Şu günlerde en çok gündemde olan konular arasında memleketten kaçıp kurtulmak var. Herkesin hayali özgürce yaşayabileceği medeni bir ülkede hayatına devam etmek, çocuklarını güvenli bir ortamda büyütmek. Peki kaçıp gittiğin yerde, hayat terk ettiğin ülkendeki gibi mi devam edecek? Kanada göçmenlik ne demek bilen biri olarak bu yazıyı kaleme aldım. Buyrun, Kanada göçmenlik anılarıma…
Kanada göçmenliği
Ben göçmen olarak dünyanın öbür ucundaki Kanada’ya göç eden ve orada 12 yıl yaşayan biriyim. Gitmeden önceki göçmenlik başvurularının bile maddi manevi külfetini yaşayan biri olarak, 1-2 satır yazıp kendi deneyimlerimi de bu nedenle paylaşmayı istedim.
Hemen şunu belirteyim: Niyetim asla yıllarca yaşadığım bir ülkeyi yerden yere vurmak değil. Ben Kanada’yı herşeye rağmen artılarıyla ve eksileriyle seviyorum. Ancak hiç bir ülke mükemmel de değil. Bu yazımda özellikle göçmenlik, psikolojik zorlukları ve de göçmen olmanın getirdiği gerçeklerinden bahsetmek istedim.
Kanada vatandaşlığı için başvuru
Öncelikle neydi beni ülkemden iten? Boğaziçi Üniversitesi mezunu biri olarak çok uluslu bir şirkette çalışıyordum. Her hafta sonu tüplü dalış (scuba diving) yapıyordum. Evim, işim, ailem, düzenim ve iyi bir sosyal çevrem vardı. Neden rahat edemedim ve gittim peki? Bunun cevabını çok detaylı olarak Denizaşırı Yalnızlık kitabımda anlattım. Burada kısaca şunu söyleyebilirim. Çocukluğumda yaşadığım bazı olaylar beni yeni bir kültüre, bir bilinmeyene, İngilizce konuşacağım bir ülkeye itti. Kardeşimle birlikte Kanada göçmenlik başvurumuzu yaptık. Yaklaşık 3 yıllık bir bekleme süresinden sonra da bu hakkı kazanıp hayatımıza Yeni Dünyada yeni bir başlangıç yaptık. Artık Kanada’da yaşama ve Türkiye’den farklılıklarına adım atmaya hazırdık.
Kanada’da sizi neler bekliyor?
Ben pek çok göçmene göre çok şanslıydım. İş bulma sürecim çok uzun sürmedi. Türkiye’de çok uluslu bir şirkette çalışırken Kanada’da kurumsal hayatın içinde yine çok uluslu bir şirkette çalıştım ama en düşük seviyede. Maaşım Türkiye’dekinin sadece % 30’una denk gelerek. İstanbul’un en güzel semtlerinden biri olan İstinye’de yaşarken Toronto‘da bir evin bodrum katında küfler içinde yaşamıma devam ederek. Bunlar tabii işin sadece maddi boyutu.
Sosyal devlet Kanada
Kanada göçmenlikle ilgili ilk izlenimlerim şöyle: Kanada sosyal bir devlet ve dünyanın her yerinden eğitimli insanları göçmen olarak kabul ediyor. Ancak sadece etmekle kalıyor! Bazı meslek grupları var ki (mesela doktorlar) Kanada’dan denklik alamadıkları için taksi şoförlüğü yapıyorlar. Benim mesleğim gereği öyle bir sorunum olmasa da çalıştığım şirkette başlangıç noktam, Türkiye’dekinin oldukça aşağısında kaldı.
Kanada’da kurumsal hayat
Hoşgeldin Kanada göçmenlik ve yeni hayat! İş verenler her işe başvurana Canadian experience yani Kanada deneyimi olup olmadığını soruyorlar. Yani bir göçmen Kanada deneyimi olmadığı için ilk işine giremiyor, ilk işine giremeyince de bir kısır döngü içinde mesleğini yapamıyor. Kanada’da kurumsal hayat içersinde bu sorunu çözmek için bir sistem geliştirmişler. Volunteer yani ücret almadan gönüllü olarak bir işte çalışırsan, bir süre sonra Kanada deneyimini kazanmış olarak iş arama sürecinde şansını artırabiliyorsun.
Irkçılık
İş hayatının zorlu başlangıcını aştıktan sonra duyurulmayan, aslında Kanada yasalarına göre ciddi suç sayılan başka zorluklar da var: Irkçılık. İş başvurularında yaş ve cinsiyet belirtilmiyor. İşverenin kimsenin özel hayatıyla ilgili soru sorma hakkı yok. Ana vatanınla ve dininle ilgili en ufak bir ayırımcılık hissettiren beyanat yapamıyorlar. Bütün bunlar bir göçmene umut verici şeyler. Ancak gel gör ki kanunen ne kadar yasak olsa da gizliden gizliye, az da karşılaşsanız bir ırkçılık yok da değil.

Kanada’da ırkçılık var mı?
Mesela ben ilk işime bir Çağrı Merkezi’nde başladım. Telefonda görüştüğüm müşterilerim ABD’nin güney eyaletlerinden beni arıyorlardı. Müşterilerimle iletişimim uzun bir süre oldukça zorlu geçti. Aksanımdan rahatsız oldukları için beni neredeyse her gün yöneticime şikâyet ettiler. Bu nedenle müşteri portföyüm sürekli değiştirildi. Ben de inatla, ağlaya ağlaya da olsa, işe gitmeye ve kendimi ispat etme çalışmalarıma devam ettim. Yöneticilerimden basit olaylar karşısında bile, Bu senin kültüründe nasıl karşılanır bilmem, ama biz Kanada’da bundan hoşlanmayız, benzeri sözler duydum. Çok düşündüm, İnsan Kaynakları departmanına şikayet etsem mi etmesem mi diye. Neticede bu söylenenler kanunen büyük bir suç. Sonuç olarak bana bunu söyleyen yöneticimi İnsan Kaynakları’na bildirmedim. Ama doğru mu yaptım çok da emin değilim. Hani insan yeri gelir, çocuğuna kızar ama bir başkası en ufak bir laf söylese kaplan kesilir ya, bu da işte aynı hesap. Ülkeme ve kültürüme söylenen sözlere aşırı alınganlık gösterdim. Her ne kadar profesyonel hayatıma duygusallık katmak istemesem de bunu söyleyenlere içimden kırıldım.
Kanada’da sağlık güvencesi
Kariyerimde kendi başarımı ispat etme çalışmalarım hayatımda yaşadığım tek zorluk değildi. Sosyal devlete dışarıdan bakarken duyulan hayranlık, içinde yaşarken insanın karşısına bambaşka sıkıntılar çıkarıyor. Buna en güzel örneklerden biri de sağlık sektöründeki aksaklıklar.
Kanada’da herkesin bir aile hekimine kaydolması gerekiyor. Herhangi bir uzman doktora sevk gerekirse bunu ancak aile hekiminiz yapabiliyor. Ben oldukça sağlıklı ve doktor kapısı aşındırmayan biriyim. Ancak 12 yıl içinde bir kaç kez sağlık problemim oldu ve bunlardan bahsetmek isterim.
Kanada’da hastanelerde bekleme süresi
Bir dalgıç olarak her yıl en az senede 1 kez dalış gezisine gitmeye çalıştım. Bu dalış gezilerimin birinde, Honduras‘ın Roatan Adası‘na gidişimde kulağımı dalış sırasında eşitleyemeyerek ciddi bir sorun yaşadım. Heyecanla beklediğim tatilim hastane-otel odası arasında geçmişti ve acı içinde Toronto’ya geri dönmüştüm. Toronto’ya döner dönmez aile hekimimi arayarak beni bir KBB uzmanına sevk etmesini istedim. O da sağolsun, hemen bir sevk yazdı ve uzman doktorun beni arayacağını söyledi. Uzman doktor da sağolsun hemen aradı ama 9 ay sonrasına randevu vererek! Şaşkınlık içinde, Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz? Ben acıdan kendimi neredeyse uçaktan atacaktım, dediğimi hatırlıyorum. Tamamen bir tesadüf eseri bir tanıdığımın KBB uzmanı bir tanıdığı varmış da tedavi olabildim.
Kanada’da Türkiye’de olduğu gibi özel hastaneler yok. Ya devlet hastanelerinin acil servislerine gidip ortalama 8-10 saat bekleyeceksiniz ya da aile hekiminizin sevk ettiği uzmana 9 ay sonrasına randevu alabileceksiniz! Ne kadar insancıl değil mi?

10 yaşındaki yeğenim Yasemin’imin çizimi ile Kanada sağlık sistemi
Kanada’da aile hekimliği
Bir ikinci sağlık sorunumu Hindistan gezim sırasında yaşadım. Hindistan‘a ben Toronto’dan, kardeşim İstanbul’dan gitmiştik. Orada rahatsızlandık ve kardeşim İstanbul’a döner dönmez 1 saat içinde tahlillerini yaptırıp dizanteri olduğunu öğrendi. Ben de Toronto’daki aile hekimimi arayıp rahatsızlığımdaki belirtilerin kardeşimle aynı olduğunu, onun tahlil sonucuna göre dizanteri teşhisi konulduğunu, benim de bu nedenle tahlil yaptırmak istediğimi söyledim. Aile hekimimle bu tahlil isteği için en az 10 kez telefonla görüştüğümüzü parantez içinde belirteyim. (Normal şartlarda Kanada’da doktorlarınıza telefonla ulaşmanız da mümkün değil. Bu telefon görüşmeleri benim 12 yıl içinde yapabildiğim tek görüşmelerdi) Aile hekimimse tahlil yaptırmaya gerek bile görmedi. Şans eseri o sırada Türkiye’de bulunan arkadaşlarım kardeşimin antibiyotiklerinin aynısını alarak bana getirdiler. Ben de tahlil yapılmamasına rağmen bu ilaçları aldım ve iyileştim.
Kanada göçmenlik – Asıl sorun yalnızlık!
Kariyer sıkıntısından, sağlık sisteminin zorluklarından bahsettim. Ancak yurt dışında yaşamanın en büyük zorluğu bunların hiç biri değil. Asıl zorluk, insanın içine işleyen ve hep hissedilen bir duygu: Yalnızlık.
Göçmenlik başvurumu kardeşimle yapmıştım. O vatandaşlığını almaya hak kazanana kadar da birlikteydik. Ancak o Türkiye’ye döndükten sonraki yıllarım yalnız geçti. İyi bir sosyal çevrem, çok sevdiğim arkadaşlarım hep oldu. Ancak kendi toprağımdaki sıcaklığı başka bir ülkede hiç hissedemedim. Ailemin uzak oluşu, bir destek aradığımda hayatla hep tek başına mücadele etmek beni fazlasıyla yordu. Hayatın anlamını sorguladığım bir gün aniden doğduğum topraklara dönmeye karar verdim ve ben memleketimde yaşlanacağım ve memleketimde öleceğim dedim. Bunu söylediğimde iş hayatımda 8 kademe terfi etmiş, evimi alıp düzenimi çoktan kurmuştum. Ancak artık bir başkadır benim memleketim şarkısını dinlediğimde ağlamamaya karar vermiştim.
Kanada göçmenlik – Bir gün memlekete dönecek miyiz?
Bir örnekle yazımı noktalayım. Bir arkadaşımın 40 yıldır Almanya’da yaşayan dayısı bir gün bize gayet nahif bir şekilde, Biz artık Almanya’ya yerleşmeye karar verdik, demişti. Bu adamcağız üniversiteyi Almanya’da okumuştu, eşi Alman’dı, çocukları Alman kültürüyle yetişmişti ve diş hekimliği yaparak zaten 40 yıldır Almanya’da yaşıyordu! Ama işte her göçmen gibi, sadece bedenen Almanya’daydı. Onun ruhu Türkiye’de takılı kalmış, yüreği hep bir gün memlekete dönme özlemiyle kavrulmuş, dilinden bunu eksik etmemiş, yaşadığı yere hiçbir zaman kendini tam olarak ait hissedememişti. Ben de onun bu sözüne güleyim mi, ağlayayım mı, bilememiştim.
40 yılımı arkadaşımın dayısı gibi hep bir gün memlekete dönme düşüncesiyle geçirmek istemedim. Bu nedenle artık doğduğum topraklarda yaşıyorum ve çok mutluyum. Herkesin de kendisi için gitmek mi zor, kalmak mı diye karar verebilmesini dilerim. Ancak bilin ki memleketteki simidin kokusunu ve çayın tadını başka hiçbir ülkede alamayacaksınız.
Böyle bir deneyimini iyi ki bizlerle paylaştın. .. Yaşamıma çok güzel bir ışık tuttun .. iyi ki varsın Yaprak Gürdal …
Çok sağol Hürriyetçim… Sen de iyi ki varsın ruhu güzel arkadaşım :-)
28 Yildirim Belcika’dayim, Darussafaka ve i.u.capa mezunu dishekimi olarak. Aynen katiliyorum. Uzun TR. tatilleri ile telafi edip emekliligimi ve 4 cocugumdan son Ikisini okullari icin baslarini bekliyorum. 7 yil sonra donuyorum hayatinizin tadini cikarmaya. Kaybetmedik degerini bilmiyor insanlar. Iyi ki paylasmissiniz.
Teşekkürler yorumunuz için. Emekliliğinizde keyifli günler dilerim :-) . Eminim memleketin tadına varacak ve güzel günler yaşayacaksınız.
Sevgiler
Aslinda Kanada’nin en buyuk zorlugu hava sartlari insani canindan bezdiriyor kisin kar temizle yazin cimen bic….
Göc etme surecinde boyle bir yorum okusaydiniz .karariniz degisırmiydi.?
