Mısır’ın başkenti Kahire; içinde barındırdığı birçok üniversite, yüksek okul, tiyatro, müze ve abideleriyle ülkenin atardamarı konumunda. Burası antik dünyanın 7 harikasından biri olan piramitlere ev sahipliği yapan, sokaklarında gezerken havaya karışan çöl kumunun yutulmasının kaçınılmaz olduğu, tarihsel zenginlik ve keşmekeşin el ele gezdiği bir şehir. 1.300 yılı aşkın süredir aynı alanda aynı adla yer alan kent, Doğu ve Batı’nın, eski ile yeninin gelişigüzel bir bileşimini sunuyor. Tarihi Kahire; ünlü camileri, medreseleri, hamamları ve çeşmeleriyle dünyanın en eski İslam şehirlerinden biri kabul ediliyor. Orta Çağ Kahiresi, UNESCO Dünya Mirası listesinde bulunuyor. Memphis ve Nekropolü – Giza’dan Dahshur’a Piramit Alanları, UNESCO Dünya Mirası listesinde bulunuyor. Ayrıca Kahire, zanaat & halk sanatları dalında UNESCO yaratıcı şehirler ağına dâhil. Ülke nüfusunun ¼’ünün yaşadığı, ülkenin ekonomi, ticaret, sağlık, medya ve eğitim merkezi olan Kahire; “1.000 minareli şehir”, “Arap ve İslam dünyasının başkenti” olarak anılıyor.
Bölgedeki ilk antik yerleşim M.Ö 3000’li yıllarda bugünkü Kahire’nin güney bölgesinde Memfis (Memphis) şehrinin kurulmasıyla başlamış. İslami dönem ise M.S 643 yılında Hz. Ömer döneminde Amr b. Âs komutasındaki İslam ordularının Mısır’ı fethetmesi ve Nil deltasının güneyinde ilk İslam şehrini kurmasıyla başlamış. Askerlerin barınması için inşa edilen bu garnizon şehrine el-Fustat ismini vermişler. Daha sonra bölgeye hükmeden her devlet el-Fustat çevresinde kendi başkentini kurmuş; Abbasiler 751’de el-Asker’i, Tolunoğulları 870’te Ktai’yi kurmuş. Fâtımi halifesi Muiz’in komutanı Cevher 969 yılında burayı fethedince Fâtımiler kendi başkentlerini kurmuş ve “zafer kazanan” anlamına gelen Al-Qahira adını vermiş. Kahire adı da böylelikle bu dönemde başlamış.
1171’de Selâhaddîn-i Eyyûbî bölgeyi ele geçirince Kahire’de Eyyübi devri başlamış. Kısa bir süre sonra da şehir Memlük idaresine geçmiş. Memlük döneminde şehir büyümüş, yeni camiler ve medreseler inşa edilmiş. Bağdat şehri Moğol istilasına maruz kalınca Abbasiler hilafet merkezini Kahire’ye taşımış. Bundan sonra da Kahire uzun bir süre İslam âleminin merkezi olmuş.
Daha sonra bölge Osmanlı ve Fransız hâkimiyetine girmiş. İngilizler’in baskısıyla Fransızlar bölgeden çekildikten sonra Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Mısır’da idareyi ele geçirmiş ve yaklaşık 150 yıl sürecek kendi hanedanını kurmuş.
Kahire’ye nasıl gidilir?
İstanbul’dan Kahire’ye 2 saat süren direkt uçuşlar bulunuyor. Ayrıca aktarmalı uçuşlar da var.
Kahire gezilecek yerler
Kahire çok büyük ve trafik nedeniyle gezmesi zor bir şehir. Eğer hakkını vererek Kahire’yi görmek istiyorsanız en az 4-5 gün ayırmanızı tavsiye ederim.
Orta Çağ Kahiresi, UNESCO Dünya Mirası listesinde bulunuyor. Orta Çağ Kahiresi (Al-Mu’izz Kahiresi – İslami Kahire); şehrin M.S 641’de Müslümanlar tarafından fethinden 19. yüzyılda Hıdiv İsmail’in yönetimindeki modern genişlemesine kadar inşa edilen alanları kapsıyor. Bu alan içinde eski surlarla çevrili şehrin merkezi kısımları, tarihi mezarlıklar, Kahire Kalesi çevresindeki alan, Bulaq’ın bazı kısımları, Roma dönemi yapıları, Kıptî Mahallesi var.
Memphis ve Nekropolü – Giza’dan Dahshur’a Piramit Alanları, UNESCO Dünya Mirası listesinde bulunuyor.
Konaklama konusunda hijyen nedeniyle 5 yıldızlı otelleri öneririm. Ben Kahire’de Hilton Pyramids Golf’te konakladım. Ayrıca Nil Nehri cruise turunda buraya geldiğimde 5 yıldızlı gemi Mövenpick Nile Cruises MS Darakum’da konakladım.
