Bafa Gölü’nün doğusunda, Aydın ve Muğla sınırları içerisinde, Batı Menteşe Dağları sisteminde yer alan 124 km² büyüklüğündeki Beşparmak Dağları ya da antik adıyla Latmos; doğal ve kültürel kaynak değerleri bakımından Türkiye’nin en önemli alanlarından birisi. Burada gezinirken bir yanınızda yaklaşık 1.000 yıllık bir kilise, diğer yanınızda 8.000 yıl önceye tarihlenen çizimleri görüyor ve şaşkınlığınızı gizleyemiyorsunuz. Yürüyüşünüz sırasında sıra dışı kaya oluşumlarının üzerinden atlıyorsunuz, büyülü toprakların eşsiz manzaralarını içinize çekiyorsunuz. Yine de çam ormanlarıyla kaplı yollarda doğa yürüyüşü yapmaya doyamıyorsunuz. Bu yazımda canım ülkemin bilinmeyen zenginliklerinden birisi olan Latmos ile ilgili detayları bulacaksınız.
Latmos Dağları’nda 1994’ten beri Alman arkeolog Anneliese Peschlow-Bindokat tarafından bulunan kaya resimleri Anadolu’da son yılların en büyük tarih öncesi arkeolojik buluntuları arasında sayılıyor. Bu kaya resimleri geç Neolitik dönemden (Yeni Taş Devri’nden) Kalkolitik döneme (Bakır Çağı’na) kadar (M.Ö 6000-5000) süren bir zaman içine tarihleniyor. İnsanlığın gelişim tarihi açısından çok önemli olduğu bilinen bu resimlerin Anadolu’nun ilk aile tablosunu sembolik bir dille anlattığı söyleniyor. Ayrıca resimlerde Avrupa’da bulunanlardan farklı olarak savaş figürlerinin bulunmadığı vurgulanıyor. Batı Anadolu’da benzerleri olmayan bu resimler, tarih öncesi resim sanatına olduğu kadar dönemin kadın-erkek ilişkilerine dair de bilgileri günümüze ulaştırıyor. Bölgede şimdiye dek bu kaya resimlerinden 170’den fazla bulunmuş.
Görkemli Latmos Dağları’nda yaşayan kavimler olağan dışı kaya oluşumlarının sunduğu görüntülerden dolayı Tanrıların bu dağlarda yaşadığına inanmış. Latmos Dağları bu nedenle küçük Asya’nın kutsal dağı ilan edilmiş.
Latmoslular Neolitik dönemden itibaren Hava Tanrısı’nın ve eski Anadolu Dağ Tanrısı’nın burada yaşadığına inanmış. Dağların zirvesindeki Hava ve Yağmur Tanrısı’nın kutsal alanına ayin yürüyüşleri yapılmış. Daha sonraları Hava Tanrısı’nın yerini Yunanlılar’ın Zeus’u almış.
Tarih öncesi dönemden beri Latmoslular’ın dağdaki mabetlerine ulaşmak için kullandıkları gizli geçitler ve yollar varmış. M.S 7. yüzyılda Sina Yarımadası’ndan ve Yemen’den gelen Hristiyan papazlar burada manastırlar ve kiliseler yapmaya başlamışlar. Bu manastırlar ve kiliseler Latmos Dağları’ndan başlayarak Latmos Körfezi’ne ve Bafa Gölü üzerindeki adacıklara yayılmış. Bölge 9. yüzyılda bir piskoposluk merkezi haline gelmiş. Bölgedeki antik yollar kutsal yollar olarak tanımlanmış ve hac yolu olarak da kullanılmış.
Latmos’a nasıl gidilir?
Aydın ve Muğla sınırları içerisinde kalan Latmos Dağları’na gitmek için önce Bafa kasabasına gelmeniz gerekiyor. Buradan 10 dakikalık araba yolculuğundan sonra Beşparmak Dağları’nın eteğindeki Gölyaka (Bucak) Köyü’ne varılıyor. Dağa çıkış noktası bu köyden başlıyor.
Eğer organize turlara katılacaksanız, kişiye özel turlar düzenleyen Bodrum’daki Ibex Adventure Club ile iletişime geçebilirsiniz.
