Karya kentlerinden biri olan Alabanda Antik Kenti, Aydın’ın Çine ilçesine bağlı olan Doğanyurt (Araphisar) Köyü’nde bulunuyor. Köy ile iç içe bir dokuya sahip olan Alabanda; antik çağlarda kültürün, zenginliğin, şatafatın, eğlencenin kenti olmasıyla tanınıyor. Antik çağ yazarları entelektüel bir toplum olan Alabanda’nın amiraller, mimarlar, hatipler, sanatçılar yetiştirdiğini söylüyorlar. Dağlarından değerli cevherler çıkarıp işleyerek bunları mücevherlere dönüştüren kent halkının zevk, sefa ve refah içinde yaşadığından bahsediyorlar.
M.Ö 3. yüzyılda Seleukos Kralı III. Antiokhos tarafından Makedonyalı göçmenlerin yerleştirilmesiyle kolonize edilen kent, bir süre Antiokheia Khrysaor adını taşımış. İlk sikkelerini de bu isimle basmış. Sikkelerin üzerinde Pegasus kabartması görüldüğünden buraya uçan at Pegasus’un şehri de deniyor.
O dönemde dünyanın merkezi (Omfalos Taşı) kabul edilen Delphi’ye gelen bir Antiokheia elçisi, barış ve demokrasiyi koruyan Antiokhos’un kent topraklarının dokunulmazlığı konusundaki isteklerini meclise iletmiş. Bunun üzerine meclis Alabanda’nın Tanrı Zeus ve Tanrı Apollon’a adanmış dokunulmaz kutsal topraklar olarak duyurulmasına karar vermiş. Meclisin bu kararı ile Tanrı Apollon’un adı kentte Apollon İsotimos olarak kullanılmış. İsotimos saygınlıkta eşit anlamına geliyor. Tanrı Zeus’un adı da Zeus Khrysaoreus olarak kullanılmış. Khrysaoreus da altın kılıçlı anlamına geliyor. Bugün antik kentte iki tanrıya adanan tapınakları görüyoruz.
M.Ö 190 yılında Magnesia Savaşı’nın sonunda imzalanan Apemeia Antlaşması gereğince Lykia ve Karia bölgeleri Rhodos egemenliğine girince Alabanda da kendisini Rhodos hâkimiyeti altında bulmuş.
M.Ö 167’de Rhodos ile Roma’nın arasındaki anlaşmazlıklar sonucu kent, Rhodos’a isyan eden Kaunos ve Mylasa’ya destek vermiş. Zaferle sonuçlanan isyan sonrasında Roma Senatosu’nun da onayıyla Karia ve Lykia kentleri özgürlüğüne kavuşmuş. Kent bundan sonra tekrar eski ismi olan Alabanda’yı kullanmaya başlamış.
Roma İmparatorluğu döneminde giderek büyüyen ve ünlenen kent, kurduğu iyi ilişkiler sayesinde imparatorluğun conventus yani yargı bölgelerinden birisi hâline gelmiş. Efes (Ephesos)’un M.Ö 48 yılında Asia eyaleti başkenti olmasıyla beraber Alabanda da bölge başkenti olmuş. Milet (Miletos), Tralleis, Nysa ve Priene gibi bölgenin büyük ve önemli kentleri Alabanda’ya bağlanmış.
4. yüzyılda Bizans egemenliğine giren kent, Aphrodisias Metropolitliği’ne bağlı bir piskoposluk merkezi olmuş.
Alabanda’ya nasıl gidilir?
İçindekiler
Alabanda antik kentine Aydın Efeler merkez ilçeden Büyükşehir Belediyesi’nin otobüsleri ve Çine minibüsleri ile ulaşabilirsiniz. Eğer özel aracınızla geliyorsanız Aydın-Muğla D550 karayolu üzerindeki Çine merkezin 12 km batısında bulunan Doğanbey Mahallesi’nden tabelaları takip ederek ulaşabilirsiniz.
Alabanda’da gezilecek yerler listesi
Alabanda adı Karya dilinde Ala (at), banda (yarış) anlamına gelen kelimelerden türemiş. Bizanslı tarihçi Stephanos, Kral Kar’ın oğlu Alabandos’un bir at yarışını kazanması nedeniyle kente Alabanda adının verildiğinden söz ediyor. Romalı ünlü hatip ve yazar Çiçero ise Tanrılar Dünyası isimli eserinde kentin ismini Kar Tanrısı Alabandos’tan aldığını söylüyor.
Alabanda’da Tanrı Zeus ve Tanrı Apollon’a adanan tapınaklar, çift diazomalı antik tiyatro, bouleuterion (Meclis Binası), şehir kapısı, hamamlar, kuleli surlar, agora, anıt mezarlar ve bir su kemeri var. Antik kentte bulunan taşınabilir eserler Aydın Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.
Kent Surları
Kenti çevreleyip koruma altına alan 5 km uzunluğundaki surlar M.Ö 4. yüzyılda inşa edilmiş. Bu surlar kent tarihi boyunca 3 kez yenilenmiş.
Tiyatro
Helenistik dönemde inşa edildiği sanılan tiyatronun Roma döneminde esir askerlerden ve kölelerden oluşturulan gladyatör isimli savaşçıların dövüşleri, vahşi hayvan mücadeleleri ve su oyunları oynamak amacıyla kullanıldığını sanılıyor. Yaklaşık 6.200 kişilik kapasitesi olan tiyatronun oturma sıraları mermerden, sahne ve diğer kalan bölümleri ise granit ve bölgenin gnays kaya taşlarından inşa edilmiş. Tiyatro birkaç kez onarım görmüş.
Bouleuterion (Meclis Binası)
Helenistik Dönem’e tarihlenen Bouleuterion (Meclis Binası), dikdörtgen planlı bir yapı. Kent meclisinin toplandığı binanın 6 girişi bulunuyor.
Zeus Khrysaoreus Tapınağı
Tanrı Zeus’a adanan ve M.Ö 4. yüzyıla tarihlenen Zeus Khrysaoreus Tapınağı, gynas taşından inşa edilmiş.
Apollon İsotimos Tapınağı
Tanrı Apollon’a adanan ve M.Ö 2. yüzyıla tarihlenen Apollon İsotimos Tapınağı, İon düzeninde ve pseudo-dipteros planında inşa edilmiş.
Agora (Pazar Yeri)
Güney bölgede bulunan agoranın kazıları hâlen devam ediyor.
Payendeli Su Sarnıcı
Alabanda antik kentinde 7 adet havuz ile su toplama ve tahliye sistemine ait künk sistemi ortaya çıkarıldı. Yapının büyük bir kısmı henüz bulunmadığından tam işlevi çözülemedi.
Alabanda tarihi zenginliğine rağmen günümüzde ne yazık ki kaderine terk edilmiş bir antik kent görünümünde. Bakımlı değil. Yapıların önünce tanıtıcı yazılar yok. Sanki zamanında çok önemli bir yer değilmiş de sonradan edindiği bu yalnızlık normaliymiş gibi bir havası var. Umarım ilerleyen günlerde hak ettiği değeri bulur ve adını daha fazla duyurur.
Alabanda oldukça özel bir antik kent.
Keşfetmeniz dileğiyle…
Siz de fikrinizi belirtin