Kahire Mısır Müzesi
Kahire Mısır Müzesi’nde (kısaca Mısır Müzesi) 107 galerinin içinde tam 120.000 eser sergileniyor. Bu eserler arasında Antik Mısır tarihine ışık tutan eserler, Hiyeratik harflerle yazılan en büyük papirüs de var.
Müzeyi layıkıyla gezmek için 1 gün bile yetmez, üstelik aşırı bir kalabalık var. O nedenle zamanınızı ona göre ayarlamalısınız.
Müzede eskiden firavun mumyaları vardı, artık sadece rahip Yuya ve karısı Thuya’nın mumyaları sergileniyor. Rahip Yuya ve karısı Thuya, kraliçe Tiye’nin annesi ve babası. Mezarları Luksor’daki İşçiler Vadisi’nde bulunuyor.
Müzeyi yıllar önce ziyaret ettiğimde içinde fotoğraf çekilmesi yasaktı. Artık cep telefonuyla flaşsız çekim yapılabiliyor, profesyonel makinelere de ekstra ücret ödeyerek çekim izni veriliyor.
Mısır Medeniyeti Ulusal Müzesi (NMEC-The National Museum of Egyptian Civilization)
Nisan 2021’de “Altın Yolculuk” olarak adlandırılan bir kortejle 18 kral ve 4 kraliçeye ait toplam 22 mumya, Kahire Mısır Müzesi’nden Fustat bölgesindeki Mısır Medeniyeti Ulusal Müzesi’nin sergi merkezine taşındı. Kahire Mısır Müzesi’nde de sadece rahip Yuya ve karısı Thuya’nın mumyaları kaldı. Bu tören basında ve sosyal medyada oldukça fazla ilgi uyandırdı. Müzede aynı zamanda tarih öncesi dönem, firavunluk öncesi hanedanlıklar, İslam ve Kıptî dönemlerinden modern Mısır’a kadar uzanan eserler de sergileniyor.
Ana salon Antik Mısır, Greko-Romen, Hristiyan, Müslüman ve modern Mısır tarihini anlatıyor. Bodrum katında mumyalar sergileniyor. Mumya salonuna giderken Antik Mısır’dan modern Mısır’a uzanan harika bir ışık gösterisi izliyorsunuz.
Mumyaların sergilendiği bölümse insanı hayrete düşürüyor. Binlerce yıl önceden günümüze kadar ulaşan mumyaların dişleri, tırnakları, saçları bile o kadar belirgin ki nasıl bir teknikle mumyalama yaptıklarına inanamıyorsunuz. Bu bölümde video veya fotoğraf çekimine izin yok.
Eğer Kahire’de çok kısıtlı zamanım olsa bile kesinlikle Mısır Medeniyeti Ulusal Müzesi ve Kahire Mısır Müzesi’ni kaçırmazdım. İki müze de çok zengin, çok etkileyici.
Gize Piramitleri
Antik Mısırlılar için güneşin doğudan doğması yaşamı, batıdan batması ölümü temsil etmiş. Bu nedenle Nil Nehri’nin doğu kısmında yaşamışlar, batı kısmına ölülerini gömmüşler. Firavunların gömüldüğü piramitler de işte bu nedenle Nil Nehri’nin batı kısmında yer alıyor.
Gize’de Gize Piramitleri olarak 3 eser var. Piramitlerin en büyüğü Keops, sonra Kefren ve en küçüğü Mikerinos, 3 nesil firavunlar için yapılmış. Memphis ve Nekropolü – Giza’dan Dahshur’a Piramit Alanları, UNESCO Dünya Mirası listesinde bulunuyor.
Piramitlerin sırrını modern dünya hâlâ çözemiyor. Piramitlerin içine yılda 2 kez güneş ışığı giriyor. Bunun ilk günü piramitin uğruna yapıldığı firavunun doğum gününe, diğeri ise tahta çıkış gününe denk geliyormuş. Bu hesaplama, günümüzde bile bir mühendislik harikası olarak hayranlık uyandırıyor.
Keops piramidi antik dünyanın 7 harikası içinde günümüze yıkılmadan, tahribata uğramadan ulaşan tek eser. Keops’un 4. hanedanlık zamanı olan M.Ö 2560 yılında Firavun Khufu (Keops) tarafından yaptırıldığı sanılıyor. Yapımı 20 yıl kadar sürmüş. Her biri 12 ton ağırlığında, 2,5 milyon taş bloktan yapılan piramit 145 metre yüksekliğe sahip.