IBEX ADVENTURE CLUB “Kudu Travel Agency”
https://www.ibextravel.com.tr/
+90 (533) 515-3085
✉️ hello@ibextravel.com.tr
Ibex Adventure Club’ın sahibi arkadaşım Deniz Kılıç ve ailesi beni Latmos’a götürdü. Burayı bana çok güzel tanıttılar. 4×4 jeep üzerinde oldukça eğlenceli ve öğretici bir gezi yaptık. Yürüyüşümüz de çok keyifli geçti. Ama en çok Kuzey rehbere teşekkür etmeliyim. 8 yaşındaki yakışıklı rehberimiz arı sokmasına rağmen bize yolu göstermekten geri kalmadı. Bütün kayaların üzerine de keçi gibi tırmandı.
Eğer buraya geliyorsanız, şahane bir outdoor etkinlik yapacağınızı ve ülkemizin en güzel trekking parkurlarından birisinde yürüyeceğinizi bilin. Ayrıca doğa yürüyüşü için hazırlıklı olmayı ihmal etmeyin. Boğazlı yürüyüş ayakkabısı, trekking pantalonu giyin. Yanınızda mayo-şort, yedek ayakkabı ve kıyafet olsun. Kışın geliyorsanız, bunlara ilaveten yağmurluk, yün-pamuk veya termal üst ve iç çamaşır, polar türü sıcak tutan bir kıyafet, hafif bir mont, bere-eldiven alın. Ayrıca küçük bir sırt çantası, su, fener-yedek pil, çakı, fotoğraf makinesi-film-yedek pil, trekking batonu getirmeyi ihmal etmeyin. Bölge bir çok göçmen ve yırtıcı kuşa yuva olduğundan kuş gözlemi için dürbün getirin.
Latmos’ta gezilecek yerler listesi
Latmos’ta gezilecek yerler listemize bir bakalım.
Herakleia
Latmos Körfezi’ne kurulan antik çağın en önemli kentlerinden birisi olan Herakleia, Bafa Gölü kenarında yer alıyor. Günümüzde burada Kapıkırı Köyü var.
Latmos Körfezi Ege’nin önemli ticaret limanı olduktan sonra Herakleia şehrini Menderes havzası ve iç bölgelere giden önemli yollara bağlamak gerekmiş. Bu amaçla Latmos Dağları’nın aşılmazmış gibi görünen sarp kayalıklarının arasına taşlarla döşeli antik yollar yapılmış.
Bozulmadan günümüze kadar ulaşmayı başaran antik yollar sayesinde Latmos Dağları’ndaki Pagan tapınaklarına, manastırlara, tarih öncesi devirlerde yaşayan insanların mağaralarına ulaşabiliyoruz.
Herakleia, Latmos Körfezi’nin arka ucundaki konumuyla batı yönünden gelen gemilerin son durağını, Karya bölgesinin içlerine uzanan kara yolunun ise başlangıcını oluşturuyormuş. Bu nedenle hem bir liman şehri hem de mal aktarma yeri olarak belli bir öneme sahipmiş. Kentin gelişmesi Helenistik, önemini kaybetmesi ise Roma İmparatorluğu dönemine rastlamış.
Gökkaya Mağarası ve Kiliselik Manastırı
Kapıkırı Köyü’nün kuzeybatısındaki kayalıkların içinde bulunan Gökkaya Mağarası şekil ve boya yönünden diğer fresko örneklerinden farklılık gösteriyor. Kiliselik Manastırı mağaranın güneyinde bulunuyor.
Latmos dağ etekleri
Latmos Dağları’nın eteklerinde doğa yürüyüşü yaparken fıstık çamından oluşan ormanlar, portakal bahçeleri, zeytin bahçeleri, zeytinyağı atölyeleri, Pagan tapınakları ve gizemli dağ manastırları arasında geziniyorsunuz. Dağ kekiklerini koklarken gözleriniz karabaş otu ve laleleri arıyor.
Yediler Manastırı
Buradaki manastırların içinde en önemlisi, bölgenin birçok Bizans manastırlarını, keşiş mağarasını ve barınaklarını içinde barındıran Kellibaro Manastırı (Yediler Manastırı).
Yediler Manastırı, Beşparmak Dağları’ndaki manastırların en büyüğü. Gölyaka Köyü’nden çıkılan bir patika yolla ulaşılıyor. Manastır alanı doğudaki büyük ve batıdaki tamamen kayalarla çevrilmiş birer küçük avludan oluşuyor. Küçük avlunun kuzeyinde çevresi duvarlarla çevrilmiş bir yukarı kale, güneyinde tek bir kaya üzerinde mazgallarla savunması güçlendirilmiş küçük bir sığınma kalesi var.
Yediler Manastırı’nın doğusundaki bir kayanın içinde ise Hz. İsa’nın yaşam öyküsünü betimleyen freskler var. Bu dağlarda bu freskleri görmek ise insanı gerçekten büyülüyor.