Bana sıla hasretinin nasıl birşey olduğunu söylemişlerdi, ama ben kendim deneyimleyene kadar bu kadar zor olacağını bilmezdim. Eğer bu yaşadıklarımı geriye dönüp tekrar yaşamak ister miyim diye sorarsanız, cevabım kesinlikle “hayır”.
Kusura bakmayin ama ben sizinle ayni kanida degilim, ben 20 senedir burdayim. 8 sene Torontoda ve 12 senedir Edmonton’da yasiyorum evet zorluklar yasadim ama bu zorluklarin yani sirada iyi bir hayat yasiyorum. Oncelikle sizin is yerinizdeki yasadiginiz zorluklara deginmek istiyorum. Bence aslinda sizin is yerinizde yasadiginiz zorluklar sizin accentinizla ilgili defilde bence sizin cumle kurus sekliniz veya Pronunciation ilgili. Cumlelerinizi once turkce aklinizda kurup sonra onu ingilizceye cevirmenizden kaynaklanan birsey. Ikincisi saglik konusuna deginmissiniz evet hastanede bekleme konusunda haklisiniz ama ENT specialist konusunda pek degil. Aile doktoru tavsiyesi yerine kendiniz sasinizi deniyerek hastaneye gidebilirdiniz. Belki 8 ila 10 saat yerine veya 8 ay yerine 2,3 saate gormeniz gereken specialist’i gormus olabilirdiniz.
Teşekkürler yorumunuz için
Fakat ülkemizde Kartal gibi dev ilçede hemen tahlil tedavi olabiliyorsunuz! Ne işim var eksi 20 dereceli Kanada’larda?
Bu da bir bakış açısı tabii :-)
Sagol Murat bey ,bende Kanada da 29 senedir yasayan bir sahiz olarak butun soylediklerinizle cok katiliyorum..bir insanin yasadigi bir tecrube herkesle ayni olmayacaktir…herkesede uymayacaktir
Yaprak hanim, bence siz burda yasadiginiz surecte TRyi hic kafanizdan cikarmadiniz..orasi size burda yasagadiginiz her negatif bit olayda hep bir kacis yolu , B plani oldu ve sonunda beklendigi gibi dondunuz
Burda sizin gibi dusunenlerle cok tanistim…ve hemen hemen hepsinin sonu geri donus oldu, neden basta kalkip herseyi birakip geldiniz kim bilir
Saygilar
Mesajınız için teşekkürler
Duygularinizi bire bir paylasiyorum. Anlattiklariniz benim yasadiklarimla neredeyse ayni ve ben de sekiz sene sonunda memlekete donus yaptim. Memleket sevgisi, sila hasreti neymis, yurtdisinda yasamayan gercekten bilemez. Mutluluk dilegiyle..
Haklısınız, yurt dışında yaşamayan bunu bilemez. Ben de gidince herşey tozpembe olacak zannedenlerdim, ama şimdi en ufak bir “geri donme” ihtimalinde bile uykularım kaçıyor ve kalbim sıkışıyor.
Evet, yazdiklarinizi iyi okudum, bende memlekete, mogollar’in 1964 yılında yapmis oldukları, ılgaz turkusunu dinleyip agladiktan sonra karar vermistim… Demek ki kisiler degisir ama tecrubeler degismezmis….
Tecrübeler değişmez :-) . Bizi ancak bunu yaşayan anlar :-) .
Merhabalar arkadaslar. Paylasan arkadasa tesekkurler tecrubelerini paylasmis agzina saglik. Ancak bende belirtmek isterimki tecrubeler kisiye ozeldir.vatan ozlemi aile toprak. Bizler Turkuz diyorsak tabikide vatanimizi ozleriz. Kan cekiyor sahsen beni. Bende uzun suredir amerikada yasayan bir turk vatandasi olarak, bugune kadar gizli irkci hicbirseye rastlamadim. Aile ozlemim ve topraklarimiz disinda ozlem duymuyorum. Ulkemiz orta dogu olarak adlandirilsada buralarda, hic birsekilde muamelelerde hissettirilmedi bana. Cagri merkezi denilince bir çinli yada hindistanli konustugunda anlamasamda hala sikayet etmiyorum. Ilk geldigim zamanlar dahi sistemi bilmememe ragmen, deger verildim.soylemesi ne aci ki nufus mudurlugundeki memurlarimizin verdigi degerden daha cok.. o yuzden hayatinizda karar verecekseniz boyle bir sansiniz varsa, bircok yorumu okuyun. En basitinden ulkemizde ayni okul mezunu ama cok farkli statulerde olan insanlarda var. Kimi sirket yoneticisi kimi asgari ucretle calisan insan.. firsatlar basarilar yasananlar kisiye gore degisir. Ben unutmayin derim
Yorumunuz için teşekkürler. Ben kendi deneyimlerimi aktardım. Sonuçta Kanada’da çok güzel günlerim de oldu, ama tercihimi ülkeme dönmekten yana kullandım ve bu tercihimden ötürü de mutluyum. Bu arada dipnot: Döndüğümde gayet iyi bir seviyede işim de vardı; yani dönüş sebebim hayat kuramamak değil, sadece özlemdi. Sevgiler
Kanada Oakville ON’ a yerlestigimde tamami tamamina 60 yasinda olacagim. 10 ve 13 yasindaki iki oglumu neler bekliyor bakalim. Benim çalismam sizinki gibi olmayacak, azicik da okuyacagim önce, paylasiminiza tesekkurler.
Sizin yerleşiminiz daha farklı olacaktır. Çocuklarınızın yaşı da adaptasyon için sorun çıkarmayacak yaşlar, ama sağlık sistemindeki aşamasındaki sıkıntıları siz de yaşayacaksınız. Tanısı konmuş hastalık olursa bakıyorlar, ama tanı koyana kadar oldukça kötü durumda. Yeni yaşamınızda bol şans dilerim :-) .
Iki senedir Amerika B D’deyim. Paraniz ya da sigortaniz varsa derdiniz yok. Sorum su: para ile tedaviyi istediginiz sekilde yaptirabiliyor musunuz? Deyin ki TR de teshisi konmus bir rahatsizliginiz var, bunu kabul ediyorlar mi? Bu tür ülkelerde, sanirim ki destekli veya ispatli bir sekilde uyardiginizda yapmamalari , yapmayanlari ciddi bir suç tehdidi altinda birakir, bizim memlekette oldugundan çok daha fazla.
Irkçilik her yerde var maalesef. Kanada en az miktarda olanlardan diye biliyorum.
Mutlulugunuz daim olsun: Yerinizi buldunuzsa sizden iyisi yok. Bir de ortami düzgün görseydik…
Öncelikle mesajınız için teşekkürler. Kanada’da benim deneyimim şöyle: Tanı ve teşhis aşamasında çok kötüler. Yaşadığım ve tanık olduğum diğer olaylar da oldu, maalesef durum böyle, ama eğer tanısı konmuş bir hastalığınız varsa, o zaman ücretsiz tedavi ediyorlar ve güzel bakıyorlar. Yine de bence hastalığı başlangıç aşamasında önlemek daha önemli değil mi?
Ayrıca Kanada’da paranızla özel hastaneye gitme gibi bir şansınız yok, devlet hastanesinde ya acil serviste 8-10 saat bekleyeceksiniz, ya da benim gibi 8 ay sonrasına randevu alacaksınız!
Bu arada tanısı konmuş bir hastalığı tedavi ettirmek isteyen bir yabancı, Kanada’da parasını vererek tedavi olabiliyor. Benim verdiğim örnekler Kanada vatandaşları için geçerli.
Kanada bir göçmen ülkesi olduğu için ırkçılık az, yine de gizliden de olsa maalesef biraz var. Benim verdiğim örnekler az ırkçılık örneğiydi, başka ülkeleri siz düşünün.
Ülkemizdeki karışıklıklar malum. Ben de herkes kadar üzüntü duyuyorum ve endişeliyim. Sadece dediğim şudur ki, hiçbir yer memleket kadar mutluluk vermiyor!
Sevgiler
Merhaba ben de kızı Londra da yaşayan bir anneyim yakın zamanda damadım işitme kaybı yaşadı uzman bir doktora ulaşamayınca 30 yaşında kulağının birini kaybetti üstelik tedavisi ilk 48 saatte kortizon verilse bunu yaşamayacaktı günlerce Ankara da tedavi oldu ama maalesef sonuç geç kalmaktan olumsuz ben de bu arada bodrumda beş yıldızlı otelde hemşirelik yapıyorum İngiltere’ den gelen her Türk misafir aynı sağlık konusunda çok şikayetçi tamamen katılıyorum size paylaşımınız için çok teşekkürler mutlu yıllar olsun size
Teşekkürler mesajınız için. Umarım okuyan herkes için aydınlatıcı olur.
Sevgiler
Yabancı bir ülkeye eşim çocuğum ile yerleşmek istiyorum. 17 yildir beslenme uzmaniyim. 2009 dan beri uzman diyetisyenim. Açıkçası mesleğinde herhangi biri değilim. Kızımın geleceği için şu anki koşullarımı terk etmeyi göze alıyorum. Fakat hangi ülke olacağını tespit etmek üzere sormam gereken zihnimde sorular sınırlı. Siz buna karar verirken neleri sordunuz ve arastirdiniz? Olumlu bakışınız ve detaylı bilgileriniz için teşekkürler. Müsait zamaninizda beni aydinlatabilirseniz daha da netleşecek bir çok şey. Şimdiden ilginize teşekkürler.
Merhaba,
Ben öncelikle İngilizce konuşacağım ve göçmen kabul eden bir ülke araştırdım. Böyle olunca da Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’dan başka tercihim olmayacaktı. Açıkçası ağır kış mevsimini yaşayınca Avustralya ya da Yeni Zelanda’yı tercih etmediğime de pişman oldum. Ben kış mevsimini sevmeyen ve outdoor aktivitelerine önem veren biriyim. O nedenle baştan öncelikleri belirleyip buna en fazla imkanı tanıyan bir ülkeyi tercih etmek, insanın orda yaşarkenki mutluluğunu çok fazla etkiliyor.
Umarım faydalı olmuşumdur.
Sevgiler
Kış Mevsimini sevmeyen ve Outdoor aktivitelere meraklı biri olmanıza rağmen diğerleriyle kıyaslayınca Kanada tercihinizden dolayı tebrik ediyorum. ..
Alaylı yorumunuzu kınamak durumundayım. Herkes tercihlerini yaşar. Teşekkürlerimle
Sizi incittiysem özür dilerim. Lütfen kusura bakmayın. …
Ancak hala aynı düşünüyorum maalesef. Avustralya’ya gitmiş olsaydınız belki de oranın güzelliklerini anlattığınız bir yazı okuyacaktık… Tercihinize kesinlikle saygı duyuyorum, sizin seçiminizdir.
Ben hiçbir zaman Kanada güzel bir ülke değil demedim. Hem çok güzel, hem de benim çok sevdiğim bir ülke, aynı zamanda da benim ikinci ülkem. Ben yazımda bir göçmen olarak yaşadığım sıkıntıları anlattım. Eminim ki bu sıkıntıların benzerlerini hangi ülkede olsam yaşayacaktım. Avusturalya’ya gitmiş olsam daha mutlu olur muydum: iklim göz önüne alındığında muhtemelen evet, ama yazımda Kanada’nın ikliminden de bahsetmiyorum. Sadece göçmenliği düşünen birinin sorusuna cevaben bunu da göz önünde bulundurmasını tavsiye ettim. Özet geçmem gerekirse ben memleketten kaçmak isteyenlere yaşayabilecekleri zorlukları aktarmaya çalıştım. Sıla hasreti hissetmeyenler olabilir, ancak ben çok yoğun hissettim ve tüm zorluklara rağmen kurduğum düzenimi, satın aldığım evi, artık yöneticiliğe yükseldiğim işimi, kısaca herşeyimi bırakarak geri döndüm. Çünkü ben ülkemde yaşlanmak ve ölmek istedim.
Umarım daha açıklayıcı olmuştur. Sevgiler
Su an Amerikadayim ve ilk defa geldim. Şunu söylemek istiyorum bence kadınsı duygularınız ağır basmış ve donmussunuz. Hayata duygusal degil mantıklı bakmak gerektiğini dusunuyorum. 5 günlük izlenimim.Biz İnsanız diye yasiyormusuz Türkiye de bunu farkettim. İnsanlık ve saygı burada hala yaşıyor. Özellikle benim gibi çocuklarınız varsa gelecekleri için fırsatı olanlar mutlaka ama mutlaka ABD veya Kanadayi düşünmeli. Sonuçta herşey onlar için. Bu paylaşımın cesaretinizi kırmasını izin vermeyin.
Teşekkürler mesajınız için
Merhabalar, paylasmis oldugunuz bu tecrubeniz bana 2008 yilinda amerikada yasayan beni hatırlattı. 7 senelik yasamimdan bende memleket ozlemi ile
Kacar gibi yurda donmustum…Tabii sizin ve benim gibi yasamayanlar bazi seyleri bilemezler, bende sizin gibi tuplu dalis yapan hobileri olan ve cevresi genis olan biriyim lakin amerikadaki yanlizligimi ve yasadigim iyi ve kotu tecrubeleri siz ve bizler gibi yasayan insanlar anlayabilirler. Kimisi Türkiyede silik bir yasam suruyordur, amerikada ve kanadada hayal bile edemeyecegi bir yaşama kavusur, tabii ki donmek veya yaşadığı yeri terketmek istemez, saygi duyarim. Lakin bende sizin gibi insaAllah vatanimda öleceğim..Her ne kadar sık sık yurtdışına cikmak zorunda kalsam da ve global bir is yapsam da, ulkem benim icin vazgecilmezdir…Ne mutlu sizin ve benim gibi vatanini özleyen ve kiymetini bilenlere….Saygilarimla, V. Kerem Kurt
Mesajınız için teşekkürler :-) . Yurt dışında mutluyum diyenleri anlamak zor değil, çünkü ben de aynı şeyi Kanada’da yaşadığım yıllarda söylüyordum. Ancak yıllar geçip yeni hayatlar düzene girdiğinde insan onun için neyin daha değerli olduğunu sorgulayıp kararını verebiliyor. Ben zor da olsa kararımı memleketimde ölmekten yana verdim, herşeye rağmen çok da mutluyum :-) .
