Sahip olduğu arkeolojik ve doğal güzellikleri sayesinde Türk Rivierası adını alan Antalya‘nın 630 km uzunluğundaki kıyısı boyunca antik kentler, antik limanlar, anıt mezarlar, dantel gibi koylar, kumsallar, yemyeşil ormanlar ve akarsular, sihirli bir uyum içinde birleşiyor. Antalya ziyaretçilerine sadece herşey dahil resortlar değil, zengin bir tarih ve kültür de sunuyor.
Antalya adını kurucusu Bergama Kralı II. Attalos’dan almış. II. Attalos’a atfen Attalia adını alan kente Türkler önce Adalya daha sonra da Antalya adını vermişler.
Antalya gezilecek yerler
Ayhan Kalafat Turları ile geldiğimiz Antalya gezimize kentin tarihi bölgelerinden başladık. Size önerim de şöyle olacak: Antalya‘ya eğer herşey dahil bir otelde konaklamak üzere geldiyseniz, sınırsız yeme/içmeyi, güzel sahilde yüzmeyi ve animasyonlarda eğlenmeyi kaçırmamak adına otel dışına çıkmak istemeyebilirsiniz. Ancak emin olun ki Antalya‘nın hem şehir merkezinde, hem de çevresinde keşfedilecek çok sayıda doğal güzellik ve tarihi zenginlik var. Ben sizin için bunları listelemeye çalışayım. Eminim siz de bunları kendi gözünüzle görmeyi arzu edeceksiniz.
Ayrıca Antalya ve civarının Türkiye’nin en güzel dalış noktalarına da ev sahipliği yaptığını söylemeden edemeyeceğim. Bunun için Türkiye dalış bölgeleri yazıma bir göz atmak isteyebilirsiniz.
Kaleiçi
Restore edilmiş tarihi Osmanlı evleriyle dolu bölge şehirde ilk gezmeniz gereken yer. Deniz ve kara surları ile kuşatılan bölge, şehrin kalbi durumunda.
Yivli Minare
Kaleiçi’nde bulunan Yivli Minare ilk yapıldığında Bizans kilisesiymiş. Selçuklu hükümdarı Alaeddin Keykubat tarafından minare eklenip camiye döndürülen yapı, şehrin ilk İslami yapıları arasında sayılıyor.
Hadrian Kapısı
Roma İmparatoru Hadrianus’un MÖ 130 yılında kenti ziyareti sırasında inşa edilmiş olan Hadrian Kapısı Antalya’nın antik dönemlerini yansıtan en önemli eser olarak gösteriliyor. Kaleiçi yakınında yer alan kapının üzerindeki heykeller zamanla kaybolmuş, ama Latince yazılmış kitabesi varlığını sürdürmüş. Bir zamanlar kenti çevreleyen surların bir parçası olan yapının, Korint üslubundaki mermer sütunları, oyma ve kabartma tekniğiyle yaratılmış işlemeleriyle göz alıcı duruyor.
Antalya Arkeoloji Müzesi
Müze Antalya’nın İtalyanlar tarafından işgal edildiği dönemde bölgeye gelen yabancı arkeologların tarihi eserleri yağmalamasını engellemek için Süleyman Fikri Erten önderliğinde 1922 yılında kurulmuş. 30.000 m²’yi kapsayan bir alanda 14 sergi salonu, açık hava galerileri ve bahçesiyle hizmet veren müze, her köşesiyle büyüleyici. Burası o kadar değerli bir müze ki 1988 yılında Avrupa Konseyi Yılın Müzesi ödülüne layık görüldü. Özellikle de Tanrılar Salonu’ndaki tanrı heykelleri, beni en çok etkileyen, eşi benzeri olmayan ve paha biçilmez eserler.
