olarak tek tanrılı bir dinleri var. Mukuru adında bir tanrıya tapıyorlar. Kutsal ateşleri okuruwo sürekli yanıyor. Bu ateşle Mukuru ile iletişime geçiyorlar. Şefin evi kutsal ateşe bakan tek ev. Diğer bütün evler kutsal ateşin uzağında yer alıyor.
Himbalar’ın çok ünlü olmasının sebebi, kadınlarının vücutlarının büyük bir bölümünün çıplak olması ve vücutlarının kırmızı rengi. Himba kadınları her sabah uyandıklarında keçi yağı, bir takım otlar ve özel bir topraktan elde ettikleri otjize denen macunu vücutlarına sürüyorlar. Otjize ciltlerine kırmızımsı bir renk veriyor. Onları yakıcı güneş ışığından, böcek ve sineklerden koruyor. Ancak bu macunun asıl önemi kadınlar için özel bir makyaj olması. Erkeklerse otjize sürmüyor.

Himba Kabilesi
Vücutlarının kırmızı rengi onlar için toprağın bereketinin ve insan kanının yaşamsallığının simgesi.
Himbalar asla yıkanmıyor. Güzel kokulu aromatik bitkileri yakarak duman banyosuyla parfümleniyorlar.
Genç Himba kızları ergenliğe kadar saçlarını ikiye ayırıp yüzlerinin önüne gelecek şekilde örgü yapıyor. Ergenliğe geçiş yapan genç kızın başına oğlak derisinden yapılan erembe denen bir taç takılıyor. Böylece evlenme yaşının geldiği ilan ediliyor. Bu taç da vücutları gibi duman banyosunda temizleniyor.

Erembe tacı, Himba çamaşır makinesi dedikleri buhar banyosunda temizlenirken
Himba erkekleri çok eşli. Evlenen kadınlar eşlerinin köylerine taşınıyor. Ancak kadınlar da çok eşli.

Himba Kabilesi
Himba Köyü’ne nasıl gidilir?
Himbalar’ın yaşadıkları köye gitmek istiyorsanız, dilleri Otjihimba’yı bilen bir rehberin yanınızda olması size kolaylık sağlayacaktır. Köye girişte sizden 20-25 USD gibi bir ücret alıyorlar. Bunun karşılığında dilediğiniz kadar fotoğraf çekebilir, soru sorabilirsiniz. Ayrıca yanınızda çocuklara vermek üzere kırtasiye malzemesi ve giyim eşyası götürmenizi öneririm. Ben Kenya’da yaptığım gibi buraya da ekstra bir bavul çocuk kıyafeti getirdim. Tamamını Himba köyüne bağışlayarak oradaki çocuklara az da olsa katkı sağlayabildiysem ne mutlu bana. Gerçi kadınlar pek birşey giymiyor ama çocuklar için soğukta eminim kullanacaklar. Ayrıca bolca defter, kalem de çok işe yarıyor.
Himba köyünü gezdikten sonra pazarlarında size hediyelik eşyalardan satmaya çalışacaklar. Burada sattıkları ürünler bence pek kaliteli değil. Satın alacaksanız sıkı pazarlık etmeyi de ihmal etmeyin.
Dünya üzerinde çok değişik hayatlar var. Himbalar da insanı düşünmeye sevk eden, oldukça değişik yaşayan bir kabile. Belki de onları gördükten sonra siz de kendi hayatınızı sorgulamaya başlarsınız. Kim bilir?
Bir gün Himbalar’la buluşmanız dileğiyle…
O güzel günleri hatırlattın
bana. Rüya gibiydi
Gerçekten rüya gibiydi. İyi ki sen de geldin annem ❤️
Çıcuklara kıyafet hediye ettim yazmışsın ya, sağolasın bir kahkaha attım refleksle . Yıkanmamak ilginç…. Başka turist var mıydı Yaprak? Mesela takıları kime satıyorlar? Birbirlerine satmaları anlamlı gelmedi, videoda başka turist de görmedim… Annene bayılıyorum, onsuz gezme lütfen….
Köyleri turistlere açık Mürücüm. Bağış yaparak girilebiliyor. Ancak ne yalan söyleyim, sattıkları ürünler pek kaliteli değil. O yüzden fazla satış yapabildiklerini sanmıyorum.
Annem adına da çok teşekkür ederim. İkimiz de çok mutlu olduk beraber seyahat ettiğimiz için.
Çok teşekkür ederim çok güzel bi belgeseldi. Nasıl bi hayatti bu. Su yok kıyafet yok. Orda ne yiyip içiyorlar. Bi tuvalet göremedim . Bi dere bile göremedim. Onlar hallerinden memnun mu. Yoksa ordan kurtulmak istiyorlar mi
Onlar hâllerinden gayet memnun. Hiç kaçıp kurtulmak gibi bir düşünceleri yok, zaten bizim dünyamız hakkında bilgileri de yok.