Ne güzel yazmışsınız. Kanada’da 8 sene yaşadım. Çok haklısınız. Ben de Turkiye’de sìlìk yaşantıları olan, eğitimli olmalarına rağmen kurumsal hayat ve sosyal hayatta çok kabul gormeyen insanların , aile baglariolmayan insanların orda mutlu olduklarini gördüm. Kanadalilar bu kişilerin backgroundlarini bilmedikleri için bu kişiler hayati daha ozguvenli yaşıyorlardı. Hani şu tatsız yavan kompleksli kişilerden bahsediyorum ….çok doğru. ..
Benim 2 ülkede de güzel bir sosyal çevrem vardı. Benim kendi adıma deneyimim, daha çok memleket hasreti oldu.
Dehset bir genelleme, genelde dehset genellemeler zülfiyare dokunur, kaçinmakta yarar var..
Özelleme olarak alir da Kanadaca konusursak, domain sinirlari içinde boyle bir tecrube yasamissinizdir ki, bahsini ediyorsunuz.. Hayattaki mutluluk, unutmamak lazim ki çitayi nereye koydugunuz ile net baglantili.
Aktiviteleriniz, sosyal yasantiniz ne olursa olsun çitayi yanlis yükseklige koymak mutsuzlugu getirir.
Dolayisi ile mutlu olanlar kavruk, asosyal, antipatik ya da atopik allerjik tipler genellemesi karin agritici bir yanlisliktir.
Yanlis anladi isem bagislayiniz.
Sevgiler.
Dehşet bir genellemeden ne kastettiğinizi anlamadım. Ben bir blogger olarak deneyimlerimi aktardım. Katılmak durumunda da değilsiniz.
Sevgiler
Size yazmadim, mutlu olanlar asosyal olanlardir dedigini dusundugum arkadasa cevap yazdim.( Ya da oyle zannetmisim, sizden cevap geldigine gore)
Teşekkürler
“Kimisi Türkiyede silik bir yasam suruyordur, amerikada ve kanadada hayal bile edemeyecegi bir yaşama kavusur, tabii ki donmek veya yaşadığı yeri terketmek istemez, saygi duyarim.”
Harika bir tespit!
Teşekkürler
merhaba, ben de Belin’le ayni fikirdeyim. bu ulke cok guzel bir ulke. Her insanin tecrublesi bambaska ve bence herkesi dinleyip, karar vermek gerek. bu da benim 1-2 tecrubem Kanada nin saglik sistemi ile ilgili. 14 sene once esimle goc ettim Kanada’ya. bu arada hamieydim. kizimin hasta oldugunu burada ogrendim ve 6 ay boyunca her hafta kontrole gittim. benim 3 ay once gocmen olmam, bu ulkede hic vergi odemememe ragmen tum hizmetlerinden ucretsiz yararlandim. “Birth defect” ile dogan kizima 1 kurus vermeden ameliyat ettiler dogumundan 24 saat sonra ve 1.5 ay kirilacak nadide bir cicek gibi 24 saat 1 hemsire ile baktilar. Su an kizim 13 yasinda ve cok saglikli. Bundan 5 yil sonra evde otururken ic kanama gecirdim. acile yuruyerek girdim. sizin dediginiz gibi 5-6 saat beklerim derken, 5dakika icinde iceri alinip yarim saatten az surede baska buyuk hastaneye ambulansla yollandim. ve bunlarin hepsi olurken ben israrla kotu degilim yuruyebilirim diyordum. Yollandigim hastaneye vardiktan hemen sonra kendimi kaybetmisim. doktorlarin bana sonra dedigi, kan kaybinda son noktada oldugum ve dakikalar ile beni kurtardiklari. irkciliga gelince, kesinlikle inanmiyorum boyle bir sey olduguna. Ben ve esim ne is hayatimizda ne de ozel hayatimizda hic boyle bir seyle karsilasmadik. aksine son derece guleryuzlu karsilandik. Kulturumuze ve geleneklerimize saygi ve cogu zaman ilgi duymalarida cabasi. Sizin basinizdan gecen Kanada tecrubesi ile tek ortustugumuz nokta is bulma konusunda. ben Mimar’im ama burada okula gitmem gerektigi soylendigi icin 1 yila yakin kahve dagittim. Ama ondan sonra bir insaat firmasina ise basadim ama asgari ucretle, 10 yil surdu ama Turkiyede ki pozisyonumun cok ustunde calisiyorum su anda, ustelikte hala diplomam olmamasina ragmen. Dedigim gibi herkes bambaska bir hayat yasiyor, ben sadace benim tecrubelerimi yazip bu yolda olanlara biraz daha aydinlik bir tablo cizmek istedim. Turkiye ozlemi zamanla bence de bitiyor. geride biraktiklarina ozlem ise asla. ama onun cozumude teknoloji (facetime, skype) ve aktarmasiz ucan THY (4 kisilik bir aile olarak her yil gitmeye butcemiz yetmesede, 3-4 yilda bir gidiyoruz). neyse uzatmayayim, Yeni hayatinizda size mutluluklar, sevgiyle kalin
Mesajınız için teşekkürler. Dediğiniz gibi herkesin deneyimi farklı. Ben de sizin adınıza memnun oldum :-) . Sevgiler
Acilde emergency seviyesine gore kabul ediyorlar. Onlar A B C (Airway, Blood, Circulation). Hava yetmezligi, ve kan kaybetmesi olursa hemen aliyorlar.
Öyle olduğuna eminim. Teşekkürler yorumunuz için
Yazara ve tüm yorum bırakanlara çok teşekkür ederim. Oldukça aydınlatıcı olmuş. Mimarlık özelinde görüşlerinize başvurabiilir miyim Aysel hanım?
Teşekkürler yorumunuz için.
Aysel Hanım, Dilek Hanım’ı bilgilendirebilirseniz sevinirim.
Herkesin fikri ve yaşamdan beklentileri aynı olsa bu kadar kişi ülkesinden uzak olmazdı. Ki sadece Kanada Amerika yada Almanya’ya gitmis Türkler’den bahsetmiyorum. Tayland’a Afrika’nın geri kalmış ülkelerine giden nice modern ülke insanı tanıdım. Istekler beklentiler cok farklı…. Kendi adıma 1.5 senedir burada ( Kanada) huzur, insana saygı, edep, sakinlik buldum. Ben bunları istiyorum. Son derece mutluyum. Daha erken mi karar vermek için… Belki … Ama dönmek düşüncem var mı? Asla…. ( Son Turkiye seyahatimi yaptigim 20 gun icinde havalimanım bombalandı, darbemsi bisey oldu, arkadaslarımın ne kadar gergin ve mutsuz olduğuna şahit oldum) ….
Teşekkürler yorumunuz için
Bir Başkadır Benim Memleketim adlı şarkıda ağlayacak yapıda bir insansanız, sizin zaten tam da Türküye’de yaşamanız gerekiyor, burayı hakediyorsunuz siz. Boşuna göçmenlik başvurusu yapıp, gerçekten ihtiyacı olan başkalarının hakkını gasp etmeseymişsiniz keşke.
Yorumunuz için teşekkürler ama bu sizin değil benim kararım. Başkasının hakkını gasp etme yorumunuz bana çok saygısız geldi. Ben Kanada’da 12 yıl vergi ödemiş bir vatandaşım.
Selam
Türkiye’de gelinen noktada kanada medeni insanların gözdesi olmaya devam ediyor.
Ben 53 yaşındayım ve kanadada zorluklarına rağmen yaşamak isterim.
Kanada güzel bir ülke. Eminim yaşarsanız siz de kendi deneyimlerinizi biriktirirsiniz. Ben sadece göçmen olarak kendi yaşadıklarımı aktardım. Sonuçta bu kişisel bir tercih. İyi şanslar
Sunu çok net bilmek gerekir ki hiçbir yerde ‘free lunch’ yok.
Kalmak istekliligi çok degiskenlik gösteren bir olgu. Ve de zaman içinde bir daha farklilasmayacak diye de bir kural yok.
Hayatin bir keditinde önem verdiginiz ve anormal keyif alip zaman ve para harcadiginiz bi konu, bir diger kesitte hiç onemli olmayabiliyor.
Saglik konusu demek ki dikkat gerektiren bir konu, ve rahatsiz edici olabiliyor, Yaprak hanimin ikazi çok degerli.
Gasp türü bir yorum yersiz kaliyor bence. 12 sene vergi vererek kalinmak yerine 1 sene bile dolmadan dönulebilirdi.. Kimse hayatinin müneccimi degil..
Yasam herkese neler gosterir, teker teker gorecegiz hepimiz.
Sevgilerle.
Gerçekçi yorumunuz için gerçekten çok teşekkür ederim.
Bir seyahat bloggeri olarak sadece seyahat sonrası başıma gelen sağlık sorunlarından bahsettim. Burada anlatmadığım, daha başka deneyimlerim de var. Yine söylüyorum, ciddi hastalıklarda, mesela kanser gibi, bedava tedavi görürsünüz Kanada’da, ama teşhis aşamasında bence gerçekten çok gerideler ve bunun da hastalıkların önlenmesi açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Hayat akıp giderken beklentiler de değişiyor. Ben sadece yaşadıklarımı objektif aktarmaya ve insanlara bir pencere açmaya çalıştım.
Sevgiler
Yaklaşık 3 seneden beri canada dayım ilk yılı zorlukla geçti ama suan gerçekten çok rahat ve huzurluyum
Sizin adınıza sevindim
Merhabalar
8 sene Kanada Totonto’da yaşadım. Canadian experience konusunda ben de zorluk çektim. Turkiye’de masterim olaeak yabancı bir şirkette brand manager olarak çalışırken Kanada’da sadece kanada çalışma tecrübem yok diye ilk etapta 1 , 2 işte temp kısa süreli çalıştım ve gelişimden 1 yıl sonra dev global bir firmaya en alt seviyeden ise girdim. Firmada üstlerimin çoğu çok iyi insandı ve zaman içinde yükseldim ve muhteşem arkadaşlarım oldu….ama mesela bir dönem İngiliz direktörün ırkçı mobingine maruz kaldım. Kimse türk olduğuma inanmıyordu. Çok çalıştığım için yükseldim. ..tr de daha kisa sürede yukselebilirdim. Şirketimizde cerrahlar veterinerler kadın doğum ve çocuk doktorları line da işçi olarak calisuyordu.master mühendisler ise ancak tekniker olarak!!! Kanadalilar direktörlerimizden bazıları ise lise mezunuydu..go figure! Brand manager olarak girdiğim. Kariyerime satinalma ve operasyon yoneticisi olarak devam etmek zorunda kaldım….Türkiye’de yaptığınız işi birebir burada yapma şansınız olmayabiliyor.
Sağlık konusuna gelince…söylenenler bire bir doğru! !! Her ne kadar mükemmel bir aile doktorumuz olduysa da Kanada’da ölümden döndüm. Ufacık bir laparoskopi ameliyatında anestezi komplikasyonu geçirdim. Yeme tüpümü deldiler delikten hava ve enfeksiyon sızdı ciğerlerime ilerlemeye başladı bogazim balon yutkunamazken beni ı halde eve yolmadılar. 2 gün iki kez akabinde ambulansla hastaneye gittim. Nabız atıyorsa bekleeeeee….kocam çıldırdı ameliyat olduğum hastaneye götürdü doktora bu kızı içeri alip takip edeceksin dedi. Ent doktoru geldi sen öluyorsun dedi. Meğerse hava ciğerlerime ulaştığı an ölecektim. ..ambulansla en teşekküllü hastaneye nakil ettiler. Ordaki bölüm başkanı eşime her an kaybedebiliriz dedi!!! Yoğun bakımın üzeri critical care e aldılar. Ailem hemen 1 günde gelemedi vize uçak bileti derken 1 hafta geçti ben ki her an ölebilirdim. Sağolsun eşim ve arkadaşlarım yalnız bırakmadılar. 4 ay bunun acısını çektim ise gidemedim. 53 kilodan 45 kiloya 1 haftada düştüm boğazımdan mideme inen tüp ile beslediler. Ahhhh neler yaşadım neler…kimse bana kanada sağlıgıni ovemez. Başka iki arkadaşımda doğum sonrasında plesenta unuttular ….
İyi bir lokasyonda evimiz oldu, güzel işlerimiz ve çevremiz. ..kanada da bir süre sonra herkesin evi arabası ve ortakademe hayatı olur. Ne fakir ne zengin….bizim dönemimizde İstanbul’dan gelen pek yoktu…gelenlerin çoğu bilgisayar mühendisi kafalar farklı. …neyseki kafa dengi türklerden oluşan grubumuz vardı ama..biz isteyerek türk cemiyeti ile o donem gorusmeyenlerdendik. Hayatınızda kendi ülkenizde de seciciyseniz aynen devam ediyor. Ama son yıllarda kabadayı giden pofilinde değiştiğini duyuyorum.