Lahitler Salonu‘na henüz getirilen Herakles Lahdi, Perge antik kenti nekropolünden 1960’lı yıllarda kaçırılmış. İngiltere’de restorasyonu yapıldıktan sonra 2010 yılında İsviçre’ye getirilirken lahite el konulmuş. Araştırmalar sonucu lahdin ülkemiz kökenli olduğu anlaşılınca bize iadesine karar verilmiş. MS 2. yüzyıl Roma dönemine tarihlenen lahit, bugün burada sergileniyor. Biz de bu eseri ilk gören şanslı kişiler arasındayız.
Antalya Aquarium & Fear Trophy
Konyaaltı Plajı’nın doğusunda yer alan Antalya Aquarium‘da su altının sihirli dünyasını keşfedebileceğiniz gibi Kar Dünyası ve Buz Müzesi’de gerçek kardan kar topları yapabilir, WildPark’da dünyanın en zehirli, en renkli ve en ilginç türleri arasında tropik bir maceraya adım atabilir, Oceanride XD Cinema’da Kaptan Barbossa ile dünya denizlerini çok boyutlu sinema teknolojisi ile gezebilirsiniz.
Konyaaltı Plajı
Falezler’den Antalya Limanı’na kadar uzanan 7 kilometrelik sahil kesimini kaplıyor. Bu uzun sahil kesiminin 4,5 kilometrelik kısmı plaj olarak yerel halkın ve tatilcilerin denize girebileceği şekilde düzenlenmiş. Mavi Bayrak ödüllü plajın çevresinde yemek yiyebileceğiniz ve konaklayabileceğiniz pek çok tesis var. Plaj ayrıca antik devirlerde Termessoslular’ın kurduğu liman kenti Olbia’nın kalıntılarına ev sahipliği yapıyor.
Konyaaltı’na gelmişken Hilmi Kokoreç‘te bi’ porsiyon karışık yemeyi ihmal etmeyin. Ben kokoreçi çok severim ve her fırsatta yerim, ama böyle bir lezzetle ilk kez Hilmi sayesinde tanıştım. Denerseniz bana teşekkür edeceksiniz 🙂 .
Lara Plajı
Lara plajının batısında Karpuzkaldıran plajı, doğusunda Kundu Köyü ve Kumköy sahili yer alıyor. Lara Plajı kumsallarının genişliği ve ince kumu ile tanınan bir plaj. Bu yüzden buraya Altınkum Plajı da deniyor.
Phaselis Antik Kenti
MÖ 690 yılında Rodos‘tan gelenler tarafından kurulan Phaselis uzun süre Likya’nın doğu kıyısının en önemli limanı olmuş. Roma İmparatorluğu zamanında da bu özelliğini korumuş. Kentin Büyük İskender’i bile büyülediği ve Büyük İskender’in 1 yılını burada geçirdiği söyleniyor. Alanı içerisinde Antalya’nın en güzel plajlarından birini barındıran yerleşimin ortasında heybetli bir cadde var. Limanları dışında Agora, Tiyatro, Hadrian Su Yolu Kapısı gibi en önemli yapıların kalıntıları bu cadde üzerinde bulunuyor.
Olympos Antik Kenti
Tanrılar Kenti olarak anılan Olympos antik Lidya medeniyetinin en önemli kentiymiş. Kesin kuruluş tarihi bilinmemekle birlikte MÖ 167-168 yıllarında basılan Likya Birlik sikkelerinde adı geçen Olympos, Likya Birliği’nde 3 oy hakkına sahip 6 şehirden biriymiş ve Birlik’te Likya’nın doğusunu temsil etmiş. Kentin günümüze ulaşmış kalıntılarının çoğu orman içinde ağaç ve çalılarla örtülü olup Helenistik, Roma Bizans dönemlerine ait.
Suluada
Adrasan’ın karşısında kalan Suluada sahilden 15 km uzaklıkta bulunuyor. Adaya Adrasan iskelesinden kalkan tekneler ile 45 dakikada ulaşıyorsunuz. Burası berrak suları nedeniyle ziyaretçilerine Maldivler‘e gelmiş hissi veriyor.