Eğer sadece tek bir piramitin içine girecekseniz, seçeceğiniz piramit Keops olmalı. Ancak bana sorarsanız, piramitin içi tam bir hayal kırıklığı. Oldukça dar ve havasız bir alanda, kan-ter içinde ve çoğu yerde eğilmek zorunda kalarak mezar alanına tırmanıyorsunuz. Vardığınız mezar odasında da boş ve süssüz bir lahitten başka bir şey yok. Kapalı alan korkusu olanlara, astım hastalığı olanlara, yürüme zorluğu çekenlere, yaşlılara asla önermem.
Kefren piramidi 143 metre olmasına rağmen yerin 10 metre yüksekliğinde bulunduğundan Keops’dan daha büyük görülüyor.
Mikerinos piramidi 66 metre yüksekliğe sahip.
Büyük Gize Sfenksi
Büyük Gize Sfenksi, Gize Piramitleri ile aynı bölgede yer alıyor. 73,5 metre uzunluğunda, 6 metre genişliğinde ve 20 metre yüksekliğinde olan sfenks; dünyanın en büyük tek taş heykeli. Büyük Gize Sfenksi’nin firavun Kefren’e ait olduğu sanılıyor. Tanrı Ra şeklinde yapıldığı, böylece kutsallık ve büyü güçlerini kullanarak firavun mezarlarını ve piramitleri korumak amacıyla inşa edildiği düşünülüyor.
Sfenksin önünde her akşam 19:30’da İngilizce ses ve ışık gösterisi yapılıyor.
Sakkara Djoser Basamak Piramidi
Dünyanın ilk piramiti olan Sakkara Djoser Basamak Piramidi, 3. hanedanlık döneminde M.Ö 2630’da Kral Zoser tarafından mimar İmhotep’e yaptırılmış. Kral bu piramit ile 6 kademeli merdiven aracılığıyla gökyüzündeki güneş tanrısına ulaşmayı hedefliyormuş.
Piramiti diğer piramitlerden ayıran özelliğiyse merdivenleri olması. Piramitin girişi en üst basamakta yer alıyor.
Khan el-Khalili Bazaar (Hanü’l Halili Çarşısı)
Khan el-Khalili Bazaar (Hanü’l Halili Çarşısı) aynı bizim Kapalıçarşı’ya benziyor. Aman sokak satıcılarından yemek yemeyin, uyarılarına rağmen yediğim hawawshy (özel mısır ekmeği içinde baharatlı dana eti), koshary (soğan, zencefil ve mercimekli pilav) ve içtiğim şeker kamışı suyu ise mideme bayram ettirdi.
Buradan Mısır’a özel papirüs satın alabilirsiniz. Eski Mısırlılar, Nil Deltası’nda yetişen papirüs bitkisinin saplarından kalın kâğıda benzer bir malzeme yapmışlar, bunu yazı yazmak için kullanmışlar. Günümüzde bile papirüslerin üzerine resim yapılıyor, bu resimler çerçevelenerek evlerin duvarlarını süslüyor. Ancak dikkat! Gerçek papirüsü anlamak için ışığa tutmalısınız. Eğer dik ve yatay sıra görünüyorsa ve kokmuyorsa gerçek olduğuna emin olabilirsiniz. Sahtelerse muz kabuğundan yapılıyor ve kokuyor.
Buranın en ünlü kafelerinden biri olan El-Fishawy Café (Aynalı Kahve) soluklanmak için iyi bir durak.
Eski Kahire (Kıptî Mahallesi)
Kıptî Mahallesi, Eski Kahire olarak da anılıyor. Yunanlılar bölgeye ilk geldiğinde Mısırlılar’a Copt demiş. Araplar geldiğinde Coptic demiş. Bu nedenle Mısır’ın en eski halkı Coptic (Kıptî) olarak anılmaya başlamış. Günümüzde Mısır’da ciddi bir Kıptî nüfus yaşıyor. Bu bölgede St. George (Mari Girgis) Kilisesi, dünyanın en zengin Kıptî Hristiyanlık koleksiyonuna sahip olan Kıptî Müzesi, Asma Kilise (Aziz Bakire Meryem Kıptî Ortodoks Kilisesi), Abu Serga (Aziz Sergius ve Bacchus Kilisesi), Ben Ezra Sinagogu geziliyor.
Kıptî Mahallesi, Orta Çağ Kahiresi içinde UNESCO Dünya Mirası listesinde bulunuyor.
Bölgede eskiden bir Roma Kalesi varmış.
Aziz Bakire Meryem Kıptî Ortodoks Kilisesi, burada önceden bulunan Roma Kalesi’nin güney kapısının üzerine inşa edildiği için Asma Kilise olarak anılıyor. Kilisenin çatısı Nuh’un gemisi şeklinde ahşaptan yapılmış.
Azize Meryem ve İsa, Romalılar’dan kaçıp bugünkü Filistin’den ayrıldıklarında buradaki bir mağarada 3 ay saklanmış. Mağaranın bulunduğu yere daha sonra Abu Serga (Aziz Sergius ve Bacchus Kilisesi) yapılmış.
