Türkiye’nin en büyük höyüklerinden biri olan Arslantepe Höyüğü (Melid), Malatya il merkezine 7 km uzaklıkta olan Battalgazi ilçesinde yer alıyor. Anadolu’nun en eski şehir devleti Arslantepe Höyüğü’nde kurulmuş, Doğu Anadolu ve Mezopotamya uygarlıklarındaki devlet kurumu burada oluşmuş, daha yazı icat edilmeden önce geleneksel bürokrasinin ilk örneklerinden biri burada doğmuş, laik sistemin temeli ilk olarak burada atılmış. M.Ö 4000 yıllarında güneybatı Asya’da ve dünyada eşi benzeri olmayan bir mimari ve anıtsal sanat, Arslantepe’de görülüyor. Arslantepe Höyüğü, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor.
Höyük, M.Ö 5000 yıllarından M.S 11. yüzyıla kadar iskân edilmiş. Geç Kalkolitik dönemden İslami Çağ’a kadar geçen tarihsel sürecin buluntularına rastlanan Arslantepe; Hitit, Roma, Bizans gibi pek çok medeniyetin izlerini bünyesinde barındırıyor.
Arslantepe’de 13 katman ve 11 farklı tarihi dönem var; yüzeyde İslami dönem, I. Tabaka’da Bizans-Roma, II. Tabaka’da Demir Çağı, III. Tabaka’da Geç Hitit Dönemi, IV. Tabaka’da Hitit İmparatorluk Dönemi, V. Tabaka’da İlk-Orta-Eski Tunç Çağı, VI. Tabaka’da Son Kalkolitik Dönemi buluntuları görülüyor.
Höyükte kerpiç saray, depolama ve dağıtma için kullanılan gıda ambarları, 2.000’den fazla mühür, seramik ürünler, metal kılıç ve eşyalar bulundu. Bakır, kurşun, altın, gümüş, metal alaşımlı öğeler; dönemin madenciliği hakkında önemli fikirler veriyor. En önemli metal öğeler arasında da mızrak uçları ve kılıçlar yer alıyor.
O dönemde yazı yokmuş. Ancak bulle denilen mühürleri, alınan ve satılan ürünlerde gümrük kontrol imzası gibi kullanmışlar. Depoların karşısındaki bir oyukta bulunan mühürler, gruplandırılarak bir sıraya göre kullanılmış. Bu mühürler; burada idari ve ekonomik anlamda sistemli bir yapı bulunduğuna işaret ediyor, karmaşık bir idari sistemin ve kayıt işlemlerinin varlığını gösteriyor, bürokrasinin ilk kez burada filizlendiğini kanıtlıyor, buranın Anadolu’nun en eski şehir devleti olduğunu ispat ediyor.
Burası yüksek tarım potansiyeli, sulak alanları ve nehir taşkınlarından korunan yapısı sayesinde binlerce yıl insanoğluna kucak açan bir yerleşim olmuş.
Arslantepe Höyüğü, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor.
Arslantepe Höyüğü nerede? Arslantepe Höyüğü’ne nasıl gidilir?
İçindekiler
Arslantepe Höyüğü; Malatya il merkezine 7 km uzaklıkta olan Battalgazi ilçesinde, Fırat Nehri üzerindeki Karakaya Baraj Gölü’nün batısında yer alıyor.
Arslantepe Höyüğü’nde gezilecek yerler listesi
Höyükte M.Ö 3600-M.Ö 3500 yıllarına tarihlenen bir tapınak, M.Ö 3300-M.Ö 3000 yıllarına tarihlenen bir kerpiç saray var. Devlet sistemi önce tapınakta başlamış, tüm güç tapınağın elindeymiş. Tapınaktan yaklaşık 200 yıl sonra saray yapılmış. Yerleşik sistemlerin ilk odak noktasının tapınak, sonra saray olduğu düşünülürse; din ve devlet işlerinin ilk kez Arslantepe’de ayrıldığı, yani başka bir sisteme geçilerek ilk laik ilke uygulamasının burada başladığını söyleyebiliriz.
Arslantepe’nin kerpiç yapıları çevreyle uyumlu, yerel iklim koşullarına uygun, bakımı kolay şekilde yapılmış. Arslantepe; aristokrasinin doğduğu ve ilk devlet şeklinin ortaya çıktığı resmi, dini ve kültürel bir merkez olmuş.
Sarayda bulunan 2.000’den fazla mühür baskısı, kaliteli metal eserler, seramik ürünler, duvar resimleri yaklaşık 5.500 yıllık bir tarihe ışık tutuyor.
Arslantepe Evleri Rekonstrüksiyonu
Höyüğün girişinde M.Ö 2900-M.Ö 2800 yıllarına tarihlenen Erken Bronz Çağı konutu rekonstrüksiyonu görülüyor.
Tapınak
Tapınak M.Ö 3600-M.Ö 3500 yıllarına tarihleniyor.
Kerpiç Saray Kompleksi
Dünyanın en eski kerpiç sarayı Arslantepe’de bulunuyor. Geç Uruk Dönemi’ne (M.Ö 3300-M.Ö 3000 yıllarına) tarihlenen sarayın drenaj hattı gibi bir alt yapısı var.
Sarayda kerpiçten yapılmış bir taht bulundu. Halk sarayın ön kapısından avluyu takip ederek tahtın olduğu platforma geçip kralın huzuruna çıkıyormuş.
Tahta giden yol üzerinde isli duvar göze çarpıyor; bu da halk ve saray arasında sorun olduğunu, bunun sonucunda yangın çıktığını gösteriyor. Ancak bu yangın neticesinde kerpiç yapı taşlaşmış ve günümüze bozulmadan ulaşmış.
Sarayda görülen ve Geç Uruk Dönemi’ne (M.Ö 3300-M.Ö 3000 yıllarına) tarihlenen duvar çizimleri de bozulmadan günümüze ulaşmış. 5.500 yıllık bu çizimler göz kamaştırıyor.
Ülkemizin eşsiz değerlerinden biri olan Arslantepe Höyüğü, çelik ayaklar üzerinde ahşap bir çatıyla korunuyor. Açık hava müzesi hâline getirilen alan ücretsiz ziyaret ediliyor.
Keşfetmeniz dileğiyle…
Siz de fikrinizi belirtin