Çıralı
Olimpos Beydağları Milli Parkı sınırları içinde yer alan Çıralı 3 kilometre kumsalın oluşturduğu sahil şeridinde koruma altındaki deniz kaplumbağalarının üreme alanı. Burası benim de en sevdiğim yerler arasında. Çam kokuları eşliğinde denize girmenin, portakal ağaçlarının gölgesindeki pansiyonlarda kalmanın tadı bir başka oluyor ne de olsa.
Yanartaş
Çıralı’da bulunan Yanartaş doğal gaz sıkışması nedeniyle sönmeden yanıyor. Minik bir tırmanışla gidilen Yanartaş turist akınına uğrayan bir yer.
Perge Antik Kenti
Aksu ilçesindeki Perge Antik Kenti sadece Pamphylia bölgesinin değil Anadolu’nun en düzenli Roma dönemi kentlerinden. Mermer heykeltraşçılığıyla ünlü olan kent gelişimini Aksu Çayı’nın toprağı verimli kılmasına borçlu.
Perge’ye gelince tiyatroyu görmeyi umut etmeyin. Çünkü tiyatronun önünden bildiğiniz asfalt yol geçiyor ve tiyatroya girişi engelliyor. Orayı uzaktan görmekle yetinmekse beni oldukça hayal kırıklığına uğrattı, ama antik kentin diğer kısımlarını görünce bu hayal kırıklığımı nispeten azaldı. Burası oldukça büyük, Efes kadar etkileyici ve zaman ayırarak gezilmesi gereken bir yer.
Hemen bir dipnot düşeyim: Aksu’ya gelmişken Aksu Şimşek‘te köfte yemeden geçmeyin. Köfte sipariş verdiğinizde salata, ayran ve tahinli piyaz ikram olarak gelecek ve özellikle tahinli piyazın tadına doyamayacaksınız (ve yine bana teşekkür edeceksiniz 🙂 ).
Aspendos
Aspendos MÖ 10. yüzyılda Akalar tarafından kurulmuş. Bir efsaneye göre şehri Truva Savaşı’ndan sonra Mopsos liderliğindeki koloniciler kurmuş. Aspendos‘un en önemli yapısı MS 2. yüzyılda Romalılar tarafından yapılan tiyatrosu ve bu tiyatro dünyanın Roma döneminden kalan en korunmuş tiyatrosu olarak biliniyor.
Termessos Antik Kenti
Antalya’nın 30 kilometre kadar kuzeybatısından bulunan Termessos Antik Kenti deniz seviyesinden 1.150 metre yükseklikteki konumu sayesinde hem geçmişte düşman akınlarından, hem de günümüzde modern insanın yarattığı olumsuz etkilerden kendisini başarıyla korumuş. Güllük Dağı’nın kuzeybatı kısmına, Anadolu’nun en eski halklarından Luviler’in soyundan gelen Solymler tarafından kurulan kentin son yerleşimcileri Romalılar olmuş. Altında uzanan inanılmaz Pamfilya Vadisi manzarası, Güllük Dağı Milli Parkı’nın olağanüstü enerjisi birleşince Termessos Antik Kenti kesinlikle Türkiye’nin en etkileyici antik kentleri arasına giriyor. Hatta benim gibi Peru‘nun gözbebeği Machu Picchu‘yu yere göğe sığdıramayan bir gezgin bile Termessos‘u onunla eşdeğer tutacaktır.
Side Antik Kenti
Lidyalılardan Perslere, Büyük İskender’den Helen krallıklarına ve Romalılar’a kadar pek çok uygarlığın gelip geçtiği Side Antik Kenti Yunan, Roma, Bizans dönemlerinin yapı özelliklerini bugüne kadar taşımış. Hesychius sözlüğünde buradan Narlar Kenti olarak bahsediyor. Side tarihi tiyatrosu, hemen kumsalın yanında uzanan tarihi kalıntıları, Apollon Tapınağı, Büyük İhtişamlı Kent Kapısı, Hamamları, Agorası, Eski Evleri ve müzesi ile size tarihi en ince ayrıntılarına kadar yaşatacak bir antik kent.