Ülkeye donduk.dönüş sebebimiz ailemizle yaşlanmak isteyisimiz…kardeşlerimizin çocuklarını tanımak birlikte vakit geçirmek anne babalarımızın yaşlılığında destek olmak. Eğer ki ailelerimizı götürme şansınız olsaydı hep birlikte gidebilseydik tekrar kanadaya dönerdim. Ülke yaşanmaz oldu ama ailelerimiz bu zorluğu yaşarken ben orda bireysel kolay yaşam süreceği diye onları bırakıp gidemem…bu da benim kişisel tercihim. Belki de kanada pasaportum olduğu ve cocugumuz olmadigi için sahip olduğum rahatlık. ..eğer çocuğunuz varsa pasaport için bile kanadaya gitmelisiniz. Çocuklarin geleceği herşeyi üzerinde. ..bol sans
Mesajınız için teşekkürler. Yaşadıklarımız ne kadar benzeşiyor! Ben çocuklarının eğitimi için kalanlara da hak veriyorum, ama memleketimde aldığım huzuru Kanada’da alamadığımı da tekrar tekrar söylüyorum. Şu anda iyi olduğunuza sevindim, ucuz kurtulmuşsunuz. Ben ordayken “bu ülkenin bana bakması için ille de kanser mi olmam gerekir” dediğimi hatırlıyorum.
Bence herkes mutlu kaldığı yerde yaşasın.
Sevgiler
Ben butun bu yazilan yorumlari soyle degerlendiriyorum.Kim neye yatkinsa (iyi veya kotu)tecrube olarak onu da soyluyordur.Ornegin Kanadayi tamamen kotuleyen kisilere sormak lazim hicmi iyi tarafini gormedin?Hicmi parasiz kaldiginda issizlik sigortasi alamadin?Sana bunu kendi ulkende kimler sagladi?Yani hicmi iyi bir deneyimin veya maceran dami olmadi?Veya tersten ulkenin iyi tarafini gorene sormak lazim.Hicmi kotu tarafini yasamadin?Dolayisi ile demek ki her kes neye yatkinsa oyle de duz inaniyor.
Bu bigazicinden gelen eleman konusunda da gorusum su,evt aksanin bozukluk sorunu degil sende sadece,cumleleri kurarken turkce dusunerek kurmaktasin diye seni dislamislar.Bu da normaldir.Sen oraya is yapmaya gidiyorsun.Musteri memnun etnelisin.Musteri seni anlayamiyorsa veya is veren ne yapmali?Her halde sizin nazinizla oynayacak hali yok ya.Eminim sizin de bir sirketiniz olsa Turkiyeden ve orda ise aldigin bir hindistanliyi anlamakta musteriler zorluk cekerse,onu da sikayet ederler,sikayet etmekle kalmaz hatta kendi yukarda soyledigin mudurunden farkli olarak belki sen onu kovarsin da.
Tekrar ediyorum kim neye kini varsa ,onu ancak olaylari bahane ederek kusar.Bu hayatta bir teoremdir.Hem de her konuda.Saglik sektoruyle ilgili ise verilen cevaplara kismen katilsam da,tamamen katilmamaktayim.Hastanelerde bekleme suresi bu meselede acile gelenlerin hastalihinin ciddiyetine bagli.Adam goz kasintisi icin acile gelmis ve 10 dakkaya iceri girmeyi pilanliyorsa siz naparsiniz?Once beyin kanamasi geciren kisiyi hemen iceri almazmisiniz?Evet Kanadadan da bu aynen boyle.Cahilce yapilan bazi yorumlara bakip kendime sunu soruyorum ”ya bu insanlar gercekten Kanadada yasamamis ya,onlarin olaylari gorme ozru var,ya da az once yukarda bahsettigim gibi kim neye kinli ise karsilastigi her olayda bu kinini kusmak Icin bahane arar.Ornegin bi kisiye veya olaya takintin olmustur ve bu takintidan dolayi bu kisiye veya ulkeye kinlenmissin ve boylece bu sende bir onyargi olusturmus ve bu onyargidan dolayi olaylarin iyi tarafini goremiyosunuz.
SAGLIK KONUSUNDA AYSELin yorumunu da okuya bilirsiniz.Iyi bi tecrube.
Ben de 13 sendeden fazladir Kanadadayim.Azerbaycan uyrukluyum.Kanadada tek sorun ise insanlarin donuk ve soguk olmasi ve ferdiyetciligin ön pilanda olmasidir.Kendinize gore guzel dostunuz esiniz varsa cevreniz varsa bu gurbet sila hasretini tam indirmese bile asagi derecelere taraf,baya hem de baya rahatlatiyor.
Tesekkurler:)
Mesajınız için teşekkürler. Öncelikle şunu söyleyim: Benim kimseye ve hiçbir ülkeye kinim yok. Sadece kendi tecrübelerimi, özellikle de ilk yıllardaki tecrübelerimi aktardım.
Sevgiler
Saglik sektoruyle ile ilgili ise cok tecrubelerim var malesef.
Beynime agir bir seyler cok kere carptigindan beyin kanamasi riski ile kaldirildigim hastanede 20 dakkada iceri alindim ve cok buyuk bir beyin tarayan makine(catscan) ile beynin icinde kanama olup olmadigina baktilar.Eger kanama olsaydi kesinlikle aninda ameliyata alinirdim.
Kalp icin gittigim hastaneye bazen yolda ambulansla daha hastaneye yetismeden ECG dahil her seyimi soylediler.Yani kalp krizini gecirip gecirmediginizi hastaneye varmadan daha ambulansda ogreniyorsunuz.Geri kalan kismini ise Kandaki Triponin seviyesinden 30 dakka icinde acil serviste bildirdiler ki o da ayni seyi soyledi.Triponin seviyesi kalp krizi olup olnadigini gostermesi bir yana hatta kalpte bir sorun veya tikanma varsa damarlarda onu bile gosterir ve butun bu islemler ambulanstan indikten yarim saat sonra oldu.
Universite yillarimda ise sinavlara bazen iyi hazirlanmak icin zaman kazanmak icin doktor raporlarina ihtiyacim oldugundan gereksiz yere bir hastaligi bahane ederek hastanenin aciline kosardim.Benim univ Torontoda sehrin gobeginde oldugundan tabi ki de sehrin govegindeki en onemli ve prestijli hastanelerden biri olan Saint Michael’in acil servisine giriyordum.Iceri girdigim zaman en gunun en kalabalik doneminde bile 6-7 kisiden fazla insan olmuyordu ve iceri alinmam yarim saatla 1 saat arasi suruyordu.
1 sene once komsumda 19 yasinda genc bir turk kiz arkadasim gece kalbi durmus ve kader kismetten annesi o anda uyanmis telefonun sesine ve kizin odasina girmis ve kizin nabzini tutmus ve kalbin durdugunu anlamis ve hemen ambulansi aramislar.Ambulansla beraber polisler de gelmis.Ambulans hastaneye varana kadar kizin kalbini calistirmislar ama 4 kez yine durmus.O kizin kalbini ameliyat etmisler ve kalbine pilli bir makine takmislar.Kizin kalbinde arritmianin en tehlikeli cesidi varmis.Su an kalpteki o makine uyduya sinyal gonderiyor.Eger kalpte kucuk bi sorun olursa bu sinyal vasitasiyla bilgiler hastanede uzman Cardiologist’e aninda gidiyor.
Ambulans helicopter ise sadece cok ciddi durumlarda gelir.Ornegin ulasilamaz veya uzak yerlerde olan hastalari alip acil hastaneye yetistirmek icin veya hastaligin ciddiyet seviyesine gore hasta hareket edemez halde ise veya hastanin hareketi onun sagligi icin ciddi bir tehdit edici boyutda ise (ornegin hamile kadinlar yerine gore veya kan kaybinda olanlar)bu zaman Orange ambulanslar kullanilabilir.
Ama butun bu guzel yonleriyle beraber memleketteki simit kokusunun tadi baskadir.Onu da senede bir koklayip geri donebilirsiniz:)
Tecrübelerinizi aktardığınız için teşekkürler
Bakü’de 8 sene yasamis biri olarak donmeme sebeplerinizi anlayabilirim ama su memleket simit cay yorumunu yapmaniz icin Turkiyede dogup buyuyup o kulturu almaniz ve anlamaniz gerekir. Hevesle ve istekle Turkiye’ye donen cok gurbetci olmasinin sebebi de bu. Kultur, aile ve memleket baglari. Bu nuansi da kacirmamani dilerim.
Çok doğru.
Sevgiler
Şu günlerde Türkiye de azıcık okumuş, yazmış ya da yurt dışı görmüş kim varsa kafasında bu ülkeden kaçma fikri var.Temel sebebi gelecek kaygısı,ya da çocukları için daha düzgün ve aydınlık bir yaşam.Bu düşünceye dahil olanlardan biri de benim. Bu coğrafyayı çok sevmeme rağmen günlük yaşamın her geçen gün daha vahşileşmesi,sürekli defansif yaşama zorlanmak,aklı yitirmiş altbenlikle yönetilen ve yönlendirilen insanlar,trafik,karmaşa….Yazınız başka bir pencereden de bakmamızı sağlıyor. Ellerinize sağlık.
Endişelerinizi duyarlı her vatandaş gibi ben de yaşıyorum. Gitme kararı verirseniz de sadece bekleyen zorluklara hazırlıklı olun diyebilirim. Umarım aydınlık günlerde, mutlu olduğumuz yerde yaşama şansımız olur.
Sevgiler
Bir iki seneye kalmaz Kanada’yı özleyeceğinize bahse girerim..!
Ben 2 yıldır Türkiye’deyim, henüz özlemedim :-) . Arkadaşlarımı tabii ki özlüyorum. Ayrıca doğasını da, ama şuan için Türkiye’de hayatımdan memnunum. Yine de hayat akıyor, beklentiler değişiyor. Bunu da unutmamak lazım :-) .
Ben göçmenlerin duygusal davranarak durumu olduğundan daha kötü algıladığı kanaatindeyim. Kuzey Amerika’da, eğer burada bir okul okumadıysanız ya da iş tecrübeniz yoksa iş bulmak gerçekten zor olabilir, özellike üniversite mezunları için. Çünkü buradaki yaygın kültür için, diğer ülkelerdeki iş tecrübesi pek bir anlam ifade etmiyor (bunda haklı olup olmamaları apayrı bi tartışma konusu). O yüzden buraya gelen göçmenlerin bu durumu sanki kendilerine karşı bir ayrımcılık yapılıyormuş gibi algıladığı çok oluyor. Benim tavsiyem, özellikle üniversite mezunu iseniz, burada illa bir master yapmanız, o zaman işlerin çok daha kolay işlediğini göreceksiniz.
Irkçılık konusunda da yine aynı şekilde gelenlerin duygusal davrandığını düşünüyorum. Şimdiye kadar ne başıma ırkçılıkla ilişkilendirebileceğim birşey geldi (8 yıldır ABD’de yaşıyorum) ne de çevremdekilerden duydum. Dil konusundaki eksikler aslında ırkçılık gibi algılanan bu durumun temelini oluşturuyor gibi hissediyorum. Ben ilk geldiğimde, aynı şirkette çalışan 3 Türk arkadaştık. Amerikalıların, eğitimi veren bir tanesi için “off yine mi bu verecek eğitimi, başka adam bulamadınız mı” şeklinde söylenmesini arkadaş direk olarak ırkçılığa yormuştu ama adamın bütün derdi aslında bizim arkadaşın İngilizcesinin kötü olmasıydı (İngilizceyi, Türkçe gibi tonlaması, Türkçe düşünüp bunu İngilizceye çevirerek konuşması, özellikle Amerikalıların Türk aksanını hiç tanımıyor olması gibi sebepleri sayabilirim).
Sağlıktaki yavaşlık konusunda gerçekten hak veriyorum. Acilde hiç kimse olmadığı halde içeri alınıp muayene edilmenizin 2 saati bulması o kadar normal ki (üstelik acil bir durum için gelmişken). Türkiye’de olsa yarım saat içinde bütün işlerimi halledip şimdiye kadar taburcu ederlerdi dediğim çok oldu. Fakat sonra düşününce bu imkana sahip olmak için Türkiye’de doktor ve hemşireleri (tüm diğer alanlardaki çalışanlar gibi) insani olmayan sürelerle çalıştırdığımızı farkettim. “Doktorun günde 90 hasta bakması önemli değil, benim işimi çabuk halletsin yeter” genel kanı. Herkes çok çalıştırılmaktan (haklı olarak) şikayet ediyor ama iş bizim çıkarımıza gelince karşımızdakiler sanki hiç iş yapmıyormuşuz gibi davranmaktan da çekinmiyoruz.
Türkiye’deki arkadaşlarımı, ailemi, yemekleri, tatlıları, sabah kahvaltıda simit yemeyi, insanlarla oturup çay içmeyi hâlâ özlüyorum. Bunlara özlemim hiç bitmeyecek herhalde ama öte yandan burada yaşamayı Türkiye’de yaşamaya defalarca yeğlerim. Çünkü bir yerde sadece yakın çevrenizle yaşamıyorsunuz. Sabah işe giderken sokaklarda yürürken, arabanızla trafiğe çıktığınızda, sinemada kuyruk beklerken, ya da öğle yemeğine sipariş vermek isterken sürekli başka insanlarla etkileşim halindesiniz ve ben sürekli bu insanların kabalıklarından, kendilerini akıllı sanıp sizden faydalanmaya çalışmalarından, sürekli saygısızlık etmelerinden inanın usanmıştım. Gittiğiniz yolda sizin döneceğiniz şeritte trafik olmamasına rağmen uyanıklık yapmaya çalışıp orayı daha öne geçmek için dolduranlarla, yemek sırasında 2 dakika kazanmak için pat diye önünüze atlayıp sizi iterek sipariş vermeye çalışanlarla, evin önüne inmeye üşenip çöp poşetini 4. kattan sokağa salanlarla dolu ülkemiz ve ben bu insanlarla yaşamaya inanın tahammül edemiyorum. Belki gelişmiş ülkeler kadar imkanlarımız yok, onlar kadar güzel binalar/parklar yapamıyoruz ama saygı göstermek için paraya hiç ihtiyacımız yok gerçekten! İnsanların her yerde birbirlerine karşı nasıl saygı gösterdiğini buraya gelince gördüm ve bunu bırakıp Türkiye’ye dönebileceğimi gerçekten hiç sanmıyorum.