Burada ayrıca içinde prehistorik kaya resimlerinin bulunduğu bir mağaraya ulaşılıyor. Mağaraya her ne kadar zor girilse de içinde bu kaya resimlerini görünce her türlü zorluğa değdiğini hissediyorsunuz. Neticede 8.000 yıllık çizimlerden bahsediyoruz! Bir daha nerede bulacaksınız?
Tekerlek Zirvesi
Latmos Dağları’nın en yüksek noktası 1.375 m yükseklikteki Tekerlek Zirvesi’nde bulunuyor. Yuvarlak biçiminden dolayı Tekerlek Dağ olarak adlandırılan zirve Hava Tanrısı’nın tahtı olarak kabul ediliyormuş. Latmos’un zirvesindeki yağmur kültü Bizans Dönemi’ne kadar sürmüş. Bu dönemde dağ manastır yaşamının merkezlerinden biri hâline gelmiş. M.S 10. yüzyıla kadar kurak dönemlerde bir alay düzenlenerek dağın zirvesine yağmur duasına çıkıldığı düşünülüyor.
Stylos (Arap Avlusu) Manastırı
Günümüzdeki ismiyle Arap Avlusu adıyla bilinen yapı topluluğu Tekerlek Dağı’nın altında, 740 m yükseklikte, ulaşılması zor sarp kayalıklar içine kurulmuş. Manastırdaki yapılar büyük ölçüde tahrip edilmiş durumda. Yukarısında fresklerle süslenmiş bir mağara var.
Çörlerasar Kale
Koçarlı’nın Bağarcık Mahallesi yakınlarında bulunan ana kaya üzerinde kırma ve moloz taş kullanılarak inşa edilen Çörlerasar Kale, Bizans İmparatorluğu tarafından Anadolu geçidini tutmak ve bölge güvenliğini sağlamak amacıyla inşa edilmiş.
Sobran Kale
Bafa Gölü’nün kuzey kıyısında Sobran olarak bilinen eski bir yerleşim alanında bulunan kale; Sobran Kale kule, şapel, mağara ve yapı kalıntılarından oluşuyor.
Suratkaya Hiyeroglif Yazıtı
Hititler tarafından yapılan bu hiyeroglif yazıtı, Hitit vesayeti altındaki Mira ülkesinin Karabel Geçidi’nden Latmos’un güney ucuna kadar geldiklerini kanıtlıyor. Yazıtın en önemli parçasının M.Ö 1500’lü yıllarda Prens Kupanta-Kuruntiya tarafından yapıldığı sanılıyor. Prens Kupanta-Kuruntiya, Mira Kralı Maşuiliwa’nın evlatlık oğlu ve Hitit Kralı II Murşili’nin evlatlık yeğeni imiş. Kendisini evlat edinen babası Maşuiliwa’nın ardından Mira Kralı olmuş.
Labranda
Labranda, Latmos Dağları’nın üzerinde Erken Tunç Çağı’nda kurulmuş. M.Ö 4. yüzyılda Karya Satrabı Mausolos burayı bir aile kutsal alanı haline getirmiş ve Zeus’a adamış. Yani Milas’ın kuzeyindeki Kocayayla’da bulunan Labranda bir antik şehir değil, bir kült merkezi. Diğer bir anlatımla da kutsal alan. Labranda kutsal alanına Mylasa’dan (Milas) başlayan ve Kutsal Yol olarak adlandırılan 14 km uzunluğunda ve 8 m genişliğindeki taş kaplamalı bir yolla ulaşılıyormuş. Tarih tutkunları günümüzde bu yolun sağlam kalan kısmından yürüyerek zamanda yolculuk yapabiliyor.
Labranda en parlak dönemini Karya Satrabı Mausolos (M.Ö 377-354) ve kardeşi İdrieus (M.Ö 351-344) döneminde yaşamış. Mausolos ve İdrieus her yıl Labranda’da 5 gün süren dinsel bayramların kutlanmasını gelenek haline getirmişler. Burası Batı Karya’nın en önemli kutsal alanı ve hac merkezi haline gelmiş. Muhtemelen de bağımsız bir kutsal alan olmuş. Kendi rahipleri tarafından yönetilmiş. Çevredeki tüm köylerin halklarına ait olmuş.