Side Antik Kenti‘ne giderken bizim gibi tur otobüsüyle geldiyseniz otobüsü otoparka bıraktıktan sonra belediye otobüsüne binerek merkeze inmek durumundasınız. Ya da benim yaptığım gibi binlerce yıllık tarihin içinden geçen yoldan yürüyebilir ve sağlı sollu antik eserleri görebilirsiniz. Bu tarihi değerlerin arasından yürümek çok etkileyici olsa da aradan yol geçiyor olması bana Perge‘de olduğu gibi üzüntü verdi doğrusu.
Eğer dalış merakınız varsa Side’deki Side Su Altı Müzesi’ne dalmadan dönmemelisiniz. Denizin 1,5 mil açığındaki 117 heykele her yıl 5 milyon dalgıç dalıyor. Çanakkale Savaşları teması, Mevlâna semazen teması, deve kervanı gibi geçmişimizden izler bırakan heykellerin yanı sıra Denizler Tanrısı Poseidon (yaklaşık 3 metre boyunda ve 5 ton ağırlığında), çiçek bahçesi gibi heykeller su altı tutkunlarını bekliyor. Burası Türkiye’nin en güzel dalış noktalarına da arasında sayılıyor. Bunun için Türkiye dalış bölgeleri yazıma bir göz atmak isteyebilirsiniz.
Köprülü Kanyon
Dünyanın en ünlü rafting parkurlarından birisi olan Köprüçay’ın bulunduğu Köprülü Kanyon adını üzerine inşa edilmiş yapılardan almış. Manavgat İlçesi sınırları içerisindeki kısmı 1973’te milli park ilan edilen kanyon, zengin bitki ve hayvan çeşitliliğinin yanı sıra barındırdığı tarihsel değerlerle de tatilcileri kendisine çekiyor. Su sporlarının yanı sıra doğa yürüyüşlerinden hoşlananlar için de ideal olan bölgedeki tarihsel kalıntılar Selge Antik Kenti’ne ait. Kanyona yakın konaklamak için Beşkonak ve Karabük köylerindeki tesisler arasından seçim yapabilirsiniz.
Manavgat Şelalesi‘nin suyu HES’ler nedeniyle artık iyice az akıyor. Döküldüğü geniş falez ise yapay bir falez. Belki de beklentimi çok yüksek tuttuğum için bana ününe yaraşır gözükmeyen şelale için kimbilir eskiden nasıldı diye düşünmeden edemiyorum.
Kurşunlu Şelalesi
1986 yılında tabiat parkı statüsünde koruma altına alınmış olan Kurşunlu Şelalesi orman örtüsüyle çevrelenmiş 2 kilometrelik bir vadi içerisinde yer alıyor. Bu doğal güzellik, en yükseği 18 metreden akan 7 küçük şelaleden oluşuyor. Şelalenin bulunduğu alanın içinde Kenan Evren’in yaptırdığı bir ev var. Şu anda adı Osmanlı Kahvesi olan bu yerde bir mola verip kahve içmenizi öneririm. Kurşunlu Şelalesi de, içinde yer aldığı park da tam bir doğa harikası. Ben de annem de burayı çok, ama çok beğendik.
Düden Şelalesi
Kent merkezine 10 kilometre uzaklıktaki Düden Şelalesi Düdenbaşı denilen yerde yüzeye çıktıktan sonra 2 kola ayrılıyor. Bu 2 koldan özellikle Yukarı Düden (Düden Başı) olarak adlandırılan kısım, zengin bitki örtüsü ile çevrili huzurlu ortamı sayesinde adeta cenneti andırıyor. Restoranların, kafelerin ve hediyelik eşyalar satan dükkanların yer aldığı şelalenin yukarı kolu, Büyük İskender’in buradan geçerken atlarına su içirdiğini anlatan hikâyeden dolayı İskender Şelalesi adıyla da anılıyor. Burası hem şelalesi, hem de mağaralarıyla oldukça ilgi çekici bir yer. Diğer kolu oluşturan Aşağı Düden (Karpuzkaldıran – Düden Sonu) ise Lara yakınlarından, eşsiz bir manzara oluşturarak denize dökülüyor.