Yorumunuza hak veriyorum. Teşekkürler
Mükemmel bir yorum. …
Tüm yorumlar içinde kelimesi kelimesine katıldığım tek yorum sizinki Fatih bey, çok teşekkürler paylaştığınız için… Ülkemiz çok güzel, hiçbir suçu yok ama içindeki insanlar bu ülkeyi günden güne çekilmez yapıyor :((
Ben de ne olursa olsun göçmenlik konusunu kendim deneyimlemek istiyorum, şansımı denemek istiyorum bakalım neler olacak? :)
Hakkınızda hayırlısı olsun. Sevgiler
Yaprak hanım,konuyu çok net bir şekilde anlatmışsınız.Dilinize yüreğinize sağlık.Yurt dışında yaşamak isteyenler umarım bu yazıyı okurlar.
Teşekkürler. Sevgiler
Yaprak Hanım yazınız ve emeğiniz için teşekkür ediyorum.. Bir solukta yazınızı ve yorumları eşim de ben de okuduk. Biz de 10 aylık bebişimizin geleceğinden endişe ettiğimiz için burada sosyal olarak keyfimizin yerinde olmasına rağmen Kanada’ya değil ama İskandinavya ülkelerinden birine ( İsveç) yerleşmek için uğraşıyoruz. Kanada’ya ilk başvurudaki puanlama sisteminde problem olmadığını bilmemize rağmen doktor lisanlaması için olabildiğince uğraştırdıklarını farkettiğimizden Kanada’dan vazgeçtik. İsveç’e ön kabulüm yapıldı dil belgesi ile doktor olarak çalışacağım ancak hala sosyal olarak bizi nelerin beklediği, adaptasyon sürecinde nasıl zorluklarla karşı karşıya kalacağımız ve daha da önemlisi nesil kaybetme problemi kafamızı meşgul etmiyor değil. Herbir soruna orada yaşayan arkadaşlarımızdan edindiğimiz bilgilerle kendimizce yanıt oluşturuyoruz ama tecrübe etmeden hiçbir şeyi öğrenemeyeceğimiz aşikar… Sonuçta dünyada “mükemmel” diye birşey yok, bir tarafı alıyorsanız diğerini vermek durumunda kalıyorsunuz. Bu da bahsedildiği gibi tercihlerle alakalı. Bu noktada yazınızın bize farklı ülke için de olsa yol gösterdiğini belirtmek isterim. Umarım herkes adına beklenilenlerle orantılı olarak güzel şeyler olur. Saygılarımla…
Mesajınız için teşekkür ederim. Tabii ki tercih sizin, ancak giderseniz ilk dönemin zorluklarına hazırlıklı olun. Sizin için en iyisini dilerim.
Sevgiler
Burak bey,
Size bir kaç şey danisabilirmiyim?
Sadiktoprak@gmail.com
Iyi çalışmalar diliyorum
Sayin Burak Ben 18 yildir Amerikada yasayan biri olarak sizin daha sansli olacaginiza inaniyorum.Birincisi kendi isinizle ilgili calisacaginiz icin sanslisiniz. Ikincizi ziyaret etmek istediginizde Turkiyeye daha yakinsiniz. Yaprak Hanima hak veriyorum. Turkiyede iyi kosullarda calisip Amerika yada Canadada sifirdan baslamak koyuyor insana.Ha bu gun, ha bu gun derken bskmisiniz seneler gecmis.Guzel isiniz olmus , eviniz arabaniz olmus ama bunlarin vergilerini faizlerini odemek icin oyle bir calisiyorsunuz’ki bunlardan zevk almaya hic vaktiniz olmuyor.Iste o zaman benim burada ne isim var diye isyan edebiliyorsuniz. Helede Face te turkiyedeki tum tanidiklarinizi her gun baska bir cafede gorunce isyaniniz buyuyor. Sunuda belirteyim hastalik sigortanizida kendiniz odemeniz gerekiyor. Her doktor ziyaretinizde co paid dedikleri $20 yada 3o duyorsunuz. Tedavi ve hastaliklariniz’da masrafin %80 sigorta %20 siz cebinizden oduyorsuniz.( bir sezeryan $35.000) . Bu anlattiklarim eger iyi para kazaniyorsaniz, eger yeterli kazanciniz yoksa devlet hepsini oduyor. Ne varki! ozlediginiz o simidi yerken yerde
balgam ve tukuruk gormuyorsunuz. En onemliside her gun Turk bayragina sarili sehit tabutlari gormuyorsunuz. Eger askere gidecek cocugunuz yoksa, borcu bimis eviniz varsa birde sigortali isiniz varsa sakin rahatinizi bozmayin derim.Amerika ve Canadayi ,okullarindan yararlanmak icin genclere ve iyi bir isi olmayanlara tavsiye edebilirim. Evi ve isi olanlara deil. Bol Sanslar herkese.
Teşekkürler yorumunuz için
Bence gitmeye değmez
Merhaba Burak bey, İsveç’te yaşayan genç bir çift var.. Gizem eşi Barış oğlu Ekim web sitesi http://www.gizemakkan.com belki yardımları olur sorularınıza. Selamlar, yolunuz açık olsun. Hakan
Bilgi için teşekkürler.
Herkese selamlar,bende çoçuklarının geleceği için Kanada’ya göç etme niyetindeyim.bazı yorumlarda kafa karışıklığı yaşamıyor değilim.burada kendi işim var,gelirim şükür iyi ,Kanada’da yaşama isteği var ama düşünülenle yaşanılan farklı oluyor.herşeyi ince ayrıntısına kadar düşünmek gerekiyor sanırım çünkü yaşım 42 deneme yanılma dönemi değil,bu konuda düşünceleriniz nelerdir acaba?
Merhaba,
Ülke değiştirmek hayatınızla ilgili çok ciddi bir karar. Yaş ilerledikçe de zorlaşıyor. Orada mutluluğunuzu etkileyecek değişik etkenler de var, ailenizle olmanız ve maddi gücünüz gibi. Ben deneyimlerimi aktarıp size bir pencere açabilirim. Umarım en güzel kararı verirsiniz.
Sevgiler
Bende Qubec eyalatinde 1998 dan 2000 dek yasadim , döneli 16 sene oldu ,Quebec de değişik sehirlerde yasadim , mühendis olarak tekrar denklik alamama rağmen hep mesleğimin disinda dusuk çapta isler bulabildim, ozelikle devlet dairesindeki islerde yada daha kariyerleri islerde hep sonradan Kanada vatandasi oldugum için normal Kanada vatandaslarina karsin hep iknci terchide kaldim , is yerlerinde irkci yaklsimlarla yüze yüze kaldim , hastanlerdeki cidi saglik durumalari karsilastgind gerçekten sozun bittigi yerdi, bende bu durumlara dayanamayıp 16 sene once dondum , birde ilginç olark sunu belirtkmek isterim , Kanda da 60 yasindan sonra emeklilik isteyebiliyorsunuz, zaten emeklilige hak kazanmamis iseniz 65 yasinda ihtiyarlik maaşına baglaniyorsunuz,ama 65 yas sonrasi calisanlar bile oluyor bu size bagli , ben 12 yillik hizmetim karsligi 60 yasina geldgim zaman alicagim maasi Canada Pension Plani telofon aradagim sordugumda bana 196 $ olucagini belirtiler, Kanada dan emekli olundugu zaman verilen emeklilik ayliklari diğer yabanci ulkere nazaran cok cok dusuk oluyor, buda madalyonun diğer tarafi, inanmayan etrafında emekli birileri varsa lütfen sorsunlar ne kadar sure calismislar emekli ayliklari ne kadar.
Mesajınız için teşekkürler. Döndüğünüze ve memlekette mutlu olduğunuza sevindim. Sevgiler
Merhaba Yaprak hanim, yazinizi bir cirpida okudum. ben de 4,5 senedir Viyana’da yasiyorum. Master ile geldigim icin is bulma konusunda da problem yasamadan, cok iyi bir is buldum. Sistem cok guzel islese de, saglik bazen iyi bazen kotu. En azindan gereksiz ilac ve antibiyotike bogmuyorlar hastalari, ama bazen de dediginiz gibi akut durumlarda aksiyon almakta gecikiyorlar. Hayat standardlari gayet duzgun ve modern bir turk cevresi de var. ama tabii ki manevi anlamda hep bir bosluk hissediyorsunuz. Ve bazi durumlarda irkcilik da karsilasiyorsunuz. Yurtdisinda gocmen olan herkesin ister istemez kendi ulkesiyle ilgili konularda daha hassaslastigini dusunuyorum. Acikcasi Ben de henuz karar veremedim, ozellikle son olaylAr beni cok urkuttu ama ailemi cok ozluyorum. Turkiyeye donersem sebebi tamamen ailem olacak. Paylasiminiz icin tesekkur ederim.
Ben de cevabınız için teşekkür ederim. Bol şans.
Sevgiler
Yazdiklariniz yazamadiklarinizin belkide 100 kati
Tebrikler aslinda herkesin yasadiklarini yazabilecegi bir yer,kose olsada yazabilsek .Siz sanslisiniz aslinda. Ya ben ne yapayim
16 yil once USA ya es , biri 6 biri 1,5 yasinda ve biri 2 yil sonra dunyaya gelen 3 erkek evlatla amerikada kacak kalmis ve hals ayni statide dvam eden biri olarak
Hadi don bakalim
Buyuk 24
Ortanca 16
Kucuk(sansli citizen) 13
Haklisin aslinda donmekmi zor kalmakmi ?
Saglicakla kalin
Durumunuza üzüldüm. Sabır ve kolaylık diliyorum.
Sevgiler
Yazmis oldugunuz satirlardaki duygularinizi iliklerime kadar hissettim. 11 yildir ABD de yasiyorum ve hergun yatagimdan kalktigimdaki o yalnizlik duygusu ve tek basina mucadele duygusu yok mu inanin bir siz bir de bizim gibi yasayan bilir. Yurt disinda yasamak gercekden cok zor bir olay. Ne zaman Turkiyeye gitsem ucak Istanbul Havalimanina varinca o tekerlekler vatan topragina dokundugu an uzerimde ki tum dertler tum zorluklar kalkiyor. Ne zaman bir turk bayragi gorsem ne zaman istiklal marsini yada bir ezan sesi duysam gozlerim yaslaniyor.
Aynı duyguları yaşamışız. Size kolaylıklar diliyorum.
Sevgiler
Hemen hemen ayni seveplerden dolayi NY’tan 10 sene sonra donus yaptik.. Her iki tarafin arti ve eksileri var, yalnis tercih diye birsey yok. Tamamen hayatta ne aradiginla alakali bir sey. Basarilar.
Katılıyorum. Saygılarımla
Hislerime terxüman olmuşsunuz. Ben Toronto’ ya 3 sene tahammül edebilmiştim, vatandaşlığı bile beklemeden geri döndüm. Konu hakkında beni yıllardır soru yağmuruna tutan tüm dostlarıma bu yazıyı okutacağım, çünkü artık anlatmaktan yoruldum.
:-) . Umarım faydası olur.
Emeğinize sağlık. Yazınız çok faydalı oldu. Gidelim mi diye düşünüyoruz ama göremediğimiz şeyler vardı aydınlattınız. Sadece teşekkür etmek istedim.
Ben teşekkür ederim.
Bir tatilinizi Honduras ve bir diğerini Hindistan’da yapmışsınız. Tabii belki başka tatilleriniz de olmuştur ve bunları sadece örnek olarak yazmışsınızdır. Merak ettim hala o tatilleri yapabiliyor musunuz? ? ?
Ben bir seyahat bloggerıyım ve sürekli geziyorum. Sayfamda da gezilerimi ve deneyimlerimi anlatıyorum. Teşekkürler
Genel olarak Türk insanı yurtdışına adapte olmakta zorlanır. Nedenlerinde de haklidir. Çok uzun yıllardır yurtdışındayım ve cok mutluyum. Turkiyeye sadece ailemi görmeye geliyorum ve onlar olmasa başka yerlere giderdim. Türkiye ye karşı olumsuz bir düşüncem yok sadece yaşadığım yerde çok daha mutluyum ve başka yerleri görmeyi çok seviyorum. Futbol, kebap, çay ve baklava sevmem. Japon mutfağını 5 öğün yiyecek kadar severim. Sadece sanat ve kültürle ilgilenirim ve meslek olarakta zaten bu branşlarda kosturuyorum. Kardeşim gibi olan bir dolu yabancı dostum var ve her zaman bana yardım etmişlerdir. Aynı şekilde Türk dostlarım da var ve onları da çok severim. Yalnizligi da her şey den çok severim çünkü yazar çizer projeler üretirim. Neden yazdım bunları diye düşünüyorsanız acikliyayim. Çünkü benim gibi birinin dışarda mutlu olması tamamen kurduğu dünyadan kaynaklanıyor. Örnek verecek olursam, aynı zamanda çizgi roman yaptığım için girdiğim her ortamda herkes benle tanışmak ister ve evlerine davet eder. Tabi ki bu yaşamı çok kolaylaştırıyor. Avantajlarim benim marifeti değil sadece bir şans. O yüzden ben de kendi durumumu anlattım. Herkesin yanında götürdüğü bir dünyası var ve uyduğu miktarda mutlu oluyoruz. Kanadaya gelirsek.. Orası da kişiye göre değişir diye düşünüyorum. Keşke ülkemiz ilmin bilimin sanatın ve sporun merkezi olsaydı da herkes buraya gelseydi.
Sevgiler
Mesajınız için teşekkürler.