Karya Satrabı Mausolos aynı zamanda liman kenti Halikarnassos’un da kurucusu. Bugünkü ismiyle Bodrum’da Satrap Mausolos adına, hem karısı hem de kızkardeşi olan II. Artemisia tarafından yaptırılan anıt mezar Halikarnas Mozolesi ise antik dünyanın 7 harikasından birisi sayılıyor. M.Ö 350’de yaptırıldığı düşünülen anıt mezarın günümüzde maalesef sadece kalıntıları mevcut.
Yörük köyleri
Latmos yüzlerce yıldır göçebe Yörük aşiretlerine barınma imkânı sağlıyor. Bir zamanlar bu dağları yurt edinen Yörük aşiretlerinden geriye sadece yöre taşlarından yapılmış isimsiz mezarlar kalmış ama özellikle Osmanlı’nın son dönemlerinde Çakırcalı Mehmet Efe gibi birçok namlı efe ile bölgenin coğrafi yapısından yararlanan birçok kaçak ve eşkıyanın burayı mekân edindiği de biliniyor. Bu dağlarda barınan efeler için yazılan destanlar ve yakılan türküler de unutulmuyor. Bu Yörük köylerinin arasında en ünlülerinden birisi ise Çomakdağ.
Ülkemde yaptığım en keyifli trekking rotalarından birinin Latmos olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Canım ülkemin bilinmeyen zenginliklerinden biri olan Latmos’u keşke doğasını mahvetmeden korumayı da becerebilsek.
Ancak üzülerek söylüyorum ki bu dağların bazı yerleri maden aramalarına teslim edilmiş durumda. Çam ormanlarının yerinde artık sadece toz bulutu var. İnsan görünce içi acıyor. Bölge biran evvel millî park ilan edilmezse vay hâlimize. Oysa öyle bir cennet ki burası… Görmeden tahmin edemezsiniz.
Keşfetmeniz dileğiyle…
En yakın zamanda orada olmayı çok istedim
Umarım olursunuz. Çok beğeneceğinize eminim. Sevgiler
Orada olmayı çok ama çok istedim
☀️
Umarım en kısa zamanda gidersiniz. Sevgiler
Paylaşımınız çok güzel oldu! Haftaya gitmeyi planlıyorum Bafaya. Daha önce de gittim oraya ve gerçekten muhteşem bir yer orası. Bu kaya resimler nerede gördünüz? Yediler Manastırına çıkan ortada mi yoksa başka bir yerde gördünüz?
Paylaşımımdan faydalanacak olmanıza çok mutlu oldum.
Kaya resimleri o kadar çok ki benim hepsinin tam yerlerini tarif edebilmem maalesef çok zor. Bölgeye bu nedenle rehberle gittim. Hatta bazı yerlerde yöre halkından rehberlik etmesini istedik. Ancak eğer Yediler Manastırı’na gidecekseniz muhakkak oranın hemen ilerisindeki kayaya çizilen freskleri muhakkak görün. Ayrıca Karaköy’deki kaya resimleri çok güzel.
Şimdiden iyi geziler diliyorum.
Paylaşımınız için teşekkür ederim gerçekten güzel ve etkileyici olmuş. En kısa zamanda gitmeyi düşünüyorum bununla ilgili sizden bilgi almak istiyorum.
2 3 günlük çadırlı kamp yapmayı düşünüyorum yerleşim yerine en yakın yerden sırt çantamla gidebilir miyim yoksa araba şart mı?
Yazımı beğenmenize ve faydalanacak olmanıza çok sevindim. Latmos Dağları çok büyük bir alana yayılıyor. Ben birkaç kez değişik yerlerden giriş yaptım. Rehbersiz gideceğiniz yerleri bulmakta zorlanabilirsimiz. Dağda arabaya ihtiyacınız yok ama dediğim gibi önemli olan yürüyüş sırasında yolunuzu bulabilmeniz. Şimdiden iyi şanslar ve iyi yürüyüşler dilerim. Çok sevgiler
Aile büyüklerimin kuşaklardır yaşadığı topraklar hakkında bu kadar bilgilendirici bir yazı okumak çok keyifliydi, ellerinize sağlık.
Çok sağolun güzel yorumunuz için, yazımı beğenmenize çok sevindim.
Aile büyüklerinize hürmetler.
Latmos suan tehlikede , maden aramak icin yok edilecek! bunun icin bir calisma var mi? 2014’te Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü söz konusu bölge için Alinda Madenciliğe ruhsat vermişti. Ruhsat sahasında yılda 5 bin ton kapasiteli faaliyet için 2004’te ‘ÇED gerekli değildir’ kararı verilmişti.
Son durum hakkında bilgim yok ama ben de büyük üzüntü içindeyim.