Beldibi Mağarası
Beldibi Mağarası Antalya ile Kemer arasında yer alan ve Antalya bölgesinin en önemli tarih öncesi çağlarına ait izler taşıyan bir arkeolojik sit alanı. İçinde paleolitik, metolitik ve neolitik çağlara ait katları en iyi buluntular çıkartılan mağara görülmeye değer.
Karain Mağarası
Karain Mağarası Anadolu ve Yakın Doğu tarihi açısından önemli bir paleolitik merkez ve Alt Paleolitik’ten geç Roma dönemine kadar görülen yerleşim izleri ile Anadolu arkeolojik çalışmalarında önemli bir boşluğu dolduruyor. Yeryüzünde bilinen paleolitik mağaraların çoğu sadece bir dönemi temsil ederken Karain alt, orta ve üst olarak kesintisiz bir katmanlaşma gösteriyor. Bu katmanlardan elde edilen veriler özellikle Avrupa ve Yakın Doğu arasındaki bağlantılar ve göç yolları hakkında fikir vermesi açısından önem taşıyor. Karain’den ele geçirilen Anadolu’da bilinen en eski insan kalıntılarının yanısıra mağarada ortaya çıkarılan taşınabilir sanat ürünleri Anadolu sanatının ilk örnekleri. Ayrıca verdiği bitki ve hayvan kalıntıları ile Batı Akdeniz’in eski çevresinin ortaya konmasında önemli bir rol üstleniyor.
Hayvanat Bahçesi
100 türden 856 canlıyı barındıran Antalya Hayvanat Bahçesi Kepezaltı Piknik ve Rekreasyon alanı içerisinde faaliyet gösteriyor. Yapay ve doğal su kaynakları sayesinde görünümü zenginleşen hayvanat bahçesi, piknik yapabileceğiniz alanın da dahil olduğu 400 dönümlük arazisi ile ülkemizin en büyüklerinden birisi olarak anılıyor.
Aqualand Dolphinland
Kentte faaliyet gösteren bir diğer tematik eğlence merkezi de Antalya Aqualand Dolphinland. Bu su parkının deniz canlılarına ayrılmış bölümünün konuklarını yunuslar, beyaz balinalar ve foklar oluşturuyor.
Minicity
Konyaaltı‘ndaki bu tematik park, içerik açısından İstanbul’daki Miniatürk parkın bir benzeri olarak tasarlanmış. Anadolu’da kurulmuş medeniyetler ve cumhuriyet döneminde inşa edilmiş pek çok yapının aslına uygun olarak tasarlanmış minyatürlerini burada görebilirsiniz.
Saklıkent Kayak Merkezi
Kentin batısındaki Beydağları üzerinde bulunan Saklıkent Kayak Merkezi kent merkezine 50 km uzaklıkta yer alıyor. Saklıkent Kayak Merkezi sayesinde aynı gün içinde 2 mevsimi birden yaşamak, şehir merkezinde denize girerken burada kayak yapmak mümkün.
Burayla ilgili daha detaylı bilgiyi Türkiye kayak merkezleri yazımda okuyabilirsiniz.
Antalya ile yazdıklarımın bu kadarla sınırlı kalmasını hiç istemiyorum. Eminim ki Antalya ziyaretim bundan sonra da devam edecek. Orada yaşayan gezgin dostlarım, annemle beni Kurşunlu ve Düden Şelaleleri’ne götüren Ümran ablam ve şehrin bitmek bilmez güzellikleri, eminim beni kendisine yakın zamanda tekrar çekecek.
Keşfetmeniz dileğiyle…
Yorum
2 YorumŞükran meydan Onuk
Eki 16, 2017Cennet ülkemizin en güzle köşelerinden biri Antalya ! Ne kadar çok gezilecek yer varmış ☺️
yaprakgurdal
Eki 16, 2017Evet Şükrancım. Civarında inanılmaz tarihi yer var.