Merhaba ülkemden ayrılmayı hiç düşünmedim.Ama kızımın yurt dışında hayatını devam ettirmesini çok istiyorum.Çapa Diş Hekimliği bölümünü bitirdikten sonra doktora yaptı ve bir klinik açtı.Kazancı iyi.Asla yurt dışına çıkmam diyor.Bu yıl Kanada’ya gittim ve 7 şehrini gördüm.Uygar,sakin,yaşanası bir yer olarak görünüyor.Ama çok soğuk kaldı ki mayıs ayında oradaydım.Yazınızı okuyunca acaba kızıma gitmesi için zorlamada yanlışlık mı yapıyorum diye düşündüm.Burada kurduğu hayatı orada kurabilir mi,yoksa çok mu zorlanır bilemedim.Anneler hep kuşkuludur ya.Aydınlattığınız için teşekkürler.Sevgiler,hoş gelmişsiniz.
Teşekkürler mesajınız için. Orada mesleğine devam edebilir mi çok iyi araştırsın, ama çok insan bıraktığı yerden devam edemiyor ve bütün birikimini tüketiyor Kanada’da. İstisnalar da var tabii.
Sevgiler
Mükemmel bir yazı olmuş tebrik ederim.modernizim insanı bi yere kadar mutlu ediyo.şuyun olsun mutlu ol,buyun olsun mutlu ol,al,ye,iç harca.insanın her şeyi olabilir.ama mutlu olamayabilir..tabi yurd dışı tecrübesi mutlaka iyidir.gezmek görmek farklılıkları keşfetmek ancak kuşu altın kafese koymuşlar yinede ah vatanım demiş…
Teşekkürler mesajınız için :-) .
Selamlar bu şekilde bir yazı paylaşmaniz çok iyi bir düşünce olmuş onun icin oncelikle bunun icin tesekkurler.Bende evli ve iki çocuk babasiyim,benimde karadag’da bir sahil kasabasina yerlesme gibi bir dusuncem var,bende ülkemde gitmek istemem tabiki ama farkli bir kültürü tecrübe etmek çocuklarima daha iyi bir gelecek saglamak amacim,öncelikle tatile gidip sonrasinda kesin kararimi vericem,eger imkanim olursa kendim bir iş kurmak istiyorum bununla ilgilide tecrubelerinizi paylasirsaniz cok sevinirim,iyi gunler tesekkurler
Mesajınız için teşekkürler. Ben kendi işini kurma konusunda maalesef hiçbir bilgiye sahip değilim. Kendim hep kurumsal şirketlerde çalıştım. Size bol şans ve güzel günler dilerim :-) .
Tam zamanında çıktı karşıma yazdıklarınız.Aracı olduğunuzu bilmeden paylaştınız elbette tecrübelerinizi.İhtiyacı olanın karşısına çıkarmış aradığı cevaplar,(tabi ki görebiliyorsan).Çok teşekkürler Yaprak Hanım
Ben teşekkür ederim. Umarım faydalanırsınız :-) .
Sevgiler
Kanada’da 2 sene yaşayıp ülkesine dönen ve şu anda iyi ki dönmüşüm diyen birisi olarak kararınızdan dolayı sizi kutluyorum. Bu güzel ülkedeki tek sorunumuz gerçek bir demokrasi ve onun için de hep beraber mücadele edeceğiz. Kanada göçmenlik sistemi sömürü üzerine kuruludur. Hayatınızı kişiliğinizi umutlarınızı alır, sizi yaşlandırır ve en sonunda da bir bakım evinde ölümünüzü beklersiniz. Sahip olmak istediğiniz herseye bu ülkede sahip olabilirsiniz. Yeter ki isteyin.
Ülkemizde mutlu olmak en güzeli :-) .
Kanada da 10 sene, ABD de son 3 senedir yaşayan birisi olarak bir kaç şey söylemək isterim. Her yerde iyi ve kötü şeyler vardır. Önemli olan ne aradığınızdır.
Vatan ı terk edirken bilesiniz ki, kendinizi de kayb edeceksiniz. Çocuklarım için yapıyorum diyorsanız bilesiniz ki, geleceğini hayal ettiğniz çocuklarınızı da kayb ede bilirsiniz buralarda. Yakınlarınızı nasıl burakıp gittiyseniz onların da sizi daha kolaylıkla burakıp gitmesine üzülme hakkınız yok.
Dönmek kolay diyil, Cesaret ister. Doğal yaşamdan alınıp aquarium da beslenen Orka lar kibi, heyvanat bahçesindeki Aslan kibi doğa da yaşama verdişlerini kayb etmiş birine dönüşürsünüz ve Vatana dönmekten hep korkarsınız. Böylece ortada kalırsınız…
Vatanına dönen her kesi kutlarım. Ne mutlu size.
Türkiye yi burakıb da demokrasi aramaya çıkanlara da tavsiyem karanlık odada siyah kedi aramayın. Kedi yok.
Teşekkürler mesajınız için. Çok hüzün verici, ama umarım okuyanlara ışık tutar bu mesaj
Merhaba. Yazıyı ve pek yorumu okudum. Bir şeye yaramayacağını bilsem de ben de bir şeyler yazayım dedim. Penn State’de MS. ve P.hd. yapmak için dört buçuk yıl Amerika’da kaldım. Devlet bursu ile okudum. Türkiye’ye koşa koşa döndüm, istesem iki yıl daha Amerika’da kalabilirdim. Amerika’da ırkçılık ile karşılaştım. Eğer bara filan gitmiyorsanız gündüz herkes çok saygılı hatta plastik bir saygı var. Herkes günaydın der, herkes yüzünüze güler, sizinle tanışınca aaa nerelisin çok ilginç filan derler ama genel olarak bu kadardır. Gece işin içine biraz da alkol girince ülkemizden defol söylemleri ile karşılaşırsınız. Elbette bütün Amerikalılar öyle davranmazlar ama ırkçılık yok, ben hiç karşılaşmadım diyenler bence evden pek çıkmıyorlar. Kanadayı bilemem ama Amerika’da bir kez hastaneye gitmek zorunda kaldım üç saat hastanede kaldım 1500 dolar masraf çıkardılar. Özel sigortanız yoksa, özetle paranız yoksa işiniz çok zordur. Gerçi bu Türkiye için de geçerli sonuçta 70 yılda küçük Amerika olmayı başardık. Her neyse Amerika maceramı bir an önce bitirip ülkeme döndüm.
Döndüğüm günden beri karşılaşmadığım pislik kalmadı. Şöyle örnek vereyim; sırf Kemalist olduğum için beş yıl doçentlik sınavından geçirmediler. Jüridekilerden daha fazla bilimsel eserimin olması da sorun oluşturdu. Şu anda araştırma görevlisi doçent doktorum. Şanlıurfa’da yaşıyorum. Burada benim niteliklerime sahip kimse yok fakat derslere girmeme bile izin vermiyorlar. Sokaktaki insan davranışları, yönetimsel sorunları filan saymıyorum. Batılı bir eğitim almış insanın çıldırmaması büyük mucizedir. Çünkü postmodern bir orta çağ yaşanıyor. İlerleme var gelişme yok. Yani adam apartmanda oturuyor, internet kullanıyor fakat anlayış orta çağ. Bu arada yeni eve taşındık 2 aydır internet bağlatamıyoruz. Şehir merkezinde yaşıyoruz elektrik kesintisi normal bir şey. Haftada iki üç kez kesiliyor. Neyse işte dediğim gibi post modern orta çağda yaşıyoruz.
Bütün bunlara rağmen yorumları okuduğumda üzüldüm. Ülkenin yetişmiş insanları sürekli kaçarsa bu ülke nasıl gelişecek? Çocuklarınıza o gideceğiniz yerlerde gerçekten iyi bir gelecek hazırlayabilecek misiniz? Her şeye rağmen sizi kaçmak istediğiniz bu ülke yetiştirdi. Dedelerimiz kaçmayı seçseydiler bizler var olabilir miydik? Hele hele İstanbul, İzmir, Antalya, Adana gibi şehirlerin güzel semtlerinde yaşayanları hiç anlamıyorum. Dünyanın neresine giderseniz gidin öyle yerler kolay kolay bulunmaz.
Mesajınızı üzülerek okudum. Yazdıklarınıza harfiyen katılıyorum. Ben de hep bu ikilemleri yaşadım. Burada insanları hayatıma çok müdaheleci buldum, orada ise çok donuk. Her yerin iyisi kötüsü var, ama ülkemizi seçerek dünyaya gelmişiz ve başka bir yerde çok da mutlu olamıyoruz (ben kendi adıma yurt dışında yaşarken çok mutluyum dediğim zamanlarda kendimi kandırdığımı düşünüyorum). Umarım kendi ülkemizde aydınlık günler görürüz. Sevgi ve saygılarımla,
40 senedir Amerika’da yasiyorum. Huseyin beyin mezun oldugu okuldan PhD yaparak is hayatina atildim. Is hayatim basarili gecti denebilir. En buyuk destegim her zaman Turk ve Amerikali arkadas cevrelerim olmustur. Hala Penn State hocalarimla gorusurum, orda yerlesmis arkaslarim gelirler giderler. Washington’a yerlestikden sonra daha eski arkadaslarla gorusme imkanim oldu. Esimin cok sosyal olmasinin da cok faydasi var.
Saglik konularina gelince esim ve ben ciddi hastaliklar yasadik, saglik sigortasi her seyi cabukca karsiladi.
Uzatmadan soyliyeyim rahat is ve ozel hayatim oldu. Buna ragmen her zaman icimde bir memleket ozlemi var. Hele yas ilerleyince akla eski hatiralar gelip geciyor ve burukluk dahada artiyor. Hic gelmeseydim nasil bir Turkiye yasamim olabilecegini bilmek imkansiz oldugundan o konuya girmeyecegim. Emin oldugum insan dogdugu, buyudugu, mesuliyetlerinin oldugu yerde rahat eder, gerisi teferuat.
Çok teşekkür ederim mesajınız için.
Kültürel bariyer ve yalnızlık hissi farklı bir çerçevede ele alınmalı ama onun dışındaki serzenişlerin trajik deneyimler gibi anlaşılmasını aşırı bulurum, ne de olsa istediği basamaktan başlamamış olsa da “beyaz yakalı” göçmenlik ya da son dönemlerin tanımladığı şekliyle global işgücü, göçmenliği belli teminatlarla tecrübe ediyor. Bu anlamda daha trajik hikayeler, yasal olmayan yollarla ya da yasal olsa dahi ekonomik karşılığı olan becerilerin edinilemediği kesimlerde ve zorunlu göç durumlarında ortaya çıkıyor. Bu ikinci grubu anlamak için çok uzaklara bakmaya da gerek yok. Türkiye’de sokağa çıkmak, bulvar ya da ana caddelerdeki kavşaklara bakmak, ya da büyükçe bir marketin kapısının önünde bekleşenlere sormak yeter.
Kanımca, bu yazının yazarının yaşadığı hayal kırıklığı (ki bu elbette sadece ona özgü değil), bir toplumun iyilerini ve doğrularını ya doğuştan ya da emekle (ki bana bu örnekte ilki daha büyük bir olasılık gibi geliyor) elde etmiş bir toplum kesimi üyesinin, iyi ve doğru parametrelerinin farklı olduğu bir toplumdaki bocalamasından kaynaklanıyor. Belki çoğumuzun içinde yaşarken farkında bile olmadığımız toplumsal/kültürel “imtiyazlarımız”ın sıfırlandığı, sıfırlanmasa bile asgariye indiği durumun hayal kırıklığı diyebilirim. Bu bir eleştiri değil, bir tespit. Kanımca, ülkeler arasında daha büyük sayılara bu tecrübeyi yaşatacak şekilde gönüllü, geçici nüfus değişim programları dahi olmalı. İnsanın toplumla, dünya ile kurduğu ilişkiye bambaşka bir perspektif kattığı şüphesiz.
Teşekkürler
Yaprak Hanim oncelikle size ve yorumlarini paylasanlara tesekkur ederim.
Yaprak Hanim, yasadiklarinizi bir kayip olarak gormuyorum. Aklinizda bir soru vardi, gittiniz calistiniz, zorluklar, guzellikler yasadiniz, nihayetinde deneyimlerinizle dondunuz. Buyuk ihtimalle bir Canada pasaportu ve tabii ki ciddi bir deneyimi ile.
Bu son ikisi benim elimde bugun olsa, her an gidebilme sansi zaten cebimde oldugu icin, ben de Turkiye’de kalmayi secerdim. Ama bunlardan yokken gitmek, devamli yerlesmek icin olmasa da gitmek, hala daha dogru bir secenek olarak gorunuyor bana.
Bir oran yok elimde ama tahmin ediyorum ki, Turkiye’de yasayanlarin buyuk kismi nesiller icinde zaten gocmenligi yasamis.
Dudunuyorum, anne babam Ankara’ya 60’larda gocmusler. Ben egitim ve is amaciyla Istanbul’a gocmusum. Bu bir gercek ve goc gercegi ile yasamayi ogrenmek gerekiyor sanirim. 2 3 kusak oncesinde ailelerimizin yasadigi goc deneyiminden daha zor mudur bu deneyim emin degilim.
Yücel Bey,
Öncelikle mesajınıza teşekkür ederim.
Yaşadıklarımı ben asla kayıp olarak görmüyorum, ancak göçmenlik, özellikle başlangıç aşamasında oldukça ağır bir tecrübe. Sonuçta tecrübeler bizi olgunlaştırıyor ve güçlendiriyor, ancak değişik kültürlerde nelerle karşılaşacağımıza hazırlıklı olmak gerek.
2-3 kuşak öncesinin göçü mü zordu, benimki mi bilemem :-) . Sonuçta herkes kendi hayatında, kendi olaylarını yaşıyor. Yine de düzen bozmak ve yeni bir hayata başlamak her koşulda cesaret gerektiriyor.