Bölge saat 8:00-16:00 arasında açık. Cuma, pazar günleri ve Ortodoks Noeli döneminde kiliseler dışarıdan ziyarete kapalı, sadece ritüele katılanlar girebiliyor.
Tahrir Meydanı (Özgürlük Meydanı)
25 Ocak 2011 günü Tahrir Meydanı’nda protestocular toplandı. Dönemin devlet başkanı Hüsnü Mübarek, Arap Baharı olarak adlandırılan gösterilerde protestocuların öldürülmeleri yönünde emir verdi. Daha sonra ordu tarafından istifaya zorlandı ve yargılandı. Müebbet hapse mahkum oldu ama suçlamaların çoğundan beraat edip Mart 2017’de serbest bırakıldı.
Ölüler Şehri
Ölüler Şehri (Kahire Nekropolü veya Karafa), İslami dönem nekropollere ve mezarlıklara deniyor. Alanı oldukça geniş; Kahire Kalesi’nin kuzeyine ve güneyine, Mokattam Tepeleri’nin altına ve tarihi şehir surlarının dışına kadar uzanıyor.
el-Ezher Camii
el-Ezher Camii, Fâtımî Halifesi Muiz Lidinillah tarafından 970 yılında yeni başkent için yapılmış. İsminin Hz. Muhammed’in kızı Fatıma’nın lakabı olan ez-Zehra’dan geldiği sanılıyor.
Selahaddin Eyyübi Kalesi (Kahire Kalesi)
Selahaddin Eyyübi Kalesi (Kahire Kalesi)’nin yapımına 1171 yılında Eyyubi hanedanının kurucusu Selahaddin Eyyubi tarafından başlanmış, 1207 yılında Osmanlı Devleti döneminde tamamlanmış. Kalenin içinde Kavalalı Mehmet Ali Paşa Camii, Er-Rifai Camii ve Süleyman Paşa el-Hadim Camii yer alıyor.
Sultan Hassan Camii/Medresesi
Memluk mimarisiyle dikkat çeken Sultan Hassan Camii/Medresesi, Salah al-Din Meydanı’nda yer alıyor. 1356-1362 yılları arasında Memlük Sultanı Hasan ibn al-Nasir Muhammad ibn Qalawun tarafından yaptırılmış. Kompleksin içinde Sultan Hassan’ın oğlunun mezarı var.
Al-Rifa’i Camii
Al-Rifa’i Camii’nin içinde Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın ve ailesinin mezarları var.
Bab al-Futuh
Bab al-Futuh (Fetih Kapısı), Eski Kahire şehir surlarından günümüze ulaşan 3 kapıdan biri. al-Mu’izz Caddesi’nin kuzey ucunda yer alıyor. Diğer 2 kapı da kuzeydeki Bab al-Nasr (Zafer Kapısı) ve güneydeki Bab Zuwayla kapıları.
Surlar içindeki alan, Orta Çağ Kahiresi içinde UNESCO Dünya Mirası listesinde bulunuyor.
al-Darb al-Ahmar
al-Darb al-Ahmar; al-Mu’izz Caddesi’nin geçtiği yerde, 10. yüzyılda Fatımiler tarafından inşa edilen surlarla çevrili Eski Kahire bölgesinin güneyinde yer alıyor. Orta Çağ Kahiresi içinde UNESCO Dünya Mirası listesinde bulunuyor. Burası 14. yüzyılda Memluk döneminde gelişmiş. Burada büyük çadırların kurulduğu bir bölgede İslam tarzı tekstil ürünleri satılıyor. Dileyenler sabah saatlerinde bölgede golf arabalarıyla gezebiliyor.
Bölge saat 8:00-16:00 arasında açık.
Al-Azhar Park, al-Darb al-Ahmar’ın içinde halka açık bir park. Project for Public Spaces tarafından dünyanın 60 büyük kamusal alanından biri olarak listelenen parkın pek çok ödülü var. Burada oturup Mehmet Ali Paşa (Muhammad Ali) Camii manzarasıyla yemek yiyebiliyorsunuz.
Wādī al-Ḥītān (Balina Vadisi)
Wādī al-Ḥītān, Faiyum Valiliği’nde, Kahire’nin yaklaşık 150 kilometre güneybatısında bulunan bir paleontolojik sit alanı. Burada balinaların en eski formlarından bazılarına ait yüzlerce fosil görülüyor. Wādī al-Ḥītān, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunuyor.
3 şeritli yollarını 5 şerit olarak kullandıklarını gözlerimle gördüğüm, trafiği ve kaosu ile insanı yoran ama egzotikliğiyle de bir o kadar çekici olan Kahire’ye iyi ki gelmişim. Assuan uçağını beklerken yüzümde gülücük, hafızamda güzel anılar var…
Yorum Bırakın