Sevgiler
Kusura bakmayın ama kendi sorunlarınızı kendiniz yaratmışsınız. Dalmaya gitmişsiniz, Hindistan’a gitmişsiniz. Örneğin Singapur’da Hintlilere zor ev kiralarlar, nedenini sizde görmüşsünüzdür diye düşünüyorum. Tüm Hintliler pis değildir fakat o kadar nüfus içerisinde her tip insan olabilir. Yaygın deyişle hastalığı çağırmışsınız yani. Tamam Boğaziçi’nde okumuşsunuz böyle birinci Dünya hobileriniz olması anlaşılabilir fakat göçmen olarak daha normal bir hayat yaşayarak mutlu olabilirdiniz belkide. Sağlık sistemi Türkiye’de çoğu yerden ileri, tedaviye Türkiye’ye veya daha yakın Amerika’ya gidebilirdiniz. Avrupa’dan insanlar tedaviye Türkiye’ye geliyorlar. Özlem içinse bilerek Kanada’ya gitmişsiniz , sizin gibi eğitimli ve aydın birisi örneğin Avusturya’ya gidip , sadece hafta sonları için bile olsa ülkesine geri dönüp özlem giderebilirdi. Sonuçta demek istediğim siz mantıklı değil duygusal davranıp göçmenlik değil maceraya gitmişsiniz. Ve tabi normal sonuç dönmüşsünüz. Yine tam bir birinci Dünya ülkesi vatandaşı davranışı göstermişsiniz. Tabi bu sizin tercihiniz saygı duyarım fakat gerçekleri bilmek gerekir. Saygılarımla.
Mesajınızla aydınlandım. Teşekkürler
Merhaba,
Asil yazi ve okudugum yorumlardan anladigim su ki, goc etme kavramini dogru anlayamiyoruz. Goc etmenin on kabulu goc edilen yerin sartlarini en basindan kabul etmektir. Tarih boyunca bu boyle olmus. Gidilen yere uyum saglayip orada yeni bir hayat kurmak temeline dayaniyor goc. Nasil ki, geride birakilan yerden goc etme kararini alma nedenleri kisiye ve ortamina gore degisiyorsa goc edilen yeri belirleme surecinde de ayni mekanizma isliyor. Gunumuzde bilgiye erisimin oldukca kolay oldugu gercegi goz onune alindiginda goce karar vermeden once gidilecek yerin sartlari hakkinda yeterli bilgiyi edinmek oldukca kolay. Kisi goc kararini o bilgiler isiginda veriyorsa zaten kendisini bekleyen zorluklari en basindan kabul etmis demektir.
O noktadan sonra saglik hizmetleri, sosyal hayat, is bulabilme sartlari ve daha bir cok konudaki olumsuzluklari one surerek goc edilen yeri kotulemenin bir gecerliligi kalmiyor malesef.
Goc edilen yerin toplumu da ayni duzende belki de secme sanslari olmadan dogup buyumus hayatlarini kurmus insanlar. Onlar da ayni saglik sistemini kullaniyor, ayni ekonomik duzen icinde refaha ulasmaya calisiyorlar. Goc eden olarak gidilen yerin tum kurumlariyla her turlu imkani goc edenler icin seferber etmesini beklemek hayalci bir yaklasim olur. Elbette belli bazi dezavantajlari en basindan kabul etmis oluyor goc eden kisi.
Bu yazidklarim asla blog yazarina bir elestiri degil, aksine goc karari vermek icin bu blogu ya da benzer kaynaklari okuyan kisilere bir miktar da olasa fikir verebilmek amaci tasiyor.
Blog yazarinin da belirttigi gibi goc cok ciddi ve hayati onem tasiyan bir karar. Bu karari vermeden once cok iyi arastirma yapma sansina sahip oldugumuz bir zamanda yasiyoruz. Bununla beraber goc etme kavramini da dogru anlayarak verilecek bir karar uzun vadede olumlu sonuclari getirecektir diye dusunuyorum.
Mesajınız için teşekkürler
Benim size iki sorum olacaktı. Kardeşinizle gittiğinizi, kardeşinizin döndüğünü ama sizin daha sonra döndüğünüzü belirtmişsiniz. Neden kardeşinizle birlikte dönmediniz? Kardeşinizin dönme sebepleri sizinkilerle aynımıydı? İlginiz için şimdiden teşekkür ederim. Yazınızı severek okudum ve açıkçası yurtdışı güzellemelerinin yanında objektif bir değerlendirme olduğunu düşünüyorum.
Merhaba,
Mesajınız için teşekkür ederim.
Öncelikle şunu belirteyim: Yurt dışında herkesin deneyimi çok kişisel. Her ne kadar kardeş olsak da onun adaptasyonu, iş bulma süreci, sosyal çevre edinme ve Türkiye’deki ailesinden ve arkadaşlarından uzak kalmaya adapte olması benimkinden farklı oldu. O nedenle o benim kadar uzun kalmadan dönmeyi tercih etti, ama dönme sebeplerimiz neticede aynı şeylerdi ve en önemli sebep te memleket özlemiydi.
Umarım açıklayıcı olmuştur :-) .
Teşekkürler
Yaprakcim merhaba, oncelikle paylasimin icin cok tesekkur ederim cok icten ve bilgilendirici bir yazi olmus, kalemine saglik. Ben 3,5 yildir Sangay’da yasiyorum, resmen bambaska bir dunya burasi. Buranin sistemi de apayri ama o yalnizlik duygusu burda cok fazla hissediliyor. Arkadaslar aileye donusuyor ama hasta oldun mu o anne kokusunu daha fazla ozluyor insan. Ben bu konuda adim atip buyuk bir topluluk kurdum ve yurtdisina gideceklerin, konfor alanini birakmaya gonullu olanlarin daha iyi bir dunya icinde olmasini saglamak amacim. Bu konuda da Cin’deki TEDx’e konusmaci olarak davet edildim, 12 Kasim’da bu konuya deginecegim. 3 yil once hic kimseyken simdi yurtdisinda hayatlari iyilestirme yolunda guzel adimlar atiyoruz. Insallah yakin zamanda daha fazla gurbete gidenlere ulasabilecegiz. Ben her zaman kisinin yurtdisi yasamini gormesini desteklerim. Ya 3 yil ya 30 yil. Benim gorusum de ileride vatanima gelip guneye yerlesmek ama tabi gelecek ne gosterir bakalim.
Evrimcim merhaba,
Bence yurt dışında yaşamak insanın ufkunu inanılmaz açıyor ve aslında farkında olmadan sahip olduklarımızın kıymetini daha iyi anlamamızı sağlıyor. O nedenle deneyimlenmesini herkese tavsiye ederim, ama işte ailenin ve köklerimizde olmanın yerini de hiçbirşey tutmuyor. İnsan bunu da yıllar geçtikçe daha iyi hissediyor.
TEDx’e konuşmacı olarak davet edilmen müthiş güzel bir haber, tebrik ederim! Konuşmanı dinlemeyi sabırsızlıkla bekleyeceğim :-) .
Sevgiler
Yaprakcığım, çocukların eğitimi konusu olmasa ben de durmam İngiltere’de. Ama işte ülkemizdeki şartlar belli…
Haklısın canım. İşte o yüzden gitmek mi zor, kalmak mı ya :-(
Yaprak Hanım, sağlık sistemi ile ilgili eleştirilerinize kesinlikle katılmıyorum çünkü yanlış bir bilgilendirmeniz söz konusu.Eğer acil bir durumunuz olduğunu düşünüyorsanız hastanelerin acil servislerine direk başvurabiliyorsunuz ve de kusura bakmayın ama öyle 8-10 saat felan da beklemiyorsunuz. Bizler Türkiye’de alışığız tabi başımız bile ağrısa hemen doktora gitmeye, doktorun MR, tomografi,tahlil istemesine ve de hemen antibiyotiği bize dayamasına…Ondan dolayı burdaki sakin ve panik yapmayıcı tavır farklı geliyor biz Türklere..Ama şunu üstüne basa basa söylemeliyim ki (çünkü burada yanlış bilgilendirme yapmışsınız okuyanlara) bahsettiğiniz tarzda acil durumlar olduğu zaman aile hekiminize gitmenize gerek yok; direk hastanelere gidebiliyor ve de TAMAMEN ÜCRETSİZ ve de herkesle eşit şartlarda A+ sağlık hizmeti alabiliyorsunuz.Ben bunu bizzat hem de Toronto’da onlarca kez yaşadım…Bunu yapmayıp aile hekiminden randevu almaya çalışmanız sizin hatanızdır,sistemin değil..
Öte yandan ırkçılık konusunda da söyledikleriniz doğru değil.Kanada’da bahsettiğiniz gibi bir ırkçılık kriminal suç seviyesinde bir suçtur. Kimseyi dini,ırkı,giyim kuşamı, aksanı vb… üzerinden sorgulamaya teşebbüs bile edemezsiniz.Çok büyük yaptırımları var sizin de eminim bildiğiniz gibi..İş hayatınızın başında ABDden arayan müşterilerin sizin aksanınızdan rahatsız olmasını örnek göstermişsiniz..Bunun Kanada ile ne alakası var? İş yerlerinizde veya sosyal hayatta Türk ve müslüman olmanızdan dolayı bir baskı gördünüz mü? 8 kez terfi alıp çok üst düzeye ulaştım iş hayatımda diye yazmışsınız yorumlarınızda.Eee nasıl bir ırkçılığa maruz kalmak oluyor bu??? Hem burada gerçek Kanadalı yokki zaten…Neredeyse herkes göçmenlikten sonra vatandaş olmuş bu ülkede; neyin ırkçılığından bahsediyorsunuz Allah aşkına siz??? Tam emin olmamakla birlikte mevcut federal hükümetin %80i göçmen kişilerden oluşuyor bildiğim kadarıyla..Böyle bir ülkede az ırkçılık, gizli ırkçılık vs… bu kavramlardan bahsetmeniz kusura bakmayın ama çok da inandırıcı olmamış… Öte yandan evet burası bir kurallar ülkesi; dünyanın neresinden gelirsen gel o kurallara uymak zorundasın..Bu kurallara uymayınca gösterilen tepkileri ırkçılık diye anlamadığınızı düşünmek istiyorum… Son olarak herkesin yaşadıkları kendine özeldir elbetteki doğru; lakin siz zaten hiç burada olamamışsınız kafa olarak.Yazdıklarınızdan net bu anlaşılıyor….
Demem o ki Kanadaya soğuk diyebilirsiniz, trafikte katı kurallar var diyebilirsiniz, çok uzak diyebilirsiniz vs vs… ama sağlık sistemi felaket ve ırkçılık var lafları hiç mi hiç oturmadı bu ülkeyi bilen bir kişi olarak benim kafamda.
Bu forumu okuyanlar yazılan konular hakkında eksiksiz fikirler edinmeli diye düşünüyorum.
Saygılarımla
Emrah Bey,
Öncelikle mesajınız için teşekkürler.
Herkesin deneyimi kendine özeldir. Ben sizinkine saygı duyarım, siz de benimkine saygı duymalısınız. Benim niyetim 12 yıl yaşadığım Kanada’yı karalamak değil, deneyimlerimi objektif olarak paylaşmak. Yazdıklarımın sonuna kadar arkasındayım, siz de kendi görüşlerinizin arkasında olun. Benim amacım gelmeyi düşünen kişiler için özellikle ilk yıllarda yaşayabilecekleri zorluklara hazırlıklı olmalarını sağlamak. Sonuçta sizin de dediğiniz gibi ben iş hayatımda zorluk yaşadım, ama azmim sayesinde 8 kademe terfi ederek güzel bir kariyer de yaptım.
Saygılarımla
Yaprak Hanım, bir yanlışlık olmasın ben sizin yaşadıklarınıza saygı duyuyorum.Duymasam zaten sabahın 4ünde oturup size uzun uzadıya cevap yazmazdım…Benim itirazım verdiğiniz örneklerin yanlış olduğu üzerineydi..Dalış esnasında yaşadığınız acil kulak problemi için acil servise gitseydiniz tedavi edilirdiniz;aile hekimini aramanıza gerek yoktu. Yüksek Ateşiniz varsa ve virütik önemli bir hastalıkdan şüphe duyuyorsanız yine acil servise gittiğinizde hemen tedaviniz yapılırdı. Bunlar için aile hekimini aramış olmanız net sizin hatanızdır ve de kendi hatanızdan dolayı yaşadıklarınızı örnek gösterip Kanada Sağlık sistemini kötülemeniz ve gruptaki insanlara yanlış bilgi vermeniz hiç de takdir edilecek bir davranış değildir.
Öte yandan tüm dünyada anti-ırkçılığıyla ünlü bir ülkeye nasıl oluyor da ırkçılık yaftası yapıştırdığınızı da hala ve hala anlayabilmiş değilim.
Son tahlilde sizin yaşadıklarınıza sonsuz saygım var ama insanlara yanlış bilgi vermenizi kabul edemem…Saygılarımla
Emrah Bey,
Ben kimseye yanlış bilgi vermiyorum. Bırakın yanlış bilgiyi, eksik bile yazdım. Yorumların tamamını okursanız sağlık konusunda bana katılmayanlar olduğu gibi Kanada’da ölümden döndüğünü yazanlar bile oldu. Ben acil servise gidilebileceğini de bilecek kadar eğitimli biriyim. Acil servis veya aile doktorum, Kanada’da benim basit hormonal problemlerimi bile teşhis edemediler ve bunun çaresine Türkiye’ye gelerek çözüm bulabildim. Sizin yazınız da bu blogda yorum kısmında kalacak; dileyen sizin deneyiminize daha fazla inanıp kendi gözüyle Kanada’nın sağlık sistemi konusunda fikir yürütebilir.
Irkçılık konusunda da Kanada’nın ırkçılıkta en iyi durumdaki ülke olduğunu belirttim, ama bu maalesef görünmeyen bir ırkçılık olmadığını söylemiyor. Bu konuda yaşadıklarımın da hepsi doğrudur. Yine de bir yabancı olarak yaşanacak en iyi ülkenin Kanada olduğunu her fırsatta savunurum. Eğer bir ülkeye göçmen olarak gidilecekse en huzurlu ve en az ırkçılığa maruz kalınacak ülke kesinlikle Kanada’dır, ama hal böyleyken bile bazı can sıkıcı durumlar yaşanabiliyor. Ben de bundan bahsettim.
Begenerek yazılarınızı okuyorum selamlar yaprak hanım
Çok teşekkürler Şenol Bey. Selamlar, sevgiler
Amacım kaba olmak değil, sadece doğru olduğuna inandığım tespitlerimi sert bir şekilde dile getirmek gibi bir tarzım vardır.
1) Daha hayatı belli bir oranda sindirmeden, belli bir yaşa gelmeden, cocuk sahibi olmanın ne olduğunu dahi bilmeden bir heves uğruna yerleşmiş kanadaya. Ayrıca yerleşmeden önce iş, kalacak yer vb. incelemeler ve bağlantılar kurmamış. Küflü bir bodrum katında yaşayarak Türkiye’deki maaşının %30 una çalışmış. Göçmen olmayı sefil olmak ile bağdaştırmış ayrıca bir de utanmadan boğaziçi üniversitesi mezunu! Kanadaya taşınma sebebi ise “Sadece bir şeyler beni yeni bir kültüre, bir bilinmeyene, İngilizce konuşacağım bir ülkeye itti” yani tam bir ezik. :)
2) Irkçılık konusundaki kaygıları tamamen kendisine olan özgüven eksikliğinden kaynaklanıyor. Kendisine “pis türk şirketimizi terk et ve ülkemizi de terk et diyen” kimse olmamış sonuçta :)
3) Çağrı Merkezinde çalışıyor. Tek yapması gereken iş zaten düzgün konuşmak olmasına rağmen bunu beceremediği için fırça yiyince alınganlık yapıyor. Meslek itibariyle ve beceriksizliği itibariyle bu kişi zaten bizim hayattaki mücadele gücümüzle bir tutulabilecek birisi değil diye düşünüyorum.
4) Sağlık konusunda söylediklerinin yarısından fazlasının yalan olduğunu abarttığını düşünüyorum. Zaten yazısında kanadadan intikam alma öc alma eğilimi gösteriyor. Kanadaya olan nefretini kusuyor. Hiçbirşey yolunda gitmemiş. Kendisi de pek becerikli bir insan olmadığı için böyle böyle ezilmiş. Çok araştırmacı birisi olduğunu da sanmıyorum. Sağlık sistemi hakkında çok bilgili olduğunu da düşünmüyorum.
5) Türkiye’de bulunan arkadaşları kardeşinin antibiyotikerinin aysınısı şans eseri alıp da 10.000 mil uzağa yanına getirmişler de iyileşmiş. Muhahahahahah! Bu ve arkadaşları tam bir süzme! Yada yalan söylüyor!
6) Yalnızlık! En büyük sorun yalnızlıkmış… 12 yıl orada yaşa ve hala kendine bir çevre kuramamış ol. Bu kişinin ciddi sosyal problemleri var. Kimseyle dostça bir iletişim kuramamış mı? Bence bu kişi zaten Türkiye’ye gelsin onu huzur evine yatırsınlar. Huzur evinde çaba harcamadan arkadaş bulabilir. Belkide huzur evinde bile arkadaş olmazlar bu kişi ile. Arkadaş, sosyal çevre öyle höp diye insanın ağzına düşmez. Türkiye’de bile hadi 3 yeni arkadaş edin deseler hadi bul bakim nerede bulacaksın arkadaş? Öyle kanada da evine pizza söyleyip, gece 12 ye kadar TV izlemekle sosyal çevre oluşmaz. Git bir satranç kulübüne yazıl, dalış aktivitesini yalnız mı yapıyorsun yok mu orada insanlar, çevre edinemedin mi, ortak hobilere sahip insanlar bulmak bu kadar mı zor? Bu kişi Türkiye’nin içerisinde dahi şehir değiştiremez. Gönder erzuruma 1 sene kalsın ağlayarak ailesinin yanına geri döner. Ne işi var kanada da zaten?
7) Bir başkadır benim memleketim şarkısını dinlediğinde ağlıyormuş. İyi de gözüm memleketin zaten sana 10 saat uzaklıkta. Bugun Artvine bile araçla giderken 16 saat yol gidiliyor. Atla git gez toz. 10 saat mesafe çok uzak değil ki. Ama gidemezsin çünkü cepte para yok. Meslek dandik. Zaten işini de iyi yapmıyorsun sana izin mizin de vermezler çalışşşşş köleee modu yani….
Yukarıdaki 1-7 arası maddeler blog yazısını yazan yetersiz kişiliğe acımasızca yapmış olduğum yorumlardan ibarettir. Bu işi göçmenlik konusunda alacağınız kararı etkilemesi gereken en son kişidir. Göçmenlik yapıp ardından da başarılı bir hayat sürmeyi beceremiyor iseniz lütfen bu gibi yetersiz blog yazılarının arkasına sığınmayın. Beceremedim, yetersizdim yeterli özveriyi gösteremedim deyin geçin…
Aşağıda ise kanadaya veya amerikaya taşınmanın benim için ne anlama geldiğin ifade eden paragraf bulunmaktadır.
Kanadaya veya Amerika’ya taşınmak benim için;
* Uzaklık, yakınlık ve özlem anlamında Rize veya Antalyaya taşınmaktan farksızdır.
* Sosyal olarak daha gelişmiş ve daha sağlıklı bir toplum içerisinde yaşamaktır.
* Nüfusu aşırı yüksek olmayıp imkanları yeterli seviyede olan bir yerde yaşamaktır.
* Çocuğumun eğitimi ve geleceği için iyi eğitim alabileceği bir yerde yaşamaktır.
* Coğrafi konum gözetmeksizin dünya insanı olabilme fırsatıdır.
* Çok kültürlü bir ulusta çeşitli kültürleri tanıma fırsatıdır.
* İyi etkileşim içerisinde olabileceğim bir sosyal çevre oluşturma imkanıdır.
* Trafikte hergün küfür etmek zorunda kalmamaktır.
* Günün her anında aniden Tuvalet Taşının bile nasıl kullanılacağını bilmeyen birisiyle karşılaşmama garantisidir.
HER YERİN ÇOK KÖTÜ YAŞAM BÖLGELERİ VE TERCİH EDİLMEK İSTENMEYEN KISIMLARI OLABİLİR. ÖRNEK OLARAK AMERİKA DA NEWYORK ŞEHRİ REZALET PİS BİR ŞEHİR. TRAFİK, PİSLİK, KOKU, KALABALIK. YAŞAMAK İSTEMEZSİN. AMA GEL GÖR Kİ KANSAS CITY – OVERLANDPARK ÖYLE Mİ :)
Enteresan yorumlar. Vay be diyor ve teşekkür ediyorum.
Bu yorumu onaylayarak özgüven konusunda atmış olduğunuz bu önemli adımı takdirle karşılıyorum. :) Belki bu zamanda yine aynı şirkette Kanada’da çalışıyor olsaydınız kimse size ırkçı çağrışımlar yapan tavırlar sergilemeye cesaret edemezdi. 2. Madde ile vurgulamak istediğim de tam olarak bu işte. Eğer güçlü ve oturmuş bir kişiliğiniz var ise insanların yorumlarına göre çeşit çeşit ruh hallerine girmeyi bırakıp kendiniz olursunuz. Ayrıca bu haliniz insanların gözünde şuan benim gözümde olduğu gibi saygınlık kazanmanızı sağlar. ( Bu yorum sadece 2. Madde için geçerlidir. Diğer 1.,3.,4.,5.,6.,7. Maddelerde yazdığım yorumların aksini gösteren bir belirti henüz tespit edebilmiş değilim. 1.,3.,4.,5.,6.,7. maddeleri hala geçerlidir.)
ben 17 yildir kanadada yasayan birisi olarak sunu soylemek istiyorum .kanada resimlerde ve dogal yasam olarak cok guzel burda ama gelelim dış gorunus insanlari aldatmasin burda genelde cok kominist bir ulke dog yasa ve öl sitemi mevcut bu ulkede para kazanma gibi bir sey yok bunu bilin hergun sizi calistirir sonra o parayi cebinizden kendi isteginizle geri verirsiniz en çabuk iş altı ay suruyo şanslıysanız vergiler çok yüksek aşırı derecede devlet her zaman yedı yıl gerıye donup sızın evrakları ınceleyıp ceza kese bılıyor yanı anlayacagınız suan sans eserı yasıyoruz burda sıze kanada vatandaslıgı verıyo ama işinızden zaman bulup bır tatıl yapma hakkınız bıle yok ha şayet yapmak ıstersenız 10.000 dollar paranız. gıder bır kısı ıcın bıletler cok pahalı, kotu hamam boceklı ve fare de oluyo bazen evler 1600 dollar artı elektrık ve otopark ucretlı bılgınız olsun bır ekmek 2.80 dollar hesaplarken hersı hesaplayın ev fıyatları cok pahalı toronto da 1.5 mılyondan baslıyo daıreler 100 metre kare daıre bına yenıse 800 bın dollar ama komsun hindistan lısa kokudan bayılırsınız 1.5 mılyon hindistanlı var hersey burda bankaların gelmek isteyen varsa buyurun gelin gelince goreceksınız ne demek istedigimi belkıde suan söyledıklerime inanmayacaksınız ama bunlar gercek
Ben size neden inanmayayım? Ben de 12 yıl yaşadım ve bunların hepsini biliyorum.
Sevgiler
Kanada çok güzel bir ulke. Gecen yil gezme inkanim oldu. Özellikle egitim ve saglik sistemleriyle çok gurus duyuyorlar. Ama kisin o soguk havaya nasil dayanilir bilmiyorum.
Eğitimle gurur duyabilirler, ama sağlık bence hiç iç açıcı değil. Soğuk deseniz – 47 C görmüşlüğüm var!
Sanirim Kanadalilar saglik sistemini Amerikayla kiyasliyorla ve onun icin iyi diye dusunuyorlar. -47 derecede hayatta yasamayazdim. Londranin yagmurlu havasi yetiyor bana :-) .Sanirim Toronto’da insanlar karda buzda yurumesin diye altgecit yapmislar her yere. Ama dogru mu bilemiyorum.
Toronto’da alt geçitler var, ama ister alttan ister yüzeyden gidin, – 47’yi Kanadalılar’ın yerlisi bile sevmiyor. Sağlık sistemi deseniz bence Kanada’ya yakışmıyor. Ülke güzel, ama bunlar da gerçekleri.
Londra’ya selamlar.
Öyle yazmışsınız ki, yaşadıklarımız dan etkilendim. Şimdi ne iş yapıyorsunuz, Kanada’yı tamamen bıraktını mı?
İbrahim Bey, Türkiye’ye 6 yıl önce geri dönüş yaptım. Şu anda okuduğunuz sayfam için seyahat yazarlığı yapıyorum.
Mutlu ve sağlıklı günler dilerim.
Ben de kanadadayim biraz abartmisiniz ya tam anlamiyla mukemmel bi ulke yokki zaten dunyada bahane bulmak istedinmi zaten herturlu bulursun irkcilik yapti biri dersin hava soguk dersin annemi ozledim dersin cim bicmesi zor dersin kar kuremek zor dersin insanlar tr deki gibi cok kaynasmiyo dersin kimse mangala cagirmiyo dersin kahveye gidip bi tas bile oynayamiyoz dersin turkiyedeki yemekler gibi yok dersin tam mesela siz bole istiyonuz hersey mukemmel olsun ayni zamanda ayni enlem boylam olsun 2 sene calisip hemen ev aliyim ve butun arkadaslarimda sosyal cevremde yanimda olsun maasim 10k CAD olsun falan olsun evlerde 100bine on numara olsun
Ben yaşadıklarımı yazdım. Siz dilediğiniz gibi yorumlayabilirsiniz.
Merhaba Yaprak Hanım,
Tam bir karar aşamasındayız, yazınız gercekten cok carpıcı ve düşündürücü…
Tek farkımız 5 yasında bir kızım var ve eminim ki onun gelecegi için iyi olabilir. Ama tabi biz neler kaybederiz bilemiyorum :(
Hala TR de misiniz, yoksa ulkemizin yaşadıgı ekonomik durumdan dolayı dondunuz mu merak ettim? Bugun yarın karar vermemiz lazım, zira vizelerimiz onaylandı… Teşekkürler, Sevgiler
Özge
Özge Hanım merhaba,
Ülke değiştirmek çok kişisel bir tercih. Ben yalnızdım, sizin bir aileniz ve bir kızınız var. O nedenle kendi şartlarınıza ve kalbinizin sesine göre değerlendirmeniz en doğrusu olacaktır.
Ben hâlâ TR’deyim. Hatta dönüşümü ve orada yaşadıklarımı anlatan bir kitap bile yazdım. İsmi Denizaşırı Yalnızlık. Belki okursanız size oradaki hayatla ilgili daha farklı bir bakış açısı verebilir.
Eminim kendiniz için en güzel yolu seçeceksiniz. Çok sevgilerimle ❤️
bu yazılar için teşekkürler.
Beğenmenize sevindim. Teşekkürler.
merhabalar hepsini okudum da baştan , şu an hala Tr de olmaktan memnun musunuz ? neredeyse 10 yıl geçmiş aradan fikirleriniz hala aynı mı ? Avustralya ya da kanada ya gitmek üzere hazırlık yapan biri olarak fikrinize ihtiyacım var
Merhaba, evet TR’ye döneli 9 yıl oldu ve her şeye rağmen bu kararı verdiğim için çok memnunum. Ancak unutmayın ki bu kişisel bir karar ve ben kendi adıma en doğru kararı verdim.
Yolunuz açık olsun, bol şans dilerim.